Gündem

Cem Küçük: Medyada yeni dönem; bugünden itibaren pelikan dosyasında ismi geçenler tasfiye edilecek!

"Ahmet Davutoğlu'na en büyük zararı 7'li çete verdi"

05 Mayıs 2016 03:13

Geçen Nisan ayında Star gazetesinden kovulan köşe yazarı Cem Küçük, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan ve AKP Genel Başkanı Davutoğlu dönemine son vermesine ilişkin “Yarından (5 Mayıs 2016) itibaren medyada da bir dönem kapanacak ve pelikan dosyasında ismi geçenler tasfiye edilecek. Manzara bu. Geçmiş olsun...” diye konuştu. Cem Küçük, Davutoğlu’nun yanlış kişilere güvendiği iddia edip “Ahmet Davutoğlu'na en büyük zararı 7'li çete verdi. Bu çetenin Davutoğlu'na zararlarını 1 yıldır yazıyorum... Karaalioğlu ve Beki gibi az zekalı loser'lar Davutoğlu'nu bitirdi” ifadelerini kullandı.

Cem Küçük’ün Twitter hesabından attığı tweet’ler şöyle:

“Her şey sil baştan...

“Yarından itibaren medyada da bir dönem kapanacak ve pelikan dosyasında ismi “geçenler tasfiye edilecek. Manzara bu. Geçmiş olsun...

“Karar gazetesi bundan sonra yaşayamaz ve tıpkı Radikal gibi kapanır. En fazla 3 ay ömürleri var...

“Bu dakikadan sonra Habertürk'te Mehmet Ocaktan ve benzerleri olamaz. Ciner ve Fatih Saraç da gereğini yapacaktır...

“Ahmet Davutoğlu'na en büyük zararı 7'li çete verdi. Bu çetenin Davutoğlu'na zararlarını 1 yıldır yazıyorum...

“Maalesef defalarca uyarmama rağmen Davutoğlu ve ekibi beni dinlemedi. “Karaalioğlu ve Beki gibi az zekalı loser'lar Davutoğlu'nu bitirdi.

“Davutoğlu'nu mahveden 7'li çete ve onların hinterlandındaki çıkarcı takımdır. Bunlar TRT ve diğer kanallardan da tasfiye edilecek...

“Yarından itibaren Fetö'ye karşı çok daha sert olunacak. Fetö dümdüz edilecek. “Yumuşaklık ve taviz yok artık...

“Başına geçtiğin her gazeteyi zarar ettirdiğin gibi Sayın Davutoğlu'nu da mahvettin Karaalioğlu... Elini attığın her şeyi kuruttun.

“Davutoğlu hikayesinin böyle bitmesi üzücü. Yanlış adamlara güvendi. 7'li çete kendi menfaatleri ve hırsları uğruna Davutoğlu'nu da mahvetti.

 

'Pelikan dosyası'nda medya

 

"Pelikan Bildirisi" olarak gündeme oturan "Selam Olsun!" başlığıyla yayımlanan (1 Mayıs 2016) yazıda medya kısmındaki iddialar şöyle:

Pelikan

Bu arada Hoca yavaş kendi medyasını kurmaya başlar.

Mustafa Karaalioğlu (ES Medya’da iken ayda 100binden fazla maaş alan, kendisine 400 metrekarelik ofis kuran bu zat Ethem Sancak’ın bütün telkinlerine rağmen Feto’nun beddua haberini bile manşetten görmemiştir, Ekrem Dumanlı’nın Akit muhabirine attığı tokatı arka sayfalara gömmüştür, 17 Aralık’tan sonra bile Ekrem Dumanlı’yla dirsek teması bir süre devam etmiştir, Gezi sürecinde kısık sesle konuşmuştur, sonra görevden alınınca “objektif” gazetecilik yapmaya karar vermiştir),

Mahçupyan (REİS hakkında eşcinsellik imasında bile bulunan bir herif),

Hakan Albayrak (hocayı savunacağım, REİSçilere çakacağım derken Ahmet Hakan’ı bile savunan bir zavallı) ve Diriliş Postası, Yıldıray Oğur ve Ceren Kenar (bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi gerektiğini yazdı, Mahçupyan’a siper oldular, Babacan’a sahip çıktılar, Can Dündar bırakılınca sevinçten havalara uçtular), Genç Siviller ekibi (Yıldıray Oğur’un talimatıyla AK Parti gençlik kollarının üst kademelerine sızdılar),

İbrahim Karagül (1 Kasım seçimlerine bir hafta kala, içinde Ali Bulaç gibi paralellerin de ilk sayfada yer aldığı “gelin uzlaşalım kampanyası” başlattı; “Kabinede mason bakan korkusu” türü haberlerle kabineye ayar vermeye çalıştı) ve Yeni Şafak ekibinin neredeyse tamamı (elbette ki Salih Tuna, İsmail Kılıçarslan, Leyla İpekçi, İbrahim Tenekeci gibi bazı istisnalar hariç).

