Gündem

Ahmet Şık'a 'Cesur Gazetecilik' ödülü

Ahmet Şık: Hakikat ve hakikati konuşanlar düşman ilan edilip yok edilmeye çalışılıyor, tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz

11 Ekim 2017 19:16

Frankfurt Kitap Fuarı kapsamında verilen 'Cesur Gazetecilik' ödülü bu yıl, "terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla 285 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık'a verildi. Avukatı Can Atalay aracılığıyla ödül törenine bir mesaj gönderen Şık "Hakikat ve hakikati konuşanlar düşman ilan edilip yok edilmeye çalışılıyor" dedi. Şık, sözlerinin devamında "Tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz. Çünkü biz buradayız ve varız" ifadesini kullandı. 

Bu yıl 69’ncusu düzenlenen fuarda, 106 ülkesinden 7 bin 150 kurum kendi standını açtı. 15 Ekim Pazar gününe dek sürecek fuarı, toplam 280 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Fuarda, önceki yıllara göre çok daha yoğun güvenlik önlemleri alınıyor. 

"Diğer Türkiye"

Türkiye ve Türkiye yayın dünyası da çeşitli yanlarıyla fuarda temsil ediliyor. Türkiye’den 50’nin üzerinde yayıncı ve önde gelen yayıncılar örgütü, bazıları “Türkiye Ulusal Standı” kapsamında, bazıları da kendi özel standlarıyla fuara katılıyor.

Gazetecilerle dayanışma

Bu arada “cesur gazetecilik” ödülü de fuarda düzenlenen bir törenle Türkiye’de hapiste olan gazeteci Ahmet Şık’a verildi. Ayrıca hapisteki gazetecilerle ilgili dayanışma etkinlikleri düzenlendi. “Denizi görmek istiyoruz” (Wir wollen das Meer sehen) başlığı altında düzenlenen Deniz Yücel ve Türkiye’de hapiste olan diğer gazetecilerle dayanışma amaçlı etkinliklere Daniel Cohn Bendit gibi tanınmış isimler de katıldı.

Avukatı Can Atalay aracılığıyla ödül törenine Ahmet Şık, şunları kaydetti: 

"Hakikat ve hakikati konuşanlar düşman ilan edilip yok edilmeye çalışılıyor. Kendileriyle suç ortaklığı yapmayı reddeden medyayı kuşatıp, gördüğü hakikati anlatmakta ısrarcı davranmaya devam eden gazetecileri hapsettiler. Korkuyla hakim kılınan bir suskunlukla tüm ülke bir sessizlik sarmalına girince iktidarlarının kalıcı olacağı yanılgısına düştüler. Oysa ki, bir toplumun gerçek hayatı ve hakikati sustuklarında saklıdır. Çünkü sessizlikte daha fazla duyar insan. 'İnsan umutsuzluktan umut yaratandır' diyen usta Yaşar Kemal’e inanan bizlerin umudu var. Çünkü zulmün elindeyken direnmeyenler için yaşanılası bir hayat olmayacağını bilen bizler için, umut kendi gerçeğini yaratır. Ve umudun öfkesinden korkacak olanlar yalnızca suçlulardır. Evet, karanlığın gölgesinin daha da koyulaştığı, karamsarlığın yaygınlaşıp daha da derinleştiği zamanlar. Hiçbir şeyin iyi olamayacağını düşündürten zamanlar… Tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz Çünkü biz buradayız ve varız. Var kalmaya devam edeceğiz. Türkiye bizim evimiz. Hayatımız. Geçmişimiz. Barış, Hak, hukuk, adalet ve eşitliğin hakim olduğu geleceğimiz."