Gündem

Ali Türkşen: Bu devrin gerçek efsane komutanı sensin Hulusi Akar!..

"Elbette dersen ki 'Devir, bu devir. Ben yoluma bakarım' sen de haklısın Sayın Akar"

19 Aralık 2018 13:56

1996 yılında Kardak'a çıkıp Türk bayrağını diken Sualtı Taaruz Timi'nin başında yer alan ve Balyoz davası sonucu tutuklanıp 3.5 yıl Hasdal Cezaevi'nde kalan askerlerden birisi olan emekli albay Ali Türkşen, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a sitem dolu bir yazı kaleme aldı. Türkşen, yazısında “Madalyalı kahramanlar hayatlarını kaybettiği devirde, AKP’li ve MHP’li vekillerin avuçları patlayana kadar alkışladığı bu devrin gerçek efsane komutanı sensin Hulusi Akar…” ifadesini kullandı.

TIKLAYIN - Emekli albaydan Hulusi Akar'a: Bedduamızı aldınız, unutmayacağız, affetmeyeceğiz

Önceki gün TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında CHP Grup Başkanvekili Özür Özel ile Akar arasındaki tartışma tansiyonu yükseltmişti. Özgür Özel, Hulusi Akar'a hapisteki dava arkadaşlarını cezaevindeyken ziyaret etmediğini söylemişti. Cezaevindeki askerler bilirkişi raporuyla kumpasın ortaya çıkmasını beklerken, Hulusi Akar'ın icra subayı Ahmet Erdoğan'ı görevlendirdiğini, Erdoğan'ın "berbat bir uzman görüşü" yazdığını belirten Özel, o bilirkişinin bugün ‘FETÖ'den firari olduğunu söyledi. Hulusi Akar ise cevap olarak, 15 Temmuz'u hatırlatarak "Arkadaşlarını ziyaret etmeyen alçaktır. Hasdal'dan çıkmadım. Arkadaşlarımın hayatını kolaylaştırmak için her türlü riski aldım, Saat 20.30 civarında içeri o alçaklar girdiler ve kafamıza tabancayı dayadılar, 'başımıza geçeceksin' dediler ve ben bunu reddettim. İçinizde, yatağa yattığınız zaman düşünün, kafanızda tabanca varken 'hayır' diyebilecek kaç kişi var? Denemeden söylemeyin" ifadelerini kullanmıştı.

Ali Türkşen de odaTV’de konu hakkında bir yazı kaleme aldı. O yazı şöyle:

Yazdıklarınızı duygu yüklü ve biraz da aceleyle yazınca, anlatmak istediğinizi karşınızdakine tam anlatamıyorsunuz bazen. 25 Ekim 2017 tarihinde İYİ Parti ile başlayan resmi ünvanlı siyasi maceram, yaklaşık bir yıl sonra kendi isteğimle sonlandı, siyasi hayatım değil. Mevcut iktidarla derdim henüz çözülmediğine göre; yazarak, çizerek, konuşarak mücadeleye devam etmek, yani siyaset yapmak boynumun borcudur. Şimdilik tek başıma, sonrasını zaman gösterir. Elbette siyasetin resmi bir unvanla sürdürülmesi tercih sebebiyse de, yerinizi bulamadığınız bir resmiyet içinde köşe yastığı olmaktansa, tek başına siyaset yapmaya devam etmek hiçbir şey yapmamaktan iyidir.

Gelelim konumuza. AKP hükümetinin son Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar televizyon ekranlarında izlediğimiz kadarıyla, kışlada alışkın olduğu düzenden farklı bir ortamda canla başla mücadele etmeye çalışıyor bugünlerde. Artık makam odasının kapısında el pençe divan bekleyen, istediğinde hakarete varan eleştirilerini sessizce dinleyecek birileri yok. Sesini kesemediğin vekiller ağzını dilini kuruturken, “Dinleyin, dinleyin” diye bağırırsın da kimseyi susturamazsın işte böyle Sayın Akar. Kora kor mücadelede sinirleriniz bozulduğunda, biraz su için, iyi gelir Sayın Akar.

ASLINDA HEP ORADAYDIN DA...

CHP Grup Başkanvekili Sayın Özgür Özel’in, Atatürk’ün kurduğu partide grup başkan vekili olmasını içine sindiremeyen Akar’ın, Atatürk’ün ordusunda Genelkurmay Başkanlığına kadar yükseldikten sonra, Atatürk’ün adını ağzına alamayan, tüm Cumhuriyet değerlerine adeta savaş açmış bir partide nasıl Milli Savunma Bakanı olmayı içine sindirdiğini sorgulamak da hakkımızdır diye düşünüyorum Sayın Akar.

Meclisteki bütçe görüşmelerinin Milli Savunma Bakanlığıyla ilgili kısmını başından sonuna dinledim. Not aldım. Bir daha dinledim. Yine not aldım. Yine dinledim.

Öncelikle; Balyoz davasında başımıza türlü çorapların örülmesine vesile bilirkişi Ahmet Erdoğan’ın atanmasını onaylayan kendisidir. Bu anlamda; 49 yıllık askerlik tecrübesini gözümüze sokan bir adama, “Hayatında hiç plan semineri tecrübesi olmayan, daha dün Kara Harp Akademisinden mezun olmuş birini ne sebeple bilirkişi atadın?” diye sormak da hakkımızdır diye düşünüyorum. “Hasdal’da arkadaşlarını ziyaret etmeyen alçaktır. Hasdal’dan çıkmadım” diyen birine; “Sen Hasdal’daki arkadaşlarını ziyaret ederken, ziyaretçi olarak mı geldin, yoksa zaten oranın komutanı olduğun için olağan denetlemeye mi geldin? Aslında hep oradaydın da, ondan mı Hasdal’dan çıkamadın?” diye sormak da hakkımızdır diye düşünüyorum Sayın Akar.

Hasdal’daki ziyaretlerinde, teğmenlerine ÜBD (Üzülmeyin-Büzülmeyin-Düzülmeyin) ve SMA (Sabır-Metanet-Avukat) tavsiyeleri vermek için uğrayan, bu arada moral olsun diye (!) saç-sakal kontrolü yapan, general/amiraller cezaevine girdikten anca 15 gün sonra ziyaretlerine giden (Kendisinin anlattığına göre, sanırsın silah arkadaşlarını kapıda karşılamış) efsane komutan Hulusi Akar’dan bahsediyorum ey okur. Mucidi kendisi ÜBD döngüsüne ilişkin Odatv’ye yazdığım yazıyı mahkemeye veren, mahkemeyi kaybettiğim, 11 ay hapis cezası aldığım, cezası paraya çevrilen, ancak bundan tatmin olmayıp; “İlla ki hapis yatması lazım” diye avukatları aracılığıyla mahkemeye itiraz eden efsane komutan Hulusi Akar’dan bahsediyorum ey değerli okur.

YENİ CEMAATLERE TSK İÇİNDE YOL AÇAN...

16 yılını bitirip 17’sine girdiğimiz AKP iktidarı döneminde; Fetullah Gülen gibi kanlı bir terör örgütünün palazlanmasına, devletin her bir kurumuna sızmasına olanak sağlayan, adına paralar basan, olimpiyatlar düzenleyen, sonra da “aldatıldık” diye işin içinden çıkan, binlerce Türk askerinin hapislerde haksız yere esir edildiği dönemde, hapiste ya da hemen sonrasında hayatlarını kaybeden kumpas mağdurlarına savcılık yapan, yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, binlercesinin yaralanmasına sebep 15 Temmuz’un gelişine kulaklarını tıkayan, sonrasında da bu olayın kaymağını yiyen, ilk iş olarak askeri okulları ve hastaneleri kapatan, sonrasında yeni cemaatlere TSK içinde yol açan, üç güne subay yetiştiren sisteme onay veren hükümetin Milli Savunma Bakanından bahsediyorum.

Hani andımızı yasaklayan, tabelalardan T.C.’yi kaldıran, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan, Türk askeri kendi ayağıyla geldiği mahkemede kaçma şüphesiyle tutuklanırken, dağdan inen teröristi kucaklayan, milletin a.sına koyanlara yol açan, askeri arazileri yandaşlarına peşkeş çeken, milleti benden ve benden olmayan diye ikiye bölüp, benden olmayanları her gün tehdit eden bir hükümetin Milli Savunma Bakanından bahsediyorum.

Sayın Akar. Sen Sayın Özgür Özel’in, ebedi başkomutanımız Atatürk’ün partisinde nasıl grup başkanvekili olduğunu sorgulayacağına; sen önce emrindeki emir subayı tarafından boynuna kement takıldıktan sonra nasıl Genelkurmay Başkanlığı yapmaya devam edebildiğini ve Atatürk’ün ordusunda 49 yıl hizmet ettikten sonra, Atatürk’ün adını silmeye yemin etmiş bir partide nasıl Milli Savunma Bakanlığı görevini kabul ettiğini sorgula bence.

Elbette dersen ki; “Devir, bu devir. Ben yoluma bakarım” sen de haklısın Sayın Akar. Madalyalı kahramanlar; Hasan Basri Aslan, Cemal Temizöz, Engin Alan’ların hapse düştüğü, Ali Tatar’ların, Kaşif Kozinoğlu’ların, Murat Özenalp’lerin, Cem Aziz Çakmak’ların, Özden Örnek’lerin bu uğurda hayatlarını kaybettiği devirde, AKP’li ve MHP’li vekillerin avuçları patlayana kadar alkışladığı bu devrin gerçek efsane komutanı sensin Hulusi Akar...