Gündem

Bakan Avcı, yurtdışındaki cemaat okulları planını açıkladı

'Bu okullar cumhurbaşkanı veya başbakanın referansıyla bugüne geldi'

30 Ocak 2015 10:00

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, yurtdışındaki cemaate ait Türk okullarıyla ilgili kötü amaçla kullanıldığına dair farklı ülkelerden şikayet aldıklarını belirterek “Yurtdışındaki okullara yönelik somut öneri, vakıf olacağı yönünde” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Fethullah Gülen emaati’ne ait 150’yi aşkın ülkedeki okullarla ilgili gazetecilere açıklama yaptı. Okulların cumhurbaşkanı veya başbakanın referansıyla bugüne geldiğini, artık böyle bir onay verilmediğinin altını çizen Bakan Avcı, bu ülkelerdeki okulların farklı yapılara sahip sahip olduğunu söyledi.

Bakan Avcı, dün şunları söyledi:

 

‘Artık teyit verilmiyor’

 

“Yurtdışındaki okulların büyük bir bölümü milletin okullarıdır. Bunlar milletten toplanan paralarla değişik adlar altında yapılmış yani milletin emeğine dayanan yapılanmalardır. Bunların kötü amaçla kullanıldığına dair farklı ülkelerden Türkiye’ye şikayetler geldi. Türkiye’de olup bitenlere bakarak o ülke otoriteleri benzer bir uygulamanın, benzer bir eğitim dışı çalışmanın kendi ülkelerinde yapılmasına endişe ettiklerini bize ifade ediyorlar. Zamanında bu okulların büyük bir bölümü ya cumhurbaşkanı ya başbakan ya da bakan düzeyinde verilmiş referanslarla bugünlere gelmişlerdir. Bu referansların tekrar teyidini istemek bu ülkelerin hakkıdır. Bu teyit verilir mi? Hayır bu teyit bugün verilmiyor.

Yaşananlardan sonra böyle bir kefalet hiçbir makam tarafından verilmiyor. Verilmez. Bunlarla ilgili yapılacak düzenlemelerde o ülkenin otoriteleri bizden yardım isterse ki bazı ülkelerde istiyorlar, o yardım kendilerine nasıl verilir, nasıl bir kurumsallaşma içinde bu destek sürdürülebilir, onun arayışı içerisinde bu çalışmalar yapılmıştır. Bunun da en uygun yönteminin sivil bir yapılanma bir vakıf yapılanması olduğu, devletin de bu yapılanmaya eskiden olduğu gibi destek olması.

 

‘Ne mümkünse yapacağız’

 

 Mümkün olan en kısa zamanda yurtdışındaki eğitim kurumlarının gerçekten sadece eğitim veren kurumlar haline gelmesi için ne mümkünse yapacağız.

Aşağı yukarı 150’yi aşkın ülkedeki kurumlardan söz ediyoruz. Değişik isimler altında açılmış okulları düşünürsek bunların bazıları yerel bir sivil toplum örgütü görüntüsü altında açılmıştır. Bazıları bir ticari kuruluş statüsünde açılmıştır. Bazıları o ülkenin yetkili makamlarının izniyle dolayısıyla o ülkenim eğitim otoritesine bağlı olarak açılmıştır. Her birinin açılış ve kapanış veya dönüştürülmesi o ülkelerin mevzuatına göre yapılacak demektir.

 

Sivil yapılanma

 

Burada bizim üzerinde yüzde 100 tasarruf yetkimiz olan okullar elçiliğimize bağlı olan okullardır. Bakanlar Kurulu’nda yaptığımız sunumda Türkiye’nin yurtdışındaki bütün eğitim hizmetlerine yapacağı katkının bir vakıf bünyesinde yapılmasının daha uygun olacağı görüşü ön plana çıktı. Farklı statüdeki okullar ve farklı mevzuatlara yönelik bir çalışma yapılacağı için değişik ülkelerde her biri farklı mevzuatı olan ülkelere götürülmesine ilişkin düzenlemelerin de sivil bir yapılanma içerisinde olmasının daha makul olacağı görüşü ağır bastı.”

 

Özel okullarda okuyana da teşvik

 

TÜRKİYE Özel Okullar Birliği Derneği’nin 14’üncüsünü düzenlediği ‘Geleceğin Öğretmeni’ temalı  eğitim sempozyumunun açılışını Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı yaptı. Antalya’daki açılışta kürsüye çıkan Prof. Üstün Dökmen, “Van depreminde Türkiye 5 aldı. Kolonları kesip galeri yapan da 5 aldı, ölen de. Herkesin din dersi 5’ti ama bunca hırsız, ahlaksız, uğursuz nereden çıktı? Din ve ahlak dersini koyarsan olmaz, onlar yine kolon keserler. Din ve ahlak bir arada olmaz” dedi. Salonda bu sözler alkışlanırken Bakan Avcı rahatsız oldu. Türkiye Özel Okullar Birliği Başkan Yardımcısı Nurullah Dal da Bakan Avcı’ya adına dikilen100 ağaç sertifikasını verirken, “Demek ki bu kadar din dersi yeterli değilmiş. Arttırılmalı” önerisi getirdi.

