Medya

Akit yazarı: Hüseyin Avni Mutlu döneminde trilyonluk vurgun yapıldı, AKP'li Ensarioğlu da çarkın içindeydi

"Mutlu ve çevresindeki FETÖ yiyicileri, Diyarbakır’ı çiftlikleri haline getirdi"

12 Ağustos 2016 16:01

Yeni Akit yazarı Mehtap Yılmaz, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından tutuklanan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun Diyarbakır Valiliği yaptığı dönemde 'trilyonluk vurgun yapıldığını' öne sürdü. Yılmaz, "O dönemde valilikteki kaynağım, Vali Hüseyin Avni Mutlu, Vali Yardımcısı Ahmet Aydın, Dicle Üniversitesi Rektörü Jale Saraç, AK Parti milletvekili Galip Ensarioğlu, Şah İsmail Bedirhanoğlu, AK Parti MKYK üyelerinin de içinde bulunduğu çarkı sorguladığı için Türkiye’nin öbür ucuna gönderildi" dedi.

Mehtap Yılmaz'ın "Hüseyin Avni Mutlu dönemi, trilyonluk vurgun..." başlığıyla yayımlanan (12 Ağustos 2016) yazısı:

AK Parti iktidarı, 1987-2004 OHAL sürecinde halkın uğradığı zararları giderme kararı almıştı!

Bu karar, halkta büyük bir coşkuyla karşılandı.

Devlet, kesenin ağzını açmıştı!

Eğer Diyarbakır’daki FETÖ şebekesi hortumlamasaydı OHAL sürecinde halkın hem PKK terörü, hem de devletin içine yuvalanmış karanlık güçler eliyle uğradığı zararlar karşılanacaktı.

Milletin devlete karşı kaybettiği güveni, bu sayede yeniden kazanılacaktı.

Eğer SODES, halka ulaşsaydı, OHAL travması sonucu artan intiharlar, köyden kente göçen ailelerde gittikçe artan madde bağımlılığı, bunun tetiklediği şiddet, pedofili ve istismar vakaları bu kadar çığırından çıkmayacaktı.

Ama FETO şeytanı bu… Paranın kokusunu ta Pensilvanya’dan aldı!

SODES projesinin şah damarına sülük gibi yapıştı!

Zorunlu göç yüzünden açlık ve sefalet içindeki yaşam mücadelesi veren halkın hakkını göz göre göre hortumladılar!

Dönemin AK Parti MKYK üyelerinin aile yakınları adına açtığı onlarca FETÖ destekli STK’nın kuluçkalarında üretilen sözde projelerle, SODES kaynaklarının tek kuruşunu dahi halka kaptırmaksızın kapıştılar!

Vali Hüseyin Avni Mutlu döneminde Diyarbakır’a sağlanan devlet imkânları, valilik, Dicle Üniversitesi’ndeki FETÖ karargâhı ve PKK “şeytan üçgeninde” tüketildi.

Diyarbakır’daki FETÖ adliye imamı Mustafa Tuna, villasında bir gün HDP’lileri, öbür gün AK Partilileri, diğer gün Nur cemaatini konuk etmekte, jandarma komutanlarından, istihbarat mensuplarına geniş bir networku idare etmekteydi.

Hikmetinden sual olunamazdı. 

O dönemde valilikteki kaynağım, Vali Hüseyin Avni Mutlu, Vali Yardımcısı Ahmet Aydın, Dicle Üniversitesi Rektörü Jale Saraç, AK Parti milletvekili Galip Ensarioğlu, Şah İsmail Bedirhanoğlu, AK Parti MKYK üyelerinin de içinde bulunduğu çarkı sorguladığı için Türkiye’nin öbür ucuna gönderildi.

FETÖ-PKK, ta o yıllardan itibaren birlikteydi.

Herkes payını alır, Diyarbakır’da it iti ısırmazdı!

30 milyar, valilikte 300 milyar yapılır, herkes de payını alırdı.

Keşif falan hikâyeydi… Tarım arazileri gerçeğe aykırı olarak fazla gösterilip, devlet trilyonlarca lira “keklenirdi”.

FETÖ adliye imamı Mustafa Tuna, OHAL sürecinin en karanlık döneminin iş adamlarından Ali İhsan Kaya’nın yanında çalışırken, rektör Fikri Canoruç döneminde üniversiteye sızdırılmıştı!

Üniversite arazisini hangi iş adamlarına, hangi FETÖ örijinli AK Parti milletvekillerine peşkeş çektiği ortadadır!

Dicle nehrinin ekolojik dengesini alt üst edecek miktarda kum çekip bundan rant sağlandığı dönemin “çevre suçlusudur” aynı zamanda!

Soruşturma açılsın diye şikâyetler gidince, zirvedeki bir isme lüks villa hediye ediliyor, dosya kapanıyordu.

Şaka gibi…

O dönemde elimize geçen her belgeyi ilgili makamlara gönderiyorduk!

Şikâyetler nereye gidiyordu?

Devletin kılcallarına sızmış FETÖ kamikazelerine! Dolayısıyla yereldeki FETÖ kamikazeleri, şikâyet edenlere bin bir türlü şantaj-montaj-iftirayla musallat oluyordu!

Vali Efgan Âla’dan sonra Hüseyin Avni Mutlu ve çevresindeki FETÖ yiyicileri, Diyarbakır’ı çiftlikleri haline getirdi.

Yıllarca OHAL’le idare edilmiş Diyarbakır’da, yollara bomba tuzaklamalarına göz yuman, FETÖ’cü emniyet müdürleriydi!

Hüseyin Avni Mutlu döneminde, Dicle Üniversitesi ve PKK, “algı operasyonlarıyla” bürokrasiyi dizayn etti.

FETÖ, kenar mahallelerde “Okuma Salonları” kurdu! Köyleri yakıldığı için şehre göç etmek zorunda kalan köylülerin zeki çocuklarını devşirerek PKK içerisine “FETÖ istihbaratı” olarak soktu.

Ardından Kuzey Irak Işık Üniversitesi’nde, Şerif Ali Tekalan’ın da bulunduğu bir ortamda, PKK’nın Kandil yöneticilerine yüklü miktarda bağış yaparak, PKK içindeki MİT mensuplarının listesini verdi ve infaz ettirdi!

Yerine devşirdiği FETÖ istihbaratını yerleştirdi.

Ekrem Dumanlı’nın, Gültan Kışanak’a verdiği ihbar listesi ile PKK içindeki emniyet mensupları deşifre edilerek “Çukur savaşı”nda PKK’ya destek verildi.

Kobani ayaklanması…

Çukur savaşı…

Bütün bombalı eylemler…

Bütün şehitler FETÖ-PKK’nın ortak eseridir.

Hüseyin Avni Mutlu, buz dağının görünen yüzü…

Dicle Üniversitesi rektörü Jale Saraç da öyle…

Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, bunlara kol kanat geriyorlardı işte!

Ümit Doğay Arınç, kovboyculuk oynamak için mi gidiyordu Dicle Üniversitesi’ne?

Ahmet Akgündüz, Dicle Üniversitesi rektörlük seçimlerinde, tutuklu Aslan Bilici’yi YÖK’te hangi FETÖ’cü YÖK üyeleriyle niçin buluşturuyordu?

Bunu deşifre edince neden bana saldırdı?

Hepsini not aldım.

İhanetlerinizi biiir bir yazdım!

Ölünceye kadar bağıra bağıra anlatacağım! 

Göreceksiniz!