Gündem

Akif Beki: Atatürkçülük'te Hüseyin Gülerce'ye tabii ki yetişemem, ezer geçer!

"Ben Atatürk'ün hakkını teslim etmekle Atatürk'ten geçinmek arasındaki farka dikkat çekiyorum"

14 Kasım 2017 15:56

Bir dönem adı Gülen cemaati ile anılan Hüseyin Gülerce'yi "Atatürkçülere Atatürkçülük taslayan neo-Atatürkçü" diyerek eleştiren Karar yazarı Akif Beki, Gülerce'nin 10 yıl önce yazdığı 'Atatürk' yazısını paylaşmasının ardından, "Ben ki Atatürkçü olmakla Atatürkçülük taslamak, Atatürk'ün hakkını teslim etmekle Atatürk'ten geçinmek arasındaki farka dikkat çekiyorum. Belli ki bu alanda da kendini güçlü hissediyor, eyvallah, ezer geçer, yenilgiyi kabul ediyorum" dedi.

Akif Beki, Hüseyin Gülerce'ye "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, Atatürk’ü bağnaz bir ideolojinin tekeline bırakmamak, ortak bir değer olarak sahip çıkmak başka. Fakat Hüseyin Gülerce gibi, Atatürk’ü sahte Atatürkçülerin istismarından kurtarma iddiasıyla mangalda kül bırakmamak, daha başka bir şey" demiş; ardından Gülerce, 10 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili kaleme aldığı yazısını paylaşarak "Akif Beki'ye hodri meydan. Ben Atatürk konusundaki samimiyetimi ispat ediyorum. Kendisi de 10 yıl öncesinden bir Atatürk yazısını göstersin" demişti

TIKLAYIN - Hüseyin Gülerce, 10 yıl önceki 'Atatürk' yazısını paylaştı, Akif Beki'ye tepki gösterdi: Hodri meydan!

Akif Beki'nin "Arabistan'dan yeni Türkiye reklamları" başlığıyla (14 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Mega kent projesi Neom'u tanıtmak için hazırladıkları reklam You Tube'da dönüyor, mutlaka göz atın, çok tanıdık gelecek.

Havasına bakın, hak vereceksiniz bana, ilk yıllarında AK Parti'nin estirdiği rüzgara özeniyorlar, değişim rüzgarı.

Veliaht Prens anons etmişti, Kızıldeniz kıyısında, çölde vaha gibi bir özgürlük kenti kuracaklar.

Yeni bir yaşam biçimi vaat ediyor sloganları. Bir istikrar ve huzur adası, bir arada barış içinde yaşama modeli olarak pazarlıyorlar.

Başlarda AK Parti'nin taşıyıcılığına soyunduğu üç hürriyeti kapıp kullanmışlar.

Fikir hürriyetinin kenti olacak diyorlar.

Vicdan hürriyetinin kenti olacak diyorlar.

Teşebbüs hürriyetinin kenti olacak diyorlar.

Yani Ortadoğu'da özlenen dönüşümün liderliğine artık Suudiler talip.

Türkiye'nin rol model olarak sunulduğu, liderlik yapması beklenen dönüşüm bu. AK Parti iktidarının bölge için bir imkan ve fırsat olarak görüldüğü, umutların bayraktarlığını üstlendiği dönüşüm.

Değişim taleplerini temsil misyonunu, bir zamanlar değişimine ön ayak olacağımız Suudiler elimizden almaya kalkıyor. İronik ki ne ironik...

Kaderin bizde bir oyunu değil

Yükselen değerlerin yeni adresi gibi lanse ediyorlar projeyi ve daha iyi bir gelecek hayali satmaya oynuyorlar.

Ortadoğu'nun parlayan yıldızı diye parmakla gösterilme, evrensel değerlere yaslanarak ayakta kalma ve öne çıkma peşindeler.

'Müslüman demokrasi' örneği olmak kim, Suudiler kim; fersah fersah uzaklar diye burun kıvırmayın.

Başarıp başaramayacakları ayrı konu. Fakat bizden rol çaldıkları, önümüze geçmek istedikleri, ellerinden gelse pabucumuzu dama atmaya can attıkları su götürmez.

İdeallerdeki 'yeni Türkiye'nin yerini almayı ancak rüyalarında görürler, bilmem kaç beden bol gelir Suudi kafasına demeyin.

Hayalleri 'yeni Türkiye'yken gerçekleri 'yeni Dubai' olur belki. Ama bu kadarı bile, Suudiler için büyük bir adım değil mi? Bölge üzerinde dönüştürücü bir etki uyandırmaz mı?
Hayat mükemmeliyetçi değil, dört dörtlük versiyonu bulamayınca, daha azına razı gelebiliyor yoklukta. 'Yeni Türkiye' yerine 'yeni Dubai'ye fit olabiliyor. Boşluk kaldırmıyor hayat işte.

Atatürkçülük'te Gülerce'ye tabii ki yetişemem

Atatürkçülere Atatürkçülük taslayan neo-Atatürkçülüğünü yermiştim. Hüseyin Gülerce, OdaTV üzerinden meydan okudu.

Nevzuhur, türedi, yalandan bir Atatürkçü olmadığını eski yazılarından örneklerle ispatlamaya girişiyor. 'Varsa Akif Beki de çıkarsın bakalım, Atatürkçülüğünün maziye dayandığını kanıtlayacak yazılarını' diyor.

Ne haddime Gülerce gibi ezelden bir Atatürkçüyle boy ölçüşmek.
Ben ki 40 yıllık Atatürkçülere Atatürkçülük satmanın fena sırıttığını söylüyorum...
Ben ki Atatürk sevgisiyle barışmak için, illa kendine en hakiki Atatürkçü süsü vermenin gerekmediğini anlatıyorum...

Ben ki Atatürkçü olmakla Atatürkçülük taslamak, Atatürk'ün hakkını teslim etmekle Atatürk'ten geçinmek arasındaki farka dikkat çekiyorum...

Hiç Gülerce'yle Atatürkçülük yarıştırmam mümkün mü!

Belli ki bu alanda da kendini güçlü hissediyor, eyvallah, ezer geçer, yenilgiyi kabul ediyorum.

Dün reisçilikte, ondan önceki gün paralelcilikte Gülerce'yle yarışamadığım gibi, bugün de Atatürkçünün önde gideni olmakta yarışamam. Zaferini ilan edebilir, kutlarım kendisini.