Gündem

AYM Başkanvekili: AİHM'deki ifade özgürlüğü konulu dosyaların yarısı Türkiye'den

'Türkiye’nin özellikle tutukluluk, adil yargılanma hakkı ve özgürlük konusunda daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum'

19 Nisan 2015 01:04

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanvekili Alparslan Altan, Türk Hukuk Enstitüsü'nün, Kayseri Şubesi'nde bir toplantıya katıldı. Burada, "Anayasa Mahkemesi'nce Bireysel Başvuru" konulu bir konferansa konuşmacı olarak katılan Altan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen ifade özgürlüğü konulu dosyaların yarısının Türkiye ile ilgili olduğunu söyledi.

Kayseri'de düzenlenen konferansta, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sürecini anlatan Alparslan Altan, bireysel başvuru sisteminin Türkiye’de hızla oturduğunu anlattı. AYM'nin ifade özgürlüğüyle ilgili verdiği kararların, Columbia Üniversitesi tarafından altın madalya ile ödüllendirildiğini söyleyen Altan'ın konuşması şu şekilde:

“AİHM, Türkiye’nin Strasbourg’taki karnesini iyileştirmesi bakımından, ortaya performansı Türkiye ile benzer veya Türkiye’den daha kötü olan ülkeler açısından örnek bir uygulama olarak görmektedir. 2014 yılı yazında Strasbourg’ta yapılan uluslararası bir sempozyumda birçok ülkeden temsilciler katıldı ve bu toplantılarda biz Türkiye’deki bireysel başvuru sistemini anlatmış olduk. Bu da Türkiye’deki sistemin geldiği nokta açısından sevindirici bir gelişme.”

 

Türkiye, 2013'te beşinci, 2014'te dördüncü sırada

 

”Ancak, başvuru sayıları itibariyle çok olumlu gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Bireysel başvuru öncesinde Türkiye Rusya’dan sonra aleyhine en fazla başvuru yapılmış ülkeler arasındaydı. 2010 yılı sonu itibariyle Türkiye’ye karşı açılmış olan dava sayısı 19.000 civarındaydı ve önceki yıla göre yüzde 40’a yakın bir artış göstermişti. Türkiye aleyhine açılan davaların yüzde 60’lık bölümü önemli davalardan oluşuyordu. Bu sayı, hakkından bizden başka başvuru olan Rusya’ya bakıldığında iki katını oluşturmakta. Yine yıllık istatistiğe bakıldığında Türkiye, yüzde 20’ye yaklaşan oranla hakkında en çok ihlal kararı verilen devletti. 2010 yılı itibariyle bakanlar komitesi gündeminde 47 devlet aleyhine 9.922 karar bulunurken, bunların yüzde 20’ye yakını Türkiye hakkında verilmiş kararlardan oluşuyordu ve bu rakamlara bakıldığında neredeyse kararların 5’te 1’i Türkiye aleyhineydi. Tazminat miktarlarında da 2010 yılında Türkiye aleyhine 24.542.000 euro tazminata hükmedildi. Bu gelişmeler, anayasa koyucuyu bireysel başvuru sistemine yöneltti. Bireysel başvuru sonrası bakıldığında AİHM gündemindeki dava başvuru sayıları bakımından, 2013 yılında Türkiye 5’inci sıradaydı, 2014 yılında ise 4’üncü sırada yer aldı. Bu gelişme AYM’ye bireysel başvuruyu yoğunlaştırmasının yanında Adalet Bakanlığı’nda oluşturulan tazminat komisyonu da etkili oldu. Tazminat komisyonu, AİHM önünde bekleyen benzer nitelikteki toplu dosyaları bu komisyon aracılığıyla tazminata karar verilerek gündemden kaldırılmasını amaçlayan bir sistemdir. Bu konuda da epey başarı sağlandı.”

 

 'İhlal sayıları açısından önceki kara tablonun devam ettiğini görüyoruz'

 

Altan, AİHM’e Türkiye’den giden dosyaların büyük bölümünün özgürlük, güvenlik ve adil yargılama hakkı olduğunu söylerek, ”AİHM verdiği kararlara bakıldığında, çoğunluğu geçmişe yönelik olduğu için Türkiye’nin o zamanki mevzuat ve uygulamalara yönelik olduğu için ihlal sayıları açısından önceki kara tablonun devam ettiğini görüyoruz. Başvuru konusu dosyalardaki ihlal nedenlerine bakıldığında, büyük ölçüde özgür, güvenlik hakkı ve adil yargılanma hakkıyla ilgili başvurulardan oluşuyor. Türkiye hakkında açıklanan kararlarda yüzde 45’i özgürlük ve güvenlik hakkıyla, 44’ü de adil yargılanma hakkıyla ilgili kararlardan oluşuyor. Türkiye 2013 yılında 9 kararla ifade özgürlüğü konusunda ihlalle karşılaşırken, 2014’te ise bu karar 24’e yükselmiş ve ifade özgürlüğü ile ilgili verilen ihlal kararlarının yarısının Türkiye ile ilgili olduğunu maalesef üzülerek görüyoruz. Bu da Türkiye’nin özellikle tutukluluk, adil yargılanma hakkı ve özgürlük konusunda daha dikkatli olması mevzuat ve uygulamalarında bu konularla ilgili gerekli hassasiyeti gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.