Politika

CHP'li Tanrıkulu faili meçhul cinayetlerle ilgili Meclis araştırması istedi

"AKP hükümetleri döneminde 227 yeni faili meçhul cinayet yaşanmıştır"

24 Ocak 2017 15:17

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, aralarında Mustafa Suphi, Sabahattin Ali, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink ve Tahir Elçi’nin de bulunduğu aydınlatılmayan cinayetlere dikkat çekerek TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulmasını talep etti. TBMM Başkanlığı’na sunduğu araştırma önerge gerekçesinde, 1990’lı yıllar kadar yoğun ve sistematik olmasa da 2000’li yıllarda da faili meçhul cinayetlerin sürdüğünü, özellikle son bir yılda hızlı bir artış gösterdiğini ifade etti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı raporlarına da vurgu yapan Tanrıkulu, "AKP hükümetleri döneminde de 'Beyaz Toroslar' faaliyetini sürdürmüştür. AKP hükümetleri döneminde 2002-2015 yılları arasında 227 yeni faili meçhul cinayet yaşanmıştır" dedi.

Tanrıkulu'nun faili meçhul cinayetlere ilişkin Meclis araştırmasına öngören teklifi şöyle:

Dönemin başbakanı 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde Van’da gerçekleşen seçim mitingi sırasında 1990’lı yılların faili meçhul cinayetlerine dikkat çekerek "Biliyorlar ki; AK Parti iktidardan indirilirse buralarda terör çeteleri dolaşacak, beyaz Toroslar dolaşacak" demiştir. Dönemin başbakanın ifade ettiği "Beyaz Toros", 1990’larda sayısız yurttaşın bindirilip ölüme götürüldüğü ve faili meçhul cinayetlerle özdeşleşmiş bir otomobil modelidir. AKP döneminin en büyük faili meçhul katliamı Roboski’de gerçekleşmiştir. Burada "faili meçhul" tabiri, yalnızca faili bilinmeyen cinayetleri değil, faili bilindiği halde gizlenebilmesini de ifade etmektedir. Bu açıdan Roboski katliamı da failler yargılanmadığı için "faili meçhul bir katliam" olarak bırakılmıştır.

1990’lı yıllar kadar yoğun ve sistematik olmasa da 2000’li yıllarda da faili meçhul cinayetler sürmüş ve özellikle son bir yılda hızlı bir artış göstermiştir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı raporlarına AKP hükümetleri döneminde de "Beyaz Toroslar" faaliyetini sürdürmüştür. AKP Hükümetleri döneminde 2002-2015 yılları arasında 227 yeni faili meçhul cinayet yaşanmıştır.

1990’lı yıllarda gözaltında kaybedilenler, evinin önünden arabayla alınıp bir daha haber alınamayan binlerce kişi, o dönemin bize bıraktığı kolektif acı hafızadadır. Faili meçhule kurban giden evlatlarının kemiklerini arayan Cumartesi Anneleri, evlatlarının kemikleri bile çok görülen bu anneler o dönemin canlı tanığıdır. Yakın zamanda yeniden gündeme gelen JİTEM ve kolluk kuvvetleri içinde oluşturulduğu iddia edilen gayri resmi infaz timleri o dönemki cinayetlerle birlikte anılmaktadır. Eski Özel Harekat memuru Ayhan Çarkın’ın Ankara Barosu avukatlarından Yusuf Ekinci’nin öldürülmesinde kendi parmaklarının olduğunu ifade etmesi ve bazı siyasileri işaret etmesi o dönem içindeki yapılanma hakkında bize ipucu vermektedir. 90’lı yıllarda her güne cinayet haberleri ile başlayan ülkemiz, gelinen noktada geçmişle hesaplaşmadan toplumsal barışı inşa edemeyecektir. Toplumsal barış, acıda ve sevinçte ortaklaşmakla mümkündür. Evladının kemiklerini isteyen Berfo Analar, evladının mezarına dahi kavuşamadan bu dünyadan göçüp gittikçe toplumsal barış umudu giderek azalacaktır.

Faili meçhul cinayetlerle ilgili diğer bir husus ise denetim mekanizmalarındaki sistematik atalet halidir. Bunu kırmak isteyen yargıç ve savcılar olmuştur ancak sürgünlere maruz kalmışlardır. Kamu görevlilerinin kirli işlere bulaştığını işaret eden pek çok delil yakın zamanda yürütülen soruşturmalarda kendini göstermiştir.

Öte yandan 16 Ağustos 2015 tarihinde başlayıp aylarca devam etmiş sokağa çıkma yasakları boyunca da çok sayıda faili meçhul cinayet işlenmiş, cenazeler sokak ortasında bırakılmış, bebekler kurşunlara hedef yapılmıştır. 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare’nin kurşunlanmasına tepki olarak gerçekleştirilen basın açıklaması sırasında başından vurularak öldürülmüş ve bu cinayetin sorumluları hala ortaya çıkarılmamıştır. Elçi cinayetinden sonraki delil karartma girişimleri ve sürecin işleyişinin, 1990’larda işlenen siyasi cinayetlerden hiçbir farkı olmadığını, faillerin yine korunup kollandığını ortaya koymaktadır.

Devlet, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde gerçekleşen her türlü cinayetten, ölümden, yaşam hakkı ihlalinden doğrudan sorumludur. Kişilerin can güvenliğini sağlamak, faili belli veya meçhul cinayetleri önlemek Devletin öncelikli görevlerinden biridir. Ancak ne yazık ki göz göre göre gerçekleşen cinayetlerin önü alınmamakta, failler de sistematik olarak korunmaktadır.

Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara'da evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirmiştir. AKP Hükümetleri döneminde faili meçhul cinayetler aydınlatılmamış, aksine üstü örtülmeye çalışılmıştır. AKP Hükümeti 10 yıl önce “ucu nereye dokunursa dokunsun” diyerek faili meçhul cinayetlerin aydınlatılacağı konusunda açıklama yapmış, ancak, faili meçhul cinayetlerin failleri Ankara’nın dehlizlerinde kaybettirilmiştir.

1990’lı yılların faili meçhul cinayetleriyle ilgili açılan davaların tümü nakledilmiş ve sorumluların çoğunluğu beraat ettirilmiştir. AKP döneminde işlenen faili meçhul cinayetlerin hiçbiri aydınlatılmamış, sorumlular hesap vermemiştir.

Faili meçhul cinayetler her yönüyle, kapsamlı bir araştırmaya tabi tutulmak durumundadır. Bu olayları araştırmak ve cinayetlerin arkasındaki sorumluların ortaya çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılması elzemdir. 

İlgili Haberler