Gündem

Akif Beki: 2010 referandumunda 'Hayır'cılara demediğimi bırakmadım; meğer FETÖ tarafından kullanılıyormuşum

"PKK’sı, FETÖ’sü, IŞİD’i sana yeter, fazladan kimseyi terör cephesine itme"

19 Şubat 2017 12:37

Hürriyet yazarı Akif Beki, 2010 referandumunu 'kumpas' olarak niteleyerek  "Darbe Anayasası’nı değiştirmek için ‘Evet’ dediğimi zannediyordum" dedi. "Hayır’cılara demediğimi bırakır mıyım?" diyen Akif Beki, yazısında "Nispeten erken uyananlardanım ama iktidar aldatıldığını fark ettiğinde atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Meğer demokrasi için oy kullandığımı zannederken FETÖ tarafından kullanılıyor, resmen ütülüyormuşum!" ifadelerine yer verdi. 

2005 ile 2009 arasında Tayyip Erdoğan'a danışmanlık da yapan Beki, "İlla terörist ve hain arayacaksan PKK’sı, FETÖ’sü, IŞİD’i sana yeter, ne yap yap, fazladan kimseyi terör cephesine itme. O zaman kazandığını zannederken aslında kaybetmezsin" dedi.

Akif Beki'nin Hürriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:

Hani ‘Evet’ kampanyasında sözü idama getirip “Hans ne der, George ne der beni ilgilendirmez, ben Ahmet’e, Mehmet’e bakarım” diyor ya Cumhurbaşkanı Erdoğan...

Diyelim ki adın Mehmet ve idama ‘Hayır’ diyorsun.

Yanlış infazın geri dönüşü, adaletsizliğin telafisi olmadığı için bu cezayı istemiyorsun.

Hatta diyelim ki başkanlığa da bir o kadar sıcaksın. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın idamı geri getirme vaadi kafanı karıştırıyor...

Hiç dert etme, sorunun çözümsüz değil.

Başkanlığa ‘Evet’, idama ‘Hayır’ diyebilirsin. İkisinin birbiriyle uzak yakın alakası yok.

Odağının kaymasına izin vermezsen, yanılmazsın.

Unutma, oylayacağın paket idam vaadini içermiyor, yönetilme biçimini düzenliyor.

Bütün yapman gereken, dikkatini hangi modelle yönetilmek istediğine vermek.

Kafanı topla, bakışını teklifin içeriğine çevir, o maddelerde ne yazdığına yoğunlaş.

Başka bir şey konsantrasyonunu dağıtırsa netliği kaybeder, hedefi gözden kaçırırsın, odağınla birlikte oy’un da kayar, yerini bulmaz.

İdama niyet edip başka şeye oy kullanmış olursun.

SENİN DE AĞZIN YANMASIN

12 Eylül 2010’daki referandumda bu hataya ben düştüm.

Darbe Anayasası’nı değiştirmek için ‘Evet’ dediğimi zannediyordum.

Yüksek yargıdaki darbe düzenini yıkmak için...

Demokratik siyaset üzerindeki yargı vesayetini bitirmek için...

12 Eylülcüleri yargılama, cuntacılarla hesaplaşma yolunu açmak için...

Millet iradesi üzerindeki ipotekleri kaldırmak... Antidemokratik müdahalelere son vermek... Yargıyı demokratikleştirmek, ileri demokrasiyle yönetilmek için ‘Evet’ dediğimi zannediyordum.

‘Hayır’cılara demediğimi bırakır mıyım?

Vesayetçiydiler, darbecilerle aynı saftaydılar, değişime ayak diriyorlardı, demokratikleşmeye karşı çıkıyorlardı, güçlü Türkiye’nin hızını kesiyorlardı...

Milletten korkuyor, Haso’larla Memo’ların memleketi yönetmesini hazmedemiyor, terörden bile medet umuyorlardı...

Beyaz Türk’tüler, eski Türkiye’nin imtiyazlı sınıfıydılar, ayrıcalıklarını kaybetmemek için her şirretliği yapıyorlardı, Erdoğan nefretiyle gözleri kör olmuştu, Türkiye’nin düşmanlarıyla birlikte hareket ediyorlardı...

‘Laik rejim elden gidiyor’ yaygarasıyla resmen baskı rejiminin bekçiliğini savunuyorlardı...

Ve daha neler neler...

Nispeten erken uyananlardanım ama iktidar aldatıldığını fark ettiğinde atı alan Üsküdar’ı geçmişti.

Meğer demokrasi için oy kullandığımı zannederken FETÖ tarafından kullanılıyor, resmen ütülüyormuşum!

Meğer vesayet rejimini yıkıyorum zannederken tarihin en korkunç vesayet rejimlerinden birini kendi ellerimle kuruyormuşum!

Meğer haşhaşileri bile aratacak bir derin devlet çetesini güya çetecilerle mücadele adına yargıya, polise ve orduya yerleştiriyormuşum!

Meğer halkçılık yaptığımı zannederken ince anayasa mühendislikleriyle halkın aldatılmasına alet oluyormuşum!

 

O referandum kumpasından öğrendiklerim

 

İşte size FETÖ kâbusundan çıkardığım ders ve öğütler...

Slogan istiyorsan, ‘yetmez ama’larla yetinme, neye oy verdiğinden emin ol.

Kapağını açmadan hiçbir teklifi ne onayla ne reddet. Tabelada yazanla yetinme, kararını vermeden önce aç gözünü, içeride ne satıldığına iyice bak.

‘Evet’çilik de yapabilirsin ‘Hayır’cılık da.

Ama kimlik siyaseti gözünü boyamasın. ‘Bana bizimkiler yanlış yapıyor dedirtemezsin, karşıdakiler ne söylüyorsa yanlıştır’ sakatlığına saplanma. Şüpheci yaklaş, yanıltılma payı bırak.

İlla kimlik çatışması istersen karşı görüşlere saygı duyan ve duymayan kimlikleri çatıştır, laik-dindar kimlikleri değil.

İlla itibarsızlaştırma kampanyası yürüteceksen...’Evet’çileri karalayarak ‘Evet’i, ‘Hayır’cıları karalayarak ‘Hayır’ı ucuz yoldan itibarsızlaştırmaya çalışma. Fikrine güveniyorsan, karalayarak itibarsızlaştırma yönteminin kendisini itibarsızlaştır.

İlla kışkırtacaksan demokratik duyarlılıkları kışkırt, özgürlük talebini sömür. İnanç ve rejim duyarlılıklarını değil. Düşmanlık dürtülerini, yasaklama ve dayatma arzularını, farklılıkları bastırma ve hükmetme içgüdülerini hiç değil.

İlla ayrıştıracaksan, ayrıştıranlar ve ayrıştırmayanlar diye kamplara böl siyasetin dilini.

İlla nefret edeceksen, nefret söylemlerinden nefret et.

İlla istismar edeceksen, bizi biz yapan kutsalları istismardan kaçın, bizi birleştiren ortak değerleri partizanlığa alet etme.

İlla terörist ve hain arayacaksan PKK’sı, FETÖ’sü, IŞİD’i sana yeter, ne yap yap, fazladan kimseyi terör cephesine itme.

O zaman kazandığını zannederken aslında kaybetmezsin.

İlgili Haberler