Eğitim

Birleşik Haziran Hareketi'nin raporundan: Eğitim haberlerinin yüzde 89'u olumsuz

"Kadrolar AKP'lilerle doldurulmakta, üniversite rektörleri iktidar partisinin il başkanı olmak için adeta yarışmaktadır"

21 Şubat 2018 13:20

Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN) Eğitim Komisyonu, 2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılı ilk döneminde dair basında çıkan haberlere dair rapor hazırladı. Rapor, siyasal İslam, neoliberal politikalar, istismar-şiddet-nefret ve çalışma hayatı olmak üzere 4 başlıkta toplandı. Rapora göre eğitim haberlerinin yüzde 89’u olumsuzken yüzde 11’i olumlu.

Raporda şu ifadeler kullanıldı:

“AKP iktidarı, kurmak istediği dinci-gerici rejimi son yıllarda özellikle eğitim alanında yaptığı değişiklikler üzerinden inşa ediyor. Hemen her gün, eğitime ve çocuklarımıza yönelik yeni saldırı politikaları geliştiriliyor; okullar AKP’nin ideolojik savaş alanına dönüştürülüyor. Öğrencilerin, velilerin, öğretmenlerin ve aslında tüm toplumun yaşamında köklü ve travmatik değişikliklere neden olan bu savaş, günümüzde artık ülkenin geleceğini tehdit eder boyutlara ulaştı.”

Raporda haberlerin yüzde 89’unun olumlu, yüzde 11’inin olumsuz olduğu belirtildi. Buna rağmen olumlu haber sayısının birinci yarıyıl başından itibaren gittikçe artış gösterdiği ifade edildi.

Olumlu haberler

Olumlu haberlere yönelik olarak HAZİRAN tarafından yapılan değerlendirme şöyle:

“Olumlu haberlerin dağılımı, daha çok laiklik ve bilimsellik karşıtlığı kapsamında yürütülen mücadeleye ilişkindir. Bu bağlamda özellikle velilerin okullardaki dinci-gerici uygulamalara karşı çıkması, zorunlu din derslerine karşı yasal mücadele yürütmesi ve dini içerikli seçmeli derslerin kaldırılmasına yönelik müdahaleleri belirleyici olmuştur. Dolayısıyla AKP iktidarının okullarda, çocuklarımızın zihinlerini istismar ederek kurmaya çalıştığı dinci-gerici rejimin, özellikle velilerde bir direnç yarattığı söylenebilir.”

Eğitim alanında edinilen kazanımlarda Eğitim Sen’in büyük payı olduğu belirtildi ve şöyle denildi:

“Dinci-gerici-piyasacı eğitim politikalarına karşı okulda, sokakta ve yasal zeminde mücadele yürüten Eğitim Sen, velilerle ve öğretmenlerle dayanışma içinde, mücadelenin büyütülmesinde önemli bir yol açıcı olmuş ve hemen her hafta bir haberle eğitim günlüğünde yer almıştır.”


Olumsuz haberler


Olumsuz haberlere yönelik değerlendirmede ise şu ifadeler kullanıldı:

“Olumsuz haberlerin dağılımında yine Laiklik Karşıtlığı ilk sırada yer almakta, bu kategoriyle ilişkili olarak, Bilimsellik Karşıtlığı ve Şeriatçılık kategorileri de oldukça fazla haber içermektedir. Bu tablo, AKP’nin dinci-gerici eğitim politikalarının günlük yaşamımıza ve haber verilerine doğrudan yansımasıdır. Müfredatta yapılan değişiklikler, çeşitli vakıf ve derneklerle imzalanan protokoller sonucunda gerçekleştirilen okul içi ve dışı etkinlikler, zorunlu din dersleri ve neredeyse zorunlu hale getirilen seçmeli din dersleriyle ilgili haberler, siyasal İslamcı politikaların dayatmaları ile doğrudan ilintilidir ve eğitim gündeminin temel belirleyenleri haline gelmişlerdir.”

