Politika

"Bir avuç azınlık zevküsefa sürerken, çoğunluğa cehennem reva görülüyorsa çürüme çoktan başlamıştır"

"Bataktan çıkışın çok kolay ve maliyetsiz bir reçetesi vardır: Barış"

12 Aralık 2017 14:59

TBMM Genel Kurulu’nda 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarı görüşmelerinde konuşan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, "yolsuzlukla mücadele şiarıyla iktidara gelen AKP’nin 15 yılın sonunda geldiği noktada referansının 1930, 1965, 1983 uygulamaları" olduğunu söyledi.

Yıldırım, “Bir avuç azınlık vergi cennetleri, rüşvet ve haram paralar ile sayesinde zevküsefa içinde bir hayat sürerken, halkımızın çoğunluğu vergiler ve zamlar altında inliyorsa, küçük azınlığa cennet, çoğunluğa cehennem reva görülüyorsa çürümenin başladığı çoktan söylenebilir” dedi.

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım şöyle konuştu:

Özgürlük, demokrasi, toplumsal barış, şeffaflık, yolsuzlukla mücadele şiarıyla iktidara gelen AKP’nin 15 yılın sonunda geldiği nokta; referansı 1930, 65, 83 uygulamaları olmuştur. Bu aşamaya gelirken, iktidar partisini kuran, geliştiren ve yıllarını/on yıllarını sosyal bilimci, mülki amir; birçok etkili isim pasifize edilirken, başta Kürt meselesi olmak üzere ülkenin tarihsel gelişiminde bihaber ve müktesebattan yoksun birçok kişi bu dönemin aktörü haline getirilmiştir.

“Çürüme çoktan başladı”

Büyük İslam düşünürü ve siyaset bilimci İbn-i Haldun Mukaddime adlı en bilinen eserinde, devlet ve iktidarın çürüme sürecinin başlangıç aşamasını “israf dönemi” olarak tanımlar. Bu dönem aynı zamanda iktidarın yozlaştığı süreci anlatır. “Devletin hazinesi çiftlik gibi kullanılır. Sonra kaynak biter, borçlanmaya gidilir. Borçların ödenmesi için yeni ve ağır vergiler konur. Yaşam halk için çekilmez hale gelir” der ve bu dönemi “can çekişme dönemi” olarak tanımlar.

15 yılın sonunda AKP iktidarının içine düştüğü durumu böyle tanımlamak abartı ve haksızlık olmayacaktır. Bir avuç azınlık vergi cennetleri, rüşvet ve haram paralar ile sayesinde zevküsefa içinde bir hayat sürerken, halkımızın çoğunluğu vergiler ve zamlar altında inliyorsa, küçük azınlığa cennet, çoğunluğa cehennem reva görülüyorsa çürümenin başladığı çoktan söylenebilir. 1 yılı aşkın bir süredir rehin tutulan saygıdeğer Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş bu süreci “metan zehirlenmesi” diyor.

"İktidar, yolsuzluk ve rüşvet zannı altında"

Panama ve Man adası belgeleri, Paradise Papers’ler, Reza Zarrab ifadeleri olmasa bile iktidar yolsuzluk ve rüşvet zannı altındadır. Bu durum kumpas veya milli iradeye saldırı değildir. Çünkü bu iddiaların hiçbir aşamasında biz ve halkımız yokuz. Eğer yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, beyt-ül mala dokunma iddialarından rahatsız iseniz; yoksa yapacağız şey belli ve kolaydır. Toplum iki yıldır OHAL ile yönetiliyor. İktidar gerçekten rahatsızsa rüşvet, yolsuzluk iddialarında adı geçenlerin hepsini sorgulayarak başlayabilir.

"KHK’ler Cumhuriyeti"

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin bahane edilerek ve lütuf olarak görülen Meclis’in neredeyse tamamen bypass edilmiş, KHK’lar Cumhuriyeti haline getirilen bir ülke bu halka armağan edilmiştir. Anti demokratik yol ve yöntemlerin sıradanlaştırıldığı bu dönemde, toplumun her kesiminde büyük mağduriyetler yaşanıyor. İşlerinden edilenler yaşama tutunmaya çalışıyor içinde büyük bir öfke biriktirerek. Kimisi intihar ediyor, kimisi açlık grevine yatırıyor bedenini, kimisi ise çocuklarıyla birlikte çıktıkları umut yolculuğunda can veriyor. Bugünkü zulüm sadece siyasi iktidarı bağlamıyor. Bugünkü faşizm ve zulüm politikası 80 milyonu açlığa, ölüme mahkum ediyor.

"İmralı Sistemi’nin bir an evvel sonlandırılması gerekir"

Sayın Abdullah Öcalan üzerinde 5 Nisan 2015’ten bu yana uygulanan mutlak tecrit, genel, yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri takvimi ve Ortadoğu’daki içine girilen batık politikalar ile paralel şekilde yürütülmeye devam etmekte; buna bağlı ya da bağımsız olarak da mutlak tecrit koşulları derinleştirilmektedir.

Tutuklu ve hükümlü haklarının tamamen çiğnendiği, insanlık dışı bir tecrit politikası uygulanmaktadır. Bu yüzden İmralı’daki mutlak tecrit insani, hukuki, politik açıdan kabul edilemez olup, hukukun çöküşü ile inşa edilen mevcut ‘İmralı Sistemi’nin bir an evvel sonlandırılması gerekmektedir. Bataktan çıkışın çok kolay ve maliyetsiz bir reçetesi vardır: Barış