Dünya

Avrupa basınının gündeminde bugün ne var?

Alman basınında Suriye’deki durum ve Almanya’da emeklilik yaşında çalışanların sayısında kaydedilen hızlı artış, İngiliz basınında ise İngiltere Başbakan Yardımcısı Nick Clegg'in 'zenginlerin daha çok vergi vermesi' önerisine ilişkin haberler

29 Ağustos 2012 12:25

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Suriyeli muhalefetin Berlin'de Beşar Esad sonrası dönem için sunduğu plana eleştirel yaklaşıyor:

“Ülkelerini on yıllardır görmemiş sürgündeki Suriyeliler, Esad’ın devrilmesini hızlandırmak yerine, sonu gelmez koltuk kavgası ile bloke ediyor. Berlin’den gelen fikirler iyi niyetli. Ama sürgündeki muhalefetin Suriye’de kökleri bulunmadığından ortaya koydukları fikirler boşlukta asılı kalmaya mahkum. Suriye Ulusal Konseyi ve Berlin’deki muhaliflerin Suriye içindeki muhalefetle konuşmaya bile yanaşmaması iyiye işaret değil. Suriye’de cinayetler devam ediyor. Rejim askerleri geri çekilmiyor, sayıları 2 bini bulan yerel asi gruplar bir gerilla savaşı veriyor. Berlin’deki fikir cimnastiği ile Suriye’nin gerçekleri arasında derin bir uçurum var.”

Münchner Merkur gazetesinin yorumu da aynı yönde:

“The Day After - Ertesi Gün gibi pek de orijinal olmayan bir ad altında sunulan planda, ‘belli kişilerin keyfî iktidarıyla yönetilen Suriye'nin hukuk devletine dönüşmesi gerektiği' söyleniyor. Kulağa iyi geliyor ama bunu kim garanti edecek? Bir iktidar boşluğu oluşmasını, İslamcıların darbe yapmasını, teröristlerin ortaya çıkmasını, Hrıstiyanların sürülmesini, Esad’ın da mensubu bulunduğu Alevi cemaatin katliamlara kurban gitmesini kim önleyecek? Herhalde muhalif asiler değil.”

Münster kentinde yayımlanan Westfaelische Nachrichten gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Suriyeli mülteciler akın ediyor, Türkiye sınırlarını kapatıyor, muhalefet bölünmüş durumda ve hafiyeleri kendi halkına karşı günah işlemekten kaçınmadığı için Esad hâlâ görevde. Üstüne üstlük bölgesel ve bölgeler arası çatışmalar ufukta belirmeye başlıyor. Rusya, Çin, Suudi Arabistan, İran, Şiiler, Sünniler, Kürtler… Hepsi işin içinde. Bir ülke iç savaş ve intikam sarmalının içine sürükleniyor.”

Almanya'da emeklilik yaşında çalışmaya devam edenlerin sayısı hızla artıyor. Bild gazetesi bunu olumlu bir gelişme olarak görüyor:

“Hayat 66'sında başlar… Almanya'da giderek daha fazla emekli için Udo Jürgens'in bu şarkısı, yeni yaşam tarzı haline geliyor. Emeklilik yaşındaki yaklaşık 800 bin kişi çalışıyor. Bu, şimdiye kadarki en yüksek rakam. İyi yanı, çoğunun bunu gönüllü olarak yapması. Emekli maaşının yetmemesinden değil, canı öyle istediği, çalışmaktan keyif aldığı için. Sağlığı yerinde ve iş görür durumda olduğu için. Yaşamın ortasında yer almaya devam ettiği, kendisini yaşlı hissetmediği için. Bu güzel bir gelişme.”

Berlin'de yayımlanan Tageszeitung ise aynı görüşte değil:

“Düşen emekli maaşları nedeniyle hızla artan sayıda yaşlı, mini işlerde çalışıyor. Bunlar yönetici ya da eczacı değil. Ağırlıklı olarak basit hizmet işlerinde çalışıyorlar. Temizlik, raf toplama, göz kulak olma gibi. 75 yaşının üstünde olsalar da. Geçtiğimiz yıllarda emeklilik sisteminde yapılan her reform, yaşam boyunca derinleşerek gelen mevcut toplumsal uçurumu daha da kötüleştiriyor. Bu sonuçları, yaşlılıkta yaşamın renklenmesi, imkanların çeşitlenmesi olarak gören pek çok kişi var. Yetmiş yaşına gelip bilgisayar önünde oturmak yerine market raflarının önünde eğilip kalkmak zorunda kaldıklarında çok şaşıracaklar.” (Deutsche Welle Türkçe)


İngiliz basını


İngiltere basınında bugün Independent muhabiri Roberst Fisk'in Daraya izlenimleri ile İngiltere Başbakan Yardımcısı Nick Clegg'in 'zenginlerin daha çok vergi vermesi' önerisi öne çıkıyor.

Independent gazetesinde, deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk’in Şam’ın Daraya kasabasından izlenimleri dikkat çekiyor.

Yaklaşık 245 ceset bulunan ve katliam yapıldığı iddia edilen Daraya’ya giren ilk Batılı gazeteci olan Fisk, katliamın ‘başarısız olan bir esir takası görüşmesinden kaynaklanmış olabileceğini’ yazıyor.

Fisk’in konuştuğu Suriyeliler, rejim birlikleri kasabaya girmeden önce Özgür Suriye Ordusu’nun askerleri ve sivilleri rehin aldığını, silahlı muhalifler ve Suriye ordusu arasında esir takası müzakereleri yapıldığını anlatıyor.

Müzakerelerle ilgili hiçbir resmi açıklamanın yapılmadığı belirtilen haberde, Independent’a konuşan bir Suriyeli yetkilinin ‘uzlaşı için tüm olasılıkları tükettikleri’ ifadesi yer alıyor.

