Gündem

Berat Albayrak e-postaları davasında ara karar açıklandı; Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat tahliye edildi

Duruşma 3 Nisan 2018'e ertelendi

06 Aralık 2017 16:52

Red Hack tarafından ele geçirilen ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’a ait olduğu iddia edilen e-postaları haberleştiren eski Diken editörü Tunca Öğreten ve BirGün çalışanı Mahir Kanaat’in tutuklu bulunduğu davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Mahkeme heyeti, ara kararında Öğreten ve Kanaat'in adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar verdi. Duruşma 3 Nisan 2018'e ertelendi. 

Öğreten ve Kanaat dava kapsamında 323 gündür tutuklu bulunuyordu.

Kapatılan DİHA’nın muhabiri Metin Yoksu, DİHA’nın Haber Müdürü Ömer Çelik, Yolculuk Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın ve ETHA Sorumlu Müdürü Derya Okatan ise tutuksuz yargılanıyor.

Duruşmadan notlar

13.51 Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verildi.

13.16 Savunmaların ardından mahkeme karar için ara verdi.

13.11 Avukat Özcan Kılıç: “Böyle örgüt dosyası böyle yapılan savunma görmedim. Üzülüyorum. Ben DGM’de yüzlerce davaya katıldım. Böyle bir şey görmedim.”

13.10 Avukat Tolgay Güvercin: “Geçen celse bir karar verdiniz bilirkişi konusunda. Tam bir ay geçti bilirkişi bir şey yaptı. Biz bir ay içerisinde her gün kaleminize uğradık. Duruşmaya iki gün kala bilirkişi yazı yazdı. Siz de dün yazdınız cevabı. Bir ay geçen süreye rağmen özel kalem ve siz sormadınız. Sayın başkan bu araştırma bir yıldır yapılmıyor. Bir ay önce karar verdiniz. Biz size görsellerle gösterdik. Flash bellekte video var. Video izlerseniz bilirkişiye gerek kalmayacak. Yine de bilirkişi isteyeceksiniz, görevini yapmayan bilirkişi hakkına suç duyurusunda bulunun.”

13.03 Avukat Sevgi Kalan: “Müvekkil gazetecilik faaliyetinden dolayı yargılanıyor ve buna ilişkin AİHM kararları mevcuttur. Müvekkil tam bir senedir tutuklu. AİHM’e başvurduk. Yazışmaları başlattı. Öncelikli inceleme kararı verdi mahkeme. Yakın zamanda hükümetten savunma isteyecektir. Bu Mahir Kanaat için de geçerlidir.”

12.56 Tunca Öğreten’in avukatı Sevgi Kalan: “SEGBİS’le savunma yapılmasına itirazımız vardı. Esastan huzurunuzda bulunması gerekiyordu. SEGBİS kararınız için ciddi bir sebebiniz olması gerekiyordu. Esas olan yüz yüzelik ilkesi gereği burada olması gerekiyordu. Adil yargılanma hakkını ihlal ediyorsunuz. Savcı mütaalasını verirken şaşkın bir şekilde karar verdi, kaygılıyız. Savcılık standart gerekçelerle tutukluluğa devam istedi. Bir yıldır cezaevinde ama delil yok. Müvekkil, mailleri ele geçirmemiştir. Redhack yayımlamıştır. Buna ilişkin açıklamaları da var. Ve buna ilişkin binlerce haber var. Müvekkil konuya ilişkin olarak bir gündem takibi yapıyor, yakınındaki gazetecilerle yazışmaları var. Şimdi burada dosya kapsamında müevekkilin bir örgüt bağlantısı, irtibatı hiçbir şeyi yok.”