Abdülkadir Selvi (Yeni Şafak’ta yazdığı dönem, eskiden Aydın Doğan’ın 28 Şubat sürecindeki rolü üzerine yazdığı yazıları unutup CNN ekranlarına çıkmaya başlayarak Doğan medyasıyla dirsek temasına giren, bu arada yavaş yavaş REİS eleştirilerine başlayan, ve sonunda Hürriyet’e geçiş yapan şaşkın)

Akif Beki (REİS’in basın başdanışmanlığı sebebiyle adam yerine konulan, sonra kapağı Radikal ve Hürriyet’e atan, Karar’ın kuruluşunda bizzat etkili olan, ve bugünlerde köşesinden REİS’e “işler daha da çirkinleşebilir” tehditler savuran)

Taraf‘ın tamamı (Alkım ziyareti sonrası)…

Mahçupyan köşesinden REİS’e yardırmaya başlar.

REİS meydanlara indiği, “Başkanlık” dediği için seçim kaybedilmiştir.

Hoca itiraz etmez.

Hakan Albayrak “artık konuşma reis!” “artık köşene çekil reis!” yazıları kaleme alır.

Hoca itiraz etmez.

Bu ekip kendi medyalarında iki seçim arası dönemde tam yüzden fazla haber ve köşe yazısı yazar REİS karşıtı.

Bu arada REİS tarafından çok fazla ses çıkmaz.

Zira REİS müsaade etmez.

Hocayı kendi ıslah edecektir.

Dışarıya kavga görüntüsü vermeyecektir.

11

Hilal Kaplan, Melih Altınok, Kurtuluş Tayiz, Cemil Barlas, Haşmet Babaoğlu gibi isimler inceden dokundurmaya başlar hocaya.

Fakat Suheyb Öğüt Aktüel’de çok sert bir eleştiri yazar.

“Hoca felç geçiriyordum” diye inlemeye başlar.

Derhal Turkuvaz grubunu arar. Yazıyı kaldırtır.

Grup yazıyı hocadan tırstığı için değil, REİS’in politikası bu yönde olduğu için kaldırır.

Öğüt de durumu öğrenir, “eyvallah” der.

Bu arada bizim hocacı liboşlar da susmaktadır.

Şirin ve güler yüzlü hocamız kendisi hakkında ilk defa net bir eleştiriyle karşılaşmış ve ilk tepkisi bu yazıyı kaldırtmak olmuştur.

Bildiğin, Öğüt’ü sansürlemiştir.

Ama ne Mahcupyan, ne Oğur ne de başka bir özgürlükçü vatandaş bu durumu umursamıştır.

Durum hâlâ aynıdır onlar için;

kendisine her gün küfredilen,

uluslararası operasyonlarla devrilmeye çalışılan,

oğlu bile kendisinden kurban olarak istenen Erdoğan baskıcıdır;

kendisini eleştiren ilk yazıyı sansürleyen hoca ise demokrat.

12

Hoca artık kendisine ait müstakil bir medya kurma vaktinin geldiğine KARAR verir.

(Söylemeye gerek var mı bilmem: Bir siyasetçinin kendine ait yeni bir medya kurması, kendine ait yeni bir parti kurmasından farksızdır.)

Basın danışmanı Osman Sert’in desteğiyle KARAR’ı kurar.

KARAR’ın finansmanı “örtülü” olarak halledilir.

Yeni Şafak’a ise Ülker’in arka çıktığı söylenmektedir.

Hani şu hocanın lise arkadaşı Murat Ülker.

Hani şu hocanın vakfı Bilim-Sanat’ı finanse eden Murat Ülker.

Hani şu Rothschild’den aldığı kredilerle Godiva’yı satın alan Murat Ülker.

Hani şu başörtülü kadın nefretçisi Bedrim Baykam’ın boş çerçevesine 500bin TL veren Murat Ülker.

Hani şu Ali Atıf Bir Denen paralel vatandaşı kendi üniversitesine (Şehir) rektör olarak atamaya kalkan Murat Ülker.

Hani şu, Harvard’a milyonlarca dolar bağış yapıp kendi üniversitesindeki yüksek lisans öğrencilerinin burslarını kesen Murat Ülker.

Hatırladınız değil mi?

Hah işte o adam.

En çıldırtıcısı ne biliyor musunuz?

Kendi medyasını kuran hocamız daha geçen gün, Turkuvaz’ı hedef alarak “medya üzerinden siyasete dizayn vermeyin” diye çıkış yaptı.

Galiba şunu söylemek istedi:

Ben çok uğraştım ama yapamadım, beceremedim, Karar bütün çabamıza rağmen hala 2 bin satıyor, ne olur siz de yapmayın, tavsiye etmem.”

İlgili Haberler