Politika

CHP'li Taşkın: Siyasi ve ekonomik krizden memnun olmayanların ittifakı kurulmalı

"Yerel seçimler iktidara çok ciddi kırmızı kart göstermenin fırsatı olarak gösterilmelidir"

18 Eylül 2018 13:45

CHP Parti Meclis (PM) Üyesi Prof. Dr. Yüksel Taşkın, 2019'un mart ayında yapılması planlanan yerel seçimlere ilişkin olarak, "Muhalefet, demokrasi krizinden ve onun daha da tetiklediği ekonomik krizden memnun olmayanların ittifakını kurmaya oynamalıdır" dedi. 

Evrensel'den Şerif Karataş'a konuşan Taşkın, "Bu seçimler iktidara çok ciddi kırmızı kart göstermenin fırsatı olarak gösterilmelidir" ifadesini kullandı. 

Taşkın'ın söyleşisi şöyle: 

AKP-MHP’nin seçimlerdeki ittifakının yerel seçime taşıma durumu söz konusu. Diğer yandan muhalefet açısından ise ittifak tartışması muğlak gibi. CHP ittifak yapmayacağını açıkladı. Buna dair değerlendirmeniz nedir?

Erdoğan AKP-MHP ittifakı konusuna olumlu bakıyor ama tereddütleri de var. Kısacası ağırdan alıyor, pazarlık gücünü arttırmak için. Ama siyasetin doğası gereği bu ittifak gerçekleşecek gibi görünüyor. Aslında bu ilk bakışta AKP-MHP-BBP bloku için ciddi bir avantaj gibi görünebilir. Ama unutmayalım bu üç partinin 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde toplam oyları yüzde 60’ın üzerindeydi. 16 Nisan referandumunda yüzde 51.4, 24 Haziran genel seçimlerindeyse yüzde 53 olarak gerçekleşti.

Siyaset ikili bir yarılma yoluna girmiş görünüyor. Muhalefet bir blok olarak hareket edebilirse bu seçimlerde beklenmedik başarılar elde edebilir. CHP de bunun bilincinde. “İttifak yapmayacağız” denilmiyor. Sandıkta ittifaktan söz ediliyor. Bu seçimlerde muhalefetin esnek ve farklı ittifaklar kurabilme becerisini gösterebilmesi gerekiyor. Aynı şekilde İYİ Parti de “İttifak yapmayacağız” diyerek kendisini bağlamış değil. “Yerel koşulları dikkate alacağız” diyorlar. Kısacası muhalefet kapsayıcı hareket edebilirse ciddi bir şansı olabilir.

Olası bir ekonomik krizden söz ediyoruz, öte yanda adım adım inşa edilen bir ‘tek adam yönetimi’ var. İttifak tartışmaları da daha önem kazanıyor. Bu süreçte muhalefet nasıl bir yol izlemeli?

Bir defa asgari müştereklerde anlaşmak çok önemli. Yani daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de yeni sistemin yol açtığı ve açacağı ağır tahribatlardan memnun olmayanların yan yana gelebilmelerine gayret etmeliyiz. Ekonomik krize ne yol açtı? Büyük ölçüde siyasi kriz. Yani tek adam ısrarcılığı. 2019 martına kadar gidişattan memnuniyetsizlik duyanların sayıları daha da artacaktır. Muhalefet, demokrasi krizinden ve onun daha da tetiklediği ekonomik krizden memnun olmayanların ittifakını kurmaya oynamalıdır. Bu seçimler iktidara çok ciddi kırmızı kart göstermenin fırsatı olarak gösterilmelidir.

Erdoğan-Bahçeli’nin HDP’yi yerel seçimler üzerinden hedef aldığını görüyoruz. CHP’yi de ‘HDP ile ortak hareket ediyor’ diyerek hedefe koyup suçlu ilan ediyorlar. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP-MHP, muhalefetin zayıf karnının HDP ile yan yana gelememek olduğunu biliyor. Hep buradan vurmaya çalışacak. Bu nedenle spesifik ittifaklar zikretmek yerine, demokratların, kriz mağdurlarının yan yana gelerek ülkeyi düzlüğe çıkarmaları söylemi öne çıkarılmalıdır. Elbette adayların da demokrat, kapsayıcı ve iş bilir kişilerden seçilmeleri çok hayati bir rol oynayacaktır.

Muhalefetin HDP’nin bir siyasi parti olarak meşru bir aktör olduğunu söylemekten kaçınmaması gerekir. Elbette HDP’nin bu süreçte vereceği pozitif mesajlar da çok önemli. Aslında bu konuda muhalif seçmenler oldukça deneyim de kazandılar. Başta CHP’liler olmak üzere çok sayıda İYİ Partili ve Saadet Partili de muhalefetin HDP’yi dışlamadan hareket etmesi gerektiğinin bilincindedir. Tartışmayı sistemin yol açtığı mağduriyetler üzerinde yoğunlaştırmak ve gündem belirleyici olabilmekle HDP üzerinden kurulan tuzak boşa düşürülebilir.

Seçmen iradesinin sandıktan sağlıklı bir şekilde çıkmadığına dair son seçimlerle birlikte ciddi kuşkular var. Seçmende, ‘Oy kullansam da sonuç değişmiyor’ algısı oluşmaya başladı. Bu bağlamda muhalefet, hem bu algıyı değiştirmek hem de sandık güvenliği konusunda neler yapmalı?

Muhalefet sandık güvenliği konusunda olumlu adımlar atmakla beraber veri girişi, analizi konusunda aynı başarıyı gösteremedi. Seçim atmosferi oluştuğunda insanlar nefes alabildikleri yerel iktidarları kaybetmemek için sahaya ineceklerdir. Boykotun kimlerin işine geldiğini gayet iyi bilmektedirler. Yalnız muhalefet partilerinin de “Önce ben değil önce ülkem” diyebilecek tavırları olabilmeli, adaylarını rantiyeci düzene eleştirel isimlerden seçmeye gayret göstermelidirler. Daha önce söylediğim gibi bir belediye başkanı, sadece ilkeli demokrat bir duruş sergileyerek çok gönül kazanabiliyor. Bu seçimde demokrat ve kapsayıcı adayların sayısı arttıkça başarı da artacaktır…