12.51 Avukat Ceylan: “Biz tutukluluğun incelemesine ilişkin belgeler verdik. Belgelerin orijinal olmadığını söylüyoruz. Ama diyelim ki bu belgeler orijinaldir. Müvekkil gazeteci olduğuna göre bu belgeler haber kaynağı niteliğindedir. Bu belgelere ulaşmak ifade özgürlüğü kapsamında güvence altındadır. Bu durumda bırakın tutuklamayı, gazetecinin evini bile arayamazdınız. Ama bizim müvekkilimiz tutuklanmıştır. Dolayısıyla müvekkilin ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir ihlal mevcuttur. Müvekkilin tahliyesine karar verilmelidir. Kuvvetli suç şüphesi yoktur. Tutuklama nedenleri de mevcut değildir. Çocuğu hasta olan müvekkile tutuklama tedbiri orantısızdır.”

12.48 Kanaat’in avukatı Ali Deniz Ceylan: “İki celseden beri anlatıyoruz. Tek bir suç delili var. O da 17-25 Aralık dosyalarının bulundurulması. Bunlar orijinal belgeler değil. İddia makamı kuvvetli suç şüphesinin devam ettiğini söylüyor. Ama biz bunu her seferinde çürütüyoruz. Yani duruşmaya başladığımız saat ile şu saat arasındaki kuvvetli şüphe olasılığının aynı olması mümkün değil. Savcının bu konuda en ufak bile şüphesi yok mu? Eğer yoksa biz bu konuşmaları niye yapıyoruz? Bu delilleri neden tartışıyoruz? Savcının bizim söylediklerimize karşı sorusunun olması gerekir. Ama yok. Anayasaya göre, milletler arası anlaşma gereği temel haklara ilişkin maddelerde, sözleşmeler kanunla çelişirse sözleşme hükümleri uygulanır yazar. Türkiye, AİHM kararlarını uygulamak zorundadır.​”

12.25  Mahir Kanaat’ın avukatı Tolgay Güvercin: “Mahir görseller gösterdi. Size verdiğimiz CD ve flash disklerde bu görsellerin video hali var. Savcı delillerden bahsetmedi. Çünkü bahsedecek bir şey yok. Yargıtay, örgüt üyeliği kriteri olarak, bilerek ve örgüt amacını benimsemeyi belirliyor.”

“Mahir Kanaat’i örgüt üyesi olarak değerlendirebileceğiniz ne kanıt var? Dosya önünüzde. Bugün dahi indirseniz polisin fezlekesinde belirttiği gibi tarih aynı çıkacaktır. Polis kendi fezlekesinden Mahir’in indirdiği tarih 17-25 Aralık’tan sonra. Polis aslında kendini yalanlıyor. Polis buna rağmen Mahir’in dosyaları soruşturmalardan önce indirdiğini iddia ediyor. Öznitelik bilgisi ve kişinin dosyayı indirdiği tarih farklıdır. Bu çok basit bir gerçek. Bu bilgiyi bugün de indirseniz, bilgisayarınızda görülen özniteleik bilgisi soruşturmalardan önce çıkacaktır. 

Müvekkilimiz açık açık söylüyor. ‘Ben solcuyum’ diyor. Ama dinci bir cemaate üyelikle suçlanıyor. Ve ortada delil yok. Mahir bu çuvala sokulamaz. Redhack bu mailleri ele geçirdiğini ve sohbet grubu kurduklarını açıkça yazıyor. Bu grubu kuran gazeteciler değil, RedHack’in kendisi. Ama gazeteciler hala tutuklu. Sayın savcı var olduğunu iddia ettiği delilleri açıklamak zorundadır.”

Gazetecilerin talepleri

12.20 Tutuksuz yargılanan Metin Yoksu: “Arkadaşlarımızın beraatini ve adli kontrolün kaldırılmasını istiyorum. El konulan eşyalarımın verilmesini istiyorum.”

12.17 Tutuksuz yargılanan Ömer Çelik, Kürtçe savunmasında ailesine ait dijital malzemelerin iadesini ve adli kontrolünün kaldırılmasını istedi.

