Medya

Akit yazarı: Medya düzeni güncellenmeli, Pelikan Şebekesi gözden geçirilmeli!

"Çürüme ve kokuşma seviyesinde seyreden alanlar kimse için sır değil"

02 Haziran 2017 13:47

Yeni Akit yazarı Kenan Alpay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Bu yıl sonuna kadar il teşkilatlarımız, ilçe teşkilatlarımız, belde teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım" ifadesiyle ilgili olarak "Güncellenmesi gereken en acil alanlardan biri de medya düzenidir. Metal yorgunluğunu aşıp çürüme ve kokuşma seviyesinde seyreden alanlar kimse için sır değil" dedi. Alpay, "Tetikçilik ve amigoluk sarkacında siyasetten topluma, akademiden iş hayatına değin hemen her alanda hegemonya kurmak üzere yapılanan Pelikan Şebekesi de bu gözden geçirme ve yenileme programına dâhil edilmezse eksik kalır" görüşünü dile getirdi. 

Kenan Alpay'ın "Metal yorgunluğu nasıl aşılacak?" başlığıyla yayımlanan (2 Haziran 2017) yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar Genel Başkan seçilmesinin ardından Meclis’te AK Parti Grubu’na hitap ettiği gün teşkilat ve kadroları silkeleyecek bir konuşma yaptı. İlk hedef olarak 2019 seçimleri olarak ifade edilse de ‘teşkilatların tamamını yenileme’ yönündeki irade beyanı daha uzun erimli hedefler için çalışılacak yol haritasını işaretliyordu. Hakikaten de Nisan 2017 referandumu sonuçları itibariyle verilen sözlerin yerine getirilebilmesinin önünde hiçbir bahane ve engel kalmamış durumda.

Çok yönlü olarak üzerinde durulmayı hak eden, ciddi mütalaalar yapmayı gerekli kılan ve kanaatimce konuşmanın en can alıcı cümlesi şuydu: “Teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var.” Teşkilatların tamamı üzerinde bir güncelleme ve gözden geçirme programı uygulanması öngörülüyor çünkü bir metal yorgunluğu (eskimesi) tespiti, teşhisi yapılmış. Nereden başlamalı, nasıl başlamalı ve mevcut sorunları aşmak üzere nasıl bir dinamizm üretmeli gibi hususlarda da birtakım tutamak noktaları beyan edilmiş zaten.

Biri Fiziki Diğeri Manevi Yorgunluk

Türkiye sorunlar yumağının tam ortasında bir ülke. Kemalist oligarşinin türlü yolsuzluklarla harmanlanmış bir asra yaklaşan askeri vesayeti, PKK ve FETÖ üzerinden tertiplenen kanlı tezgâhlar Türkiye’nin siyasal ve toplumsal istikrarını sabote etmek üzere kesintisiz bir biçimde devrede tutuluyor. İktisadi büyümeyi, teknolojik atılımı, toplumsal bütünlüğü, ahlaki değerleri değil geliştirmek muhafaza etmek dahi son derece güç. Ne var ki güçlükleri aşmak sadece mevcudu korumak veya bir kısmını önceleyip diğerlerini ertelemekle mümkün olamıyor.

Son dönemlerde siyaset ve toplumda ciddi bir heyecan ve coşku kaybı yaşandığı görülüyor. Bu seçim çalışmalarından meydanlara hatta oradan sandığa kadar net bir biçimde yansıyor. Medya üzerinden verilen kimi coşku efektleri, ‘ver mehteri!’ klişeleri veya troller üzerinden sosyal medyada kotarılan kimi operasyonel çıkışlarla örtülebilecek gibi değil. Ayrım yapılmaksızın ‘metal yorgunluğu’ eleştirisine tabi tutulan teşkilatlar başka bir partiye değil iktidardaki AK Parti’ye ait. Eleştiri değil kapsamlı bir özeleştiri çağrısı duruyor karşımızda.

Özeleştirinin yokluğu kibir ve umursamazlığı takip eden çürüme ve yozlaşmayı tetikliyor tüm siyasal hareketler için. Bu sebeple özeleştiriyi hakkını vererek icra eden hareketler kendini yeniliyor ve toplum nezdinde itibar ve desteğini sürekli kılıyor.

