Gündem

Cihaner "İfadem bile alınmadı" dedi; 'FETÖ' şüphelisi savcının beraatine itiraz etti

Rasim Karakullukçu, İlhan Cihaner'i makamında gözaltına almıştı

19 Ekim 2017 16:58

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yürüttüğü dönemde kendisini makamında gözaltına alınan eski savcı Rasim Karakullukçu’nun beraatına itiraz  ederek bir üst mahkemeye taşıdı. Cihaner dilekçede, beraat kararındaki "herhangi bir görev aldığına dair belgeye rastlanılmadı" ifadesine dikkat çekilerek Karakullukçu’nun, 2010’da evini aradığı sırada İlhan Cihaner’in eşi Muhteber Cihaner’e kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle dava açtığı hatırlatıldı. Dilekçede, “FETÖ silahlı terör örgütünce uygulanan Erzurum / Erzincan kumpasındaki bir başrol oyuncusu, bu kararla (adeta) korunup kollanmış ve kurtarılmıştır. Önce savcılık aşamasında, sonra yargılama aşamasında durumu mağdurlara duyurmadan ve savcılığın Cihaner soruşturması hakkında yanlış yere sorduğu soruya verilen uydurma cevaba dayanılarak, müvekkilimin ifadesini bile almadan hüküm kurmanın, başka hiçbir açıklaması olamaz” dendi. İstinaf dilekçesinde ayrıca Cihaner’in tutuklandığı soruşturmayı yürüten ‘FETÖ’ şüphelisi eski savcılardan Rasim Karakullukçu, Osman Şanal ve Mehmet Yazıcı’nın aynı karede olduğu, gözaltı işleminin yapıldığı gün çekilen bir fotoğrafa yer verildi ve “Yukarıdaki resim, Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19.09.2017 gün ve 2017/244-286 sayılı beraat kararının, akıl almaz ve inanılmaz bir karar olduğunu göstermeye yetiyor” dendi.

Karakullukçu, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner'i Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yürüttüğü dönem makamında gözaltına almıştı. Evinde yapılan arama sırasında Cihaner'in kızı Sıla'ya ait çizgi film CD'lerine 'örgüt delili' iddiasıyla el konmuştu.  İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı iken İsmailağa ve Gülen cemaatlerine yönelik olarak yürüttüğü soruşturma sırasında hedef alınmış ve Erzurum Özel Yetkili savcılarınca makamına baskın da yapılan süreçte 16 Şubat 2010’da tutuklanmıştı. Bu olay, daha sonra "yargıda FETÖ kumpası" olarak değerlendiren davaların Erzurum ayağına konu olmuştu.

Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası "FETÖ üyeliği" iddiasıyla tutuklanan eski savcı Rasim Karakullukçu hakkında, "terör örgütüyle iltisakı olduğunun tespit edildiğini" kayda geçirmesine rağmen beraat  kararı verdi. Beraat kararında, "Elde edilen delillerle sanığın söz konusu terör örgütü ile iltisaklı olduğu anlaşılmakta ise de..." ifadesi yer aldı.

Karakullukçu hakkında verilen beraat kararında şu ifadeler kullanıldı:

"Elde edilen delillerle sanığın söz konusu terör örgütü ile iltisaklı olduğu anlaşılmakta ise de, sanığın söz konusu terör örgütüne üye olduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine, sanığın beraat kararı ile birlikte tahliyesine karar verilmesi yönünde beyan ve talepte bulunulmuştur."

"Herhangi bir duruşmaya katılmadığı gibi..."

Kararda, Karakullukçu'nun herhangi bir duruşmaya katılmadığı bilgisine de şöyle yer verildi:

"Uyap kayıtlarında yapılan incelemede; Rasim Karakullukçu'nun herhangi bir duruşmaya katılmadığı gibi savcılıktan mahkemeye dava açılan iddianamede ve eklerinde herhangi bir görev aldığına dair belgeye rastlanılmadı."

Cihaner bir üst mahkemeye taşıdı

İlhan Cihaner’in avukatları Turgut KazanAslı Kazan ve Serdar Laçin beraat kararını istinaf mahkemesine taşıdı.