12.15 Tutuksuz yargılanan Eray Sargın: “Haberin kaynağı biz değiliz. Kaynağı milyonlarca insan gördü. Hackerlar henüz hala bulunmamışken haber yapmaktan biz yargılanıyoruz. Beraatimi talep ediyorum. Benden alınan cep telefonu ve bilgisayarımın iade edilmesini adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyorum.”

12.10 Tutuksuz yargılanan Derya Okatan: “Adli kontrolün kaldırılmasını istiyorum. El konulan bilgisayarımı istiyorum. Gazetecilikten yargılanıyoruz. Beraat isitoruz.”

Kanaat’in savunması

12.26 Mahir Kanaat’in talebi: “14 yıldır aynı iş yerinde, sekiz yıldır sabit adreste ikamet etmekteyim. Sicil kaydımda hiçbir kayıt bulunamaktadır. İki çocuğum var. Bakmakla yükümlü olduğum bir ailem var. İşte bu sebeplerden dolayı tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.”

12.20 Kanaat: “Bir örnek vermek gerekirse, katil diye tutuklanmış insan varsa ceset ve katil aranır. Cinayet olmadan katil olur mu? Benim durumum da tam bu. Ortada mailler yok ama ben mailleri hacklemekle suçlanıyorum.”

12.16 Kanaat: “Delilleri yok etme suçunu nasıl işlemişim? Söz konusu mailleri eklemedim. Dolayısıyla bilişim sisteminin engelleme ve verileri yok etme olarak tarafıma isnat edilen suçları kabul etmiyorum.”

12.14 Kanaat savunmasını sürdürüyor: “İddinamede FETÖ adına delillere sahip olduğum değerlendirilmiş. Yani tespit edilmemiş, değerlendirilmiş diye yazılmış. Yani herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Şimdi sormak istiyorum. Bahsi geçen görevler nelerdir? Ulaştırma yolu nedir? Tüm hesaplarıma ve telefonuma baktınız. Bir tane sağcıya ulaşabildiniz mi? Ben söyleyim cevabı: ‘Hayır.’ Çünkü yok.”

12.12 Kanaat: “Benden FETÖ’cü olmaz. Benden sadece ÖDP’li olur. Hayatımın hiçbir evresinde sağcılarla yan yana gelmedim. Yanı başımda hep ‘Tek yol devrim’ diyenler vardı. Ölene kadar ‘Tek yol devrim’ diyenlerle kol kola olacağım. Bank Asya’da kullandığım kredi, kredi kartı ya da banka hesabım yok. FETÖ’nün derneğine ya da vakfına üye değilim. FETÖ’ye kurban ya da himmet vermedim.”

12.05 Kanaat’in 17-25 Aralık fezlekelerinin internetten nasıl indirildiğini anlattığı bildirildi.

12.04 Kanaat bir video izletmek istedi, mahkeme başkanı“Avukatınız söz aldığında gösterir” dedi.

11.59 Kanaat: “17-25 Aralık iddianamesinin indirilmesi ile ilgili bir sunum yapacağım. Bu sunumdan sonra bu konu ile ilgili aklınızda bir şüphe kalmayacağından eminim. Zira bu konu mühendislik bilgisi gerektiren bir konu değil. Google arama motoruna giriyoruz. 17-25 Aralık iddianamesi yazarak ‘enter’a basıyoruz. Görüleceği gibi 0.36 saniye içerisinde 547 bin sonuç karşımıza çıkıyor. Yargı mensuplarının da sıkça kullandığı adaletbiz.com sayfasını açıyoruz. Haberin içerisinde iddianamede bahsi geçen 17-25 Aralık fezlekelerinin birer örnekleri bulunmaktadır. Sayın başkan ve sayın üyeler. Biraz da öz nitelik bilgilerimden bahsetmek istiyorum. Açık kaynaklardan indirilmiştir. Benim hiçbir terör örgütü ile en ufak temasim dahi olamamıştır. Bylock kullanıcısı değilim. Herhangi bir şekilde, herhangi bir FETÖ üyesi ve sempatizanı ile temasım olmadı. Dershanelerine ya da okullarına girmiş değilim.”