 

TEOG’da yeni yerleştirme 

 

Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan’ın “Eğitim teşviği sadece devletten özele geçenleri değil, özelde okuyanları da kapsamalı” sözlerini yanıtlayan Avcı, özel okulda çocuğunu okutanlara müjde verdi: “Bu yıl sadece devletten özele gidene değil, özel okulda okuyana da teşvik olacak. Bununla ilgili çalışıyoruz. Önümüzdeki ders yılından itibaren teşvik başlayacak. TEOG’da geçen yılki nakil sıkıntıları göz önüne alınarak takvim olabildiğince erkene çekilecek. Tercih sayısı 15’ten 25’e çıkarılacak. Tek liste olacak. Birincilik diye bir kategorimiz yok.”

 

'Sınav hakkı istiyoruz'

 

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem Gülan, 2015 yılının özel okullarla ilgili kanun çıkarılmasının 100. yılı olması nedeniyle önemli olduğunu söyleyerek, 2000 yılından bu yana Türkiye’de özel okulların oranının yüzde 100 arttığını belirtti. Gülan, özel okulların öğrencilerini seçmek için sınav yapma, farklı program uygulama, burs verme, ücret belirleme gibi konularda devletten izin almamaları gerektiğini söyledi. 

Kendi çocukluklarında öğretmenliğin kutsal ve saygı gören bir meslek olduğuna değinen Gülan, “Ama ailelerimiz öğretmenlerden not isteyemezdi, 100 tam puan vereceğim diye okullar reklam yapmazdı, dürüstlük ve ahlak daha önemliydi. Veliler de aşırı hareketli olan çocuklar ya da engelli öğrenciler için ‘Çocuğumun eğitimini engelliyor, engelliler okuldan gitsin’ diyerek okulun kapısına dayanmazdı” dedi.

 

Şûra kararları eğitimden kopuk

 

Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG), 19’uncu Milli Eğitim Şûrası’nı değerlendirdiği raporda, Şûra’da alınan kararlar ve eğitimin öncelikleri arasında büyük bir kopukluk olduğu savunuldu. ERG, tüm eksiklikleri ve aksaklıkları nedeniyle Milli Eğitim Şûrası’nın yeniden tesis edilmesi gerektiğini de savundu. Raporda şu değerlendirmelere yer verildi:

 

Kadın temsili sınırlı

 

Devlet okullarında görevli öğretmenlerin yarısından çoğu kadınken, öğretmen niteliğinin arttırılmasına odaklanan çalışma grubunda kadın katılımcıların sayısı çok sınırlı kaldı. Katılımcı listelerinin ve genel kurula gönderilecek çalışma grupları önerilerinin katılımcılarla paylaşılmaması, çalışma gruplarında karar verme süreçlerinin saydam biçimde işlemediğinin göstergesi.

10. Kalkınma Planı (2014-2018) düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, demokratik değerleri özümsemiş, iletişime açık, sanat ve estetik duyguları güçlü bireylerin yetişmesini eğitim politikasının temel önceliği olarak belirledi. 19. Milli Eğitim Şûrası Hazırlık Raporu bu önceliklerle uyumlu biçimde hazırlandı. Buna karşın Şûra Genel Kurulu’nda bu önceliğin gerçekleştirilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadı ve Şûra’da alınan kararlar ve eğitimin öncelikleri arasında büyük bir kopukluk ortaya çıktı.

 

MEB’de 63 şube müdürü yeniden sözlüye alındı

 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yazılı sınav ve sözlü mülakat sonrası yaptığı 1709 şube müdürü atamasıyla ilgili sular durulmuyor. Atamaların sadece sözlü sınavlar dikkate alınarak yapıldığı iddiasıyla bakanlığa 286 dava açıldı. Bu davalardan 132’si hakkında yürütmenin durdurulmasının reddine, 2’si hakkında davanın reddine, 29’u hakkında yürütmenin durdurulmasına ve 37’si hakkında da iptal kararı verildi. 86’sı için henüz karar verilmezken, bakanlık aleyhine sonuçlanan bireysel kararların uygulanmasını teminen 63 kişi yeniden sözlü sınava alındı. Atamaların iptali istemiyle Türk Eğitim-Sen tarafından Ankara 17. İdare Mahkemesi’nde açılan davada ise yürütmenin durdurulması kararı verildi. Bakanlığın Bölge İdare Mahkemesi nezdinde yaptığı itiraz ise bakanlık lehine sonuçlandı. MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu kararı, “Konu kapanmıştır” sözleriyle değerlendirdi.”