Spor

Bağış Erten: Fenerbahçeliler ilk kez büyük resimden dertli; sorumlusu Aziz Yıldırım

"Gelinen nokta geçmişle telafi edilemeyecek kadar sıkıntılı"

08 Kasım 2017 14:46

Cumhuriyet yazarı ve spor yorumcusu Bağış Erten, Fenerbahçe'de teknik direktör Aykut Kocaman'la yaşanan krizin ardından, "Belki de ilk defa daha büyük bir resimden dertliler. Bu büyük resmin baş sorumlusu da Aziz Yıldırım. Sorunu ondan bağımsız tarif etmek de, çözmek de mümkün değil" yorumunu yaptı.

Sarı-lacivertli ekibin genel sorununun ya 'kriz' ya 'şenlik' ortamında olunmasının ve bunun bir ortasının olmamaması olduğuna dikkati çeken Erten, sorunun Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'dan bağımsız bir şekilde çözülmesinin mümkün olmadığını savundu.

Bağış Erten'in 8 Kasım 2017'de Cumhuriyet'te "Duvara karşı" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Fenerbahçe krizde. Bu cümlenin haber değeri yok. Söz konusu onlarsa ya kriz vardır ya şenlik. Şampiyonluk dışında her şeyin eksik sayıldığı bir camiada karne hep buna göre dağıtılır. Oysa bu sefer sorun sadece bundan ibaret değil. 

Krizin muhataplarına bakın. Karşımızda kulübün gelmiş geçmiş en etkili başkanı ve kulüp tarihinin en büyük simgelerinden biri var. Efsane başkan ve efsane futbol insanı! Ama bugün kimse onların apoletlerine bakmıyor. Çünkü gelinen nokta geçmişle telafi edilemeyecek kadar sıkıntılı. Ortada tümleşik bir dert var. Bakmayın yükselen seslere. Aykut Kocaman bu sorunun ancak nükseden küçük bir yanı. Şu anda orası ağrıyor diye herkes orayı gösteriyor, ama asıl sorun daha temelde. 

Bugün Fenerbahçe kamuoyunun şikâyet ettiği şey sadece kaybedilen puanlar değil artık. Belki de ilk defa daha büyük bir resimden dertliler. Bu büyük resmin baş sorumlusu da Aziz Yıldırım. Sorunu ondan bağımsız tarif etmek de, çözmek de mümkün değil. Memleketin tek adamlık kültürü bazı konuları konuşmayı zorlaştırsa da herkes bal gibi biliyor bunu. Metal yorgunluk falan değil, bu yönetim anlayışı çöküyor. O yüzden Aziz Yıldırım’ın konuşulacak pek bir yanı yok. Yapılması gereken belli. Sorun da belli. ‘Her şeyi ben bilirim’le ancak bu kadar gidilebiliyor. 

Beni dertlendiren şey Aziz Yıldırım değil Aykut Kocaman. Çünkü Yıldırım zaten ortada ve bana hiçbir zaman yakın gelmedi, gelmiyor. Pek çok futbolseverle de ‘aynı dünyanın insanı’ değil zaten. Ama Kocaman öyle. Ortak değerlerimiz var. Sanırım, o yüzden belki de hakkında en fazla yazı yazdığım futbol insanı o. İlkini hatırlıyorum: Radikal Futbol’daydı. Küçüklüğüm kahramanıma teşekkür gibiydi. Övgülerden kendimi alamıyordum. Hâlâ hepsini hak ettiğini düşünüyorum. 
Ama bugünün Aykut Hocası beni fazlasıyla üzüyor. Futbol bu, başarısız olabilirsiniz. Teknik, taktik, psikolojik bir dolu etmen var işin içinde. Ama bugün yaşananlar sadece bu değil ki! Bile bile lades var. Değişen bir söylem var, zarar gören ortak değerler var. Ve en kötüsü farklı bir Aykut Hoca var. 
 
Yanlış taşıyor 

Gene de şunu söylemeden yazıya devam etmeyeyim. Şahsen bu ülkede simge isimlerin itibarsızlaştırılmasından nefret ediyorum. “Şenol Güneş aslında şöyle, Aykut Kocaman zaten böyleydi, sizin peygamber bellediğiniz Lucescu var ya, aslında şöyle dertler açtı başımıza…” Ülke adabı, kültürü bu insanları pek çok konuda zıvanadan çıkarırken, kendi üslubumuzla yüzleşmezken, her gün sorgulanan bu adamların verdikleri tepkilerin böyle abartılmasını, onların bu şekilde yargılanmasını sevmiyorum. Çünkü içinde bulundukları kabın şekli onları buna zorluyor. Kabı değiştirmedikçe herkes sonunda aynı şeye benziyor ve bunu ihmal ettiğinizde her eleştiri yüzeysel ve kişisel kalıyor. Ama!... 

Bugün yaşananlar bundan ibaret değil. Sezon başından beri saha içi değilse de saha dışında öyle bir Aykut Kocaman profili var ki doğru bildiklerimizi zorluyor ve en kötüsü kendisi zaten sevmiyor olanlara çok malzeme veriyor. Hakemler hakkında olmadık şeyler söyleyen, rakipleri analiz ederken tehlikeli sularda yüzen, her söylediğini eskiden bin kez tartan insan olarak hiç beklenmedik çıkışlarla ortalığı karıştıran bir Aykut Hoca bu. Ve sahadaki başarısızlığı bir türlü görmüyor. Neredeyse ona en son kondurulacak ithamlardan biri olan kibrin/ küstahlığın izlerini görüyoruz yavaştan. Dolmuş belli ki! Anlıyoruz. Ama yanlış taşıyor. Ve bu her şeyi daha beter ediyor. Çünkü bu tavır söz konusu olduğunda da geriye tek bir kriter kalıyor: Başarı. O zaman işte, başarısız olduğunuzda koltuk feci sallanıyor. Aykut Hoca’nın emarelerini gösterdiği, Aziz Yıldırım’ın yıllardır içine düştüğü asıl dert bu. 

Son Aziz Yıldırım-Aykut Kocaman anlaşmasından sonra şunu sormuştum: “İşler kötü giderse, bu anaforu camia kaldırabilecek mi?” Cevabı belirginleşti sanırım. Şimdi araba duvara karşı tam gaz sürülüyor. Araç sahibi ve sürücüsü şunu biliyor olmalı değil mi? Sevenler üzülür üzülmesine de, araba duvara çarparsa olan onlara olacak. Neticede gaza da onlar basıyor, vitesi de onlar değiştiriyor.