Politika

'Ahmet Türk şahsında TBMM'ye saldırı yapıldı'

Konya Milletvekili Atilla Kart, Nevruz kutlamaları sırasında BDP’li Ahmet Türk’e yapılan polis şiddetini gündeme getirdi

30 Mart 2012 16:22

 

HÜLYA KARABAĞLI / Ankara

 
CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyeleri Rıza Türmen ve Atilla Kart düzenledikleri ortak basın toplantısında, tutuklu vekiller, Ahmet Türk’e saldırı, yeni Anayasa yapımı ve Hakan Şükür’le ilgili tutumundan dolayı TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ‘edilgen’ kalmakla eleştirdi. Konya Milletvekili Atilla Kart, Nevruz kutlamaları sırasında BDP’li Ahmet Türk’e yapılan polis şiddetini “Bu Ahmet Türk şahsında TBMM’ye saldırı yapılmıştır” diye değerlendirdi. Rıza Türmen, Anayasa yapım sürecinin başarıya ulaşması için güven ortamını yaratmadaki görevin herkesten önce Çiçek’e düştüğüne dikkat çekti.
 

‘Çiçek’in edilgen tavrı karşısında’

 
CHP’li Kart,  “Meclis Başkanının edilgen tavrı karşısında sorumluluk almaktan kaçınan ve duyarsız noktaya gelen tavrı karşısında gelişmeleri paylaşmak gereğini duyuyoruz” dedi. Edilgen tavrın duyarsız bir noktaya geldiğini bu nedenle kaygılarının arttığını anlatan Kart’ın konuşması şöyle: 
 

‘Sembolik de olsa 8 milletvekilini ziyaret etmedi’

 
“İhtilal kanunlarının da mutlaka değiştirilmesi gereğini dile getirmiştik. İrade beyanı dahi ortaya koymaktan kaçındı. Tutuklu vekillerle ilgili olarak kendisinin birtakım girişimlerde bulunduğunu ifade etti. 8 milletvekilini bugüne kadar gidip ziyaret etmemiştir. Bu noktada sembolik anlamda da olsa o kişilere demokrasi adına halkın iradesi adına milletin oyu adına vekili olmaları sebebiyle gidip mutlaka ziyaret etmesi gerekirken halen bu ziyaretten ısrarla kaçındığını görüyoruz. Kendince birtakım gerekçeler ifade ediyor. Ama bize göre hiçbir haklı ciddi gerekçesi yok. Sorumluluğunun gereğini yapmıyor, yapamıyor.
 

‘Ahmet Türk şahsında Meclis’e saldırı yapılmıştır'

 
Ahmet Türk’e Nevruz kutlamaları esnasında bir polis memurunun saldırısı var. BDP’nin ideolojisini desteklemek eleştirmek ayrı bir konu. Ahmet Türk’ün şahsında aslında TBMM’ye bir saldırı yapılmıştır. Hem de bir kamu görevlisi tarafından yapılmıştır. Bir arkadaşın ifadesiyle ‘moraran aslında demokrasidir’. Bir polisin kamu görevlisine yaptığı saldırıdan söz ediyoruz. Bu ne kadar vahim bir süreçtir. O polise karşı kamu görevlilerinin himaye edici bir tavır içine girmesi, onu korumaya alması Kabul edilemez. Izah edilemez.
 

‘TBMM post modern bir diktatörün vesayeti altında'

 
Meclis başkanı edilgen bir konumdadır. Milli iradenin temsilcisi olan TBMM Başkanı olduğuna müdrik değildir. TBMM postmodern bir diktatörün vesayeti altına alınmıştır. Olay bu kadar açıktır. Bu vesayet yapısına karşı bunun kurumsal hale gelmesine karşı Meclis başkanı üstüne düşen görevi yapmamaktadır.
 

‘Hakan Şükür’ Meclis’ten izin almamış’

 
Meclis Başkanlığı’ndan sözlü izin aldığını söylemişti Hakan Şükür.  Bunun  üzerine 23 Şubat’ta Meclis başkanlığına  ‘onay verdiniz mi’  diye sormuştum.  Mehmet Sağlam imzasıyla gelen yanıtta, ‘ onay verilmemiştir’ diyor.  Hakan Şükür başbakandan izin almış. Başbakan Meclis’in üzerinde mi? 
 

Türmen: Çiçek’in görevi Anayasa yapımında güven ortamı sağlamak

 
Anayasa yapım sürecinden geçiyoruz. Bu sürecin başarıya ulaşması her şeyden önce Anayasayı yapmakta görevli Uzlaşma Komisyonu’nda güven ortamının sağlanmasına bağlı. Güven ortamını yaratmak herkesten önce Meclis başkanına düşmektedir. Meclis Başkanı AKP’nin dayatmacı politikasının bir parçası olursa güven yaratma görevini yerine getiremez.
 

‘Başbakan 4 partinin mutabakat metnini unutmuş’

 
Başbakan, Seul’den İran’a geçerken ‘Dört parti uzlaşamazsa, uzlaşabilen partiler i yanımıza alır yola devam ederiz’ diyor. Başbakan, Uzlaşma Komisyonu’nun üzerinde mutabık kaydığı metni unutmuşa benziyor. 15 maddelik bu metin, siyasi partilerden birinin çekilmesi halinde komisyonun görevinin sona ereceğini hükme bağlıyor. Bir parti olmazsa, komisyon görevine devam edemez. Başbakan bunu unutmuşa ya da dikkate almamışa benziyor.