Gündem

Büyükada davasında ara karar açıklandı: Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Kılıç'ın tutukluluğuna devam

Bir sonraki duruşma 7 Kasım'a ertelendi

21 Haziran 2018 20:12

İstanbul Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan 11 hak savunucusunun yargılandığı davanın dördüncü duruşması bugün İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Davanın tek tutuklu sanığı Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç, SEGBİS'in yanlış cezaevine kurulması nedeniyle duruşmaya geç katıldı. Toplantıda tercümanlık yaptığı belirtilen tanık, toplantıda gizli saklı herhangi bir şeyin olmadığını söyledi. Gizli tanık ise “Hatırladığım kadarıyla orada bir toplantı vardı" dedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti,Kılıç'ın tutukluluğunun devamına hükmederek  bir sonraki duruşma 7 Kasıma erteledi.

Saat 11.00'de başlaması planan ancak duruşmaların uzması nedeniyle geç başlayan duruşmaya tutuksuz sanıklardan Günal Kurşun ve Nejat Taştan katıldı. ByLock kullandığı iddiasıyla bir yıldan fazla süredir tutuklu bulunan davanın tek tutuklu sanığı Taner Kılıç ise İzmir'de tutuklu bulunduğu cezaevinde SEGBİS'le bağlanması planlanıyordu. Ancak SEGBİS bağlantısı kurulan cezaevinin Kılıç'ın kaldığı cezaevi olmadığı anlaşıldı.

Siber Suçlar Büro Amirliği'nin Taner Kılıç hakkında hazırladığı rapor mahkeme heyetinin, eline ulaştığı belirtildi. 

Tanık: Toplantının gizli bir amaca yönelik olduğuna dair herhangi bir düşünce oluşmadı

Duruşma Büyükada'daki toplantıda tercümanlık yapan  tanığın ifadeleriyle başladı.  Büyükada'daki toplantıda "gizli saklı herhangi bir şeyin" olmadığını ifade eden tanık
"Bende toplantının gizli bir amaca yönelik olduğuna dair herhangi bir düşünce oluşmadı. Toplantı öncesi ve sonrasında yanlış hatırlamıyorsam salonu kilitliyorlardı. Toplantı sırasında çay servisi için otel çalışanları içeri giriyordu. Polise verdiğim ifadede polis tarafından sorulan sorularla herhangi bir yönlendirme yapılıp yapılmadığını hatırlamıyorum.  Toplantıyı kimin organize ettiğini bilmiyorum. Taner Kılıç'tan toplantının düzenleyicisi olarak bahsedildiğini hatırlamıyorum" diye konuştu.

Davada tutuksuz sanık Günal Kurşun, tanığa "Toplantının 2. bölümünde "veri gizliliği" mi "veri güvenliği" mi konuşuldu? Bunun ayrımının doğru yapılması lazım" diye sordu. 

Tanık,  konuya hakim olmadığını, iki kavram arasındaki farkı çok iyi anlayamadığını söyledi.

Tanık beyanının tamamlanmasının ardından duruşmaya SEGBİS'le bağlanan gizli tanığın ifadesiyle devam edildi.

Toplantıda konuşulanları bölük pörçük duyduğunu söyleyen gizli tanık, "Toplantı salonunun önünde bulunan tuvalete gidip gelirken duyduğu kadarıyla "elektronik takipten korunmak için tedbirler" gibi konuşmalar yapıldığını" ifade etti.

 Gizli tanık “Hatırladığım kadarıyla orada bir toplantı vardı" dedi.

TIKLAYIN - Af Örgütü 10 maddede cevapladı: Büyükada iddianamesindeki suçlamalar neden tutarsız?

Gizli tanık önceki ifadelerinde söylediklerini şu an anlatamayacağını çünkü üzerinden çok zaman geçtiğini, ancak soruşturma aşamasındaki ifadesinde doğruyu söylediğini belirtti.

Gizli tanık, sanık avukatlarından birinin "toplantı salonundaki kişiler ayakta mı duruyordu oturuyor muydu" sorusu üzerine bu konuda hiçbir fikri olmadığını söyledi.

Gizli tanık "Konuşulanlardan duyduklarım üzerine polisle sıkıntısı olan insanların düzgün insan olamayacağını düşünerek polise şikayet etmeye karar verdim" dedi.

Gizli tanık avukatların pek çok sorusuna cevap vermeyi reddetti

Gizli tanık sanık avukatlarının pek çok sorusuna "kimliğimi teşhis etmeye yönelik" diyerek cevap vermeyi reddetti.

Gizli tanığın sorulara cevap vermeyi reddetmesi üzerine sanık avukatları, mahkeme başkanından tanığa hangi soruya cevap verip hangisine vermeyeceğine dair takdir yetkisinin bulunmadığını hatırlatmasını istediler.

