Gündem

AKP medyasının hedef tahtasında Abdullah Gül var; Erdoğan'ın tepkisinden sonra kim, ne yazdı?

Erdoğan, Gül'e "Yazıklar olsun" demişti

02 Ocak 2018 18:27

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, olağanüstü hâl (OHAL) kapsamında çıkarılan 696 sayılı kanun hükmünde kararnameye (KHK) yönelttiği eleştiriler, çok sayıda yazarın köşesinde gündem oldu. İktidara yakınlığıyla bilinen gazeteciler, "zor günlerde Erdoğan'ın yanında olmamakla" itham ettikleri Gül'e sert ifadelerle tepki gösterdiler.

Gül - Erdoğan tartışması nasıl başladı?

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin "bastırılmasında" rol oynayan sivillere yargı muafiyeti getiren düzenleme için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "kaygı verici", "gözden geçirilmeli" yorumlarında bulundu. Gül'ün, KHK'larla ilgili resmi Twitter hesabında yaptığı iki paylaşımı, 28 Aralık saat 17:53'e kadar toplam 9288 kişi retweetledi, 29511 kişi beğendi, 4722 kişi yorumladı. Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP kurucularından Bülent Arınç'ın da retweetleyerek desteklediği paylaşımlar için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Kendileri tarafından yapılan o açıklama, aldığı retweet’lerle süreci çok farklı bir yere doğru işletmiştir"  dedi. Erdoğan, "düzenlemenin son derece açık olduğunu" vurgulayarak "Neye dayanarak böyle bir muğlaklıktan bahsediyorsunuz?" ifadesini kullandı. 

Kim, ne dedi?

Ahmet Takan - Yeniçağ: 
"Kaotik bir ortamda gerginliğin artarak devam ettiği siyasetin kulislerinde -özellikle AKP'de- Abdullah Gül'ün çıkış yapmasının 'an meselesi' olduğu konuşuluyor. İktidar kulislerinden pompalanan söylentilere göre, Abdullah Gül, R. Erdoğan'a 'gidişatın çok kötü ve tehlikeli olduğunu, bundan vazgeçmesi gerektiği' konusunda çok dil dökmüş ancak 'dinletememiş.' Yine iddialara göre, 'Abdullah Gül, yakında, bir yanına Ali Babacan'ı diğer yanına eski bir yüksek yargı organının başı olan ismi alarak açıklama yapmaya hazırlanıyor'muş."

Yaşar Aydın - Birgün: 
"Aldığımız bilgilere göre Gül’ün çalışma ofisinin trafiği hiç olmadığı kadar arttı. Üstelik gelen konuklar sadece siyaset içinde de değil. İş dünyasından, eski bürokratlara, cemaat ve aşiret mensuplarına kadar uzanan geniş bir yelpaze Gül’ün konuğu olmaya başladı. 11. Cumhurbaşkanı’nın hızlanan trafiğini son bir aylık sosyal medya takibinden bile çıkarmak mümkün. Gül, siyasette alacağı pozisyon konusunda artık kararını vermişe benziyor. Son birkaç aylık gelişmeler ışığında ‘macunun tüpten çıktığını’ söyleyebiliriz."

Elif Çakır - Karar:
"Kendisi de hukukçu olan AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından Bülent Turan, bir hukukçu gibi davranmak ve yasal düzenlemede var olan maddi hatalara kafa yormak yerine Abdullah Gül’e cevap yetiştirmeyi tercih etti. Abdullah Gül diyor ki: 'Bu maddenin hukuk diliyle bağdaşmaması, muğlaklıların olması hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir'. Kaygısı, üzüntüsü bu. Bülent Turan da diyor ki: 'Abdullah Gül’ün durumu kaygı vericidir. Ben onun durumuna üzülüyorum'. Kaygısı, üzüntüsü bu."

