Gündem

Bekaroğlu: Sağ Soma'dır, sağ işçi cinayetidir, asla sağcı olmadım

CHP’ye katılan eski Fazilet Partili Mehmet Bekaroğlu: Teklif gelince günlerce düşündüm. Karadeniz'de dağlara, yaylalara çıktım. Tek başıma

10 Eylül 2014 12:57

Siyasi hayatının büyük bölümünü eski Refah ve Fazilet Partisi’nde geçirdikten sonra Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile birlikte HAS Parti’yi kuran Mehmet Bekaroğlu, CHP’ye üye olarak yeni Parti Meclisi’ne girdi.

Hayatının hiçbir döneminde sağcı olmadığını söyleyen Bekaroğlu, “Sağ nedir? Sağ statükodur. Sağ sermayeden yana olmaktır. Neoliberalizmdir sağ. Vahşi kapitalizmdir. Kârdır sağ. "Önemli olan kazanmak" demektir sağ. Asansörde cinayettir sağ, 10 işçinin katledilmesidir sağ. Sağ Soma'dır. Tonu 143 dolar olan kömürün maliyetini 23 dolara düşürerek işçi katletmektir sağ. Sağ budur” dedi.

CHP’ye katılmasının radikal bir karar olduğunu söyleyen Bekaroğlu, “Bir CHP manzarası, bir CHP algısı var. CHP'nin eski vesayet sisteminin partisi olarak algılanması meselesi var. Buyurgan, halka tepeden bakan, halka şekil veren, demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesine engel olan bir parti algısı... Evet demem çok radikal bir karar. Kolay bir karar olmadı yani. Günlerce düşündüm. Karadeniz'de dağlara, yaylalara çıktım. Tek başıma... Hayatımı gözümün önünden geçirdim. Çocukluğumu, gençliğimi, yaptıklarımı, siyasetteki çizgimi düşündüm” diye konuştu.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın, milli görüş geleneğinden gelen CHP’li Bekaroğlu ile yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:

CHP’ye sizi kim davet etti

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu davet etti. Önce oturduk, konuştuk. CHP ile ilgili, genel siyasetle ilgili görüşlerimi, önerilerimi anlattım. “CHP’ye gelin, bunları birlikte yapalım” dedi.

Hemen tamam dediniz mi?

“Benim için radikal bir karar olacak” dedim ve çevremle, ailemle, arkadaşlarımla konuşmak için izin istedim.

CHP’ye geçme kararı neden sizin için radikal bir karar?

Bir CHP manzarası, bir CHP algısı var. CHP'nin eski vesayet sisteminin partisi olarak algılanması meselesi var. Buyurgan, halka tepeden bakan, halka şekil veren, demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesine engel olan bir parti algısı... Evet demem çok radikal bir karar. Kolay bir karar olmadı yani. Günlerce düşündüm. Karadeniz'de dağlara, yaylalara çıktım. Tek başıma... Hayatımı gözümün önünden geçirdim. Çocukluğumu, gençliğimi, yaptıklarımı, siyasetteki çizgimi düşündüm.

Ve sonunda "evet" dediniz.

Ben 60 yaşındayım. 27 Mayıs 1960 sonrası tartışmaları hatırlıyorum. O günden beri siyaseti izliyorum. Ben hayatım boyunca toplumun bu kadar ikiye ayrıldığı, bu kadar kutuplaştığı ve bu kadar gerildiği bir dönem hatırlamıyorum. Kimlikler üzerinden siyaset yapılıyor. Bir taraf rövanş duygusuyla hareket ediyor. Bir taraf umutsuz, karamsar... Ben bundan kurtuluşun kimlik siyasetine son vermekle mümkün olduğunu görüyorum. Buna katkıda bulunmak için CHP'de siyaset yapmaya karar verdim. Biliyorum ben CHP'ye geçtim diye gerginlik azalmaz. Muhafazakâr kesimin oyları CHP'ye yağmaz.

O zaman neden geçtiniz?

İki nedenden dolayı geçtim. Birincisi: CHP değişiyor, farklılaşıyor, gelişiyor. Bu değişime katkı sunmak istiyorum. İkincisi: Türkiye'de izlenen kimlik siyasetinin sona ermesi gerekiyor. Bilgimle, tecrübemle, ilişkilerimle buna katkı sağlayacağımı düşünüyorum.

İyi ama... Ya CHP, gerçekten böyle düşünmüyorsa? Ya CHP, inançla ilgili kazanılan özgürlük alanlarına müdahale etmeyi planlıyorsa?

Ben CHP'de "artık rövanş olmamalı" anlayışının egemen olmaya başladığını görüyorum. CHP'liler bunu ifade ediyorlar. Genel Başkan Kılıçdaroğlu bu konuda çok net. Yaşanan süreçler herkese bir şeyler öğretti. CHP'ye de öğretti.

Öğrendiler mi gerçekten?

Bence öğrendiler. Bir de şöyle bir şey var: CHP, eğer kimlik siyasetine ayak uydurmaya çalışır ve rövanş duygusuyla hareket ederse iktidara gelemez. Çünkü çoğunluk orada...

CHP bir süredir kısık sesle de olsa "Biz değiştik, insanların inançlarıyla, kıyafetleriyle uğraşmıyoruz" diyor. Ama inandırıcı olamıyor. Bu inandırıcı olamama sorunu nasıl halledilecek?

