Medya

Akit yazarı: Bazı kurumlarda kırmızı ByLock'çular görevine devam ediyor!

"Kamuda göreve son vermelerin tamamı tartışılır hale gelecektir"

20 Şubat 2017 14:10

Yeni Akit yazarı Avukat Yaşar Baş, darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak "Bazı kurumlarda ByLock kırmızı listede yer alan kimseler görevine devam edebiliyor. ByLock kullanıcısı olduğu kesin olan biri görevini sürdürebilecek ise, kamuda göreve son vermelerin tamamı tartışılır hale gelecektir" iddiasını ileri sürdü.

Yaşar Baş'ın "FETÖ mücadelesi bir istihbarat mücadelesidir" başlığıyla yayımlanan (20 Şubat 2017) yazısı şöyle:

Dünyanın gelmiş geçmiş en alçak ve en kripto örgütü ile karşı karşıyayız. 

Tarihin hiçbir döneminde bu kadar geniş örgütlenmiş bir suç örgütü bulunmadığı için, bilinen yöntemlerin yetersiz kalmasının anlaşılır bir tarafı var.  

Bu alçaklar örgütünün yapısını ve hiyerarşisi deşifre edilmedikçe tartışmaların sonu gelmeyecektir. 

Ciddi bir istihbarat veri havuzu oluşmaya başladı. Örgütün yapısı ve kadroları tam olarak deşifre edilememiş olsa da izlerini sürmeye yarayacak önemli bilgilere ulaşıldığı anlaşılıyor.

Buradan takip edilerek arkası gelecektir.

Öyle anlaşılıyor ki daha geniş bilgilere ihtiyaç da var. Örgütün kontrolündeki sivil toplum kuruluşları ve ticari kurumlarla ilişkiler önemli başlangıç noktaları olarak kabul ediliyor.

Örgütün legal şemsiye altında yürütülen ticari faaliyetlerine katılma, örgütün amaç ve eylemlerine sadakati doğrulayacak biçimde meydana gelmişse örgüt bağı için dayanak olabilir. Ancak legal şemsiye altında bulunan ticari kurumlarla ilişkiyi kesme biçimi daha doğru sonuçlar da verebilir.

Örneğin Sızıntı dergisi aboneliği örgütle ilişki açısından bir fikir verebilir ama Sızıntı dergisine kayyım atandıktan sonra aboneliğini sona erdirenlerin davranışı örgüte sadakati belirleme noktasında daha sağlam fikir verir.

Keza Zaman gazetesi abone listesi de bir fikir verir ama Zaman gazetesine kayyım atandıktan sonra aboneliğini sona erdirenlerin listesi daha kuvvetli bir fikir verir.

Bank Asya’da hesap bağı açısından en önemli kriter Pennsylvania’lı şeytanın emriyle bu bankada katılım hesabı açılmasıdır. Özellikle de malı mülkü satıp, başka bankalardan kredi çekerek katılım hesabı açılması örgüte sadakatin bir göstergesidir. Bank Asya’nın TMSF tarafından yönetimine el konulması üzerine yapılan hesap kapamalarına da bakılması gerekir. 

Bakılsın bakalım Sürat Kargo’ya kayyım atanmasından sonra müşteri ilişkisini sona erdirenler kimler. Bu listeyi uzatabildiğiniz kadar uzatabilirsiniz. Bu alçakların legal şemsiye altındaki işletmeleri ile ticari ilişki kurulmasının biçimi de bir fikir verebilir ama legal şemsiye altındaki ticari faaliyetlerin devlet kontrolüne geçmesinden sonra ilişik kesilmesi daha önemli bir kriterdir. Hatta makul bir neden yoksa örgüt adına devlete açık olarak meydan okumadır.

Bu alçakların kendi aralarındaki ilişkiler, toplantılar ve katılımcılar büyük ölçüde sadece HTS (Historical Traffic Search yani telefon trafik bilgileri) incelenerek tespit edilebilir.

Ben şahsen sadece telefon trafik ve sinyal bilgilerinden yola çıkılarak bu alçakların tüm irtibatlarının hatta tüm toplantılarının deşifre edilebileceğine inanıyorum. Elbette bu çok fazla zaman ve efor gerektirecektir. Devletin, bu kadar geniş bir soruşturma programında işlerin rayında yürüyebilmesi için gereken kaynak ve personeli sağlaması gerekir.

FETÖ irtibatı düşünülen kimselerin özellikle de telefon ve internet trafik bilgilerinden yola çıkılarak ayrıntılı olarak bağlantılarının incelenmesi gerekir.

Anlaşılıyor ki bu alçaklar örgütü 2007 yılı ile 2013 yılları arasında yaklaşık altı yıl istihbarat örgütlerimiz tarafından izlenmemiş. 2007 yılı çok önemli bir eşik olmuş. Bu tarihten itibaren 2013 yılına kadar ipinden boşanmış danalar gibi her yere saldırmaya başlamışlar.

7 Şubat bir irkilme yaratmış ama esas uyanma 17 Aralık ile olmuş. Emniyette o kadar büyük bir tahribat yaratmışlar ki, toparlanmak çok zaman kaybına neden olmuş. Artık emniyet tarafı yeterli formasyona, motivasyona ve henüz yetersiz de olsa bir veri tabanına sahip.

İstihbaratın en önemli başarısı ByLock operasyonu oldu. Bazı önemli militanlarının ismi ByLock listesinde yer almadı ama bunlar sahte isimler veya ortak hesaplar kullanmış olabilirler.

Sadece ByLock kullananların kırmızı listede yer alanlarının sayısı Türkiye’nin cezaevlerinin toplam kapasitesinden daha fazla. Mavi ve turuncu liste şu aşamada pek dikkate alınmıyor gibi görünüyor ki bu bana göre çok hatalı bir yaklaşımdır. Özel aktivasyon koduyla yüklenebilen bir programın sadece yüklenmesi bile bana göre bir örgütsel bağlantıyı gösterir. Bu kimselerin en azından bunların örgüt bağlantısının araştırılması gerekir.

ByLock konusunun sulandırılmasına neden olacak her davranış bana göre kötü niyetlidir. Bazı kurumlarda ByLock kırmızı listede yer alan kimseler görevine devam edebiliyor. ByLock kullanıcısı olduğu kesin olan biri görevini sürdürebilecek ise, kamuda göreve son vermelerin tamamı tartışılır hale gelecektir.

ByLock listesinde yer alanlardan görevine son verilmemiş olanların görev yaptığı kurumlarda görevine son verilenlerin durumunun incelenmesi ve çelişkinin geri planının da araştırılması gerekir.