Gündem

AKP'li Bozdağ: AKP-CHP koalisyonuna tabanlar olumlu bakmadı

'4+4+4 sisteminin değiştirilmesini kabul etmek kendimizi inkar olurdu'

17 Ağustos 2015 14:59

Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AKP ve CHP’nin görüşmelerinden koalisyon kararı çıkmamasının nedeni olarak her iki partinin tabanlarının koalisyon istememesini gösterdi. Bozdağ, “Bugüne kadar birbiriyle aktif şekilde mücadele eden iki siyasi akımdan söz ediyoruz. 13 yıllık AK Parti iktidarı boyunca iki partinin birbiriyle mücadele etme yöntemi parti tabanlarını da doğal olarak etkilemiştir. Her iki partinin tabanları da AK Parti-CHP koalisyonuna olumlu bakmadı. Tabi siyasi partilerin kendi tabanlarına rağmen hareket etme kabiliyeti zayıftır” dedi.

Bekir Bozdağ’ın Yeni Şafak gazetesinden Nil Gülsüm’ün sorularına verdiği yanıtların bazıları şöyle:

AK Parti-CHP görüşmelerinden neden bir koalisyon çıkmadı?

AK Parti-CHP arasında istikşafi görüşmeler yapıldı. Partiler bu görüşmelerde birbirlerini anlamaya ve hükümet ortağı olmaları halinde neler yapabileceklerini görmeye çalıştılar. Yapılan görüşmeler neticesinde bir hükümet kurmak için zeminin olmadığı ortaya çıktı. Sayın Başbakan'ın da Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı gibi AK Parti ile CHP arasında bir koalisyon kurmak gerçekten büyük zorluklar taşıyor.

Ne gibi zorlukları vardı bu koalisyonun?

Bugüne kadar birbiriyle aktif şekilde mücadele eden iki siyasi akımdan söz ediyoruz. 13 yıllık AK Parti iktidarı boyunca iki partinin birbiriyle mücadele etme yöntemi parti tabanlarını da doğal olarak etkilemiştir. Her iki partinin tabanları da AK Parti-CHP koalisyonuna olumlu bakmadı. Tabi siyasi partilerin kendi tabanlarına rağmen hareket etme kabiliyeti zayıftır.
 

Kendimizi inkar olurdu


Sadece taban mı bu neticeyi çıkardı?

Başbakan'ın ve Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını beraber değerlendirirsek arada derin görüş ayrılıklarının olduğu da ortada. Örneğin 4+4+4 sistemi AK Parti için son derece önemli bir sistem. 28 Şubat'ın yaptığı haksızlıkları kaldıran bir sistem bu. 28 Şubat'a dönüşün konuşulması ve bu konunun masaya getirilmesi AK Parti'nin kabul edebileceği bir durum değil. Zaten bir koalisyon kurulacaksa herkes kimin neyi kabul edeceğini, etmeyeceğini tahmin etmeli. AK Parti'nin 4+4+4'ten vazgeçmesi kendini inkarı ve 28 Şubat'ın yaptığını yeniden getirmesi anlamına gelir ki bunu da kabul etmeyeceğini herkes bilir.


Millet başarıyı tasdikledi


Reform ve restorasyon hükümeti şeklinde iki ayrı formülün konuşulması da sonucu etkilemiş olmalı?

'Koalisyon neden olmadı' konusunda önemli noktalardan birisi de 'reform' ve 'restorasyon' konularıdır. AK Parti kendini başarılı gören ve yaptıklarıyla da başarısını ispatlamış bir parti. AK Parti kurulduğu günden buyana girdiği bütün seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Üç dönem tek başına iktidar olmuş, iki başbakanı, cumhurbaşkanı olmuş. AK Parti'nin bu kadar başarılı bir siyasal geçmişi var. AK Parti'nin bu başarısı halkın iradesiyle gerçekleşmiştir. Demokratikleşme, insan hakları, ekonomi, dış politika ve pek çok alanda yaptığı devasa projeleri halk beğendiği için bu desteği verdi. Şimdi siz kalkıp da "Restorasyon yapacağız" deyince bu "Biz sizin yaptıklarınızı beğenmiyoruz, hadi beraber sizin yaptıklarınızı bir değiştirelim" anlamına gelir.
 