Temyiz dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:

Yukarıdaki resim, Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19.09.2017 gün ve 2017/244-286 sayılı BERAAT kararının, akıl almaz ve inanılmaz bir karar olduğunu göstermeye yetiyor. FETÖ silahlı terör örgütünce uygulanan Erzurum / Erzincan kumpasındaki bir başrol oyuncusu, bu kararla (adeta) korunup kollanmış ve kurtarılmıştır. Önce savcılık aşamasında, sonra yargılama aşamasında durumu mağdurlara duyurmadan ve savcılığın CİHANER soruşturması hakkında yanlış yere sorduğu soruya verilen UYDURMA cevaba dayanılarak, müvekkilimin ifadesini bile almadan hüküm kurmanın, başka hiçbir açıklaması olamaz.

Gerçekten, Rasim KARAKULLUKÇU o kumpastaki uygulamalarıyla, 2802 sayılı yasanın 82, CMK’nun 250. maddelerini ihlal ettiği, yaptığı soruşturma işlemleriyle “görev ve yetki aşımında bulunduğu” belirtilerek, o günkü HSYK tarafından yetkisi kaldırılan 4 savcıdan biridir. 17.02.2010 günü öğleyin açıklanan bu karar anında bomba gibi patlamış, Mısır’daki sağır sultan dahil, duymayan kalmamıştır. Öncelikle, inceleme kolaylığı sağlamak için, sözkonusu HSYK kararının bir örneğini takdim ediyoruz (Ek 1). Bu karar bütün TV kanallarında ilk haber olarak yayınlandı ve yetkisi kaldırılan bütün savcılar İlhan CİHANER müdafiileri tarafından anında uyarıldı.

Ama, o günün akşamı 63 sayfalık YETKİSİZLİK kararıyla dosya İstanbul’a kaçırıldı ve niçin böyle yaptıklarını bizzat Rasim KARAKULLUKÇU basına açıkladı. Üstelik, yetkinin kaldırıldığı 17.02.2010 günü YETKİSİZLİK kararı verildiği gibi, (dosya İstanbul’dan dönünce) 18.02.2010 günlü SAHTE bir tutanak tutulup evraklar arasına sokuşturuldu. Ve bu sahte tutanak yetersiz görüldüğü için, iddianame tarihi olan 26.02.2010 günü yeni bir SAHTE tutanak daha düzenlenip dosyaya konuldu. Böylece, yetkileri kaldırılan Rasim KARAKULLUKÇU, Osman ŞANAL ve Mehmet YAZICI, yeni yetkilendirilen Taner AKSAKAL soruşturmayı yürütürken, kumpasa ilişkin faaliyetlerini sürdürdü. Çünkü, Taner AKSAKAL da FETÖ üyesi olduğu için, onlara bu imkanı verdi. Sahte tutanaklarla, müvekkilimizin Osman ŞANAL ve Bayram BOZKURT’a komplo kurmak için Emniyet Müdüründen BOMBA istediği, müdürün bu isteği reddettiği yalanı uyduruldu. Sonra, 18.02.2010 günlü tutanakta KOMPLO sözcüğü unutulduğu için,yetersiz olacağını düşünüldü. 26.02.2010 günlüsüne bu sözcük eklendi. Ve tutanak tarihlerindeki tutarsızlıkla kendilerini ele verdiler. Tutanağa bakıyoruz, müdürün imzası yok, bir yazıcı imzası yok. Kendileri yazıp kendileri imzalamışlar. Üstelik, anlatılanlar müdürün yeminli ifadesiyle hiç bağdaşmıyor. Bu sahte tutanaklardan anlaşılıyor ki, BERAAT ettirilen Rasim KARAKULLUKÇU Erzincan/Erzurum kumpasının başrol oyuncularından biridir. Yetkileri kaldırıldıktan sonra verilen yetkisizlik kararıyla ilgili basın açıklamasını ve imzasını taşıyan iki ayrı SAHTE tutanak örneğini ilişikte sunuyoruz. (Ek 2, 3, 4)

