Politika

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem: İftiralara cevabımdır

Eren Erdem: "Sarin gazı konusunu milletvekili olarak halka karşı sorumluluğumu düşünerek ele aldığım"

20 Aralık 2015 19:54

AKP'nin IŞİD'e sarin gazı sattığına dair iddialarını gündeme getiren CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, sosyal medyada tepki görmesi nedeniyle RT'ye (Russia Today) verdiği röportajın ham halini yayınladı ve eleştirilere dair bir yazı kaleme aldı. 

CHP'li Erdem önce mecliste gündeme getirdiği sarin gazı iddialarını, Rus devlet televizyonu  RT'ye verdiği röportajda yinelemişti.

Suriye'nin başkenti Şam'ın Guta banliyösünde onlarca sivilin öldüğü saldırıda kullanıldığı iddia edilen sarin gazı konusunu milletvekili olarak halka karşı sorumluluğunu düşünerek ele aldığını belirten Erdem, "Bir hafta boyunca şahsıma yapılmayan kalmadı. Gazetelerde boy boy fotoğraflarımla ülkeyi suçladığım iddiasıyla hainlik suçlamasında bulundular. Yandaş TV kanallarında yalan ve iftiralar atarak Saray'a yaranmaya çalıştılar. İktidar yetkilileri toplantılarda şahsıma atıp tuttular. İşte bu videoyla bana atılan tüm iftira ve ithamların çöküşüne tanık olacaksınız. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bu iftira ve linç kampanyasına dahil olan tüm siyasiler, tetikçi yazarlar ve aktrollere karşı tazminat davası açacağım" dedi.

Röportajın ham hali şöyle:

CHP Milletvekili Eren Erdem bir süredir sosyal medyada hakkında çıkan "iftiralara" dair bir de yazı kaleme aldı.

 

Eren Erdem: Havuz medyası
ve Aktroller iftira atıyor

 

Eren Erdem'in hakkındaki iddialara yönelik vediği cevap şöyle:

"Hakkımdaki iftiralara cevabımdır. 

1) Son günlerde sarin gazı mevzusu nedeniyle maruz kaldığım linç kampanyası, yeni olmamakla birlikte, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/139 Esas No ile başlattığı soruşturmaya ilişkin belge ve bilgilerden kaynaklanmaktadır. Savcılığın "sarin gazı" iddianamesinde özetle, Avrupa'da imal edilen ve sarin gazı yapımında kullanılan kimyasal maddelerin Türkiye üzerinden Suriye'deki radikal islamcı teröristlere aktarılması süreci anlatılmaktadır. İddianamede tüm dünyada aranan El Kaide militanı Hayyam Qassap ve onunla işbirliği içerisinde olan Türk işadamlarının ismi geçmektedir. Teröristlerin Türkiye'nin güney sınırını kolaylıkla geçebildiğine dair konuşma tapeleri ve geçişte teröristlere göz yuman yetkililerin olduğu bilgisi de iddianamede yer almaktadır. Dolayısıyla ortada bir kanıt varsa, bu devletin savcılığında vardır; ortada bir iddia varsa devletin savcılığında bu vardır. Burada aslolan, bahsi geçen iddialardaki kişilerin tutuklanmasının hemen akabinde serbest bırakılması, sınırdaki geçişlerini kolaylıkla yapması ve geçiş için ülkemizi kullanıyor olmasıdır. 

2) Konuya ilişkin 20 Ekim’de IMC TV’de katıldığım bir programda iddiaları canlı yayında anlatmış ve 21 Ekim’de İstanbul İl Başkanlığı’nda toplantı düzenlemiştim. Yanısıra aynı hafta içerisinde bir soru önergesiyle Başbakan’a iletmiştim. Soru önergesinde, tweet attığı için yargılanan ve haklarında yurtdışına çıkış yasağı konulan onlarca gazeteci varken, kimyasal silah iddiasıyla yargılanan kişilerin serbest bırakılmasını ve bu kişilere yurtdışına çıkış yasağı konulmamasını nasıl değerlendirdiğini sormuştum. 

3) Bu konuyu ayrıca 10 Aralık tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda da dile getirmiştim. 

Konuşmamda aşağıdaki cümleler söylenmiş ve iddia sorulmuştur:  

“Orta Doğu’da sarin gazı kullanılarak binlerce çocuk katledildi; katledildi, öldürüldü. Medyamızda bu gazı kimlerin kullandığı yönünde çeşitli ithamlar yer aldı. Soruyorum: Soruşturma numarası (2013/351), esas numarası (2013/139), iddianame numarası (2013/120), Adana Cumhuriyet Başsavcılığı. Korkmayın, savcı paralel değil, hâlâ görevinin başında ve Hükûmetin bölgedeki iradesine de fevkalade sadık bir savcı; diyor ki: “Türkiye'de birileri IŞİD terör örgütünün mensuplarıyla irtibat kurmak suretiyle kimyasal silah olan sarin gazının hammaddesinin sevkiyatını sağlamıştır.” Savcı bununla ilgili bir soruşturma başlatmış. 

