Yaşam

Cemil Kırbayır'ı yakalayan polisler ödüllendirilmiş!

'Ödül komitesinin başındaki ismi gördüğünüzde bu davanın neden sürüncemede kaldığını anlayacaksınız'

26 Şubat 2015 17:22

Cumartesi annelerinden Berfo Ana'nın oğlu Cemil Kırbayır'la ilgili yeni detaylara ulaşıldı. 'En azından oğlumun mezarını bulun' diyen Berfo Ana'nın oğlu Kırbayır'ı yakalayan polislere ikişer maaş ikramiye verildiği ortaya çıktı. Berfo Ana oğlunun mezarını bulamadan 2013 yılında hayatını kaybetmişti.

12 Eylül 1980 darbesinin ardından gözaltına alındıktan sonra Meclis İnsan Hakları Komisyonu tarafından da işkence sonucu öldürüldüğü tespit edilen ancak cenazesine ulaşılamayan Cemil Kırbayır'ı yakalayan polislere "ikişer maaş ikramiye" verildiği ortaya çıktı.

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, 12 Eylül darbesinin ardından gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’a işkence edenlere ödül verildiğini ortaya koyduğunu söyledi ve “Ödül komitesinin başındaki ismi gördüğünüzde bu davanın neden sürüncemede kaldığını anlayacaksınız” dedi.

zete.com'un haberine göre, CHP’li Cihaner, “GİZLİ” notuyla 30 Nisan 1980 tarihli 9 personel hakkındaki taltif teklifi belgesini açıkladı.

Altında bir dönem AKP hükümetinde devlet bakanlığı görevini de yürüten, dönemin Emniyet Genel Müdür Muavini Abdulkadir Aksu’nun imzasının da bulunduğu taltif teklifinde şu ifadeler yer aldı:

“Kars Emniyet kadrosunda olup vazifelerindeki başarılı çalışmaları nedeni ile taltif edilmeleri teklif edilen 9 personel hakkındaki valiliğin 28.1.1980 tarih ve 599 sayılı yasası ile ekleri atama ve işlemler şube müdürlüğünden encümenimize intikal ettirilerek incelendi.

8.1.1980 günü Kars ili Adalet partisi il başkanına gelen tehdit mektubunu neticesinde yapılan araştırmalarda daha önceden işlemiş oldukları tespit edilen 11 olayın sanığı THKP-C örgütü üyesi 4 sanığın suç aletleri ile birlikte yakalanarak adalete teslim edilmelerinde yüksek hizmetlerinin geçtiği anlaşılan 18/32672 yaka ve sicil sayılı Başkomiser KEMAL KARTAL-Polis memurları 449/33168 yaka ve sicil sayılı Mehmet HAYTAN-30/30527 yaka ve sicil sayılı SELÇUK AKYıLDIZ-157/36911 yaka ve sicil sayılı MEHMET GÜDEN-184/34977 yaka ve sicil sayılı MUTTULAH GÖKDEMİR-394/38295 yaka ve sicil sayılı ÖZDEN CANTAŞ- ile 446/32282 yaka ve sicil sayılı LAÇİN ÖZŞENGÜL’lerin 3201 sayılı Emniyet teşkilatı kanını 2261 sayılı kanunla değişik 86/A maddesi uyarınca İKİŞER MAAŞ para ile taltif edilmelerine 30.4.1980 günü yapılan toplantıya katılan üyelerin oybirliği ile karar verildi.”

 

'Kırbayır devlet eliyle katledildi'

 

CHP milletvekili İlhan Cihaner yaptığı açıklamada, “Cemil Kırbayır olayı bir kez daha göstermiştir ki aslında faili meçhul olan bir şey yok, fail meçhul değil meşhur. Devletin olduğu yerde, devletin bilgisi dışında hiçbir şey olmaz. Eğer devletin bilgisi dışında bir şey yapılmışsa devlet mutlaka onun failini bulur. Ama devletin bilgisi dahilinde işlenmiş bir cinayet, bir katliam varsa ve devlet (yani devleti yönetenler, hakim güçler) bunun ortaya çıkmasını istemiyorsa işte o zaman failler bulunmaz. Cemil Kırbayır da devletin bilgisi dahilinde devlet görevlileri eliyle katledilmiştir” ifadelerini kullandı.

Cihaner, "Faşist 12 Eylül darbesi ülkeyi cezaevine, işkencehaneye dönüştürdü. O dönemde yapılan işkencelerin, idamların ve kayıpların acıları hala sürüyor. Darbecilerin işkencede katlettiği onlarca kişiden birisi de Cemil Kırbayır. Cemil Kırbayır, 13 Eylül 1980’de Kars’ta evinden alındı, önce 247. Piyade Alayı’na, bir hafta burada tutulduktan sonra da Kars Askeri Gözetimevi’ne gönderildi. O dönem sorgu evi olarak kullanılan Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nde sorgulanırken, 8 Ekim 1980’de işkencede öldü. Kars Başsavcılığı’nın 1986’da soruşturma açtığı ve 2002’de sessiz sedasız dosyayı kapattığı ortaya çıktı. Cemil Kırbayır’ın işkence sonucu öldürüldüğünü 2011 yılında kurulan Meclis İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu’nun 350 sayfalık raporu açıkça ortaya koydu" dedi.

 

Raporun sonuç bölümü şöyle;

“Komisyonumuz, 12 Eylül 1980 darbesinin hemen ertesinde gözaltına alınan ve Cemil KIRBAYIR ile aynı ortamı paylaşan kişilerin Komisyona verdiği bilgilerin ve Komisyonumuzca dinlenen diğer tanıkların ifadelerinin güvenilir olduğuna kanaat getirmiştir. Geride kalan 31 yıl zarfında görüşülen tanıkların pek çoğunun birbirinden haberdar olmaması ve bir araya gelmelerinin söz konusu olmamasına rağmen, tanıklar, birbiriyle örtüşen benzer ifadelerde bulunmuşlardır. Komisyonumuz; Cemil KIRBAYIR’nın gözaltında iken işkence gördüğüne, bu işkence sonucunda hayatını kaybettiğine ve cesedinin ölümüne sebebiyet veren sorgulamaları yapan kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığına inanmaktadır.”

Komisyon, Cemil KIRBAYIR’ın gözaltında iken işkence ile öldürüldüğü iddiası ile ilgili olarak; sorgulamayı yapan üç birim olan Emniyet, MİT ve Sıkıyönetim Komutanlığının o dönemdeki görevlileri ve yetkilileri ile dönemin sıkıyönetim komutanı hakkında, Kars Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunma, elindeki tüm bilgi, beyan ve belgeleri ilgili savcılığa göndererek soruşturmanın sonucunu takip etme kararı aldı.

Bu rapordan sonra, emniyet, MİT ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nın o dönemdeki görevlileri ve yetkilileri ile dönemin sıkıyönetim komutanı hakkında Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2002 yılında verilen “takipsizlik” kararını kaldırmasından sonra soruşturma başlatıldı.

Meclis Komisyonu, 2011 yılında elindeki tüm belge, bilgi ve beyanları ulaştırmasına rağmen Kars Cumhuriyet Başsavcılığı sorumlular hakkında hala dava açmadı, sorumlular yargı önüne çıkarılmadı.

2011 yılından bu yana soruşturmanın davaya dönüştürülmesinin sorumluluğu hükümete aittir.

Bu durum, AKP’nin faili meçhuller ve darbe karşıtlığı söylemlerindeki çifte standardın da göstergesidir.

Türkiye insan hakları karnesinin en kara noktalarından birisi sorumluların cezalandırılmamasıdır.

Türkiye uluslararası kamuoyunda insan hakları platformlarında cezasızlık nedeniyle ağır bir şekilde eleştirilmektedir.

