Yaşam

Bir devlet başkanının kilo verme öyküsü: Doktor köyden çok güzel bal geldi, hiç mi yemeyeyim?

"Bir yıl içinde 20 kilo verdi, kardiyak semptomlar hafifledi, sonra New York’ta ameliyat oldu"

28 Mayıs 2016 16:26

Prof. Dr. Temel Yılmaz, KKTC'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş'ın kendisinden destek alarak girdiği kilo verme sürecini yazdı. "Sorunun can alıcı asıl nedenleri yoğun protokol, stresli bir yaşam ve tek öğün modeli beslenme" diyen Yılmaz, bir düğüne katıldığını ve Denktaş'ın beslenme düzenini incelediğini söyledi. Dr. Yılmaz, izlenimlerini şöyle aktarıyor:

"Göz ucuyla yediği besinlerin kalorisini hesaplamaya çalıştım"  Hemen fark etti, dönerek hemen espriyi patlattı: “Doktor yoksa senin benim lokmamda gözün mü var?” Tüm masa gülmeye başladı. Tüm gece kalori hesapladım. Ertesi sabah tahlil sonuçları geldi. Tüm tetkikler insülin direncine işaret ediyordu. Bir beslenme programı hazırladım, ilaçlarını benden önceki hekimler zaten vermişti."

Denktaş'ın "bir yıl içinde yaklaşık 20 kilo verdiğini" aktaran Yılmaz, "Kardiyak semptomlar hafifledi, sonra New York’a gidip ameliyat oldu, sağlıklı olarak ülkeye döndü" dedi. "Bir gün üniversitedeki odasında otururken Cumhurbaşkanlığı'ndan bir telgraf geldiğini söyleyen Yılmaz, Denktaş'ın "Köyden çok güzel bir bal geldi, hiç mi yemeyeyim?" diye kendisine danıştığını ifade etti.

Temel Yılmaz'ın Habertürk'te "Bir devlet başkanının kilo verme öyküsü" başlığıyla yayımlanan (28 Mayıs 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:

 

Kilo alma nedeni

 

Çok uzun yıllar önce Kuzey Kıbrıs’ta konuşmacı olduğum bir sempozyumdan sonra protokol yetkilileri, “Sayın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, sizi görmek istiyor” diye bir mesaj ilettiler. Onur duyacağımı söyledim. Ertesi gün odasında kabul etti. Karşısındakine güven veren dost bir ses tonuyla “Hoşgeldin doktor” dedi. Bu cümle, güzel bir insanla uzun yıllar sürecek dostluğun ilk cümlesiydi.

Kısa bir sohbetten sonra, “Kardiyologlar üstüme düşüp duruyorlar zayıfla diye, bu kilolar ne olacak doktor” diye konuya girdi. Kilo alma sürecini başlatan nedenler benim için önemliydi, onun hikâyesini sordum. Biraz düşündü, sonra “O zamanlar mücadele, savaş yıllarıydı. 2-3 paket sigara içerdim. Sonra bir gün torunum doğdu. Getirip kucağıma verdiler, dedim ki ‘Ben bu sigarayı bırakmazsam torunumun düğününü göremem’ ve bir gecede sigarayı attım. Sonraki yıllar siyaset yılları oldu. Seçimler, toplantılar, görüşmeler, yemekler derken bir de baktım ki kiloları almış gitmişiz.”

Konuşmasına biraz ara verdikten sonra, “Şimdi ne yaparım bilir misin? Sabahtan akşama kadar bir şey yemem, çay-kahve gelir gider, sadece tek öğün yerim, o da akşam yemeği.”

 

Tek öğün beslenme modeli

 

Sorunun can alıcı asıl nedenleri ortaya çıkmıştı. Yoğun protokol, stresli bir yaşam ve tek öğün modeli beslenme. Klinik muayenesini yapıp biyokimyasal tetkikleri istedim. Giderken gülerek, “Akşama davetlimsin, bir yerlere kaçma” dedi.

O gün KKTC’nin tanınmış ailelerinden birinin düğün yemeği vardı. Bana Sayın Denktaş’ın hemen yanında yer ayrılmıştı. Doğrusu buna sevindim; çünkü yemekte nasıl beslendiğini, neleri tercih ettiğini merak ediyordum.