Okan Müderrisoğlu - Sabah:
"Sn. Gül, geleneksel 'orta yolcu' yaklaşımını sürdürmekle kalmadı hem AK Parti karşıtı kitleye hem de AK Parti içindeki kimi unsurlara mesaj göndermeyi denedi. Bu duruş, gerek 2019 gerekse sonrası bakımından artık kaçınılmaz kırılma ve karşılaşmaya işaret niteliğindeydi."

Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit:
"Gül’ün sosyolojik tabanı yok. İdeolojik bir tabanı da. Eylemlerinde 'stratejik bir derinlik' de yok. Yani gerçek anlamda bir başarı ihtimali yok. Ama eğer AK Partiyi yaralamak, Erdoğan’ı düşürmek başarı ise, FETÖ’ye basamak olmak bir başarı ise onu bilmem. Ama bu millet belli olmaz, bu girişimi yeni bir '15 Temmuz' olarak algılarsa Gül ve ona destek verenlere yazık olur."

Fehmi Koru:
"
Cumhurbaşkanı Erdoğan son KHK’da yer alan bir müphemliğin kaldırılmasını temenni eden selefi Gül’ün tavrının kendisini ‘üzdüğünü’ söylemişti. Temenni içeren açıklaması sonrasında başgösteren tartışmanın aldığı biçimden esas Cumhurbaşkanı Gül’ün üzüldüğünü sanıyorum. 'İnceldiği yerden kopsun' deme noktasına kolay gelmeyecektir Abdullah Gül. Ancak bizdeki ve başka ülkelerdeki örnekler, tek tarafın ilişki konusundaki itinalı tavrının bunun için yeterli olmayacağına işaret ediyor. Bakalım işin seyri nasıl gelişecek?"

Fatih Altaylı - Habertürk:
"Dün bir AK Partili dostum aradı. 'Gül’ü savunuyorsun ama hata ediyorsun' diye. 'Savunmadım. Gül’ü eleştirdiğim zamanlarda beni arayıp ‘Yapma’ diyen de sensin. Ben sadece saygı gösterilmesini istedim. Bundan da mı gocunuyorsunuz?' dedim. Yıllardır Abdullah Gül’le görüşmemişim. Bir gezisine katılmayı son anda iptal ettiğim için zaten yıllardır bana kızgın. Üstelik de Gül’ün kokmaz bulaşmaz tavrını yıllardır eleştiren benim. Ama 'Yahu adama saldırmayın' dediğim için kızılan da benim. Bunları söyleyince AK Partili dostum şöyle dedi: 'Sen bir bak bakalım, Abdullah Gül son aylarda kaç kez İngiltere’ye gitmiş'. İşin vardığı noktaya bakar mısınız! Artık seyahat özgürlüğü bile sınırlı."

Ahmet Hakan - Hürriyet:
"Eğer Abdullah Gül tepkiyi gerektirecek, öfkeyi çekecek, muazzam bir itirazı hak edecek, ortalığı karıştıracak, kızgınlığa neden olacak bir şey söylemiş olsaydı kaybeden Abdullah Gül olurdu. Ama Abdullah Gül, tepkiyi gerektirecek, öfkeyi çekecek, muazzam bir itirazı hak edecek, ortalığı karıştıracak, kızgınlığa neden olacak bir şey söylemediği halde tepkilere maruz kaldı. Ve kazanan Abdullah Gül oldu."

Ahmet Kekeç - Star:
"Cuma namazı çıkışlarında aktif bir siyasetçi gibi siyasi açıklamalar yaptı ve mütemadiyen 'dava arkadaşlarını' suçladı. Baykal’a cevap verdiği konuşmasında, 'Bilgimi, tecrübemi yeri geldiğinde ülkem için paylaşma sorumluluğum var' diyordu ama bilgisine ve tecrübesine ihtiyaç duyulduğu netameli dönemlerde kenarda durmayı (elini taşın altına koymamayı) tercih etti. Sık sık, 'dava arkadaşlarımın suskunluğunu üzüntüyle karşılıyorum, içerliyorum' diye beyanat verse de, aktif siyasetçilik döneminde kendisinde çok şey vehmetmiş yurttaşlar olarak biz de onun temellük ettiği yeni 'pozisyona' ve dava arkadaşlarıyla aynı karede görünmeme hassasiyetine içerledik, içerliyoruz."

Kurtuluş Tayiz - Akşam:
"Mesele, Abdullah Gül’ün AK Parti tabanı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı test etmeye kalkmasıdır. 2019’a doğru AK Parti ve seçmenin Erdoğan’la ilişkisi ve bağlılık oranı anlaşılmaya çalışılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gecikmeden konuya dahil olması ve Abdullah Gül’e sert şekilde cevap vermesi de her şeyin farkında olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, son çıkışıyla (Gül’e dönük eleştirisiyle) AK Parti’yi bölecek hiçbir yaklaşımı alttan almayacağı ve doğrudan karşısına dikileceği mesajını verdi. Abdullah Gül, kendince 2019’a doğru etkisini, gücünü sınama gereği duyuyor."

Murat İde - Yeniçağ:
"8 yıl önceki 'Adayımız kardeşim Abdullah Gül', öyle suya sabuna da dokunmadan, iki laf etti diye, statüsü 'Yazıklar olsun' seviyesine indi. Tutturdular bir 'Kemal'in kayığı' muhabbeti, işlerine gelmeyen herkes, o kayığın yolcusu ilan ediliyor dakkada. Bu da bir başka taktik aslında. Bir taşla iki kuş misali.. Hem itiraz edenlere gider yapıyorlar hem de itiraz eden herkesi 'Kemal'in Kayığı' dediğiniz o torbaya dolduruyorlar. Sonra sen uğraş dur, kayıkta olmadığını ispatlamaya. Gerçi ben de böyle yazıp çiziyorum ama inşallah Cumhurbaşkanı denk gelmez yazıma. Kardeşim dediğine 'Yazıklar olsun' diyen, bana neler demez ki."

Mehmet Metiner - Star:
"Karşınızda ölüm kusan silahlarını size doğrultmuş darbeci teröristlere “bir fiske bile kondurmayın, zinhar bir tokat bile indirmeyin ha, sonra hesap sorulur sizden!” demeye getirenler bal gibi darbe yanlısıdırlar. Onlara kızmıyorum, zira onlar kendilerine verilen rolü oynuyorlar. Lakin bizim mahalledeki kimi eski siyasetçilerin ve yazarların FETÖ’nün siyasi parti ve ayaklarıyla aynı telden çalmaları hem üzücü hem düşündürücü değil mi? Herkes kendi rolünü oynuyor ve saflar giderek netleşiyor. 'Devamı'nı merak edenlere cevabımdır: 15 Temmuz’un devamında yeni 15 Temmuz’lar gelirse halkımızın darbeci teröristlere karşı şanlı direnişi devam eder. Varsın o darbeci teröristlerin 'siyasi itler'i ürümeye devam etsinler. Ama biz asla darbeci teröristlere gül dağıtanlardan olmayız."

Abdulkadir Selvi - Hürriyet:
"Abdullah Gül farklı bir faza geçti. Üzerindeki 'parti kur' baskısını, 'Ben geçmişte parti kurdum. Parti kurmanın ne demek olduğunu bilirim' diye savuşturuyor, 'Sokak ne diyor, sokağa bakmak lazım' diye halkı işaret ediyordu. Son dönemlerde Gül için, 'Yüz bin imza ile Erdoğan’a karşı hayır blokunun ortak adayı olarak çıkmak istiyor' senaryosu konuşulmaya başlandı. Erdoğan her şeyin farkındaydı. O nedenle son çıkışıyla Gül ile AK Parti seçmeni arasına mesafe koydu. Bu tür durumlarda geri çekilmeyi tercih eden Gül ise bu kez geri adım atmadı. Erdoğan ile Gül arasındaki mücadele yeni sürece girdi. Sonunda kazananın Erdoğan olacağı bu süreci dikkatle izlemekte yarar var."