Her şey bugün başlasaydı, problem yoktu. Koyardınız sosyal demokrat ilkelerinizi ve kazanırdınız. Ama her şey bugün başlamadı. CHP neredeyse yüz yıllık bir parti... Tarihi var, uygulamaları var. İşte bu yüzden inandırıcı olmak için sabırla, inatla, sembolik çıkışlarla, büyük bir gayretle çalışmak gerekiyor.

Bana imkânsız gibi geliyor.

İmkânsız değil Ahmet Hakan. Benden gençsin ama hatırlarsın. Ecevit örneği var. Tamam, kimse melaike değil, Ecevit'in de eleştirilecek yönleri var ama hakkını da verelim: Ecevit başardı bunu. Üç şey yaptı: BİR: İsmet Paşa ile mücadele etti ve parti statükosunu değiştirdi. İKİ: 12 Mart Muhtırası'na karşı çıktı ve demokrasiye bağlılığını kanıtladı. ÜÇ: Bu halkın anlayacağı dilden bir sol söylemle, "insanca, hakça düzen" diyerek yeni bir dil yakaladı. Bunun ardından da başarı geldi.

 

Mehmet Bekaroğlu'dan CHP'ye 6 somut öneri

 

1- Çok uzun, çok dağınık, çok karmaşık bir parti programı var. CHP'ye üye olan herkesin anlayabileceği kısa ve sade bir program hazırlanmalı.

2- Hedefi "büyüme ve adil paylaşım" olmalı. Siyasi söylemini bu hedef doğrultusunda oluşturmalı.

3- "CHP dindarlara karşıdır" algısını yıkmalı. Bu algıyla mücadele etmeli.

4- Dile dikkat etmelidir. Mesela lidere körü körüne bağlılığı eleştirirken "biat kültürü" gibi tanımlar kullanmamalıdır. Çünkü dindar insanlar "biat" dendiğinde Peygamber'e, Kuran'a bağlılığı anlamaktadır.

5-  Sosyal demokrat ilkeleri, bu toplumun dokusuna uygun bir üslup ve yöntemle dile getirmeli.

6- Hiç korkmadan ve çekinmeden Kürt sorununun çözümü için uğraşmalıdır. Bu konuda AK Parti'nin önünde olmalıdır ve AK Parti'yi bu alanda yapamadıkları nedeniyle eleştirmelidir.

Bekaroğlu’nun “sağ” ve “sağcılık” üzerine yaptığı bazı tespitler şöyle:

 

Sağ statükodur, sağ işçi cinayetidir, Sağ Soma'dır

 

- Kuran'da "sağ" ve "sol"dan söz edilir, tabii bambaşka bir bağlamda. Kuran'da sözü edilen "sağ" ve "sol"un, Kuran'dan yüzyıllar sonra ortaya çıkan "sağ" ve "sol" kavramlarıyla uzaktan yakından bir ilgisi yok.

- Ama Soğuk Savaş döneminde ABD, Kuran'da geçen bu kavramları istismar etti. "Sağcılar iyi insanlardır, cennetliktir, bu Kuran'da var" dendi. "Solcular kötüdür, cehennemliktir, bu Kuran'da var" dendi. Bu Amerikan propagandasına alet olan din âlimleri, fetvacılar çıktı. Bu saptırmayı bilerek ve isteyerek yaptılar.

- Sağ nedir? Sağ statükodur. Sağ sermayeden yana olmaktır. Neoliberalizmdir sağ. Vahşi kapitalizmdir. Kârdır sağ. "Önemli olan kazanmak" demektir sağ. Asansörde cinayettir sağ, 10 işçinin katledilmesidir sağ. Sağ Soma'dır. Tonu 143 dolar olan kömürün maliyetini 23 dolara düşürerek işçi katletmektir sağ. Sağ budur. Ben hayatım boyunca hiç sağcı olmadım.

- Ben dindar bir insanım. Mazlumları "bizden" ya da "bizden değil" diye hiç ayırmadım. Zalimleri de ayırmadım. Benim din anlayışım budur. Sol da bunu diyorsa, orada yer alırım.

 

Kurultay, Fazilet'in kongresine benziyordu

 

CHP kurultayını nasıl buldunuz?

2000 yılında Fazilet Partisi'nin kongresi vardı. Recai Kutan ile Abdullah Gül'ün yarıştığı kongre. Gül ve Kutan birbirlerini eleştirmişler ama yan yana oturmuşlardı. Herkes düşüncelerini açıkça ifade etmişti. CHP kurultayını biraz o kongreye benzettim.

Kurultay biraz dağınık gibiydi sanki.

Size dağınıklık gibi gelen aslında olması gerekendi, yani tam bir demokrasi şöleniydi.

Peki sizi yadırgadılar mı orada?

İlgi vardı. Tanışmak isteyenler, fotoğraf çektirmek isteyenler oldu. Yüzüme karşı olmadı ama arkadaşlar söyledi, tepki gösterenler de olmuş.

Bekaroğlu'na "Erbakan Hoca yaşasaydı CHP'ye geçmenize ne derdi" diye sordum.

Başladı anlatmaya:

"Bazıları kemikleri sızlamıştır diyor. Şöyle bir olay var hatırımda: Saadet Partisi'nden istifa etmiştim. Herkes kızmış, ihanet ettin falan demişti. Hoca'nın eşi vefat etti. Hemen gittim. Hoca, camide başsağlığı kabul ediyordu. Yorulmuştu ve oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı. Sarıldı, öptü ve beni evine davet etti. Evine gittim, iki saat yemek yedik, sohbet ettik. Çocukları sordu, eşimi sordu. Siyasete yönelik tek bir şey sormadı. Hoca bambaşka bir insandı. Allah rahmet eylesin."