Gündem

AYM, 2004'te 37 kişinin öldüğü tren kazasına ilişkin hak ihlaline hükmetti: Hiçbir unsur yargılamanın bu denli uzamasını haklı kılmaz!

Yüksek Mahkeme, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi

07 Aralık 2018 00:38

Anayasa Mahkemesi, Sakarya'da 2004'te 37 kişinin öldüğü, 90 kişinin yaralandığı ve halen yargılaması süren tren kazasına ilişkin yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine hükmetti. AYM kararında “Meydana gelen olayda ölen ve yaralananların fazlalığı nedeniyle ölenlerin yakınları ile yaralıların ifadelerinin tespitinin uzun zaman alması anlaşılabilir bir durum olmakla birlikte, soruşturmadaki hiçbir unsur yargılamanın bu denli uzamasını ve henüz sonuçlandırılamamasını haklı kılmamaktadır. Bu sebeple başvurucu yakınlarının ölümüyle ilgili soruşturmanın makul süratle yürütüldüğü söylenemez” ifadelerine yer verildi.

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan kararda, İstanbul-Ankara seferini yapan yolcu treninin Sakarya'nın Pamukova ilçesinde 22 Temmuz 2004'te raydan çıkması sonucu 37 kişinin öldüğü, 90 kişinin de yaralandığı anımsatıldı. 

Karara göre, olaya ilişkin Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Başsavcılık tarafından birinci makinist F.K, ikinci makinist R.S. ve tren şefi K.C. hakkında Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. 

Yargılamada K.C'nin beraatine hükmedilirken, F.K. 2 yıl 6 ay hapis ve bin lira adli para cezası, R.S. ise 1 yıl 3 ay hapis ile 733 lira adli para cezasına çarptırıldı. 
İlk derece mahkemesinin kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 12 Temmuz 2010'da K.C. hakkındaki davayı zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle düşürdü, diğer sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararlarını ise bozdu. 

Bozma sonrası yargılamada ilk derece mahkemesi, dava zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle sanıklar hakkında açılan davaların düşürülmesine karar verdi. Bu karar da bir kısım katılan vekili tarafından temyiz edildi. 

Gerekçeli kararın bazı katılanların vekiline tebliğ edilmediğini belirleyen ve bahse konu eksikliğin giderilmesi için dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmeden Yargıtay 12. Ceza Dairesi, sanıklar hakkındaki hükmün bozulmasına karar verdi. 

Bozma sonrası yargılamada mahkeme, sanıklardan R.S'nin 1 yıl 15 gün hapis ve 50 lira adli para cezası, F.K'nin ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 152 lira adli para cezasına çarptırılmasını kararlaştırdı. Mahkeme, sanık R.S. hakkında verilen cezaları erteledi. Bu karar da temyiz edildi, temyiz incelemesi ise henüz sonuçlanmadı. 

AYM'ye başvuru

Kazada hayatını kaybeden bir kişinin 2 çocuğu, 21 Ocak 2015'te Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvurucular, ceza yargılamasına ilişkin sürecin uzadığının, yargılamanın sonuçlandırılmayarak sorumluların nihai olarak cezalandırılamadığını, yargılamanın uzunluğu nedeniyle mağduriyetlerinin giderilmediğini belirtti. 

Yüksek Mahkeme, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine, başvuruculara müştereken 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. 

Karadan

Yürütülen soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerektiğinin ifade edildiği kararda, bu hususun hukuk devletine bağlılığın sağlanması, hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gereklilik olduğu vurgulandı. 

Kararda, 2004 yılında meydana gelen olay hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma 2 aydan daha kısa sürede tamamlandığı bildirildi. 

Ceza mahkemesinin ilk kararını 2008'te verdiğinin hatırlatıldığı kararda, şunlar kaydedildi: 

"Ne var ki kararın kanun yoluna başvurma hakkı olan bazı kişilere tebliğ edilmemesi nedeniyle ilk bozma kararına ilişkin temyiz süreci yaklaşık 2 yıl 6 ay, ikinci bozma kararına ilişkin temyiz süreci ise yaklaşık 2 yılda sonuçlanmıştır. Ceza mahkemesince en son 24 Kasım 2014 tarihinde karar verilmiş olup yargılama henüz sonuçlandırılmamıştır. Olayda ölen ve yaralananların fazlalığı nedeniyle ölenlerin yakınları ile yaralıların ifadelerinin tespitinin uzun zaman alması anlaşılabilir bir durum olmakla birlikte soruşturmadaki hiçbir unsur yargılamanın bu denli uzamasını ve henüz sonuçlandırılmamasını haklı kılmamaktadır. Bu sebeple başvurucuların yakınlarının ölümüyle ilgili soruşturmanın makul süratle yürütüldüğünün söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır."