Magazin

Cengiz Semercioğlu'ndan Cem Yılmaz'a: Özür dilerim, inanmadığımız için kızmıştık

"Cem Yılmaz haklı beyler!"

21 Ekim 2016 11:46

Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu, Cem Yılmaz'dan özür diledi. "Sadece okurları değil, sayfaları yapan editörleri ve benim gibi olayı gerçek sanan yazarları da yanıltıyorlar. Bu yüzden magazin basınının Cem Yılmaz’a büyük bir özür borcu var" diyen Semercioğlu "Ben kendi üzerime düşeni yapıyor, özür diliyorum. Ben bu tartışmada en çok Cem Yılmaz’ın “Ben bu arkadaşların resmettiği gibi değilim” sözünü sevdim. Biz de inanmadığımız için bu kadar kızmıştık zaten Cem" ifadesini kullandı.

Ebru Şallı ile kısa bir birliktelik yaşadığı iddia edilen Cem Yılmaz'ın aşk hayatıyla ilgili sorulara Mustafa Sandal'ın "Ateş et ve unut" şarkısını mırıldanarak cevap verdiği iddia edilmişi.

Cengiz Semercioğlu'nun "Dakika bir, gol bir..." başlığıyla yayımlanan (21 Ekim 2016) yazısı şöyle:

Yavuz Sultan Selim Köprüsü açılalı 2 ay oldu. Daha üzerinden geçmek kısmet olmadı...

Bağlantı yolları üzerindeki yapılaşma çalışması başladı bile.
Neden itiraz ediyorduk 3. Köprü’ye?
İstanbul’un kuzey ormanlarını yapılaşmaya açıp yok edecek, tıpkı 2. Köprü’de olduğu gibi önümüzdeki 6-7 yıl içine 3. Köprü ve bağlantı yollarının etrafı sitelerle dolacak diye.
Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, “3. Köprü manzaralı villa olmayacak” diye itiraz etti ama...
Buyrun dakika bir, 
gol bir...
Eski Bakan Süleyman Arif Emre’nin oğluna ait Çekmeköy’deki arazi için Kuzey Marmara Otoyolu’nun güzergahı kaydırıldı.
Böylece arazinin üzerinden otobanın geçmesi engellendi.
Üstelik arazi Karayolu Koruma Kuşağı’ndan çıkarılarak imar hakkı verildi.
Karar, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde CHP’lilerin ret oyuna karşılık oy çokluğuyla kabul edildi.
Şimdi o araziye ne yapılacak?
Herhalde yeşil alan olması için imar hakkı verilmedi...
Oraya yakın gelecekte ya villalar dizilecek ya da binalar dikilip yanına bir AVM kondurulacak.
Kuzey Marmara Otoyolu çevresindeki ilk yapılaşma böyle başlayacak.
Arkası da çorap söküğü gibi gelecek...
İtirazımız tam da bunaydı işte.

Cem Yılmaz haklı beyler!

Cem Yılmaz’a “İkimizin Yerine” galasında “Aşka inanır mısınız?” diye sorulduğu, Cem’in de buna “Ateş Et ve Unut” şarkısıyla yanıt verdiği haber oldu gazetelere.
Bütün gazetelerde ve internet sitelerinde böyleydi haber.
Bir tek Kelebek haberi öyle vermedi. Biz gala haberini başka bir yerden gördük.
Olayın üzerinden iki gün geçtikten sonra, dün, Cem Yılmaz’ın bu açıklamasını eleştiren bir yazı yazdım.
Gazetelerde, televizyonlarda haber “Ebru’yla ilişkisi için ‘ateş et ve unut’ dedi” şeklinde yer aldığı ve Cem Yılmaz’dan konuyla ilgili bir yalanlama gelmediği için...
Cem Yılmaz’ı kadınlara haksızlık yaptığı için sert şekilde eleştirdim.
Cem de dün Twitter’dan yanıt verdi bana.
“Haber uydurmadır, zorlamadır. Kendi zorlama haberine, yorumları ile bir de köşe yazısı aradan çıkarmış hazret” dedi.
Bunun üzerine Cem Yılmaz’ın galadaki konuşmasının ham görüntülerini buldurdum.
Adam haklı beyler...
Cem Yılmaz “Ateş Et ve Unut” şarkısını, “Aşka inanır mısınız?” sorusu üzerine mırıldanmıyor.
Yeni filminde Mustafa Sandal’ın oynayıp oynamayacağı konuşulurken, Ozan Güven’in de lafa girmesiyle söz Mustafa’nın şarkılarına geliyor.
Cem Yılmaz, Mustafa’nın şarkılarını kastederek “Boşu yok onun” diyor ve “Ateş Et ve Unut”u mırıldanıyor.
“Aşka inanır mısın?” sorusu bu muhabbetin çok sonrasında geliyor.
Ama biz günlerdir gazetelerde, internette, televizyonda Cem Yılmaz’ın Ebru Şallı’yla ilişkisi için “Ateş et ve unut” dediğini okuyoruz, izliyoruz.
Ben de montajlanmış görüntülerden, Kelebek dışında bütün gazetelerde çıkan haberlerden yola çıkarak dünkü yazıyı yazdım.
Keşke Cem, ilk gün çıkıp bunu yalanlasaydı da herkes gerçeği öğrenseydi. Ben de dünkü yazıyı yazmamış olsaydım...
Muhabirler herkesin gözü önündeki bir olayı nasıl yazı işleri masasına çarpıtarak aktarıyor, inanın ben de şaşırıyorum.
Sadece okurları değil, sayfaları yapan editörleri ve benim gibi olayı gerçek sanan yazarları da yanıltıyorlar.
Bu yüzden magazin basınının Cem Yılmaz’a büyük bir özür borcu var.
Ben kendi üzerime düşeni yapıyor, özür diliyorum.
Ben bu tartışmada en çok Cem Yılmaz’ın “Ben bu arkadaşların resmettiği gibi değilim” sözünü sevdim.
Biz de inanmadığımız için bu kadar kızmıştık zaten Cem...