Arkadaşlar, göstereyim buyurun, bununla alakalı bir tutuklama yapılmış, bir operasyon yapılmış ve bu sevkiyatı gerçekleştirdiği iddia edilen şahıslar tutuklanmışlar, cezaevine konmuşlar. Ve bu sevkiyatla ilgili, savcının talimatıyla, iddia edilen şahısların tamamının telefonları dinlenmiş; o da bu iddianamede mevcut. Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bu iddianameye fevkalade haiz ve vâkıf çünkü çıktı, medyada açıklama da yaptı. 

Arkadaşlar, bu tutukluların akıbeti ne oldu biliyor musunuz? Bir hafta içerisinde dosya kapatıldı, tutuklular serbest bırakıldı ve Suriye sınırını geçerek Türkiye'yi terk ettiler. Soruyorum şimdi: Sizin adalet anlayışınız bu mudur?” 

İlgili tutanaklara https://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem26/yil1/ham/b01301h.htm sitesinden ulaşılabilir. 

Anayasamızın 83. Maddesi gayet açıktır.  

Yasama dokunulmazlığı - MADDE 83. – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. 

Şahsıma Meclis konuşmamdan ve açıklamalarımdan ötürü Meclisçe hiçbir karar alınmamıştır.  

4) Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya’da şahsımla ilgili olarak ihanet suçlamalarında bulunmuş ve partime talimatlarla saldırıda bulunmuştur. Nitelim, Genel Başkanımız Sn. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ithamlarına karşı gerekli yanıtı vermiş ve “Eğer Eren Erdem AKP’yi IŞİD’e sarin gazı vermekle suçluyorsa gereği yapılacak ama eğer böyle bir şey yoksa Erdoğan özür dileyecek. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Eren Erdem ne yapmış? Adana Cumhuriyet Başsavcılığı bir iddianame hazırlamış, sarin gazının Türkiye üzerinden gönderildiği iddia ediliyor. Kim söyüyor bunu devletin başsavcısı. Eren Erdem ne yapıyor? Bunu dillendiriyor böyle bir şey var mı diyor. 20 Ekim’de soru önergesi veriyor, cevap yok. CHP’yi suçlama kolaycılığına cumhurbaşkanı girmemelidir. Özel yetkili gibi her şeye maydanoz olan bir adamdan cumhurbaşkanı olmaz.” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Erdoğan benim söylemediğim sözleri söylemişim gibi bir algı yaratmaktadır. Manevi tazminat davası açılacaktır. Hiçbir şekilde Rus televizyon ajansına özel bir davetiye ve röpotaj talebim olmamıştır. İstanbul’daki toplantımın akabinde yabancı basından birçok ajans benden röportaj talebinde bulundu. Dış basına verilen röportajlarda hiçbir şekilde “AKP IŞİD’e sarin gazı verdi” gibi bir ifade geçmemektedir. Kaldı ki, maddelerin Avrupa’dan temin edildiği ve Batılı yetkililerin bu teminatı iyi bildiği “Sarin gazının tüm kimyasal maddeleri Avrupa’dan temin ediliyor. Batılı kaynaklar Suriye’de kimlerin sarin gazı saldırısı gerçekleştirdiğini çok iyi biliyorlar. Batılı kurumlar bur tarz ilişkileri sorgulamak zorundalar. Sırf bu iddianamedeki verilere bakarsak, kimyasal madde sevkiyatının nasıl yapıldığını göreceksiniz.” cümleleriyle defalarca belirtilmiştir.  

5) Havuz medyası, Ak troller ve aralarında bazı bakan ve milletvekillerinin bulunduğu birtakım kişiler, üzerinde “Türkiye ile İran savaşa girse İran’ın yanında yer alırım” benzeri yazılar yazan bir tweet görseli üzerinden şahsıma İFTİRA atmaktadırlar. Mevzu bahis görsel, tarihi silinmiş, içeriği değiştirilmiş, 2011 tarihinde atılan sıralı tweetin arasından cımbızla seçilmiş ve anlam bütünlüğü koparılmış bir tweettir ve o cümle şahsıma ait değildir.  

İran’la ilgili tweetler, 2011 yılında düzenlenen bir konferansta İslamcı bir yazarın söylediği cümlelerin twitter'dan aktarılmasıdır. Nitekim, 2011 yılında konuya ilişkin tek tweet atılmamıştır ve sırayla atılan tweetler okunduğunda konu bütünlüğü ve cümlenin içerisindeki “anti emperyalist” söylem ortaya çıkacaktır. Bu havuz medyasının üzerinde oynayarak yaptığı bir cımbızlanmış bir cümledir ve o konferansta konuşma yapan İslamcı yazara aittir.  

Benzer şekilde İran yalanıyla ilgili olarak bir tape görseli yayınlanmaktadır. İlgili görsel, Selam Tevhid davası adlı yer alan yalan olduğu TESCİLLENMİŞ ve havuz medyası tarafından KUMPAS olduğu dile getirilmiş AKP’li bürokratları ilgilendiren bir dosyadır.  

6) 15 Aralık’ta başlayan linç saldırısıyla şahsım iktidar merkezli medya organlarınca, ak trollerce, kimi milletvekili ve bakanlarca ve cumhurbaşkanının beyanlarıyla karalanmış olup yalan ihtamlara maruz kalmama neden olmuştur."