Politika

CHP'li Özel'den referandum çıkışı: Orada oyları saymazlar, tartarlar; iki taraf da yüreğini koyar teraziye!

"Bu anayasa değişiklik teklifi parlamenter sistem içinde hadsiz bir tekliftir"

21 Aralık 2016 15:59

Anayasa Komisyonu’nda dün 10.5 saat süren değişiklik teklifinin ilk gün görüşmelerinde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in cumhuriyetin kurucu iradesinin Saray’dan TBMM’ye verdiği yetkileri dikkat çektikten sonra, "Bugün Meclis'ten alıp Saray'a ve bir kişiye taşımayla ilgili bir şey getiriyorsanız, kusura bakmayın, orada oyları saymazlar, orada oyları tartarlar arkadaşlar, orada oyları tartarlar" sözleri AKP’lileri kızdırdı. CHP'li Özel bu sözlerin ne anlama geldiğinin sorulması üzerine, "Bugün burada konuştuğumuz mesele bir rejim değişikliğiyse orada oyları saymazlar, oyları tartarlar. Çift kefeli bir teraziden bahsederler size. İki taraf kefeye yüreğini koyar. Son gece yapılacak sayım teferruattan ibaret kalır" dedi. 

Anayasa müzakerelerini AKP adına yürüten Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül ve birçok milletvekili, "Ne demek bu Özgür Bey, tehdit ediyorsun ya! Resmen tehdit ediyorsun" diye tepki gösterdi. Sözlerinin bir tehdit olmadığını söyleyen Özel, "Bugün burada konuştuğumuz mesele bir rejim değişikliğiyse orada oyları saymazlar, oyları tartarlar. Çift kefeli bir teraziden bahsederler size. İki taraf kefeye yüreğini koyar. Son gece yapılacak sayım teferruattan ibaret kalır" diye devam etti.

Özel’in AKP’lileri  kızdıran konuşması şöyle:

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – "İngilizler gibi krallık mı, Amerikalılar gibi başkanlık mı, padişahlığa devam mı edeceksiniz?" sorusuna karşılık, o günkü kurucu idarenin 19 Mayıs 1919’da ilk adımı atan, 23 Nisan 1920’de saraydan halka egemenliği taşıyan ve 29 Ekim 1923’te buna hukuk kazandıran kurucu iradenin hem başkomutanı hem kurucu babası hem muzaffer komutanı olarak hem de büyük Türk devriminin öncüsü ve lideri olan Gazi Mustafa Kemal, egemenliğin Meclis'te olduğunu, Meclis'in kendisine vereceği görevi yapacağını söyleyip kendisine ne başkanlığı ne padişahlığı ne krallığı layık görmemişken, bugün bir başka kurucu genel başkana, bugün haddi yokken, toplumun bir kesimi söylemekle olmuyorken "başkumandanlık" unvanını taşımak üzere hevesli olan birisine, bir partinin genel başkanına birilerinin bunu layık görüyor olması, birisinin Atatürk’ün kendisine layık görmediği bir yetkiyi, bir makamı kendisi için tale p ediyor olması, bu parlamento çatısı altında, parlamenter sistem içinde hadsiz bir tekliftir Sayın Başkan.

"Zamansızlığın ve hadsizliğin yanında ve sadece ve sadece lider sultasıyla belirlenmiş bir milletvekili listesinin seçim sandığından çıkması sonucunda oluşmuş, ama sonuçta, ettiği yeminle Anayasa’ya sadakat…

"Kusura bakmayın, alçak gönüllü, kusura bakmayın, hiç kibirlenmeyen bir siyasetin bir temsilcisi olarak karşımızda oturan Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerine şunu söylemek isterim: Doksan üç yıllık partiyiz arkadaşlar, siz de on dört yıllık, on beş yıllık geçmişi olan bir partisiniz. Kâğıt üzerinde, çıkın teker teker konuşalım. Geçmişte biz ne söyledik, siz ne söylediniz; biz ne tehlikeleri söyledik, siz nasıl savuşturdunuz. Kusura bakmayın, biz hiç  aldanmadık ve biz hiç aldatmadık arkadaşlar. Ama siz, aldanmasıyla ve bu aldanmasının bedelini günü gelip parasıyla, günü gelip itibarıyla, günü gelip şehitler, gaziler vererek bu ülkeye bedel ödettiren bir iktidarın sahiplerisiniz.