Evet, Erzincan C.Başsavcılığı’nın 3 savcı tarafından nasıl basıldığını, Başsavcının nasıl gözaltına alındığını, sonra Başsavcıya ait evin nasıl arandığını, aramalarda neler yaşandığını ve isimleri / resimleriyle sanık Rasim KARAKULLUKÇU’nun başrol oyuncularından biri olduğunu, Erzurum’da dava açıldıktan sonra Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne karşı hangi oyunların oynandığını ve sonuçta (12 Eylül referandumu öncesi henüz HSYK ile Yargıtay Fetö tarafından teslim alınmadığı için) dosyanın Erzurum’da (veya İstanbul’da) değil, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde kaldığını, SAMSUN’da, Erzurum’da veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde görev yapan hiçbir yargı mensubu duymamış olamaz, bilmiyor olamaz. Bu nedenle, müvekkilimize durumu bildirme ve ifadesini alma gereği duyulmadığı gibi, sorulacak sorunun inanılmaz biçimde yanlış yere sorulması olacak şey değildir.

Üstelik, bir Fetöcü kumpası olan davada, Yargıtay 11. Ceza Dairesi (13.11.2015 günü) “yüklenen suçu işlemedikleri sabit olduğu” gerekçesiyle ve CMK’nun 223/2-b maddesi uyarınca, tüm sanıkların BERAATİNE karar verirken, soruşturmayı yürütenler için de SUÇ DUYURUSUNDA bulunulmasına karar vermiştir. İlk sayfasıyla birlikte ilgili bölümlerini ekte sunduğumuz kararda, aynen şöyle deniliyor:

“… Sanıklardan İlhan Cihaner müdafii ile diğer sanıklar müdafileri ve bir kısım sanıkların yazılı ve sözlü savunmalarında adları geçen ve soruşturma ve kovuşturma evresinde hukuka aykırı eylem ve işlemleri gerçekleştiren başta soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları Osman Şanal ile Taner Aksakal olmak üzere sorumluluğu bulunan diğer yargı mensupları ile kamu görevlileri hakkında gereğin taktir ve ifası için Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna suç duyurusunda bulunulmasına” (Y11CD, 13.11.2015 gün ve 2012/1 E., 2015/4 K. sayılı kararı) (Ek 5)

İŞTE, “soruşturma evresinde hukuka aykırı eylem ve işlemleri gerçekleştirenlerden” biri de Rasim KARAKULLUKÇU’dur. KARAKULLUKÇU’nun o soruşturmaya katıldığını ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin (o güne kadar örneği yaşanmamış olan) SUÇ DUYURUSUNU Türkiye’de savcı / yargıç duymayan kalmadığı için, savcılığın ve mahkemenin izlediği yol çok düşündürücüdür.

Gerçekten, dilekçemizin sağ üst köşesindeki resim her şeyi anlatıyor. Orada, müvekkilimizi gözaltına aldıktan sonra, KARAKULLUKÇU, ŞANAL ve YAZICI’nın ne kadar mutlu / neşeli olduklarını görüyoruz. Ve bu resmi, ek olarak bilgilerinize sunuyoruz (Ek 6). Evet, arama ve el koyma kararlarının hepsinde Rasim KARAKULLUKÇU imzası olduğu gibi, tüm bu soruşturma işlemleri için geçici görev yolluğu almıştır. Örneğin ev arama tutanağında Rasim KARAKULLUKÇU imzası var. Ayrıca ve asıl önemlisi, Rasim KARAKULLUKÇU öylesine militan bir Fetö’cüdür ki, ev aramasında müvekkilimizin eşi Muhteber CİHANER’in gösterdiği tepkiyi tutanağa bağlamış, kendisine hakaret edildiği iddiasıyla şikayetçi olmuş, Erzincan C.Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verince de bu karara itiraz etmiş, itiraz üzerine açılan davaya katılmış ve o aşamada Muhteber CİHANER’in cezalandırılması için canla / başla çalışmıştır. Sanık Rasim KARAKULLUKÇU’nun ev araması olayında ve sonrasında yaşanan bu sürece ilişkin, ev arama tutanağı / geçici yolluk aldığını gösterir belge örneği ile kendisine hakaret edildiği iddiasına dayalı tutanak / şikayet dilekçesi / kovuşturmaya yer olmadığı kararı / kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz dilekçesi / müvekkilimizin eşiyle ilgili iddianame / Rasim KARAKULLUKÇU’nun katılma istekli ifade tutanağı ve 10 ay hapis cezası verildiğini gösterir karar örneklerini ilişikte bilgilerinize sunuyoruz. (Ek 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15)

