Gündem

Cemaate yakın Bugün gazetesinde cemaate eleştiri: Hataları ciddi özeleştiri gerektiriyor

'Hatalar, paralel yapı bahanesiyle atılan otoriterleşme adımlarının görmezden gelinmesine neden oluyor'

13 Ekim 2014 15:19

Fethullah Gülen cemaatine yakın Bugün gazetesinde cemaatin geçmişteki hatalarının "ciddi bir özeleştiri gerektirdiği" yazıldı.

Radikal gazetesi kapatıldıktan sonra Bugün’e geçen hukukçu yazar Orhan Kemal Cengiz, cemaatin geçmişteki hatalarının, "hükümetin 'paralel yapı' bahanesiyle, otoriter rejim yönünde attığı adımların ya görmezden gelinmesine veya başka zaman çıkacağından çok daha cılız şekilde karşı çıkılmasına neden olduğunu" dile getirdi.

Cengiz'in, hükümetin tavrını eleştirirken "Cemaat’ten dostlarımız bozulmasınlar, kırılmasınlar" diyerek Gülen cemaatine de özeleştiri çağrısı yaptığı Bugün'deki "Her muhalif Cemaat üyeliğini tadacaktır" başlıklı yazısı (13 Ekim 2014) şöyle:

 

Her muhalif Cemaat üyeliğini tadacaktır

 

Cemaat’ten dostlarımız bozulmasınlar, kırılmasınlar. Ama öyle anlaşılıyor ki, geçmişte yaptıkları bazı hatalar, bugün başlarına gelen bunca şeye rağmen, belli çevrelerin onları mağdur olarak görmesini engelliyor.

Daha da vahimi, bazı çevrelerin Cemaat’e yönelik alerjisi, bugün “paralel yapı” denen şeyin, özgürlüklerin dibine kibrit suyu dökmenin, bu ülkede faşizan bir rejim kurmanın en önemli aracı haline geldiğini görmelerinin önüne geçmesidir.

Bu hataların bir kısmı bence de Cemaat’in kendi içinde ve dışarıya karşı ciddi özeleştiri yapmasını gerektiriyor. Mesela; Cemaat medyasının KCK davalarına verdiği ateşli destek; iş Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun tutuklanmasına kadar vardığında bile, eleştirel bir mesafenin geliştirilememesi...

Ergenekon davalarında, Cemaat medyasının, bu davaların haklı özü ile bir süre sonra, artık Ahmet Şık ve Nedim Şener örneğinde görüldüğü gibi, düşünce suçu sınırlarına ulaşmış uygulamaları birbirinden ayırt etmemesi; bu davalardaki insan hakları ihlallerini tamamen görmezden gelmeleri...

Bulundukları yerlerde diğer dini cemaatleri dışlamaları; kadrolaştıkları yerlerde kendilerinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımadıkları yönünde yarattıkları izlenim...

 

Sihirli bir değneğe dönüştürüyor

 

Bütün bunlar ve Cemaat’e yönelik alerji yaratan diğer şeyler, hükümetin “paralel yapı” bahanesiyle, otoriter rejim yönünde attığı adımların ya görmezden gelinmesine veya başka zaman çıkacağından çok daha cılız şekilde karşı çıkılmasına neden oluyor.

Bu alerji sayesinde hükümet “paralel yapıyı” sihirli bir değneğe dönüştürüyor.

Öylesine kullanışlı, öylesine işe yarar bir değnek ki bu, imkânsız gibi görünen işleri yaptırabiliyor; rıza yaratıyor; kaygıları ortadan kaldırıyor; tartışmaları sona erdiriyor.

Hükümet, Gezi protestolarından tutun da Kobani çatışmalarına kadar her şeyi ama her şeyi bu “paralel yapının” sırtına yükleyebiliyor.

Devlet içinde sınırsız bir tasfiye ve kadrolaşma imkânı kullanabiliyor.

Kafasını kızdıran gazeteleri; şirketleri, bireyleri vergi denetimlerine alabiliyor.

Yolsuzluk iddiaları dahil, hükümetin sorumluluğunu doğuracak bütün netameli işlerin üzerini örtüyor.

 

Herkesi dehşete düşürecek

 

MİT düzenlemeleri; Sulh Ceza Hakimlikleri gibi, olağan koşullarda, asgari düzeyde özgürlüklere inanan herkesi dehşete düşürecek düzenlemeleri kolayca yapabiliyor.

Bütün bunları yaparken, liberallerin bir kısmı dahil, geçmişte demokrasi mücadelesi vermiş bazı insanların dahi desteğini almayı başarabiliyor.

Dilediği herkesi, dilediği şekilde suçlayabiliyor; Erdoğan’ın, Barolar Birliği başkanını konuşturmama isteğini reddeden Yargıtay bir gecede “Haşhaşilere” dönüşüyor; hükümetin desteklediği grupta yer almayan HSYK adaylarının tamamı paralel oluyor ve havuz medyasında teşhir edilip, hedef gösteriliyor.

Türkiye “paralel yapı” sihirli değneği kullanılarak rejim değiştiriyor…

Türkiye hükümete muhalefet eden herkesin “paralelci”, “Haşhaşi”, “Cemaat üyesi” ilan edileceği günlere koşar adımlarla ilerliyor…

“Paralel” özgürlükleri yok etmenin parolası oluyor…