"Son olarak şunu söylemek istiyoruz: Bu süreci, kuvvetli retorikler üzerinden, bu süreci elde bulundurulan medya gücüyle, elde bulundurulan kamu gücüyle devlet olanaklarının hükûmet üzerinden partiye ve kişiye devşirilmesi suretiyle, kısacası toplum propaganda gücüyle bu süreci halledebileceğinizi düşünebilirsiniz. Şunları duyuyoruz, okuyoruz, yalanlamıyorsunuz: “Siz filanca partiyi sıkı tutun, ben bunu halktan söker alır gelirim.” diyor birileri. Size sadece şunu söyleyelim: Bazı seçimler vardır oyları sayarlar arkadaşlar. Belediye başkanı seçerken oyları sayarlar, muhtar seçerken sayarlar, milletvekilli seçimlerinde sandık bazında oyları sayarlar arkadaşlar ama bir ülkenin yönetim şeklini, bir ülkenin rejimini tartışmaya açıyorsanız bir kurucu iradenin 19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 29 Ekim 1923 tarihlerinde ortaya koyduğu kurucu iradeye karşı o gün saraydan ve kişiden alınan bir yetkiyle bir makamı Meclise ve halka taşınmış yetkileri bugün Meclisten alıp saraya ve bir kişiye taşımayla ilgili bir şey getiriyorsanız, kusura bakmayın, orada oyları saymazlar, orada oyları tartarlar arkadaşlar, orada oyları tartarlar. (Gürültüler)

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Ne demek bu Özgür Bey?

(“Tehdit ediyorsun ya! Resmen tehdit ediyorsun.” sesi)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Öyle bir şey olur mu arkadaşım? Orada olur mu öyle bir şey? Ne tehdidi?

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Tehditle ne ilgisi var ya?

BAŞKAN – Arkadaşlar, kesmeyelim lütfen.

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Onu açıklar mısın?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Onu açıklayacağım.

Arkadaşlar, bu konuşmanın çok benzerlerini defalarca farklı ortamlarda yaptım, Anadolu Ajansının kayıtlarından bakarsınız, bu işin sonunda tehdit falan olmadığını görürsünüz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Vicdan terazisi, vicdan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bugün burada konuştuğumuz mesele bir rejim değişikliğiyse orada oyları saymazlar, oyları tartarlar. Çift kefeli bir teraziden bahsederler size. İki taraf kefeye yüreğini koyar. Son gece yapılacak sayım teferruattan ibaret kalır. Bu süreçte elbette birileri başkomutanıma, partimin kurucusuna “O çağırınca havaalanında toplanıyoruz. Kot pantolon üstüne kefen giyiyor bizimkiler. Çok inanıyoruz, onun tarafındayız. Biz bu değişikliği onun için yaparız, halktan söker alır geliriz, siz filanca partiyi sağlam tutun.” diyenlere şunu söylüyoruz: Bu sefer kefenin öbür tarafına bir başka kurucu genel başkan, bir başka başkomutan, o başkomutana yürek vermiş bir başkalarının yüreği ve havaalanında kot üstüne kefen giyenler değil, Çanakkale’de, Anafartalar’da toprak altında kefensiz yatanların partisi ve ona inanan cumhuriyetçiler, milliyetçiler, Atatürkçüler, vatanseverler yüreklerini koyar. O tartıya çıkmaya hazırsanız hodri meydan. Biz bu tartıya çıkarız ve bu rejim değişikliğini size yaptırmayız arkadaşlar.

Saygılar sunuyorum. (Gürültüler)

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Millete mi meydan okuyorsunuz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Size meydan okuyoruz. (Gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, arkadaşlar, arkadaşlar…