Kültür-Sanat

Bu hafta vizyona giren filmler...

Bu hafta vizyona dört iddialı film girdi. İşte hikayeleri...

11 Şubat 2011 02:00

T24 - Bu hafta vizyona dört iddialı film girdi. İşte hikayeleri...


Ayin 



İlahiyat fakültesi öğrencisi Michael Kovak, alışılmışın dışında yöntemler uygulaması ve yaptığı binlerce şeytan çıkarma ayini ile tanınan Peder Lucas’ın yanına gönderilir. Peder Lucas’ın bile becerilerinin yetersiz kaldığı bir vakayla karşılaştığında, açıklayamadığı veya denetleyemediği bir olaya ve inandığı her şeyi sorgulamasına neden olacak kadar şiddetli ve korkutucu bir kötülüğe tanık olur.


Dövüşçü 



Film, 68. Altın Küre Ödülleri’ne En İyi Film, En İyi Yönetmen, Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu (Mark Wahlberg), Drama Dalında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Christian Bale) ve Drama Dalında En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Amy Adams ve Melissa Leo) dallarında aday gösterildi.

Dicky Ecklund (Christian Bale) efsanevi eski boksördür. Ancak yeteneğini boşa harcamış ve başarı imkanını hiç etmiştir. Micky Ward (Mark Wahlberg), Dicky’nin üvey kardeşidir. Mickey iyi bir boksör olarak adını duyurmadan Dicky onun ustalığını yapmaktaydı. Bu gerçek hikaye iki kardeşin her şeye rağmen tekrardan bir araya gelip parçalanan ailelerini bir araya getirme çabalarını anlatıyor.


İncir Reçeli 



Televizyon kanallarına skeç yazarak geçimini sağlayan Metin’in en büyük hayali, yazdığı senaryolardan birinin filme çekilmesidir ancak senaryoları yapımcılar tarafından sürekli geri çevrilen Metin yine umudunun kırıldığı bir akşam gittiği barda Duygu ile karşılaşır. Metin ayakta duramayacak kadar sarhoş olan bu kıza evini açar, ertesi sabah uyandığında kısacık bir not bırakan Duygu çoktan gitmiştir.
Günler sonra aynı barda yine karşılaşırlar ve Duygu yine Metin’e misafir olur. Bu günden sonra Duygu sık sık Metin’de kalır. Metin adından başka hakkında hiçbir şey bilmediği bu kıza aşık olmuştur. Duygu istediği zaman gelip Metin’de kalmakta, çoğu zaman da haber bile vermeden sadece notlar bırakarak ortadan kaybolmaktadır. Metin telefon numarasını bile bilmediği Duygu’nun hayatındaki sırrı merak eder ve bir gün onu takip eder. Bu takibin sonunda öğrendikleri, ölümsüz bir aşkın başlangıcı olacaktır.



Şampiyon 



Ev hanımı ve bir anne olan Chenery, at yarışı konusunda fazla bilgisi olmamasına rağmen, hasta babasına ait ahırların yönetimini devralır. Chenery tüm olumsuzluklara karşın, deneyimli eğitmen Laurin’in yardımıyla erkek egemen bir işe yön vermeyi başarıp, son 25 yılın ilk Triple Crown şampiyonunu ve belki de tüm zamanların en harika yarış atını yetiştirir.