2) ERZİNCAN / ERZURUM KUMPAS SORUŞTURMASINDA KARAKULLUKÇU BAŞROL OYUNCULARINDAN BİRİDİR

Rasim KARAKULLUKÇU bütün bu usulsüz arama ve el koyma işlemlerini bizzat yapmış, dijital materyallerin imajının alınmasına ilişkin yasa kurallarına hiç uymamış, jandarma Komutanlığındaki aramalara katıldığı gibi, 3. Ordu kozmik odasına girebilmek için, karargah kapısına dayanmış, ama Kara Kuvvetleri Komutanlığı izin vermediği için ayrılmak zorunda kalmıştır. Merkez komutanlığındaki aramayı da bizzat gerçekleştirmiştir. İŞTE, Rasim KARAKULLUKÇU budur. Ve onunla aynı soruşturma işlemlerine katılan savcılar tutukluyken, kendisi BERAAT ettirilmiştir. Üstelik, Erzincan / Erzurum kumpasında gizli tanık olan MUNZUR, Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi’nce 22 yıl hapis cezasına çarptırılmışken, onun kameraya alınıp sonra çözülen ifadesinde SAVCI 1 / SAVCI 2 / SAVCI 3’ten biri olarak hazır bulunduğu anlaşılan Rasim KARAKULLUKÇU’nun aklanması düşünülemez. Özellikle, Metin ÖZYURT ile Tuba ÇETİN ve diğer şikayetçi / tanıklar mahkemece dinlenmeden, başka yerlerdeki ifadeleri yetersiz ve soyut sayılarak hüküm kurulması kabul edilemez. İddianame bu beyanlara dayandığına göre, mutlaka çağrılıp mahkeme önünde dinlenmeleri gerekir. Örneğin, Metin ÖZYURT Erzincan’daki Gülen cemaati soruşturması başlatılınca, Fethullah GÜLEN’in (müvekkilimiz için) “ONU ALACAK BABAYİĞİT YOK MU” dediğini söylüyor. Yaşanan olaylar, uygulanan kumpasın şekli bu beyanı doğruladığına göre, beyan sahibi dinlenmeden karar verilemez. Zaten, HSYK’nun 04.10.2016, 05.05.2017, 05.10.2017 günlü kararları da bu beyanla örtüşüyor. Gerçekten, HSYK’nun özellikle 04.10.2016 gün ve 2016/430 sayılı (61 sayfalık) kararında, ERZİNCAN / ERZURUM kumpasının GÜLEN soruşturması üzerine başlatıldığı belirtilerek, aynen şöyle denildiğini görüyoruz:

“Örgüt üyelerinin sırf paralel yapılanma için tehlikeli ve zararlı olarak düşündükleri kişileri etkisiz hale getirmek amacıyla baskı, tehdit, şantaj, aldatma veya gizli tanık ayarlama gibi yöntemlerle, FETÖ / PDY terör örgütünün stratejisi doğrultusunda faaliyet gösterdikleri, bu kapsamda kamuoyunda “Erzincan Ergenekon”u olarak bilinen dava süreci iredelendiğinde; Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan CİHANER’in, salt “Fethullahçılar olarak bilinen grupla ilgili olarak TCK’nın 220’nci maddesi kapsamında izinsiz eğitim kurumu açma ve Yardım Toplama Kanunu’na Muhalefet” suçlarından yürüttüğü bir soruşturma nedeniyle, FETÖ/PDY örgütüne mensup olan Erzurum özel yetkili Cumhuriyet savcıları ile emniyet görevlileri tarafından, makam odasında adeta sürüklenerek yaka paça gözaltına alındığı ve polis kamerası ile kayıt altına alınan söz konusu görüntülerin masumiyet karinesi ve soruşturmanın gizliliği ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde kasıtlı olarak basın yayın organlarına servis edildiği, böylece bir yandan, kendilerinden olmayan yargı mensuplarına gözdağı verilirken diğer yandan örgütün amaçlarına hizmet eden militanlarının moral ve motivasyonlarının güçlendirildiği, … bir eylemi nedeniyle hakkında yer değiştirme istemli disiplin soruşturması yürütülen ve soruşturmadan kurtulmak amacıyla meslekten istifa eden İliç Cumhurşyet Savcısı Bayram BOZKURT’un piyon olarak kullanıldığı, … yapılan yargılamalar neticesinde Cumhuriyet Başsavcısı İlhan CİHANER’in de aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında 13/11/2015 tarihinde beraat kararı verildiği, böylece Cumhuriyet Başsavcısı hakkındaki davanın, örgütün yapısını araştıran ve illegal faaliyetlerini soruşturmaya konu eden, görevinin gereği olarak, Anayasa ve yasalar çerçevesinde suça ilişkin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcısının mesleki kariyerini sonlandırmak bir yana tüm yaşamını karartma amacına mâtuf bir kumpas olduğunun tescillendiği”

 

Biz alıntı yaptığımız HSYK kararının ilk sayfasıyla 18/19 ve son sayfasını ilişikte bilgilerinize sunarken (Ek 16), soruşturma ve kovuşturma müvekkilimize duyurulmadan, hiç değilse ifadesi alınmadan ve başka yerlerdeki ifadeleri iddianameye dayanak olan bazı tanıklar dinlenmeden, Erzincan / Erzurum kumpas dosyası getirtilip incelenmeden, Rasim KARAKULLUKÇU için BERAAT kararı verilmesini çok düşündürücü bulduğumuzu tekrarlamayı görev sayıyoruz. Zaten, sanığın Bank Asya’daki kardeşine ait hesaba para yatırdığı, bankaya el konulduktan sonra da yatırmaya devam ettiği, bylockçu kişilerle görüşmeler yaptığı, Lenovo, Casper marka bilgisayarları ile Apple marka tabletinde hep Samanyolu, Rota Haber, Aktif haber, Herkül, Küre adlı site bilgileri bulunduğu kabul edilmekle birlikte, (tıpkı savcılık mütalaasında, örgütle iltisaklı olduğu anlaşılmakta ise de, BERAAT kararı verilmelidir denildiği gibi) mevcut deliller “sanığın örgüte bilerek / isteyerek girdiğine ilişkin deliller olmayıp örgüte sempati ile baktığını gösteren deliller olduğu” belirtilerek BERAAT kararı verilmesi, kararın bir koruma kararı olduğunu gösteriyor.