Uzun ömürlü olmazdı


Süre de ayrı bir problem oldu görüşmelerde...
AK Parti bu koalisyonun uzun ömürlü olamayacağını da gördü. İki partinin programı, dayandığı politikalar... Bu ne kadar uzun ömürlü olur buna da bakmak gerekir. AK Parti bu konuda da biraz realist davrandı.

Ancak Kılıçdaroğlu "Bir koalisyon teklifi almadık" dedi. Koalisyon teklifi olmadı mı ne dersiniz?
Koalisyon teklifi almadık dedi ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun da Başbakanımızın açıklamaları içinde de bir koalisyon teklifinin yapıldığı ve bunun da müzakere edildiği gün gibi ortada.

 

Herkes konuşsun Erdoğan sussun istiyorlar

 

Koalisyon görüşmeleri başlayınca hız kazanan bir tartışma da 'cumhurbaşkanının meşruiyet sınırları'... İddialara ne diyorsunuz?

Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri anayasada yoruma da açık olmayacak şekilde açıkça yazılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız seçildiği günden beri anayasanın verdiği yetkiyi, anayasaya uygun bir şekilde kullanmıştır. Şunu da görmek lazım; Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi de Cumhurbaşkanımızın dayandığı meşruiyet alanını ayrıca da güçlendirmiştir. Bu konuda siyasi partilerin Cumhurbaşkanımıza dönük eleştirileri doğru değildir. Cumhurbaşkanını geçmişte fikirleriyle, projeleriyle siyaseten aşamadıkları için toplumun gözünden düşürmek için büyük bir kampanya yapıyorlar. Aslında Erdoğan'a yönelik bu problemin sebebi onun temsil ettiği değerlerle ilgilidir.
 

Anayasa sınırlamıyor
 

 

Erdoğan'ın açıklama yapmasından rahatsızlık duyan bir kitle de var...

Diyelim ki şu an ülke gündeminde terör var ve bu konuyla ilgili akademisyeni, milletvekili, gazetecisi, STK'lar konuşup düşüncelerini ifade ediyor. Buna doğal olarak bir şey denilmiyor. Cumhurbaşkanı 30 yılı aşkın süredir yaşanan terör ve şiddet ile ilgili konuşamayacak mı? Başka konularda da herkes bir laf edecek ama Cumhurbaşkanı ağzını açıp konuşmayacak, konuşursa da 'siyasete ayar veriyor' olacak. Anayasa Cumhurbaşkanının konuşmasını sınırlamıyor, tam tersi, konuşmasına imkan veriyor. Cumhurbaşkanı MGK'nın başı, başkomutan, devletin başı değil mi? Türkiye'nin önemli kararlarının altında Cumhurbaşkanının imzası olacak ama konuşmayacak öyle mi? Cumhurbaşkanı elbette ki konuşur, öncekiler de konuşurdu.



HDP'nin amacı emanet oyları tutmak



Yeniden seçim ihtimali başlayınca HDP, Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'Seni yine başkan yaptırmayacağız' diyerek adeta kendi seçim kampanyasını başlattı. Ne söylersiniz bu çıkışa?

HDP Erdoğan karşıtı kesimi kullanıyor, onları kullanmak için bu argümanları söylüyor. Bu kesim Cumhurbaşkanına karşı nefret besliyor ve onun Türkiye yönetiminden ayrılmasını her şeyden çok istiyor. HDP bu sözle aslında bu gruba sesleniyorlar. Aynı söz tekrar ederek bakın biz verdiğimiz sözün arkasındayız, emanet oylarınızı geri almayın mesajı veriyorlar. Ancak ben HDP'nin bu taktiklerinin 7 Haziran seçimlerindeki gibi etkili olmayacağını düşünüyorum.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın…