Gündem

'Aysel Tuğluk'un sekülerleri Kürtlere ne yaptı?'

Abdülkadir Selvi, Aysel Tuğluk'un yazısına cevap verdi

01 Kasım 2014 13:44

Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Van Milletvekili ve DTK Başkanı Aysel Tuğluk’un “Süreç konusunda devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır” sözlerine, “Aysel Hanım bu ülkede seküler güçler göreve gelmedi değil. Tek Parti yönetimi ya da darbeler yoluyla... Ara rejim hükümetleri de oldular, koalisyon ortaklığı da yaptılar. Ne zaman işbaşına geldilerse ilk iş olarak Kürtleri ve dindarları ezdiler. Aysel Tuğluk bu açıdan bir ilki başardı. Darbelerden en büyük zararı Kürtler görmesine rağmen ilk kez bir Kürt siyasetçi, seküler güçleri göreve çağırdı” karşılığını verdi.

Abdülkadir Selvi, Aysel Tuğluk’un T24’te “Kobanê'den sonra çözüm süreci ve AKP'nin tükenişi” başlığıyla yayımlanan (29 Ekim 2014) yazısına köşesinden cevap verdi. Selvi yazısında, “Yapılanları sayıp dökecek değilim. Çünkü daha yolun başındayız. Ama barışı sağlama konusunda kararlıyız. Aysel Hanım hem de sizin seküler güçlerinizin direnişine rağmen” ifadelerini kullandı.

Selvi’nin Yeni Şafak’ta “Aysel Tuğluk'un sekülerleri Kürtlere ne yaptı?” başlığıyla yayımlanan (1 Kasım 2014) yazısı şöyle:

 

Aysel Tuğluk'un sekülerleri Kürtlere ne yaptı?

 

Her defasında kendini aşan bir öneri ile karşımıza çıkıyor Aysel Tuğluk.

Beni şaşırtıyor dersem yalan olur. Tam tersine beni şaşırtmamaya devam ediyor.

En son marifeti, 'Devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır' çağrısı yapmak oldu.

Bu ülkede devletin geleceğini tehlikede gören seküler güçlerin nasıl işbaşına geldiğini iyi biliriz. Göreve geldikten sonra ne yaptıklarını da bildiğimiz gibi.

Bab-ı Ali baskınından bu yana bizde darbeler hep uçurumun kenarına gelmiş olan devleti kurtarmak için yapıldı. Açın bakın 12 Eylül'ün, 27 Mayıs'ın, bildirilerine. Hepsinde aynı zihniyeti görürsünüz.

Darbeciler her zaman iki kesimi tehdit olarak gördü.

1-İrtica bahanesiyle dindarları

2-Bölücülük maskesi altında Kürtleri.

Aysel Hanım bu ülkede seküler güçler göreve gelmedi değil. Tek Parti yönetimi ya da darbeler yoluyla... Ara rejim hükümetleri de oldular, koalisyon ortaklığı da yaptılar.

Ne zaman işbaşına geldilerse ilk iş olarak Kürtleri ve dindarları ezdiler.

Aysel Tuğluk bu açıdan bir ilki başardı. Darbelerden en büyük zararı Kürtler görmesine rağmen ilk kez bir Kürt siyasetçi, seküler güçleri göreve çağırdı.

Aysel Tuğluk 27 Mayıs 2007 tarihinde Radikal'de yazdığı bir yazıda, 'Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir' demişti.

Kemalist Türk milliyetçilerini görmüştük de Aysel Tuğluk sayesinde Kemalist Kürt milliyetçilerinden de haberimiz oldu.

Aysel Tuğluk, Trabzon'daki Atatürk Köşkü'nü gördü mü bilmem. Ama orada Atatürk'ün kendi eliyle çizdiği 'Dersime Harekat Planı'nın orijinalinin sergilendiğinden haberi vardır.

'Dersim'in kayıp kızları' belgeselini izlediniz mi Aysel Hanım? İşte sizin göklere çıkardığınız Uluslaşma, önce yetim bırakılıp sonra evlatlık verilen Dersimli çocukların üzerinden gerçekleştirildi.

Bilmem İhsan Sabri Çağlayangil'i hatırladınız mı? Hani Dersim katliamıyla ilgili olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun röportaj yaptığı İhsan Sabri Çağlayangil. Ne demişti?' Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden bunları fare gibi zehirledi'

21.12.2011 tarihli Radikal'de, Dersim'de zehirli gaz kullanıldığı haberine yer verilmişti. Hem de 29 Ocak 1947 tarihli İngiltere Büyükelçiliği'nin yazışmalarına dayanılarak.

