Ekonomi

Babacan: Büyüme hızı yüzde 3,2 olacak

Babacan, Türkiye'de son çeyrekte iç talebin toparlanmasını beklediklerini söyledi

09 Ekim 2012 13:55

 

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2013-2015 Orta Vadeli Program'la ilgili yaptığı açıklamada, büyüme hızının 2012'de yüzde 3,2, 2013'te yüzde 4, 2014 ve 2015'te yüzde 5 olmasını beklediklerini bildirdi. Enflasyonun yüzde 5'e düşeceği belirtilen programda, üç yılda 1.6 milyon kişiye istihdam sağlanması hedefleniyor.

Babacan, Türkiye'de son çeyrekte iç talebin toparlanmasını beklediklerini söyledi.

Türkiye'de ilk defa işsizlik oranının OECD ortalamasının altına indiğini belirten Babacan, Orta Vadeli Programı'nın temel amacının küresel ekonomideki sorunlara karşın, ekonomik büyüme ve istihdamı artırma, enflasyon ve cari açığı düşürme, yurtiçi tasarrufları artırmak olduğunu bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le birlikte Başbakanlık Merkez Bina’da düzenlediği basın toplantısıyla 2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’ı (OVP) açıkladı.

Babacan, burada yaptığı konuşmada, uzunca bir süredir üzerinde çalışılan OVP’nin dün akşam itibariyle tamamlandığını ve Bakanlar Kurulu Kararı ile bugün öğle saatlerinde Resmi Gazete’de yayımlanacağını söyledi.

Dünya ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Babacan, küresel krizin başlamasıyla birlikte, yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen dünya ekonomisinde henüz bir istikrar ortamının sağlanamadığını ifade etti.

Önümüzdeki dönemde, özellikle gelişmiş ülke ekonomileri kaynaklı belirsizlik ve risklerin devam etmekte olduğuna işaret eden Babacan, "Zor bir dış konjonktüre rağmen Türkiye ekonomisi, olumlu bir performans göstermeye devam etmektedir. Kredibilitesi yüksek OVP’lerin kararlılıkla uygulanıyor olması, Türkiye’nin göstermiş olduğu bu performansa büyük katkı sağlamıştır” dedi.

 

'Ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız'

 

Önümüzdeki dönemin yapısal reform ajandasına bakıldığında 70, 80 ayrı reform alanı öngördüklerini ifade eden Babacan, Türkiye ekonomisiyle ilgili problemli alanların çoğunun yapısal olduğunu, dolayısıyla o sorunların çözümünün de yine yapısal reformlarda aranılması gerektiğini belirtti.

Türkiye’de tasarruf bilincinini artırılmasına devam edilmesi gerektiğini vurgulayan Babacan, ”Yani ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Devlet ayağını yorganına göre uzatacak, şirketlerimiz ayağını yorganlarına göre uzatacak, halkımız ayağını yorganına göre uzatacak. Artık atasözü olmuş bu tabiri yeniden sorgulamaya, yeniden değerlendirmeye gerek yok. Ülkemizde tasarruf bilincini artırmaya çalışacağız” diye konuştu.

Kamu ve özel kesimde israfın azaltılmasının temel hedefleri olması gerektiğini belirten Babacan, ”Yerinde ve gelirimizle orantılı harcamaya evet ama israfa hayır” dedi.

Ekonominin rekabet gücünü destekleyecek ve kayıtdışılığını azaltacak basit ve öngörülebilir vergi politikalarının da önümüzdeki dönemde önemli olacağını anlatan Babacan, vergiye uyumun artırılması ve vergi tabanının genişletilmesine yönelik çalışmaların sürdürüleceğini kaydetti.

 

'Kamu borç stoku, gelişmiş ekonomilerin en büyük problemlerinden biri'

 

"Bu kadar kısa bir zamanda bu kadar yüksek bir artış, gerçekten dikkatle izlenmesi gereken bir durum" diyen Babacan, Avro Bölgesi’nde kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranının da alınmış veya alınacak bütün tedbirlere rağmen artmaya devam ettiğini söyledi.

Kamu borç stokunun, gelişmiş ekonomilerin en büyük problemlerinden biri olduğunu vurgulayan Babacan, ABD’nin kamu borç stokunun milli gelire oranı 2007 yılında yüzde 67 iken, gelecek yıl yüzde 111’e çıkmasının beklendiğini ifade etti.

 

'Petrol fiyatlarının yaklaşık 110 dolar seviyesinde seyredeceğini varsaydık'

 

Babacan, petrol fiyatlarının ise yüksek ve dalgalı seyrettiğine işaret ederek, "Biz, OVP döneminde petrol fiyatlarının yaklaşık 110 dolar seviyesinde seyredeceğini varsaydık. Bu, aynı zamanda uluslararası kuruluşların beklentileriyle yakın ama daha çok da bizim petrol tedarik ettiğimiz ülkelerin arz durumunu ve bizim talep kompozisyonumuzu dikkate alan bir değerlendirme” diye konuştu.

OVP’de büyümeden istihdama, kamu maliyesine, ödemeler dengesine ve enflasyona kadar hedefler şöyle belirlendi:

 

Büyüme

 

Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken; dönem içerisinde küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, Türkiye’nin ticaret ortaklarının ise daha ılımlı büyüyeceği, yükselen piyasa ekonomilerine sermaye girişinin devam edeceği, Türkiye’nin ithalat ve ihracat fiyatlarının yatay bir seyir izleyeceği varsayıldı.

Programda, AB ülkeleri başta olmak üzere dış pazarlardaki talep belirsizliği nedeniyle 2013 yılında GSYH büyümesi yüzde 4 olarak öngörüldü. 2014 ve 2015 yıllarında ise büyümenin potansiyel seviyesine yakınsayarak yüzde 5 seviyesinde gerçekleşmesi hedef alındı.

Bu dönemde büyümeye dış talebin katkısının sınırlı kalması, büyümenin esas itibarıyla yurtiçi talep kaynaklı olması öngörüldü.

 

Tüketim harcamaları da yurtiçi tasarruflar da artacak

 

Program döneminde, reel olarak yıllık ortalamada, özel tüketim harcamalarının yüzde 4, özel sabit sermaye yatırımlarının yüzde 7, kamu tüketim harcamalarının yüzde 3,4, kamu sabit sermaye yatırımlarının ise yüzde 4,3 oranında artması öngörüldü.

Son yıllarda önemli ölçüde düşen yurtiçi tasarrufların dönem boyunca artarak, program dönemi sonunda yüzde 16,7’ye ulaşmasının beklendiği programda, bu gelişmede özel kesim tasarruflarındaki artışın belirleyici olacağı kaydedildi.

 

Toplam istihdam artışı 1,5 milyon kişi olacak

 

Program dönemi boyunca hem kamuda hem de özel kesimde tasarruf yatırım açığı oluşması öngörüldü. Söz konusu dönemde ekonomik büyümeyle birlikte tarım dışında 1,6 milyon kişi ilave istihdamın yaratılması beklenirken, tarım istihdamında beklenen sınırlı gerilemenin etkisiyle toplam istihdam artışının 1,5 milyon kişi olacağı tahmin edildi.

Dönem sonunda işgücüne katılma oranının yüzde 49,8, istihdam oranının yüzde 45,5, işsizlik oranının ise yüzde 8,7 olması beklendi.

Genel devlet harcama ve gelirleri son dönemde ulaştığı seviyelerde seyredecek

2012 yılı sonunda yüzde 1,7 olacağı tahmin edilen kamu kesimi açığının GSYH’ya oranının OVP dönemi sonunda yüzde 0,9’a gerilemesi, aynı şekilde, 2015 yılı genel devlet açığının GSYH’ya oranının da 2012 yılında gerçekleşmesi beklenen yüzde 1,6 seviyesinden yüzde 0,9’a düşmesi hedeflendi.

Programda, GSYH’ya oran olarak, genel devlet harcama ve gelirlerinin son dönemde ulaştığı seviyelerde seyretmesi beklendi.

 

Borç stokunun GSYH’ya oranı düşecek

 

2012 yılında yüzde 27,2 olarak gerçekleşeceği tahmin edilen sosyal güvenlik primleri dahil vergi yükünün (vergi red ve iadeleri hariç) GSYH’ya oranının, 2013 yılında yüzde 28,2 olarak gerçekleşeceği ve Program dönemi sonunda yüzde 27,5 seviyesine gerileyeceği öngörüldü.

GSYH’ya oran olarak, 2011 yılında yüzde 39,2 düzeyinde gerçekleşen AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun 2012 yılında yüzde 36,5 düzeyine gerilemesi beklenirken, söz konusu oranın düzenli bir azalma eğilimi göstererek Program dönemi sonunda yüzde 31 düzeyinde gerçekleşmesi öngörüldü.

 

Yıllık ortalamada ihracat yüzde 5,7, ithalat yüzde 5,4 artacak

 

Program döneminde Türkiye’nin ticaret ortaklarının büyümesinin ılımlı seyredeceği, ihracatta pazar ve ürün çeşitlenmesinin artacağı tahmin edilirken, ihracat ve yakıt dışı ithalat fiyatlarının birbirine yakın seviyelerde ve düşük oranda artacağı, böylece dış ticaret hadlerinde kayda değer bir değişim olmayacağı öngörüldü.

Bu çerçevede, Program döneminde yıllık ortalamada reel olarak ihracatın yüzde 5,7, ithalatın ise yüzde 5,4 oranında artacağı tahmin edildi.

 

Cari açık

 

Dönem boyunca parasal olmayan altın ihracat ve ithalatının geçmiş yıllar seviyesine dönmesi beklenirken, 2012 yılı sonunda 59,1 milyar dolar olacağı tahmin edilen yakıt ithalatının, büyüme performansı ve petrol fiyatlarındaki beklentilere göre dönem sonunda 65,4 milyar dolar olarak gerçekleşmesi tahmin edildi.

2012 yılında turizm gelirlerinin beklenen seviyenin biraz altında kalacağı, program döneminde ise turizm gelirlerinin ortalama yüzde 6,5 oranında artacağı öngörüldü.

Bu arada, Program döneminde yurtiçi tasarrufları artırmaya ve ekonominin üretim yapısının ithalata olan yüksek bağımlılığını azaltmaya yönelik politikaların da katkısıyla, 2012 yılı sonunda yüzde 7,3 olarak gerçekleşmesi beklenen cari işlemler açığının GSYH’ya oranının dönem sonunda yüzde 6,5’e inmesi hedeflendi.

 

Enflasyon

 

Toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının Program döneminde devam edeceği ve emtia fiyatlarının istikrarlı seyredeceği öngörülen programda, gıda enflasyonunun yüzde 7 civarında dalgalanacağı ve Brent tipi ham petrol fiyatlarının 110 dolar seviyesinde kalacağı beklentisine yer verildi.