Göz ucuyla yediği besinlerin kalorisini hesaplamaya çalıştım. Hemen fark etti, dönerek hemen espriyi patlattı: “Doktor yoksa senin benim lokmamda gözün mü var?” Tüm masa gülmeye başladı. Tüm gece kalori hesapladım. Ertesi sabah tahlil sonuçları geldi. Tüm tetkikler insülin direncine işaret ediyordu. Bir beslenme programı hazırladım, ilaçlarını benden önceki hekimler zaten vermişti.

 

İnsülin direncinin kontrolünde ara öğün şart

 

Buluştuk, önce insülin direncinin ne olduğunu kısaca anlattım. Uzun süreli açlıklarda ciddi kan şekeri düşmeleri yaşanacağını, az ve sık yemesinin, ara öğünler almasının daha uygun bir model olacağını anlattım. Beslenme programının üzerinden gittik, üç ana öğünde neler almasını, ara öğünlerde neler yiyeceğini izah ettim.

Dikkatle dinledi, sonra gözlüklerini çıkarıp gülerek, “Doktor sen gelince ‘Şimdi bu benim yediğimi, içtiğimi kesecek’ diye düşünmüştüm, ama sen beni iyice beslemeye gelmişsin. Bu kadar yemeği hayatımda hiç yemedim, sonra kalpçileri kızdırmayasın” dedi.

Kendisine uzun süre aç kalmanın, tek öğün beslenmenin sağlıklı olmadığını, bu yolda zayıflamanın da mümkün olamayacağını, metabolizmanın doğru çalışmasının daha önemli olduğunu, kilo vermenin ancak vücudun sağlıklı olduğu sürece anlam kazanacağını anlattım.

Ayrıca akşamki yemekte yaklaşık 3200 kalori aldığını, hazırladığımız bu modelin yaklaşık 1700 kalori içerdiğini ekledim. Gülerek yanındaki Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Sayın Güral Tanova’ya döndü, “Güral, bilseydim bu adamı akşam yemeğe getirmezdim” dedi. Sonra, “Hadi bakalım başlayalım, çağırın şu Durmuş’u, doktor bir de ona anlatsın” dedi.

Durmuş, Sayın Denktaş’ın yemek planlamasından sorumluydu. Tüm program boyunca Güral Bey’in ve Durmuş Bey’in büyük desteği oldu. Sonraki günler, bir devlet adamı ciddiyetiyle programı uygulamaya başladı. Yoğun toplantılar arasında öğünleri aksatmadı; zorlandığı, bazen Durmuş’a çok kızdığı dönemler oldu. Ama ısrarla programı sürdürdü. Sık sık iletişimde olduk.

 

Köyden gelen bal

 

Bir gün üniversitemdeki odamda otururken Cumhurbaşkanlığı’ndan bir telgraf geldi: “Köyden çok güzel bir bal geldi, hiç mi yemeyeyim? İmza: Rauf Denktaş.” Beni çok etkileyen bu dokuz sözcüklü telgraf aslında çok önemli mesajlar içeriyordu.

İlk mesaj dürüsttü, hekimine ve bilime saygılıydı; istese hiç sormadan baldan yiyebilirdi ve kimse engel olamazdı, onu yapmadı. İkincisi içtendi, hiçbir kibir yoktu. Ama en önemli ders, karşısındakini kırmadan, ona politik çok ince bir zekâyla istediğini yaptırma sanatıydı.

Telefon açtım, “Sayın Cumhurbaşkanı’m, öyle bir soru sordunuz ki buna hayır deme şansı bırakmadınız” dedim. Gülerek “Tahmin ettim doktor” diye cevap verdi.

Bir yıl içinde yaklaşık 20 kilo verdi, kardiyak semptomlar hafifledi, sonra New York’a gidip ameliyat oldu, sağlıklı olarak ülkeye döndü. Sonuçta, ciddiyetle sempatiyi harmanlayan, sakin, dost, arkadaş ve müthiş kıvrak zekâlı, bilge bir insan tanıdım.

Bilime inancı ve saygısıyla, dürüstlüğüyle yaşamının bu kesitinde herkese örnek olan bu güzel insanı saygıyla anıyorum.