Politika

AKP'li Mehmet Ali Şahin: Babamı hırsız rolünde oynattım

"4 bakanla ilgili işlemleri derhal yapacak cesareti ve çabukluğu göstermeliydik"

Fotoğraf: Habertürk - Ece Oğultürk

15 Kasım 2015 14:46

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, üniversiye yıllarında kısa filmler çektiğini ve babasını hırsız rolünde oynattığını söyledi. "Rahmetli eşim hayattayken onu da çocukları da oynattığım oldu" diyen Şahin, "15 dakikalık bir filmdi. Eve hırsız girmişti. Babam hırsız rolündeydi. Çocuklar uyuyordu. Evden televizyonu alıyordu. O film hâlâ bende duruyor" dedi.

17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına ilişkin olarak, "Bakan arkadaşlarla ilgili işlemler biraz zamana yayılarak yapıldı" eleştirisi getiren Şahin, "Bu işlemler hemen yapılsaydı kamuoyu AK Parti’ye başlangıçta duyduğu güveni hiç sarsmadan devam ettirebilirdi. 7 Haziran seçimlerinin bize bu konuda da bir uyarı olduğunu düşünüyorum" ifadesini kullandı. 

Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan (15 Kasım 2015) Mehmet Ali Şahin'in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

 

"Bizden rahatsız olan vatandaşlarımızın endişelerini gidermeliyiz"

 

Seçim sonucunun böyle olmasını bekliyor muydunuz, yoksa sizin için de sürpriz mi oldu?

Doğrusu, tek başımıza iktidara gelebileceğimizi öngörüyordum. Çünkü seçim bölgemde 7 Haziran’da başka partilere oy verdiğini ama bu seçimde AK Parti’ye oy vereceğini söyleyen çokça seçmenle karşılaştım. Ama doğrusu yüzde 50’ye yakın oy alabileceğimizi ben de öngörmemiştim.

AK Parti’ye oy vermeyen diğer yüzde 50 seçim sonuçlarına şaşırdı ve üzüldü. Ömer Çelik’in MYK sonrası “Asla kendilerini yenik hissetmesinler, biz rövanş partisi değiliz” açıklaması önemliydi. Bundan sonraki süreçte kutuplaşmayı gidermek adına AK Parti nasıl adımlar atacak?

Doğrusu, siz bu soruyu sorarken Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatlerini hatırladım. “Bundan sonra huzursuzluk bize, düzeltmek sana” manasında bir öğüdü vardır. Yani “Biz yanlış şeyler söyleyebiliriz, ağır eleştirilerde bulunabiliriz, ama tahammül etmek sanadır” der. İktidar olmanın avantajları da var dezavantajları da. AK Parti’nin yeniden iktidara gelmesinden rahatsızlık ve tedirginlik duyan vatandaşlarımız olabilir. Onların bu endişelerini giderme konusunda ilk görev bize düşer.

Endişelerini gidermek için ne tür adımlar atacaksınız?

Öncelikle vatandaşlarımızın hangi uygulamalardan dolayı yeniden iktidar oluşumuzdan rahatsız olduklarını tespit etmekte fayda var. Hatta şimdi rahatsızlık duyan çevrelere dönük bir kamuoyu araştırması yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Hangi uygulamalarımız kendilerini rahatsız ediyor öğrenmeliyiz. Mesela geçenlerde bir şair AK Parti yeniden tek başına iktidar oldu diye Fransa’ya taşınacağını söylemiş. Şimdi benim o şair vatandaşımıza söyleyeceğim şudur; Recep Tayyip Erdoğan’a söylediklerinin aynısını Fransa’da, Hollanda da söyle. Eğer orada bunlar ifade özgürlüğü bağlamında değerlendiriliyorsa hiçbir diyeceğim yok… Aslında bu kişilerle dahi görüşülmesi “Nedir sizi rahatsız eden?” diye sorulması lazım. Biz sadece Türkiye’ye hizmet etmek, bu ülkenin daha iyi noktalara gelmesini sağlamak, vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak gibi bir amaç güdüyoruz. Eğer bazı uygulamalarımız bu vatandaşlarımızı rahatsız ettiyse bunları bilmek isteriz ve eğer gerçekten yanlış yaptığımızın farkına varırsak bunları düzeltiriz.

 

"4 bakanla ilgili işlemleri derhal yapacak cesareti ve çabukluğu göstermeliydik"

 

7 Haziran sonrası yaptığınız anketlerde ne gördünüz? Halk hangi konularda şikâyetçiydi? Örneğin 4 bakanın yargılanması konusunu dile getirdiler mi?

17-25 Aralık yargı operasyonları, ki biz bunları yargı darbesi olarak tabir ettik, bir veya birkaç bakanın yolsuzluk yaptığı iddialarından ibaret değildi. Bu doğrudan doğruya hükümeti düşürmeye dönük, özellikle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı siyaset dışına itmeyi amaçlayan bir yargı darbesi teşebbüsüydü. Ama AK Parti asılsız dahi olsa bu yönde en ufak bir iddiada kamuoyunu derhal tatmin edecek, gerekli açıklamaları yapacak cesareti ve çabukluğu göstermeliydi. Mesela bu bakan arkadaşlarla ilgili işlemler biraz zamana yayılarak yapıldı. Bu işlemler hemen yapılsaydı kamuoyu AK Parti’ye başlangıçta duyduğu güveni hiç sarsmadan devam ettirebilirdi. 7 Haziran seçimlerinin bize bu konuda da bir uyarı olduğunu düşünüyorum. Nitekim, son kongremizde siyasi erdem ve etik kurulunu bu nedenle kurduk. Kurucu değerlerimize ve ilkelerimize aykırı davrananlar olursa hemen gereğini yapacak böyle bir heyete ihtiyaç hissettik. Partimizin kuruluşundan beri dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla ve saygınlığıyla temayüz etmiş; Orta Asya Türk geleneğinde “Ak sakallılar” olarak tabir ettiğimiz heyetler vardır. Ona benzer, herkesin itibar ettiği isimlerden oluşan bir heyet olmasını arzu ettik…

 

"Babamı hırsız rolünde oynattım"

 

Gençliğinizde sinemaya meraklı olduğunuz, hatta yönetmen olmak istediğiniz doğru mu?

Hukuk fakültesinde öğrenciyken aynı zamanda Osmaniye’de bir devlet dairesinde memurdum. Cağaloğlu’ndan indiğimde büyük postanenin karşısında film ve fotoğraf makineleri satan bir dükkân vardı. 1973 ya da 1974 yılıydı. Bir kamera gördüm. Her gidişimde kameraya bakıyordum. Bir gün fiyatını sordum. Nihayet aldım ve nasıl kullanacağımı öğrendim. 8 mm Kodak ya da Alfa film takıyordum. Filmleri bitirdikten sonra Almanya’ya banyoya gönderiyordum. 15 gün sonra geri gönderiyorlardı. Ayrıca bir de oynatıcısı vardı. Oynatıcıyı duvara yansıtınca çektiğim görüntüyü görebiliyordum.

Kısa filmler çektiğiniz doğru mu?

Evet. Filmde babamı bile oynattım. Eğer siyasete atılmasaydım bu alanda mesafe alırdım. Gerçekten çok meraklıydım. Rahmetli eşim hayattayken onu da çocukları da oynattığım oldu. 15 dakikalık bir filmdi. Eve hırsız girmişti. Babam hırsız rolündeydi. Çocuklar uyuyordu. Evden televizyonu alıyordu. O film hâlâ bende duruyor. Senaryoyu yazıyorum ve çekiyorum. İlk filmim sessizdi. Ben ilk makinemi aldığımda sesli makine çıkmış ama satıcı bunu benden gizlemiş. Sonradan öğrendim. Bir süre sessiz makineyle çalıştım. Sonra bir yerde filmlerin kenarına şerit çekiyorlarmış. Bu şerit sayesinde evde kendimiz seslendirebiliyormuşuz. Bunu yapan yeri gittim, buldum. Tüm filmlerin kenarına şerit çektirdim. Evde kendi kendime seslendirir, filmlere o dönemin popüler müziklerini eklerdim.

 

"Erdoğan ile liseden arkadaşız, haraketi bir geçti"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la İmam Hatip yıllarında tanışmışsınız...

Evet, sanıyorum orası Türkiye’de açılan ilk İmam Hatip okuludur. Hemen Fener’in üstünde Draman’daydı. Sınıflar arasında münazara yapardık. Sınıflarımız münazarada denk geldi. Ben 4. Sınıftaydım, o 2. sınıftaydı. Kendisini böylece tanımış oldum. Ses tonu dolgun, güzel konuşan bir gençti. Ondan sonra da arkadaşlığımız, dostluğumuz hep devam etti. Ben ondan iki sene önce mezun oldum ve hukuk fakültesine gittim. Milli Türk Talebe Birliği’ne giderdim. O da ortaöğretim komitesindeydi. 1980’den önce de bir takım öğrenci hareketleri içinde de birlikte olmuştuk. O Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları başkanıydı. Ben de Akıncılar derneğinde görev yapıyordum. Hep bir dirsek teması vardı ama asıl siyasi birlikteliğimiz 1983 Refah Partisi’nin kuruluşuyla başlar. O il başkanı olduğunda ben de onun yardımcısı olmuştum.

Erdoğan o günlerden nasıl biri olarak aklınızda kaldı?

Hareketli bir gençti. Münazara turnuvalarında hep ön plandaydı. Daha sonra da okulumuzu temsil etmişti. Sporla da yakından ilgilenirdi. Başarılı bir futbolcuydu. İETT’de oynamıştı. Fenerbahçe’nin transfer listesinde yer aldı. Allah rahmet eylesin babası kaptandı. Onun futbol oynamasına şiddetle karşıydı. Babasının isteksizliği ya da başka faktörler futbolu bırakmasına neden oldu. Hala futbolla yakından ilgilenir. İyi bir Fenerbahçe taraftarıdır. Kasımpaşa Sporu ve Rize Sporu da destekler ama asıl Fenerbahçelidir.


Söyleşinin tamamı için tıklayın