***

Neoliberal politikalar

İkinci ana başlık olarak iktidarın uyguladığı neoliberal politikalar belirlendi. “Bu başlık altında girilen haberlere bakıldığında, AKP iktidarında dinci-gerici politikalarla piyasacı politikaların uyum içinde hareket ettiği açıkça görülebilmektedir” denilen raporda “Kamusal eğitim alanında yapılan yatırımların yetersizliği, piyasacı politikalardan kaynaklanmakta, bu durum özel okul ve yurt sayılarına da yansımaktadır. Bu bağlamda eğitim alanının bir pazara dönüştüğü ve özellikle İslamcı sermayenin egemenliği altına girdiği de açıkça görülmektedir. Bu da beraberinde eğitimin niteliğinden, çocuklarımızın okullardaki güvenliğine kadar birçok sorunu üretmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Laik eğitimin parayla satın alınan bir ayrıcalığa dönüştüğü belirtilerek “MEB bütçesinin önemli bir kısmını devlet okulları yerine özel okul teşviklerine aktarmaya başlamıştır. Var olan nitelikli devlet okulları ise hızla proje okullarına dönüştürülmekte, MEB’in bütçesinin büyük kısmı, imam hatip ve proje okullarına aktarılmaktadır. Yine haber verilerinde büyük bir paya sahip olduğu üzere, tarihi niteliği olan önemli devlet okullarının arazileri AKP yandaşı şirketlere verilmekte, rant uğruna çocuklarımız baraka benzeri geçici binalarda öğrenim görmektedir. Haber verilerine göre; okullarda en temel kırtasiye ve temizlik malzemeleri için dahi velilerden para toplanırken, bütçenin önemli bir kısmı dinci-gerici yapıların okullarda düzenlediği etkinliklere aktarılmaktadır. MEB’le protokol imzalayan TÜRGEV, TÜGVA, Ensar, İlim Yayma, Server Gençlik ve Spor Kulübü gibi dinci-gerici yapılar, her bir faaliyetleri için bütçeden destek almakta, adeta çocuklarımızın zihinlerini istismar etmek için teşvik görmektedirler” denildi.

***

İstismar-nefret-şiddet

Üçüncü ana başlık olaraksa son dönemde oldukça tartışılan istismar-nefret-şiddet belirlendi. Bu başlıkta ise şu ifadeler kullanıldı:

“Hemen her gün yeni bir çocuk istismarı olayıyla karşılaştığımız bu tablonun temel nedeni, AKP’nin uyguladığı dinci-gerici politikaların çocukları birer cinsel objeye dönüştürmesi ve çocuklarımızı istismara açık hale getirmesidir.

Diğer önemli bir neden ise; özellikle piyasacı politikalar nedeniyle kamusal barınma olanaklarının neredeyse tamamen ortadan kaldırılması, yatılı bölge okullarının ve köy okullarının büyük oranda kapatılmasıdır. Kamusal eğitim ve barınma olanaklarının yok edilmesi, özellikle yoksul çocuklarımızı tarikat, cemaat, vakıf gibi dinci-gerici yapıların eğitim kurumlarına, yurtlarına, kurslarına mahkum etmiş, tamamen denetimsiz bu ortamlarda, çocuklarımız hem zihinsel hem de fiziksel istismarın özneleri haline gelmişlerdir. Elbette bu dinci-gerici, istismarcı zihniyet dernek ve vakıflarla sınırlı kalmamış, kamu okullarına da yansımış ve taşınmıştır. Karaman’da, Dikili’de tarikat yurtlarındaki istismarla, Polatlı’da bir devlet okulundaki istismar arasında fark yoktur ve aynı zihniyetin ürünüdür.”

Müfredatta yapılan düzenlemelerin nefret ve şiddeti özendirdiği ifade edilirken “Cinsiyetçi söylem, özellikle kız öğrencilere yönelik ayrımcı, nefret ve şiddet içeren bakış açısını ve istismarı besler hale gelmiştir. Elbette bu nefret ve şiddet iklimi sadece çocuklarımızla sınırlı değil. Okullarda çalışan eğitim emekçileri de gittikçe artan düzeyde şiddetin ve nefretin hedefi haline gelmektedir” denildi.

***

Siyasal İslam

Raporun ilk ana başlığı olan siyasal İslam, üç ara başlıkta toplandı. Bunlar, bilimsellik karşıtlığı, laiklik karşıtlığı ve şeriatçılık. Eğitimde en çok haberin de bu başlık altında yapıldığı belirtildi. Bu konuya dair “Bu durum, AKP’nin eğitim politikalarının dinci ve gerici eksende şekillendiğinin açık göstergesidir. Son dönemde; MEB bütçesinin kullanımından imzalanan protokollere, müfredattan sınavlarla ilgili değişikliklere, öğretmen ve idareci atamalarından okul türlerinin değiştirilmesine kadar her uygulama, bu politikalara hizmet etmekte; hükümet, eğitim sistemini ve çocuklarımızın geleceğini dinci bir çerçeveye hapsetmektedir” denildi.

Okullardaki fiili uygulamaların şeriat rejimine geçişin önünü açtığı belirtilen rapor şöyle devam etti: “Hem Anayasa hem de Milli Eğitim’in temel kanun ve yönetmelikleri ihlal edilmektedir. Örneğin; kız ve erkek öğrencilerin sınıflarının, kantinlerinin, koridor ve bahçelerinin ayrıştırılması, kız öğrencilere kapanmaları için teşvik ve baskıda bulunulması, beden eğitimi dersinin İslam’a aykırı bulunması, öğrencilerin toplu cuma namazlarına götürülmesi, sıbyan mektebi denilen okullarda 6 yaşın altındaki çocuklara bile dini eğitim verilmesi, MEB’in imzaladığı protokoller doğrultusunda yapılan dini içerikli yarışma, seminer, kurs, gezi vb. etkinlikler, okullarda gerici yayınların dağıtılması gibi haberler, bu kategoride hemen her gün karşımıza çıkan ve en çok girilen haber türlerinin başında gelmektedir.”

***

Çalışma hayatı

Son ana başlık olarak ise çalışma hayatı belirlendi. Bu ana başlıkta “AKP iktidarı okullarda ve üniversitelerde kendi rejimini inşa ederken, tehdit olarak gördüğü öğretmen, akademisyen ve idarecilere karşı bir sindirme politikası izlemektedir. Özellikle OHAL rejimi ve KHK ihraçları, çalışanların iş güvencesi ve mesleki özerkliği açısından büyük bir tehdide dönüşmüştür. Bu kategorideki haber verilerinin önemli bir kısmı da bu baskının yansıması niteliğindedir. Zaten hem MEB bünyesindeki hem de üniversitelerdeki idari kadronun büyük kısmı AKP iktidarına bağlı iken, tüm öğretmen ve akademisyenler baskılarla AKP’nin memuru haline getirilmeye çalışılmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Öğretmen atamalarına da değinilen rapor “Öğretmen atamaları da hem özlük haklarının yok sayılması hem de torpil ve kadrolaşma kategorileri bağlamında öne çıkmaktadır. Özellikle ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik uygulamalarının yarattığı güvencesizlik ve işsizlik korkusu, öğretmenler üzerinde bir baskı oluşturmakta, onları idareyle ve genel olarak iktidarla iyi geçinmeye zorlamaktadır. Yine haber verileri içinde öne çıkan öğretmenlere yönelik anket çalışmalarının da fişlemeye varan sorularla birer baskı aracına dönüştüğü görülmektedir. Torpil-Kadrolaşma kategorisinde ise özellikle üniversitelerle ilgili haber verilerinin öne çıktığı görülmektedir. İktidar artık sadece idari kadro ile yetinmemekte, araştırma görevlilerine varana dek tüm üniversite kadrolarının kendi yandaşı olmasını talep etmektedir. Bu bağlamda başta KHK ile boşaltılan kadrolar olmak üzere, tüm kadrolar AKP’lilerle doldurulmakta, üniversite rektörleri iktidar partisinin il başkanı olmak için adeta yarışmaktadır” diye sonlandırıldı.