Politika

Anayasa Alt Komisyonu'ndaki 'ittifak teklifi' görüşmeleri tek günde bitti

CHP'li Emir, teklifte YSK'yla ilgili yer alan değişiklik önerilerine tepki gösterdi

28 Şubat 2018 21:45

AKP ile MHP’nin ortak imzalarıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan ve siyasi partilerin seçim ittifakına imkan tanıyan kanun teklifi, Anayasa Alt Komisyonu’nda görüşüldü. CHP ve HDP, üst komisyon ve Genel Kurul’da hakları saklı kalmak kaydıyla öğleden sonraki bölüme kadar önerge vermezken; teklifin 1 Mart’tan itibaren üst komisyonda görüşülmesi planlanıyor.

AKP Aydın Milletvekili Abdurrahman Öz başkanlığında toplanan alt komisyonda görüşülen ve kamuoyunda seçim ittifakı teklifi olarak bilinen 'Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' aynen kabul edildi.

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) teklifte yer alan maddelerle ilgili sorulara yanıt veremediğini savunan CHP’li Alt Komisyon Üyesi, Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, "Bizim bu tekliften anladığımız; kamu görevlilerine güven var, valilere güveniliyor, kolluk kuvvetleri (polis ve jandarma) güven taşıyor, Yüksek Seçim Kurulu il ve ilçe seçim kurulu başkanlarına ve üyelerine güven sonsuz; bir tek millete ve muhalefet partilerine güvenilmiyor” dedi.

"YSK temsilcileri sorulara yanıt vermedi ya da veremedi"

Alt komisyon çalışmalarıyla ilgili T24’e bilgi veren Emir, teklifin alt komisyondaki görüşmelerine bu sabah saat 11.00’da başlandığını belirterek, teklifin tüm maddelerinin, seçim güvenliği ile partiler arasında eşit bir rekabetin yaşanmasını engeller nitelikte olduğunu ifade etti. Emir, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sandıkların, güvenlik gerekçesiyle en yakın seçim bölgelerine taşınma durumu var, seçim bölgelerinin birleştirilmesi var. Sandıklar neden taşınıyor, neden birleştiriliyor? Seçim bölgeleri neden birleştiriliyor? Neden karma şekilde düzenleniyor? Aynı binada oturan seçmenler neden farklı sandık bölgelerine kaydediliyor? Bundan önceki seçimlerde sandık başkanının kolluk kuvvetlerini çağırdığı, buna karşın kolluk kuvvetlerinin gelmediği oldu mu? Bu konuda tutulmuş herhangi bir tutanak var mı? Açılmış herhangi bir dava var mı? Bu düzenlemelerin yapılma gerekçesi nedir? Hangi sıkıntılarla karşılaşıldı da bu düzenlemelerin yapılma ihtiyacı doğdu? Bu soruların hiçbirine, Yüksek Seçim Kurulu temsilcileri yanıt vermedi veya veremedi.

"Türkiye Cumhuriyeti’nin zarf alacak parası mı yok?"

"Sonra, neden cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri oy pusulaları aynı zarfa konarak seçmene psikolojik baskı yapılmak isteniyor? Bu bir şekilde seçmen iradesini yönlendirmek değil mi? Türkiye Cumhuriyeti’nin zarf alacak parası mı yok? Zarf basmak bu kadar mı pahalı? Bizim bu tekliften anladığımız; kamu görevlilerine güven var, valilere güveniliyor, kolluk kuvvetleri (polis ve jandarma) güven taşıyor, Yüksek Seçim Kurulu, il ve ilçe seçim kurulu başkanlarına ve üyelerine güven sonsuz, bir tek millete ve muhalefet partilerine güvenilmiyor.

“16 Nisan mühürsüz seçimleri, hafızalardaki yerini koruyor”

"Bir de teklifin büyük kısmında açıklıklar ve keyfiyet söz konusu. İktidar sözcüleri ve teklif sahipleri sürekli, “bu boşlukları YSK dolduracak, bunlara YSK karar verecek, bunları YSK belirleyecek, bunlar YSK’nın sorumluluğu altında” şeklinde sözlerle, düzenlemenin neredeyse bütün ayrıntılarını YSK’ya bırakmışlar. “Burada her siyasi partinin temsilcisi var” diyorlar. Doğru var, ama AKP’nin temsilcisinin özgül ağırlığı biraz daha fazla galiba. 16 Nisan mühürsüz seçiminde saat 17.00’de verdiği ve 15 dakika sonra işleme alınan önerge sonrasında mühürsüz oyların da sayılabileceği hükmüyle seçim sonucunun nasıl manipüle edildiği halen hafızalardaki yerini koruyor."

İlgili Haberler