Yenilenmeden anlaşılan şey nedir? Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının bir bölümünde 15 yıl boyunca iktidarda kalmanın sırrını MKYK ve milletvekillerinin yaş ortalaması üzerinden izah ediyor. AK Parti’nin demokrat ve cumhuriyetçi, yerli ve milli, muhafazakâr ve kucaklayıcı hatta devrimci bir hareket olduğunun altını çiziyor. 

Peki, metal yorgunluğu partinin hangi alanlarında yaşanıyor? Metal yorgunluğunu aşacak irade kadro ve teşkilatlara nasıl kazandırılacak? Meselenin bir vitrin yenileme veya yeni bir performans sistemini yürürlüğe koymaktan öteye boyutları olduğu ortada. Meselenin fiziki bir yorgunluktan ziyade belki ondan daha önemlisi ahlaki ve siyasi değerler alanında yaşanan yorgunluktan kaynaklandığı aşikâr. Bu bağlamda “bize tevazu yakışır ve tevazudan asla taviz veremeyiz” ilkesini hayata geçirecek kadrolar hangi değerlerle mücehhez kılınmalı ki bu sözün pratikte sağlam bir karşılığı olsun?

İmaj ve Söylem Değişimi Yetmez

Metal yorgunluğu il ve ilçe teşkilatlarında, belediyelerde, bürokraside ve siyasi temsiliyette yaygın ve bulaşıcı bir hastalığa dönüşmüş durumda. Referandum çok net bir göstergeydi. AK Parti giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gayret, meşruiyet ve sürükleyici karizmasından ibaret bir harekete dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tembellik, kayırma, iltimas, rüşvet, kibir türünden her türlü günahı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizmasıyla telafi edebileceği üzerine hesaplar yapan kadrolarla dolu etraf. Son zamanlarda en çok duyulan savunma biçimi, “Erdoğan’ı sevdiğim için bana saldırıyorlar, Reise saldıramadıkları için beni hedef alıyorlar, bizi yıpratarak Cumhurbaşkanımızın etrafını boşaltmak istiyorlar” gibi sahtekârlık ve tabasbus kokan söylemlerden oluşuyor. 

Metal yorgunluğu yerel yönetimler, bürokrasi, akademi daha önemlisi medyada neredeyse koma düzeyinde seyrediyor. Güncellenmesi gereken en acil alanlardan biri de medya düzenidir. Metal yorgunluğunu aşıp çürüme ve kokuşma seviyesinde seyreden alanlar kimse için sır değil. Tetikçilik ve amigoluk sarkacında siyasetten topluma, akademiden iş hayatına değin hemen her alanda hegemonya kurmak üzere yapılanan Pelikan Şebekesi de bu gözden geçirme ve yenileme programına dâhil edilmezse eksik kalır.

Kadro ve teşkilatların ahlaki, vicdani, hukuki manada sıkı bir elemeye tabi tutulması AK Parti’nin ve ülkenin geleceği açısından elzemdir. Şekil şemal, imaj ve vitrin yenilemekten ibaret bir program 2019 Mart ve Kasım seçimlerinde sağlıklı sonuçlar vermeye yetmeyecektir. Yenilenme fiziki sahadan önce ahlaki sahada tecessüm etmelidir. Onca devasa yatırıma, devrim niteliğindeki atılıma rağmen referandumda elde edilen fark esasında mezkûr alanlarda yaşanan sıkıntılara bir tepkinin de göstergesiydi.

Taziye Notu:

Kadir Demirel Abimizi mübarek bir ramazan günü iftar etmeye az bir zaman kala hunharca işlenen bir cinayetle kaybettik. Maalesef katil tanıdıktı ve son derece yakındaydı. Üzüntümüz ve acımız büyük elbette. Tesellimiz Kadir Demirel abimizin mü’min ve muvahhid olarak yaşayıp yine mü’min ve muvahhid olarak hayata veda etmesiydi. Rabbim kendisine rahmet ve mağfiretiyle muamele etsin, ailesine ve yakınlarına sabrı cemil ihsan etsin.