Gündem

AYM üyesinden boşanan eşlerin mal paylaşımıyla ilgili düzenlemeye "kul hakkı" itirazı!

"Kişiye ait bir malı onun rızası olmaksızın elinden almak kul hakkına müdahale niteliğindedir"

17 Ocak 2017 10:59

Anayasa Mahkemesi’nin boşanan eşlerin mal paylaşımında "kişisel malların gelirlerinin de katılacağına" ilişkin kuralın iptal istemini reddeden kararına skandal bir karşı oy yazısı geldi. AYM üyesi Celal Mümtaz Akıncı, düzenlemenin iptal edilmesi gerektiğini savunurken dini bir kriter olan "kul hakkı" kavramını gerekçe gösterdi.

Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi’nin boşanan eşler arasındaki mal paylaşımında “edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel malların gelirlerinin de katılacağına” ilişkin kuralın iptal istemini reddeden kararında skandal bir ifade yer aldı. AYM üyesi Celal Mümtaz Akıncı, düzenlemenin iptal edilmesi gerektiğini savunurken dini bir kriter olan “kul hakkı” kavramını gerekçe gösterdi. Akıncı’nın karşı oy yazısında “Kişiye ait bir malı onun rızası olmaksızın elinden almak mülkiyet, kişi ve kul hakkına müdahale niteliğindedir” ifadesi yer aldı.

Akıncı’nın karşı oy yazdığı karardaki yerel mahkeme başvurusunda da kadınlar lehine getirilen düzenlemeye “sosyalist” olduğu gerekçesiyle karşı çıkılmıştı.

Kayseri 5. Aile Mahkemesi, kişisel malların gelirlerinin "katılma alacağına" konu edileceğine ilişkin Medeni Kanun’daki düzenlemenin mülkiyet hakkına makul bir gerekçe olmaksızın yapılan müdahale" olduğu gerekçesiyle AYM’ye başvurdu. Düzenlemeyi eleştirirken “eşler arasında mülkiyet yönüyle adeta özel mülkiyetin terk edilip sosyalist ülkelerde uygulanan ortak anlayış benimsenmiştir" ifadelerini kullanan mahkeme "Diğer eşe bu şekilde bir mali hak tanınması resmi evlilikleri engelleyecektir. Bu nedenlerle, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın kişisel malların gelirlerinin de edinilmiş mallardan sayılması hakkındaki kural, Anayasa’ya aykırıdır" diyerek düzenlemenin iptalini istedi.

AYM: Kadını koruyor

AYM bu başvuruya ilişkin kararını geçen hafta tamamladı. Kararda, iptali istenen kuralın "ailenin ve özellikle kadınların korunmasını sağlamak için" kamu yararı amacıyla çıkarıldığı belirtildi. Kuralın ayrıca eşler tarafından beraberce yönetilen evlilik birliğinin giderlerine, eşlerin güçleri oranında emek ve malvarlıklarının katılması amacını gerçekleştirmeye yönelik olarak adil ve dengeli bir sistem öngördüğü ifade edilen kararda "Bu nedenle kuralla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin meşru bir amaca dayanmadığı söylenemez" dendi.

"Kul hakkı" şerhi

Üyeler Serruh Kaleli ve Celal Mümtaz Akıncı’nın karşı çıktığı karar, 2’ye karşı 15 oyla alındı. Düzenlemenin iptal edilmesini isteyen Akıncı, yazdığı karşı oy yazısında "kişisel malların idaresi esnasında doğan zarardan diğer eş nasıl sorumlu tutulmuyor ise yararından da nemalanmaması gerektiğini" savunarak şu ifadeleri kullandı:

"Medeni Kanun’da kişisel bir malın geliri de kişisel kabul edilmiştir. Kişiye ait bir malı onun rızası olmaksızın elinden almak mülkiyet, kişi ve kul hakkına müdahale niteliğindedir. Kuralla yapılan müdahale sonucunda toplumsal olmaktan çok kişisel bir çıkar ve yarar korunmaktadır. Bir kişinin elinden rızası dışında malını alıp bir başka kişiye vermek ve bunun da ‘kamu yararı’ amacıyla yapıldığını söylemek ‘kamu yararı’ kavramını, amacı dışında aşırı bir şekilde genişletmek olur ki bu durum ‘hakkı olana hakkını vermek’ olarak tanımlanan ve anayasanın 2. maddesinde ifade olunan genel ‘adalet’ kavram ve tanımına uygun düşmez."

Sivas’ta da avukattı

AYM kararına dini bir kavram sokan Akıncı, 26 yıldır avukatlık yaptığı Afyonkarahisar’da Baro Başkanı iken, TBMM’deki AKP çoğunluğu tarafından 2010’da Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. Akıncı, Sivas katliamı davasında bazı sanıkların avukatlığını yaptığı için de gündeme gelmişti. CHP milletvekili ve Sivas katliamında mağdurların avukatı olan Şenal Sarıhan, Akıncı’nın özellikle oteldeki perdelerin yakılması, otelin yanması konularında çok aktif rolü olan Ali Kurt, Cafer Kaya Soykök, Tufan Caymaz gibi isimlerin avukatlığını yaptığını açıklamıştı.

Kişisel mallar

Medeni Kanun'a göre eşler aralarında sözleşme yaparak başka bir mal rejimi kararlaştırmadıkları halde, boşanma sırasında malların paylaşımı "edinilmiş mallara katılma rejimine" tabi oluyor. Kanun, “eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan, bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerlerini, manevî tazminat alacaklarını” ifade eden “kişisel malları” edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamına almıyor. Yani kişisel mallar edinilmiş mallar arasında sayılmadığı için eşler birbirlerinin kişisel malları üzerinde hak ileri süremiyor. Ancak kanun, kişisel mallar üzerinden elde edilen gelirlerin ise edinilmiş mallar arasında sayılacağını yani boşanma sırasında eşlerden birinin bu gelirin yarısını talep edebileceğini düzenliyor. Örneğin eşlerden birinin evlenmeden önce aldığı veya evlendikten sonra kendisine miras kalan evden boşanma tarihine kadar elde edilen kira geliri üzerinde diğer eş hak talebinde bulunabiliyor.