Eğitim

CHP'nin 2019 yılı Eğitim Bütçesi Raporu'ndan: Ülke genelinde özel öğrenci yurdu adı altında yeni bir piyasa oluştu

"Eğitime bütçeden ayrılan payın oranı son dört yıldır azalmaktadır"

04 Kasım 2018 00:02

CHP Grubu, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 7 Kasım 2018 günü görüşülecek olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2019 yılı bütçe görüşmeleri öncesinde kapsamlı bir rapor hazırladı.

CHP Grubu Eğitim Danışmanı Ali Taştan tarafından hazırlanan raporda, 2019 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın 16 yıllık AKP iktidarı döneminde en düşük seviyeye gerilediği ifade edildi ve 2002 yılında eğitim yatırımlarına ayrılan yüzde 17,18 payın, 2019 yılı itibariyle yüzde 4,88’e gerilediği belirtildi.

Raporda, Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin rakamsal büyüklüğünün nedeni personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler ve zorunlu cari ödemeler olarak gösterildi.

 Ali Taştan, raporunda, en fazla kaynağın ayrıldığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün bir önceki yıla oranla yüzde 23,81, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bütçesinde yüzde 30,83 oranında arttığına dikkat çekildi. Raporda, “Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün bütçesi, 5 milyar 664 milyon lira olan Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden yüzde 53,2 oranında fazladır” denildi.

 Yurt açığından kaynaklı soruna dikkat çekilen raporda, şahıs ya da kimi vakıf, dernek ve birçok tarikat ve cemaatin binlerce yurdu bulunduğu belirtilirken merdiven altı yurtlara da dikkat çekildi. Hangi derneklerin kamu yararına dernek statüsünde olacağına ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karar verdiği ifade edilen raporda, “Birçok tarikatın dernek ve vakıf adı altında faaliyet yürüttüğü göz önüne alınırsa söz konusu yönetmelik değişikliği yeni ‘Ensar’ skandalları ve yeni ‘Aladağ’ facialarına zemin hazırlayacağa benziyor” denildi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’a sunulan  2019 yılı eğitim bütçesi raporu şöyle:

“Eğitime bütçeden ayrılan payın oranı son dört yıldır azalmaktadır”

2019 yılı merkezi yönetim bütçesinin 960 milyar 975 milyon 683 bin TL olması öngörülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurumları, ÖSYM bütçeleri toplamı 2019 yılı için 157.376.998.000 TL olarak öngörülmüştür.

Tabloya göre eğitim bütçesi geçtiğimiz yıla göre GSYH içerisinde %1,2, Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde ise 0,36 azalmıştır.

Merkezi Yönetim Bütçesinden 2019 yılında eğitime 157 milyar 762 milyon lira ödenek ayrıldı. Ayrılan bu ödenek 960 milyar 975 milyon lira olan Merkezi Yönetim Bütçe ödeneklerinin yüzde 16,41’i kadar bir büyüklük oluşturdu. Eğitime bütçeden ayrılan payın oranı son dört yıldır azalmaktadır

Eğitime ayrılan bütçenin çok fazla arttırıldığı söylense de, önceki yıla göre MEB bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi içerisindeki payının oranı son dört yıldır azalmaktadır. GSYH’ye oranı da aynı şekilde son dört yıldır azalmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin rakamsal büyüklüğünün nedeni personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler ve zorunlu cari ödemelerden kaynaklanmaktadır.

Asıl ölçü olarak Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan paya bakmak daha doğru olacaktır.

“AKP eğitime yatırımdan vazgeçti”

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2019 yılı itibariyle bu oran % 4,88’e gerilemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan pay AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi göstermiştir. 2019 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 16 yıllık AKP iktidarı döneminde neredeyse en düşük seviyeye gerilemiştir.

Eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin gerçek eğitim politikasını ortaya koymaktadır. Son 16 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır.

2019 yılı için MEB bütçesinin 113 milyar 813 milyon TL olması öngörülmüştür. MEB bütçesinin yüzde 72’si personel giderleri, yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 83’ü doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılmaktadır. Geçtiğimiz yıl %80 pay ayrılan personel giderlerine 2019 yılında %83 pay ayrılması öngörülmüştür. Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünse de personel giderlerinin bütçenin %83’ünü kapsaması, eşit eğitim imkânına erişmeyi engelleyecek önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.

2002 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi Yatırım Ödeneğinden MEB yatırımlarına % 22,34 pay ayrılırken, 2018 yılında öngörülen bu oran %10,21’e gerilemiştir. MEB yatırım ödeneği düzenli olarak azalmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı yatırım bütçe ödeneğinde rakamsal bir artışa vurgu yapılsa da, gerçekte MEB yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılından bu yana yarı yarıya azalmıştır.

“Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün bütçesi, 5 milyar 664 milyon lira olan Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden yüzde 53,2 oranında fazla”

Yukarıdaki grafikte, en fazla kaynağın Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne ayrıldığı, önceki yıla nazaran %23,81, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün ise %30,83 oranında arttığı görülmektedir. Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün bütçesi, 5 milyar 664 milyon lira olan Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden %53,2 oranında fazladır.