Darayalılara göre, rejim birlikleri ile akrabalıkları bulunduğu için muhalifler tarafından rehin alınan siviller ve askerler ile ordunun elindeki esirlerin takas edilmesi için her iki taraf da girişimlerde bulunmuş ancak başarısız olunmuş.

Gazeteye konuşan kasabalılar, Suriye ordusunun görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine Daraya’ya doğru ilerlediğini belirtiyor.

Ordu birlikleri ile beraber Sünni mezarlığına girdiğini ifade eden Fisk, etraftaki keskin nişancıların askerlere ateş açtığını, kurşunların arkasına saklandıkları zırhlı araca isabet ettiğini yazıyor.

Görgü tanıklarının ifadelerine yer verilen haberde, Daraya’daki cesetlerin bazılarının rejim birliklerine ve postacılara ait olduğu belirtilirken, Fisk şu yorumu yapıyor:

“Anlatılanlar doğruysa silahlı kişiler Suriye ordusu mensupları değil, silahlı isyancılardı.”

Haberde ayrıca, silahlı muhaliflerin üs olarak kullanmak için Daraya’da bir evi talan ettikleri de yazıyor.


'Kürek kölesi' Putin'in malvarlığı el yakıyor


Guardian gazetesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in mal varlığına ilişkin bir raporu tam sayfadan veriyor.

Eski Başbakan Yardımcısı Boris Nemtsov ve muhalif Leonid Martinyuk’un ortak kaleme aldığı 32 sayfalık raporda, Putin’in 20 rezidansı, 58 uçaktan oluşan bir filosu, 59.2 milyon dolar değerinde yatları, yaklaşık 690 bin dolar değerinde saat koleksiyonu ve birkaç Mercedes marka arabası olduğu yazıyor.

‘Kürek Kölesi’nin Hayatı’ adlı rapor, Putin’in 2008 yılında ‘halka hizmet için kürek kölesi’ gibi çalıştığı yönündeki açıklamalarına da atıfta bulunurken Putin’in yaşantısını Körfez ülkelerindeki krallara benzetiyor.

Guardian gazetesi, geniş yer ayırdığı rapor için ‘muhaliflerin Putin’in itibarını sarsmak için attığı son adım’ ifadesini kullanıyor.

Gazete, raporu “Putin’in hayatının ortalama bir Rus’a kıyasla ne kadar farklı olduğunu öne çıkarıp muhalefetin orta sınıfın daha geniş kesimlerine yayılmasını sağlayabilir” şeklinde yorumluyor.

Putin’in on binlerce dolar değerindeki kıyafetlerinin listesini çıkarmadıklarını belirten raporun yazarları da, Rus liderin lüks yaşamı için, “20 milyondan fazla kişinin geçim sıkıntısı yaşadığı bir ülkede, devlet başkanının lüks yaşantısı sınır tanımayan bir liderin toplumu açıkça ve alaycı bir şekilde hiçe sayması anlamına gelir” yorumunu yapıyor.

Haberde, Putin’in Aralık ayında gelirini 115 bin dolar olarak açıkladığı ancak banka hesabında 179 bin 612 dolar bulunduğunun ortaya çıktığı da hatırlatılıyor.


Clegg'den 'vergi açılımı'


Guardian gazetesinin manşetinde, İngiltere Başbakan Yardımcısı Nick Clegg ile yapılan bir röportaj yer alıyor.

Gazeteye konuşan koalisyonun küçük ortağı Liberal Demokratların lideri Clegg, ekonomik krize çözüm olarak zengin İngilizlerin daha çok vergi ödemesi gerektiğini öne sürüyor.

Ekonomik krizin yükünün daha çok zengin kesimin omuzlarına yüklenmesi gerektiğini savunan Clegg önerisini şu sözlerle destekliyor:

“Halktan uzun vadede daha çok özveride bulunmalarını isteyeceksek ve ülke olarak uzun bir dönem kemerimizi sıkacaksak, halkın bunu mümkün olan en adil şekilde yapıldığını görmesini sağlamalıyız.”

Clegg, “İngiliz toplumu olarak bütünlük ve refah içinde yaşamak istiyorsak kişisel malvarlıklarından biraz daha fazla katkı yapılması gerekir” diyor.

Guardian gazetesine göre, Clegg’in önerisi koalisyon ortağı Muhafazakârların tepkisini çekecek.


Desmond Tutu'dan Tony Blair protestosu


Daily Telegraph gazetesi, Güney Afrika’nın Nobel ödüllü piskoposu Desmond Tutu’nun İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’i protesto için bir konferansa katılmadığını yazıyor.

Habere göre Tutu, Tony Blair’in 2003 yılında İngiliz askerlerinin Irak Savaşı’na katılması yönünde aldığı kararı ‘ahlaki olarak affedilemez’ şeklinde nitelendirip Blair’in Johannesburg’ta katılacağı liderlik konferansında yer almayacağını duyurdu.

Tutu’nun ofisinden yapılan açıklamada, ‘Blair’in Irak’ta kitle imha silahları bulunduğuna dair kanıtlanmamış iddiaları temel alarak ABD’nin Irak işgalini desteklemesi ahlaki olarak affedilemez’ dendi.

Güney Afrika’da Müslüman bir siyasi parti de, ‘insanlığa karşı suç işlediğini’ belirttikleri Blair’i Johannesburg’a ayak basar basmaz tutuklatma girişiminde bulunacaklarını belirtti.

Haberde, Blair’in yazılı bir açıklamayla ‘Irak’a asker gönderme kararının siyasi ve ahlaki olarak kolay bir karar olmadığı’ yönündeki açıklamasına da yer veriliyor. (BBC Türkçe)