Etyen Mahçupyan - Karar:
"Eğer AK Parti’nin bir ‘yolu’ varsa, şu an yürünen yolun o yol olmadığını görüyor ve biliyoruz. Şimdi gelinen yol koşulların zorlaması ile ortaya çıkmadı. Uygun koşullar altında ‘tercih’ edildi… Dolayısıyla AK Parti’nin kuruluş ve olgunlaşma döneminde savunulup benimsenen ilkelere baktığımızda, asıl ‘yoldan ayrılanların’ 16 Nisan’da ‘evet’ demeyenler ve şimdi KHK eleştirisi yapanlar olmadığını da görüyor ve biliyoruz. Mesele Abdullah Gül veya herhangi birinin siyasete girme ya da Erdoğan’a rakip çıkma hevesi değil. Mesele gelinen noktanın ne kadar AK Partili olduğu."

Ahmet Yavuz - Milli Gazete:
"Gül ve ekibinin, hareketin kurucusu ve Cumhurbaşkanı olarak; kabineden, Saray’dan ve genel merkezden ve milletvekillerinden bazı isimlerle görüştüğü biliniyor. İşte Erdoğan’ın sert Gül tepkisi de KHK’dan değil, bundan! Erken doğuma zorluyor! Peki, şu an ülkede gücünü pek çok noktada tahkim etmiş Erdoğan’ın karşısına 'içeriden' çıkacak cesaret kimde var? Dahası AK Parti’den de, diğer bütün partilerin tabanından oy alabilecek potansiyel siyasi tecrübe kimde? Bu noktada fikirler müşterek! Nitekim Fazilet Partisi’nin Mayıs 2000’deki kongresinde aday çıkan da Abdullah GÜL’dü. 2018 siyasi ezberleri alt üst edecek"

Yaşar Hacısalihoğlu - Akşam
"Bu zeminde denenecek bir başka şer çabası, AK Parti’ye yönelik olacaktır. AK Parti içinde bir gedik açabilmek en büyük hedef olacaktır. Son günlerde bu konuda kıpırdanmaların başlaması açıkça buna işaret etmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’sız AK Parti projesinin yeni gelişmelerle ve yeni hamlelerle canlı ve diri tutulmasına çalışıldığını görmek gerekir. Bu proje için en büyük destek, hiç kuşkusuz küresel çevrelerden gelecek ve Türkiye’yi Batı kurumları üzerinden sıkıştırmaya çalışarak, akıllarınca çaresiz bırakmayı başarıp, teslim olmasına çalışılacaktır. Bu noktada hem Türkiye’nin, hem de AK Parti’nin sözüm ona kurtarıcısı sahne alacak. Şimdilerde bu aktörün cesaretlenme sürecine girdiğini görmek gerekir."

Murat Kelkitlioğlu - Akşam
"Geçen yılın en önemli siyasi adımı 16 Nisan referandumu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ydi. Gül, Türkiye’nin adeta geleceğinin oylandığı bu referandum sürecinde de pek ortalıkta gözükmemiş. Tablo bu olunca ‘Hayırdır’ diye sormayalım da ne yapalım? Türkiye 2019’daki kritik Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken, Abdullah Gül’ün 'daha fazla konuşma' isteğini, konuşmaya duyduğu özlemle açıklayabilir miyiz? Belli ki bu süreçte saflar daha da netleşecek! Bakalım “konuşmak”, eski Cumhurbaşkanı ve ona bel bağlayanlar için neler getirecek? Yaşayıp, göreceğiz."

Ayşe Böhürler - Yeni Şafak:
"Kendisi de yol arkadaşı olan, sırt sırta mücadele verdiği Erdoğan’ın karşısına çıkmanın hoş bir şey olmadığını çeşitli vesilelerle dile getirdi ya da ima etti. Mevkiini, konumunu ve itibarını yıpratmamayı tercih etti. Siyasi çalışmalarına ilişkin iddiaları ise hiç yalanlamadı. Ancak aynı fikrin, partinin, siyasetin içinde birlikte harmanlandıkları Erdoğan’ı karşısına alan hiçbir açıklama yapmadı. Keza tam tersi de vuku bulmadı. Bu durumun değiştiğine ilişkin sinyaller KHK ile ilgili açıklamayla geldi. Sn. Gül’ün vermek istediği mesajı en iyi okuyanlardan birisi tabii ki Sn. Erdoğan oldu. Tunus uçağında yaptığı açıklamayla Abdullah Gül’e hodri meydan ya da başka bir deyişle 'yamacıma gel' dedi. Bir manada karar kılma sürecini hızlandırdı."

Erem Şentürk - Diriliş Postası:
"Şimdi gelelim asıl derde! Bütün bunları Twitter üzerinden yazdınız ya hani. Hah! İşte o mecrada vatandaşın size verdiği cevabı dikkate alma vaktiniz geldi. Vatandaş size demiş ki: 'Artık hayal kırıklığı değilsiniz'. Son olarak, sosyal medyada KHK ile ilgili olarak yazdığınız 'muğlak' mesajın ardından size gelen eleştirilere, en yakın çalışma arkadaşınız Osman Cangal, 'İt ürür kervan yürür' şeklinde cevap vermiş. Bence şu muğlaklığı ortadan kaldırıp, her fırsatta sözünü ettiğiniz ilkelerin hatırına, tam olarak kimin it, kimin kervan olduğunu izah etmelisiniz. Malum, sizin de eleştirdiğiniz gibi izaha muhtaç boşluklar, muğlaklık meydana getiriyor. Dediğim gibi, asıl muğlak olan sizsiniz."

Hüseyin Gülerce - Star
"Sayın Gül, Türkiye için değil, kendisi için önemli konularda konuşuyor. Artık Erdoğan ile Gül arasındaki köprüler atıldı. Bu, yeni bir dönem demek. Spekülasyonlar var. Muhalefetin ikinci turda Erdoğan’ın karşısına Gül’ü çıkartacağı söyleniyor. 100 bin imza ile Gül’ün aday olabileceği belirtiliyor. Gül üzerinden hesap yapanlar, Erdoğan’ın kazanmaması için çabalıyor. Millette karşılığı olmayan hiçbir siyasi hamle, hedefe varamaz. Gül’ü düşünenler, belli ki AK Parti tabanının Gül tepkisinden haberdar değiller."

Rasim Bolbol - Yeni Akit
"Gül de 'Karar'ını çoktan vermişe benziyor. Erdoğan’ın 'ciddi hatalar' yaptığını ve bazı söylemlerinin 'kabul edilemez' olduğunu dillendirenlere kucak açan, 'ihanet'i itiraz, 'fitne'yi ise çok seslilik olarak pazarlayan, AK Parti’nin 'tek parti' dönemini hatırlatan bir politika takip ettiğini iddia eden, parti içinde ‘parmak sallayan’ların tasfiye edilmesi gerektiğini öğütleyip 'Mesele öyle teşkilatlardaki değişimle halledilebilecek bir mesele değil' diyerek siyasi mühendisliğe soyunan, Erdoğan’ın bir yandan 'Gurur, kibir bize yakışmaz' deyip, diğer yandan da önüne gelene 'Sen kimsin', 'Haddini bil!' diye çıkıştığını yazan, zevatın buluştuğu bir gazeteyi ziyaret etmek, 'Gül 2019 seçimlerine hazırlık yapıyor' iddialarının boş olmadığını cümle âleme göstermektir.  AK Parti içinden çıkacak hem İslamcı, hem Batı’yla iyi geçinen yeni bir partinin müjdesini(!) aylar önceden verenlerle, o müstakbel partinin başına getirtilmek istenen 'geçmiş Cumhurbaşkanı'nın aynı çatı altında buluşması, tek kelimeyle safları açık seçik belli etmektir."