"Savcı kopyala yapıştır yaptı"

Gizli tanığının beyanlarının bitmesinin ardından Taner Kılıç söz aldı. Ocak ayındaki duruşmada hakkında tahliye kararı verildiğini, ByLock iddialarıyla ilgili bilirkişi raporunun da önceki duruşmada sunulduğunu hatırlatan Kılıç, sözlerine  şöyle devam etti:

"Savcı tahliye kararına itiraz ederken iddianameden kopyala-yapıştır yaptı.
Benim Büyükada toplantısının organizasyonunda yer aldığıma dair hiçbir delil yok ama organizasyondaki rolüm nedeniyle tutuklandım.
Tutukluluk kararlarımda Büyükada iddiası hiç geçmedi, hep ByLock’tan bahsedildi. Ama 31 Ocak’ta yeniden Büyükada iddiasına dönüldü.
Mahkeme tahliyeme karar verdiği için 5 ay sonrasına duruşma tarihi verdi ama ben yeniden tutuklandığım için bu kez yarım yıl yeni duruşma bekledim. Duruşmanın öne alınması talebimiz de reddedildi.

"Polis raporuyla iddia makamının iddiası çök"

Bu yarım yılda 2 önemli şey oldu. Birincisi, nihayet Siber Şube hakkımdaki raporunu sundu.

Raporda benden alınan dijital materyaller üzerinde anahtar kelimeler üzerinden sorgulama yapılmış. 15-20 yıllık e-maillerim bile kontrol edilmiş. Belki başka hiç kimse bu kadar detaylı bir kontrole tabi tutulmamıştır.

Rapordaki bulgular arasına NT Kitabevi'nden gelen reklam mesajları, Kimse Yok Mu derneğinden gelen e-mailler bile dahil edilmiş.

Raporda aile fotoğraflarım da delil olarak gösterilmiş. Bir akrabalık bağı suç delili olabilir mi?

Bir yıldır beklediğimiz rapordan gele gele bu bulgular geliyor.
Polis raporuyla iddia makamının iddiası çökmüştür." 

Kılıç tahliyesini isteyerek savunmasını tamamladı.

Kılıç'ın ardından avukatlar söz aldı. Delillerin toplanmasının fazlasıyla uzun sürdüğünü söyleyen avukat, Kılıç'ın önce tutuklanıp sonra hakkında delil toplanmaya başlandığını belirtti. 

Taner Kılıç’ın diğer avukatı da mahkemeye ulaşan raporların Kılıç’ın ByLock kullanıcısı olmadığını gösterdiğini belirterek Kılıç’ın tahliyesini talep etti.

Duruşmada söz alan sanık avukatları gizli tanığın beyanlarıyla ilgili itirazlarını belirtip gizli tanıklık koşulları olmadığı gerekçesiyle gizli tanık statüsünün kaldırılmasını talep etti.

Söz alan avukat Ali Koç, "Gizli tanık bir sürü detayı hatırlamıyor ama tuvalete giderken duyduklarına istinaden ihbarda bulunuyor" dedi.

Kılıç'ın tutukluğunun devamına karar verildi

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti,Kılıç'ın tutukluluğunun devamına hükmederek  bir sonraki duruşma 7 Kasıma erteledi.

  • Ne olmuştu?

    İstanbul Büyükada'da “insan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği” konulu bir atölye çalışması için bir otelde biraraya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da otele düzenlene polis baskınıyla gözaltına alınmıştı.

    18 Temmuz’da İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklandı.

    Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem(Yurttaşlık Derneği) ise savcının itirazı üzerine 23 Temmuz’da tutuklandı. 25 Temmuz'da Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftada iki gün adli kontrol şartıyla ve yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı.

    Hazırlanan iddianameye Haziran 2017’den beri tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç da “şüpheli” olarak eklendi.

    Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralandı.

    Hak savunucuları, 25 Ekim 2017’de ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Peter Steudtner, Özlem Dalkıran, Ali Garawi ve Veli Acu'nun tahliyesine karar verdi. Ayrıca Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Tutuksuz sanıklar Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan hakkında 25 Temmuz 2017'de verilen adli kontrol kararı ise kaldırıldı.

    Mahkeme dosyaya sonradan "şüpheli" olarak eklenen Taner Kılıç hakkında "terörizmin finansmanı ve casusluk" iddiasıyla tutuklu bulunduğu, İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dosyanın Büyükada davasıyla birleştirilmesine de karar verdi.

    22 Kasım 2017'de görülen ikinci duruşmada, mahkeme heyeti Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devamına hükmetti. Mahkeme tüm sanıklar hakkında adli kontrolün kaldırılmasına, gizli tanığın dinlenmesine, sanıkların vareste talebinin tanımlar dinlendikten sonra karar verilmesine karar verdi.