Gündem

Beşir Atalay: Çözüm sürecinde çok büyük hareketlilik olacak

'Öcalan'ın konumunun değişikliği gibi bir durum söz konusu değil'

16 Ekim 2014 17:31

AKP Sözcüsü Beşir Atalay, "PKK lideri Abdullah Öcalan'ın konumunun değiştireceği ve İmralı'dan alınıp başka cezaevlerine yerleştirileceği" iddialarına ilişkin olarak, "Böyle bir durum söz konusu değil" dedi. Atalay, Kobanê eylemleri sonrası çözüm sürecinin geleceğiyle ilgili ise, "Diyaloglar ve görüşmeler sürecek. Önümüzdeki günlerde akil insanları yeniden toplantıya çağırıyoruz. Çözüm sürecindeki çok büyük hareketliliği önümüzdeki günlerde siz de göreceksiniz" diye konuştu.

Basın mensuplarına açıklama yapan Atalay'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Sokak hareketlerinde  belediyelerimiz ve il ilçe teşkilatlarımız zarar gördü

Bölgede Patnos gibi ilçelerimizde ciddi tahribatlar yapıldı. Onlarla ilgili tespitler yapıldı ve karşılanıyor. Ak Parti Türkiye’nin her yerinde olan bir partidir. Teşkilatımızın olmadığı bir yer olamaz. Her yerde AK Parti bayrağı dalgalanıyor ve dalgalanacak. Doğu ve Güneydoğu’da o partilerin hepsinden daha fazla AK Parti Kürt kardeşlerimizin oyunu alan bir partidir.

Güvenlik reform paketi henüz hazır değil. Onun üzerinde çok yorumlar yapılıyor.

İç Güvenlik Reformu diye niteliyoruz. Şu anda üzerinde çalışılıyor. Çok sürpriz diyebileceğim bazı unsurlar taşıyabilir. Özgürlük-güvenlik dengesi AK Parti hükümetlerinin en hassas noktasıdır. Onu sarsmayız. Varlık sebebimiz olarak görüyoruz demokratikleşmeyi.

Hiç kimse zerre kadar şüphe etmesin bu ilkemiz devam edecek. En küçük bir sapma söz konusu olamaz, En büyük hedefimiz Türkiye’yi normalleştirmek, sivilleştirmek.

 

'Alman modeli tartışması fazla abartıldı'

 

Hukuk devleti olacağız. Özgürlük-güvenlik dengesinde sapma olmaz, olmayacak.

İç Güvenlik Reformu hazırlanıyor. Yeni unsurlar olacak. Meclis’te kolluk gözetim mekanizması diye bir tasarımız var. O da bu çerçevede değerlendiriliyor.

Vatandaşımızın hayatını kolaylaştıran ama bireysel özgürlükleri daha bir garanti alan bir çalışmadır.

Alman modelidir, Fransız modelidir tartışması oluyor. Bu konular çok fazla abartıldı. Biz AB ile müzakere eden bir ülkeyiz. Bütün iç mevzuatımızı oluştururken AB normlarını gözetiriz.

Arkadaşlarımızın Avrupa’ya atıfta bulunması bu gerekçe iledir.

Bazen hukukta boşluk ya da zayıf noktalar olabilir. Dinleme ile ilgili çok şikayetin artması sonucu kısa süre önce yaptığımız bir düzenleme ile Ağır Ceza mahkemeleri ve ittifakla karar… Bu uygulanan kısa sürede Adalet ve İçişleri Bakanlığının kendi tespitleri, önleyici kararlar verilemez oldu. Bu geri adım değil. 2004’te yaptığımız düzenlemeye dönülüyor. Sulh ceza hakimleri karar verecek. Vatandaşın özgürlük alanını kısıtlayan değil, Bingöl’de olduğu gibi zorluklar yaşıyorsanız, istihbarat aldığınız halde arama kararı çıkartamıyorsanız ve 2 polisinizi şehit veriyorsanız bunları her devlet düşünecek.

Molotof uzun süredir tartışılıyor. Veya yüzüne maske takarak eylem yapıyor. ‘Ben suç işleyeceğim kimliğim bilinmesin’ demektir.

Yasalar donuk değildir. Allah emri de değildir. Yargı paketini Adalet Bakanımız sürekli açıklıyor. Demokrasiden büyük geri adım gibi birileri değerlendiriyor. İnsaflı olmak lazım. Herkes onu dikkatle okusun.

Birileri buna dört elle sarıldı. AK Parti’nin en güçlü yönü daha fazla demokrasi talebi ve insan hakları, özgürlükleri çok öne alması. Buradan AK Parti aleyhine bir şey çıkartabilir miyiz diye içerde dışarıda nasıl bir şey geliştirebiliriz diye. Hiç heveslenmesinler. AK Parti’nin temel misyonunda bir değişim olmayacak.

 

'Ben bir ay gözaltında kaldım'

 

Kılıçdaroğlu değişik yerlerdeki konuşmalarında şöyle bir benzetme yapıyor: 12 Eylül’le bugünleri mukayese ediyor. İnsan utanır. Elin adamı sorar, 12 Eylül’ü hiç bilmiyor herhalde. 12 Eylül’de gözaltı süresi 90 gündü. Ben bir ay gözaltında kaldım o dönemde.

Millete tepeden bakma, otoriterlik söylendiğinde Türkiye’de hep CHP dönemleri akla gelir. Biz bunları hatırlatmıyoruz. 12 Eylül falan demek yanlıştır. CHP’nin şöyle bir özelliği var. CHP iktidarı eleştirmek politikalarıyla Türkiye’yi yıpratmayı çok karıştırıyor. 
Ana muhalefet yarı iktidardır. Yüzde 50 sorumluluk taşır şeklinde beyanatlarda bulunması lazım
Bunlar Türkiye’nin marjinal partisi gibi davranıyor

Çok zevzek ifadeler 

Türkiye zarar görürse kendisi zarar görür. Burada çok ciddiyetsiz bir ifadeyle CHP’nin sözcüsü Başbakanımızla ilgili çok seviyesiz ifadeler kullanıyor. Kendisi de seviyesizliğin farkında bunlar suç değildir diyor bir yerinde. Çok zevzek ifadeler. Sen kim oluyorsun? Sen ana muhalefet partisi lideri son kongrede ne hale düştü sen ona bak. 
Bizim genel başkanımız katılan bütün delegelerin oyunu alarak genel başkan seçildi. 
O sözleri ben burada tekrar etmekten hicap duyarım
Türkiye’nin bir ana muhalefet sorunu olduğunu hepimiz biliyoruz

 

Çözüm süreci

 

Dün çözüm süreci toplantısı yapıldı. Çözüm süreci ile ilgili hükümetimizin kararlılığı, samimiyeti aynı şekilde devam etmektedir. Yol haritası büyük oranda hazırlandı. Karşı tarafla, siyaset ve örgüt kesimiyle bunlar tartışılıyor. Dünkü toplantıdan sonra yeni diyaloglar gündemde. Önümüzdeki günlerde bunları göreceksiniz. Taraflar bu konuda en küçük zaaf gösterirse milleti karşısında bulur. Diyaloglar ve görüşmeler sürecek. Önümüzdeki günlerde akil insanları yeniden toplantıya çağırıyoruz. Çözüm süreci hareketliliğini önümüzdeki günlerde siz de göreceksiniz.

 

'Sokaktan medet ummasınlar'

 

Hiç kimse sokaktan medet ummasın. Sokaktan medet umanlar bugüne kadar hep zarar görmüştür. Sandıktan medet umsunlar.

Bir parti sokağa çağırıyorsa insanları kendisini sorgulasın
Çözüm sürecinde zaaf yok. Kararlılıkla önceden belirlenen takvim yürüyor ve yürüyecek.

 

Hakim-savcı ve akademisyenlere zam

 

Hakimlerin yargı mensuplarının özlük hakları ile ilgili gelişmeler, diğerinde üniversite elemanlarıyla ilgili iyileştirmeler var
Üniversitelerle ilgili olan çok gecikti. Yükseköğretim tazminatı, yüksek ünvanlılardan başlayarak… Bir de akademik teşvik sistemi getiriliyor.

Akademik hayatın cazibesi artacak. Ben eski bir rektör olarak bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum. 
Yargı ile ilgili konuya gelince, yargı mensuplarının daima kendilerine yeterli, gönül rahatlığı ile kararlar veren kişiler olması hedeftir. Yargı kararlarını verirken başka konular gündeme gelmesin.

 

HSYK seçimi

 

Yargı kurtuldu, yargı bağımsızlığına kavuştu. HSYK’dan tek beklentimiz gerçek adaleti sağlamak. Adalete güven düşmüştü, onu tekrar yükseltmek lazım. Dar bir grubun eline geçmemesini, özgür ve bağımsız hale gelmesini çok önemli buluyorum.