Aysel Tuğluk, sizin sekülerler, uluslaşma bilincini Kürtlere zehirli gazı layık görerek yapmışlardı.

O uluslaşma bilinci, 'Zilan Deresi'ndekiler tamamen imha edildi' raporlarıyla sağlandı. Günlerce kan aktı Zilan deresi Aysel Tuğluk, kan...

Göreve çağırdığınız seküler güçlerin işbaşında olduğu Tek Parti devrinde, Kürtler, tehdit olarak görülüyor, Türkleştirilmeleri için projeler yürütülüyordu. İsmet Paşa'nın Doğu Raporunu okuduğunuzda ne dediğimi anlarsınız.

Yine sizin göreve çağırdığınız darbeciler ne zaman işbaşına gelse ilk işleri Kürtleri cezalandırmak oldu. 27 Mayıs'ta darbe yaptıklarında Kürtleri toplamışlardı Sivas kampına.

Cemal Gürsel, Ankara'nın göbeğine, 'Kürdüm diyenin yüzüne tükürün' pankartını astırmıştı.

Sizin göreve çağırdığınız seküler güçler, 12 Eylül darbesini gerçekleştirdiklerinde Kürtlere nasıl baktıklarını Diyarbakır Cezaevi'ndeki uygulamalarıyla göstermişlerdi. Cezaevi Komutanı Esat Oktay Yıldıran'ın köpeği Co'nun karşısında esas duruşta istiklal marşı okutmak suretiyle. Ne yaptıklarını Gültan Kışanak'a, Ahmet Türk'e sor. Ya da kendini yakan Kemal Pir'in bedeninden öğren.

90'lı yıllarda da görevlerinin başındaydı sizin seküler güçler.

OHAL rejimiyle, faili meçhul cinayetlerle, bir binenin bir daha gelmediği Beyaz Toros'la yönettiler bölgeyi.

Bırakın Kürtçe konuşmayı, Kürt demenin bile yasak olduğu yıllardı. Sizin seküler komutanların Yeşilyurt'ta Kürtlere ne yedirdiğini hatırlıyor musunuz?

Aysel Tuğluk kendini aşmakta kararlı ya. 'AKP çizgisi Türkiye'nin bütünü için şu an yürürlükteki en büyük tehlikedir' diyor.

Bu AK Parti ne yapmış?

Yeni Dersim sürecini mi başlatmış?

Yok. Çözüm süreci başlatmış.

Yani Kürdün ben Kürdüm demesinin yasak olmadığı bir süreç.

Şivan Perver'in Diyarbakır meydanında Kürtçe türküler söyleyip, Barzani'nin Kürtçe konuşma yaptığı bir süreç.

Öcalan'la görüşmeleri başlattığı, HDP'den bir heyetin İmralı'ya gidiş gelişini sağladığı, bir dönem Öcalan ile avukatların görüşmesine imkan verdiği, bu ülkenin savaş uçakları ile bu ülkenin topraklarını bombalatmadığı, Kürt ve Türk gençlerinin ölmemesi için gayret gösterdiği için mi Türkiye açısından en büyük tehlikeyi oluşturuyor?

Bilmem Diyarbakır Belediyesi'ne, Sur'a, Mardin'e yolunuz düştü mü? Orada resmi levhalar bile artık Kürtçe yazılabiliyor, Kürtçe seçim afişleri asılıp, Kürtçe propaganda yapılabiliyor. Yani siz mitingde Kürtçe konuşma yaptığınız için artık cezaevine girmeyeceksiniz Aysel Hanım. Hem de AK Parti sayesinde...

Sizin göreve çağırdığınız sekülerler işbaşındayken Meclis'ten alınıp Ulucanlar Cezaevine atıldı Leyla Zana'lar, Sırrı Sakık'lar. Sizin Türkiye'nin bütünlüğü için tehdit olarak gördüğünüz AK Parti döneminde yapılan değişiklikle özgürlüklerine kavuştular.

Sizin sekülerlerin partisi SHP'de bir grup milletvekili Paris'teki Kürt konferansına davet edildiği için ihraç edilmişti. Hatırlamadıysanız Ahmet Türk'e sorun. Şimdi Kürt konferansları Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde yapılıyor.

Yapılanları sayıp dökecek değilim. Çünkü daha yolun başındayız. Ama barışı sağlama konusunda kararlıyız. Aysel Hanım hem de sizin seküler güçlerinizin direnişine rağmen...