Gündem

AKP Genel Başkan Yardımcısı: Ateşkes diye bir söz, Türkiye Cumhuriyeti devletine hakarettir; ne hadlerine!

'HDP silah bıraksın!'

10 Ağustos 2015 01:03

AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, "HDP, silah bırakmalıdır yani kendi yan unsurları, kollarıyla bugün HDP, silahlı eylem içindedir" dedi. KCK ve PKK'nın silah bırakmasının yetmeyeceğini, Türkiye'yi terk etmeleri gerektiğini söyleyen Soylu, HDP'ye destek veren aydınları ve gazetecileri de "terörün halkla ilişkilerini yapmakla" suçladı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ve HDP yetkililerini topu orta sahada dolaştırmakla suçlayan ve bundan vazgeçmelerini isteyen Soylu, "ateşkes" kelimesinin Türkiye Cumhuriyeti'ne açıkça hakaret olduğunu iddia ederek, "Ne hadleri var da Türkiye Cumhuriyeti Devletini, hükümetini, bir terör örgütüyle, PKK ile eşitlemek, aynı noktaya çekmek cüretinde bulunabilirler?" dedi.

 

'Ne hadlerine Türkiye Cumhuriyeti devletini, bir terör örgütüyle, PKK ile eşitlemek!'

 

Soylu'nun açıklamaları şu şekilde:

"HDP, silah bırakmalıdır yani kendi yan unsurları, kollarıyla bugün HDP, silahlı eylem içindedir. Sadece KCK ve PKK'nın silah bırakması yetmez, KCK ve PKK'nın teröristleri Türkiye'yi terk etmelidir. Bizim kararlılığımız bu şekildedir ama başka bir şey söylüyorum: HDP de silah bırakmalıdır. 'Ateşkes' diye bir söz Türkiye Cumhuriyetine, devletine ve milletine açık hakarettir. Ne hadleri var da Türkiye Cumhuriyeti Devletini, hükümetini, bir terör örgütüyle, PKK ile eşitlemek, aynı noktaya çekmek cüretinde bulunabilirler?"

"Bu millet onlara yüzde 13 oy verdi, daha ne arıyorlar? Bu yüzde 13 oyu alırken bir siyasi parti, kendi siyasi varlığını milletle sözleşmesiyle ortaya koyar. Milletle sözleşmelerinde de HDP'nin PKK ve KCK ile bir ortaklığı veya biz gelirsek bir ateşkesi söz konusu mudur? Yüzde 13 oy almışsınız, siyasetin unsuru olarak duruyormuşsunuz gibi gözüküyor ama diğer taraftan terör örgütüyle kol kola hareket ediyorsunuz." 

"Milletimizi oyalamasınlar, kandırmasınlar ve farklı yöntemlerle de özellikle 6-7 Ekim olayları öncesi ve sonrası yalan üzerinden oluşturdukları kamuoyu gibi bir kamuoyu oluşturmaya çalışmasınlar. Çok açık ve nettir. PKK'ya, HDP'ye, KCK'ya kol kanat gerenler, gaflet ve delalet içindedir. Bunun bir ötesi daha var. Kendi gazetelerinden, köşelerinden 'Biz terörle kendimizi ayırıyoruz' gibi ifadede bulunanlar, terörün hakla ilişkiler kısmı HDP'ye bir şekilde destek vermektedir. Bunu milletimizin anlamadığını zannederler. Aslında kendileri akıl kıtlığı içindedir."

 

"Silahlarını bırakıp, 'Biz pes ettik' diyecekler"

 

"Lafı dolaştırmaya gerek yoktur. Silahlarını bırakıp, teröristlerini bu toprakların dışına çıkartacaklar ve 'Biz pes ettik' diyecekler. Güzel bir atasözü var. 'Kılıcı kınına sokan, kılıçtır'. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugüne kadar hükümetimizle, milletimizle bütün dünyaya demokrasi dersi vermiştir. Bundan vazgeçmemiştir. Demokrasiyi istismar etmeye çalışanlar, bizi yolculuğumuzdan döndürmeyecekler." 

"AK Parti'nin itiraz ettiği şey, demokrasiyi istismar edip, zihni bulanıkların bundan istifade etmeye çalışmasıdır. AK Parti'nin itirazı bu ülkede, bu anlayıştan demokrasiye nazar getirip, Türkiye'ye maliyet yüklemeye çalışmalarıdır. Yoksa milli birlik ve kardeşlik sürecinde, başörtülülerin kendilerini ifade etmeleri de vardı. Bu da büyük bir demokratik haktır. Bunun içinde kat sayının kaldırılması da Kürtçe televizyon da Alevilerin kendilerini ifade etmeleri de vardır. Bunu sayfalarca çoğaltabiliriz. Bu süreç, AK Parti'nin Türkiye'de bir siyasi namus gereği ortaya koyduğu bir sürecin adıdır. Milli birlik ve kardeşlik süreci, Türkiye'nin çok partili hayatının en önemli, akdidir ve AK Parti'nin siyasi namus, milletine verdiği söz gereği üzerinde durduğu bir süreçtir."

"Bu durum 'HDP'nin silahlı güç gösterisinde bulunması' demek değildir. 'Sözde siyasetçilerin milleti tahrik edip sokaklara dökmesi' demek değildir. 'Bu ülkede evde uyuyan iki polisimizin, bunların alçak örgütlerince katledilmeleri ve bizim açımızdan şehit edilmeleri' değildir. Biz bunun ne demek olduğunu biliyoruz. '78 milyon vatandaşımızın hürriyet ve özgürlük meşalesi altında hayatlarını devam ettirmesi' demektir. Selahattin Demirtaş da onun patronları da duysunlar, Kürt kardeşlerimizi PKK'nın o cellat zihniyetlerine teslim etmeyeceğiz."