Üç yumurtadan ikisi kırılacak

Size kötü bir haber vereyim:
Televizyonda sezonun en iddialı üç işi perşembe akşamları aynı saatte yayınlanacak.
◊ Bergüzar Korel ve Halit Ergenç’li “Vatanım Sensin”, Kanal D’de...
◊ Tuba Büyüküstün ve Kıvanç Tatlıtuğ’lu “Cesur ve Güzel”, Star’da...
◊ Nurgül Yeşilçay, Metin Akdülger, Farah Zeynep Abdullah’lı “Muhteşem Yüzyıl 4. Murat” Fox TV’de...
Sezonun merakla beklenen üç işi bu.
Üçü de kasım ayında başlayacak, üçü de perşembe akşamı yayınlanacak, üçü de saat 20.00’de seyirci karşısına çıkacak.
Seç seçebilirsen...
Vallahi seyirciye de haksızlık, yapımcılara da haksızlık, oyunculara da haksızlık.
Tamam serbest piyasa, tamam acımasız rekabet ama tek bir gecenin bu üç büyük işi kaldırması ekonomik olarak mümkün değil.
Öyle bir reklam pastası yok.
Dolayısıyla bu büyük çarpışmada üç yumurtadan en az ikisi kırılacak.
Hadi iyi niyetli olalım, en az biri kırılacak...
Belki de en kötüsü olacak, seyirciyi eşit bölüşüp 6’şar reyting alacaklar, perşembe kimseye yar olmayacak.
Sonuçta hangi yumurta kırılırsa kırılsın yazık olacak.
Çünkü üçü de ortalamanın üzerinde işler...

İçerik değil seyirci kral!

Her zaman söylüyorum; Türk televizyonları seyirciyi şımarttı, dünyanın hiçbir yerinde olmayan lükse alıştırdı.
Düşünün, kasım ayından itibaren perşembe akşamları çayını içip, çekirdeğini çitleyerek televizyon karşısına geçecek seyirci.
Karşısında, “Kıvanç’ı mı alırsınız, Halit’i mi, Nurgül’ü mü istersiniz Bergüzar’ı mı” diye izlenmek için yalvar yakan olan kanallar var.
Her biri milyon dolarlık projeler olan dizilerin karşısında seyirci bacaklarını uzatıp başlayacak yorumlara...
Yok “Kıvanç’ın saçını beğenmedim”...
Yok “Halit’in bilmem nesi olmamış”...
Yok “4. Murat’ı sevmedim”...
Oradan oraya zaplayacak.
Dünyanın hiçbir yerinde bu lüks yok. Milyonlarca dolarlık işler böyle bedavadan seyirci önüne getirilmez. 
Dünya televizyonculuğunda “content is king” (içerik kraldır) diye bir laf vardır.
Bir tek bizde içerik değil seyirci kral!
Adamlar en iyi içeriği bulup, en iyi oyuncuları bir araya getirip, en iyi senaristler ve ekiplerle iş çıkarıyor.
Bizim seyirci buruşturup buruşturup çöpe atıyor.