11.57 Mahir Kanaat: “İlk olarak Twitter üzerinden oluşturduğum iddia edilen fakat gerçekte Redhack isimli hacker grubunun oluşturmuş olduğu sohbet grubundan başlamak istiyorum. Avukatlarım size Redhack isimli hacker grubunun sıralı tweetlerini sunacak. Bu tweetlerde göreceğiniz üzere sohbet grubunu kendilerinin kurduğunu yazmaktalar. Sohbet grubunu benim kurmadığım ve Redhack grubunun kurduğu tweetlerden anlaşılmaktadır. Kaldı ki elimde bile olmayan e-maillerle ilgili sohbet grubu neden kurayım?”

11.55 Öğreten’in savunmasının tamamlanmasının ardından Mahir Kanaat’in savunmasına geçildi.

Öğreten’in savunması

11.52 Öğreten: “Sayın mahkeme heyeti 10 yıl da içeride tutsanız siz de suçsuz olduğumu anlayacaksınız. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.”

tunca, savunmasında paradise papers’tan örnekler veriyor. mahkeme başkanı ve katip hayatında ilk defa duymuş gibi tepki verdiler. berat albayrak’ın avukat iç çekti. #SosyalMedyaDavası

11.49 Öğreten savunmasını sürdürüyor: “Paradise Papers adıyla yapılan sızıntıda, Kanada başbakanı, Başbakan Binali Yıldırım, ABD Başkanı Trump, İngiltere Kraliçesi direkt ya da yakınındakiler aracılığıyla haber konusu oldu. Sahip oldukları off-shore şirketlerin bilgileri tüm dünyayla paylaşıldı. Hatta Kraliçe’ye ait bilgiler, devlet kanalı olan BBC tarafından haberleştirildi. Yaptığım haberle birebir benzerlik taşıyan haberler nedeniyle tek bir gazeteci ne gözaltına alındı ne de tutuklandı. Geçen haftaki CHP grup toplantısında, sayın Kemal Kılıçdaroğlu bazı belgeler gösterip, Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın yakınları hakkında iddialarda bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun üzerine şu çağrıyı yaptı:‘Dekont dediği kanıtları ne savcılara ne de medyaya verdi. Belgelerin derhal savcılara, en azından medyaya verilmesi yönünde çağrı yapıyorum.’

Yani demem o ki mahkeme heyeti, cumhurbaşkanı dahi belgelerin kontrol edilmesi ve sağlıklı bir şekilde haberleştirilmesi için çağrı yapmıştır. Dünyanın her yerinde geçerli olan prosedür de budur zaten. Şu an karşınızda duran kişi, belgelerin paylaşıldığı kişidir. Karşınızda duruyorum. Evrensel hukuk, demokrasi ve gazetecilik ilkelerini temel alıp değerlendirdiğimde, neden tutuklu olduğum konusuna yanıt veremiyorum. Belli ki bu sorunun yanıtı sizde de yok. Çünkü sayın savcıya bunu geçen celsede sorduğumda cevabını alamadım. Bu yargılama sonucunda suçsuz olduğumu siz de anlayacaksınız.”

11.42 Tunca Öğreten: “Kendini hacker olarak tanıtmaktan imtina etmeyen, adı sanı bilinmeyen birinin iftirasıyla bir yıldır özgürlüğümden, eşimden mahrum bırakıldım. Öyle trajik bir durumdayım ki, evliliğimizi dahi cezaevinde gerçekleştirmek zorunda kaldık.”

11.39 Öğreten: “Hiçbir terör örgütüyle uzaktan yakından ilişkim yoktur. Olmamıştır. Aidiyet bağım olmayan bir örgüt adına suç işlemiş olmam akla, mantığa aykırıdır. Elinizdeki dosyada söylediklerimin aksini gösteren en ufak bir delil yoktur.”