FATİH projesi bitti mi?

Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün bütçesinde %78,8 oranında gerçekleşen azalma dikkat çekicidir. FATİH Projesinin yürütüldüğü birim olan YEĞİTEK’in bütçesinde yaşanan bu azalma projenin sonlandırıldığını düşündürmektedir.

Ayrıca, İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı bütçesinde %28,3 azalma meydana gelmiştir. Teftiş Kurulu Başkanlığının bütçesinin 10 milyon 512 binden, 78 milyon 894 bine çıkması çok dikkat çekmiştir.

Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü bütçesi içerisinde Eğitim ve Öğretim Desteği kalemi 2019 yılı için 1.181.924.000 TL öngörülmüştür. 2020 için 860.263.000 TL, 2021 yılı için 509.082.000 TL öngörülmüştür. Bu verilere göre, Eğitim ve Öğretim Desteği alan öğrencilere verilmeye devam ederken, yeni öğrencilerin bu destekten yararlanamayacağı sonucu ortaya çıkmıştır. Bu kaynağı tamamı devlet okullarına aktarılarak okul bütçelerinin oluşumu sağlanmalıdır,

Ülkemizde 129’u devlet, 72’si vakıf, 5’i vakıf Meslek Yüksekokulu olmak üzere toplam 206 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Tablo 5’e göre, 2003 yılından bu yana devlet üniversitelerinin sayısı %143,3, birinci ve ikinci öğretim öğrenci sayıları ise %81,5 oranında artmıştır. 2018 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde yüzde 3,63 olan Yükseköğretim bütçesinin payı %3,43’e, GSYH içerisindeki payı ise %0,79’dan %0,74’e gerilemiştir.

Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün bütçesi 2018 yılına göre %25,34 azalmıştır. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu özel bütçeli kurum iken Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı bir genel müdürlüğe dönüştürülmüştür. Bu nedenle Özel Kalem vb giderlere 2019 bütçesi içerisinde yer verilmemiştir.

2018 yılında 2 milyar 325 milyon lira olan lisans bursu 2 milyar 582 milyon liraya yükselmiş, 50 milyon lira olan yüksek lisans bursu 40 milyon 190 bin liraya gerilemiş, 45 milyon olan doktora bursu ise 50 milyon 495 bin liraya yükselmiştir.

“Birçok tarikat ve cemaatin ayrıca binlerce kaçak ev ve merdiven altı yurt bulunmaktadır”

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı 790 yurtta 258 bin 101 erkek, 409 bin 916 kız kapasitesi bulunmaktadır. Yükseköğretimde 2015 Özel Öğrenci Yurdunda 109 bin 980 öğrenci barınıyor. Bu yurtlar şahıs ya da kimi vakıf ve derneklere ait. Ayrıca birçok tarikat ve cemaatin binlerce yurdu bulunmaktadır. Bunun yanı sıra binlerce kaçak ev ve merdiven altı yurt bulunmaktadır. Bu kaçak ev ve yurtların nerdeyse tamamı cemaat ve tarikatlara aittir. Bunlar yetmezmiş gibi, eğitimi devletin elinden biraz daha çıkaran kritik bir yönetmelik değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklik ile Kamu yararına dernek statüsünde olan STK’lara karşılıksız kamu arazi ve taşınmazlarının verilmesinin önü açılmıştır.

“Yönetmelik değişikliği yeni ‘Ensar’ skandalları ve yeni ‘Aladağ’ facialarına zemin hazırlayacağa benziyor”

Hangi derneklerin kamu yararına dernek statüsünde olacağına ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan karar veriyor. Birçok tarikatın dernek ve vakıf adı altında faaliyet yürüttüğü göz önüne alınırsa söz konusu yönetmelik değişikliği yeni ‘Ensar’ skandalları ve yeni ‘Aladağ’ facialarına zemin hazırlayacağa benziyor.

“Sadece annesinin emekli maaşı olan bir öğrenciye yurt çıkmıyor”

Yükseköğretim örgün eğitim kapsamında 3 milyon 887 bin öğrencinin sadece %17,18’ine yurt imkanı sağlanabiliyor. Devlet yurtlarında yer olmadığı için öğrencilerin bir kısmı özel yurtlara yönleniyor. Ülke genelinde özel öğrenci yurdu adı altında yeni bir piyasa oluştu. Yurtların fiyatları yaklaşık 6-40 bin lira arasında değişiyor. Öte yandan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmış, sadece annesinin emekli maaşı olan bir öğrenciye yurt çıkmıyor.

Yükseköğretim öğrencilerinin resmi+özel 777.997’sine barınma hizmeti sağlanabilmiştir. Sonuç olarak yükseköğretimde birinci ve ikinci öğretim kapsamındaki öğrencilerin devlet yurtlarında sadece %17,18’ine barınma olanağı sağlanabilmiştir.