3) BERAAT KARARINI BİR RASTLANTI SONUCU ÖĞRENDİK ŞİMDİ KATILMA İSTEĞİYLE İSTİNAFA BAŞVURUYORUZ

Anlatmaya çalıştığımız nedenlerle, Erzincan / Erzurum kumpasında savcı sıfatıyla görev almış olan, yasa dışı aramalara katılıp tutanak imzalayan, yetkisi kaldırıldıktan sonra dosyayı kaçırma eylemine katılan, bu konuyu basına açıklayan ve yine yetkisi kaldırıldıktan sonra, iki ayrı sahte tutanak düzenleyip imzalayan, gizli tanık MUNZUR’un kameraya alınan ifadesine, Savcı / 1-2-3’ten biri olarak katılan Rasim KARAKULLUKÇU’nun soruşturması ve kovuşturması müvekkilimize duyurulmadığı için, davaya KATILMA imkanımız olmadı. Soruşturma aşamasında, şüphelinin İlhan CİHANER’le ilgili soruşturmaya katılıp katılmadığını sorma ve katılmışsa bu durumu gösterir belgeleri isteme ihtiyacı duyulduğu anlaşılıyor. Yanlış yere yazı yazılmış, inanılmaz bir cevap alınmış. Mahkeme de, gerekçeli kararın “DELİL DEĞERLENDİRME” bölümünün (4. sayfa) son paragrafında, tam 16 satır olarak savcılığın yanlış yere yaptığı bu başvuru ile gelen olumsuz cevaba atıf yapılarak, “Rasim KARAKULLUKÇU’nun … herhangi bir görev aldığına dair belgeye rastlanmadığının görüldüğü” vurgulandığına göre, müvekkilimizle ilgili böyle bir değerlendirme ihtiyacı duyulmasına rağmen, müvekkilimize haber verilmeden davanın bitirilmesi, CMK’nun 233 ve 234. maddelerine açıkça aykırıdır. Çeşitli Yargıtay kararlarında, suçtan zarar görene usulen dava bildirilip katılma imkanı sağlanmamışsa, zarar görenin KATILMA isteğiyle birlikte TEMYİZ yoluna başvurabileceği kabul edilmiştir. Örneğin, Y5CD’nin 23.06.2016 gün ve 2014/2938, 2016/6697 sayılı, Y18CD’nin 27.02.2017 gün ve 2016/3916, 2017/2176 sayılı kararlarında bu değerlendirmenin yapıldığını ve KATILMA isteğinin kabulü ile BOZMA kararı verildiğini görüyoruz. Öncelikle, bu örnek kararları bilginize sunuyoruz. (Ek 17, 18)

Ayrıca, örgüt üyeliği suçlamasıyla açılan bir davada zarar görmüş olunamayacağı ve katılma isteğinde bulunulamayacağı düşüncesiyle, durumun müvekkilimize duyurulmadığı da öne sürülemez. Çünkü, YCGK’nun 19.02.2013 gün ve 2012/6-1490, 2013/59 sayılı kararında “örgüte üye olma suçlamasıyla açılan davada, suçtan zarar görenlerin katılmasına karar verileceği” kabul edilmiştir. Sanık Rasim KARAKULLUKÇU’nun örgüt üyesi olarak yaptığı soruşturma işlemlerinde müvekkilimizin zarar gördüğü açıktır. Ek 14’te sunduğumuz HSYK kararında, CİHANER’in “mesleki kariyerini sonlandırmak ve tüm yaşamını karartmak amacıyla bir kumpas uygulandığı” vurgulandığına göre, Rasim KARAKULLUKÇU’nun örgüt üyesi sıfatıyla gerçekleştirdiği bütün işlemlerden müvekkilimizin zarar gördüğü anlaşılıyor. Bu nedenle, YCGK kararı eşliğinde, KATILMA isteğimizle / İSTİNAF başvurumuzu takdirlerinize sunuyoruz. (Ek 19)

SONUÇ VE İSTEK       :          

A-        Bütün bu nedenlerle ve öncelikle KATILMA isteğimizi içeren İSTİNAF başvurumuzun kabulünü diliyoruz. Ve duruşma açılıp yargılama yapılarak, hukuka aykırı olan BERAAT kararının kaldırılmasını, sanığın 3713 sayılı TMK’nun 7/1 maddesi aracılığıyla TCK’nun 314/2 maddesi ve yine TMK’nun 5/1 maddesi uyarınca (yaratılan sonucun ağırlığı / kastın yoğunluğu dikkate alınarak) alt sınırdan değil, üst sınırdan cezalandırılmasını,

 

B-        Ayrıca, dilekçemizde vurgulanan gerçekler ve sunmuş olduğumuz deliller ışığında, sanığın KİŞİYİ ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YOKSUN KILMA (TCK 109), RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK (TCK 204), VE GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA (TVK 257) suçlarını da işlediği anlaşıldığından, savcılığa SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINI ve böylece ya iddianame ekindeki kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılması veya yeni bir soruşturma açılması sağlanarak cezasızlık uygulamasına engel olunmasını,

C-        Eğer bu yolun izlenmesi durumunda, davaların birlikte görülmesi gerekeceği düşünülecek olursa, suç duyurusuyla birlikte ek iddianame düzenlenmesi ve davaların birlikte görülebilmesi için BERAAT kararının BOZULMASINA karar verilmesini diliyoruz.