11.35 Öğreten savunmasına devam ediyor: “Veriye ulaştığımızda önce doğruluğunu sorgularız. Karşınızda milyonlarca insana ulaşmış verileri haberleştirmiş, özel hayatla ilgilenmemiş bir gazeteci var. Kimseden talimat almadım. 36 yaşındayım ve birilerinden talimat alacak kadar onursuz bir hayat sürmedim.”

11.33 Tunca Öğreten konuşuyor: “Bir yıldır tutukluyum. Adalet arıyorum. 2002 yılında gazetecilğe başladım. Savaş muhabirliği dahil her türlü tehlikeli alanda görev yaptım. Ancak hiç şu anki kadar kendimi tehlikede hissetmemiştim. Gazetecilik de, savcı ya da yargıç olmak gibi, haysiyete, ilkelere ve vicdana bağlı kalınarak yapılması gereken bir meslektir.”

11.30 Mahkeme heyeti geldi, duruşma başladı. Savcı, Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat’in tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

11.10 Tutuklu isimler Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat, İstanbul 29’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Silivri Cezaevi’den SEGBİS’le bağlanacak.

11.00 Duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul adliyesinin önünde toplanan gazeteciler, tutuklu meslektaşlarını bir an önce tahliye edilmesini istedi.

Gazetecilerin basın açıklamasında şunlar kaydedildi:

“Sadece dokuz sayfalık iddianamede somut bir delil ve suçlama bulunmuyor. Kamusal nitelik kazanmış ve tüm yurttaşların hakkında komuştuğu bilgiler, haberleştirildiği, tweet atıldığı için ve hatta bu paylaşımları yapan hesaplar takip edildiği için gazeteci arkadaşlarımız özgürlüklerinden mahrum. Bir önceki duruşma öncesinde de dile getirmiştik. Yine söylüyoruz. İnternet üzerinden gazetecilere her gün çeşitli yerlerden bilgi, belge ve istihbarat gelmekte, arkadaşlarımız çeşitli kişilerce sosyal medya gruplarına ya da mail gruplarına eklenmektedir. Gazeteciler bu bilgileri incelemekte, asılsızca kullanmamakta, haber değeri ve kamu yararı varsa yayımlamaktadırlar. bu yüzden gazeteciler tutuklanamaz.

Savcılık makamı arkadaşlarımızı içeride tutacak delil bulamadıkça, ne suçlama yönelteceğini şaşırıyor. Milyonlarca kişinin okuduğu 17-25 Aralık fezlekelerini bilgisayara indirmek suç gibi gösteriliyor. Üstelik oluşturma tarihi ile indirme tarihi bilinçli bir şekilde birbirine karıştırılıyor. Davayla hiç ilgisi olmayan kişisel tweetler dosyaya konuyor.

Bu hukuksuzluk hangi talimatla yapılıyor?

Bizler bir an önce bu hukuksuzluktan vazgeçilmesini talep ediyoruz.

Haber yapmak suç değildir. Gazetecilere özgürlük.” 

İddianameden

İddianamede Albayrak’ın kişisel e-posta hesaplarında ‘duruma göre devlet sırrı niteliğinde de olabilecek bilgiler’ olduğu ve bu bilgilerin manipüle edilerek Albayrak ve onun şahsında hükümeti yıpratmak amacıyla yayınlandığı öne sürülüyor.

Ancak hangi bilginin ne şekilde değiştirildiğinden bahsedilmiyor, sadece, ‘milli enerji politikasının başarısızlığa uğraması için olumsuz algı oluşturulduğu’ gibi suçlamalar yer alıyor.

İddianamede Öğreten ‘FETÖ’ ve DHKP-C’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’, Okatan, Sargın, Yoksu ve Çelik ‘örgüt propagandası’, Kanaat ise ‘örgüt üyeliği’yle suçlanıyor.

Öte yandan Kanaat haricindeki isimlere de ‘bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme’ suçlaması da yöneltildi.

Davanın 24 Ekim’de görülen ilk duruşmasında Çelik tahliye edilmiş, Öğreten ve Kanaat’in tutukluluğuna devam kararı verilmişti.