Ancak hükümet bu konuda olumlu adımlar atmadığı gibi tam tersine “cezasızlığı” güçlendirecek, işkencecileri, katilleri cesaretlendirecek adımlar atmaktadır.

AKP devletin tüm noktalarına nüfuz etti, girmediği nokta, ulaşmadığı bilgi belge  kalmadı.

2009 yılında ‘Kozmik Oda’ ya bile girildi.

AKP, kendisinden önce ve kendi döneminde faili meçhullerin de bilgilerine sahip, yakın dönemde yaşadığımız en büyük acılardan biri olan Roboski’nin bilgilerine de sahip.

AKP faili devlet olan olayları sorumlularını ortaya çıkarmak ve onları yargılamak yerine gerçeklerin üzerini örtmek, sorumlulara zırh üzerine zırh giydirmekle uğraşıyor.

Şu anda TBMM’de görüşülmekte olan “Sürekli Sıkıyönetim” yasa tasarısı bunun açık bir göstergesidir.

Bu tasarı kolluk kuvvetlerinin faili olduğu işkenceleri, cinayetleri daha artıracaktır.

Cinayetlerin, gözaltında kayıpların faillerinin ortaya çıkarılması konusunda devletin tüm kurumları isteksiz davranıyor.

Yaklaşık iki ay önce dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgi ve belgelerin yargı organlarına verilmesine ilişkin bir çağrı yaptım ve mektup gönderdim.

Bu mektubuma hâlâ cevap verilmedi.

Cemil Kırbayır olayı bir kez daha göstermiştir ki aslında faili meçhul olan bir şey yok, fail meçhul değil meşhur.

Devletin olduğu yerde, devletin bilgisi dışında hiçbir şey olmaz.

Eğer devletin bilgisi dışında bir şey yapılmışsa devlet mutlaka onun failini bulur. Ama devletin bilgisi dahilinde işlenmiş bir cinayet, bir katliam varsa ve devlet (yani devleti yönetenler, hakim güçler) bunun ortaya çıkmasını istemiyorsa işte o zaman failler bulunmaz.

Cemil Kırbayır da devletin bilgisi dahilinde devlet görevlileri eliyle katledilmiştir.

 

‘Analara, sözümüz ve borcumuz var’

 

Cemil KIRBAYIR‘ın annesi Berfo Ana, oğlunun kaybolduğu tarihten itibaren, bir gün mutlaka döneceğini düşünerek evinin kapısını hiç kilitlemedi.

Berfo ana oğlunu arama mücadelesinden hiç vazgeçmedi.

Kayıp ailelerin sembol ismi Berfo Ana, kayıp annelerin verdiği birçok etkinliğe katıldı.

“Tek dileğim ölmeden oğlumun mezarını görebilmek” diyen Berfo Ana, 2 yıl önce bu isteğine kavuşamadan 21 Şubat 2013 tarihinde 105 yaşında yaşamını yitirdi.

Berfo Ana‘ya ve tüm kayıp ailelerine borcumuz var.

Bu borç sadece bizim değil, hükümetin de borcudur.

Berfo Ana, oğlu Cemil Kırbayır ve diğer kayıpların bulunması için kayıp yakınları ile birlikte dönemin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşmüştü.

Buradan bir kez daha hükümete çağrı yapıyorum, faili meçhullerle ilgili olarak başta MİT olmak üzere devletin elinde bulunan tüm bilgi ve belgeler yargı organlarına ulaştırılsın.

Meclis İnsan Hakları Komisyonu da 2011 yılında aldığı kararın takipçisi olsun.

Kars Cumhuriyet Savcılığı’nın elinde soruşturmanın davaya dönüştürülmesi için her türlü bilgi ve belge mevcut.

Türkiye’nin artık bu ayıptan kurtulması için soruşturmanın davaya dönüştürülmesini, faillerin bulunarak cezalandırılmasını bekliyoruz.”

İlgili Haberler