Medya

Adil Gür: AB referandumu yapılırsa, sandıktan Tayyip Bey ne derse o çıkar

"Sistem değişikliğiyle ilgili bile toplumu dönüştüren bir lider var ortada"

24 Kasım 2016 14:40

1 Kasım seçimlerinde en yakın tahmini yapan A&G Araştıma Şirketi Başkanı Adil Gür, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "İngiltere gibi kamuoyu yoklamasına gider, 'AB ile müzakere devam mı, tamam mı?' diye sorarız" açıklamasıyla gündeme getirdiği AB referandumuyla ilgili olarak “Cumhurbaşkanı AB ile ilgili referandum yapalım, halk kararını versin, ben de hayır oyu kullanıyorum derse, hayırlar yüzde 51’den çok daha fazla çıkar" dedi. "Çünkü biliyoruz ki başkanlıkla ilgili, sistem değişikliğiyle ilgili bile toplumu dönüştüren bir lider var ortada, söyledikleriyle toplumu dönüştürüyor" diyen Gür, "O nedenle Türkiye’de günün birinde bir AB referandumu olur ise o oylamadan Tayyip Bey ne derse o çıkar" ifadesini kullandı. 

Tunca Bengin'in "Türkiye’de AB oylanırsa sonuç ne çıkar?" başlığıyla yayımlanan (24 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakere sürecinin ‘geçici olarak dondurulmasını’ öngören bir tasarıyı bugün oylayacak. Kararın hukuki bağlayıcılığı yok ama görmezden gelinmesi de mümkün değil. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konudaki tepkisini dün “Sonuç ne çıkarsa çıksın, bu oylamanın bizim için bir kıymeti harbiyesi yoktur” sözleriyle çok net ortaya koydu. Dahası, Cumhurbaşkanı’nın birkaç gün öncesinden AB’ye “Yıl sonuna kadar sabredelim, ondan sonra millete gidelim” diye mesajı da var. Yani 53 yıldır süren bu yolculukta ilişkiler kırılma aşamasında. Ve bu yolculuğa devam mı yoksa tamam mı oylaması bizde de olabilir. 

Peki, gelinen bu noktada millet ne düşünüyor? Ya da olur da “tamam mı devam mı” diye AB oylanırsa sonuç ne çıkar? Dün bu soruyu kamuoyu araştırmacısı Adil Gür’e yönelttim. Öncelikle bir dönem Türkiye AB’ye mutlaka girmelidir ya da girmesi Türkiye’nin hayrınadır diyenlerin oranının hayli yüksek olduğu ve yüzde 77’lere kadar çıktığına dikkat çeken Gür’ün yanıtı şöyleydi:
“İnsanların büyük çoğunluğu daha çok AB nedeniyle Türkiye’de insan hakları alanında bazı düzenlemeler oluyor diye değil, Avrupa’da nasıl iş bulabiliriz düşüncesiyle girelim diyordu. Elbette ki eğitimli insanlar içerisinde AB’ye girmek Türkiye’de özgürlüklerin gelişmesi adına fayda vericidir diyenler vardı ama çoğunluk AB’yi iş kapısı olarak görüyordu. Ancak özellikle 2008-2009’daki krizden sonra AB’de İspanya, İzlanda, İtalya’nın zor duruma düşmesiyle ve işsizliğin artmasıyla Avrupa’yı bir iş kapısı olarak görenlerin oranı azaldı. Buna bir de özellikle 2015’ten sonra ‘AB terör örgütlerine destek oluyor, arkalarında duruyor’ düşüncesi eklenince, Türkiye’de insanlar AB’ye girmeye eskisi kadar hevesli değil ve oranlar gitgide düştü. 15 Temmuz’dan sonra da hayırlar evetleri geçti. En son yaptığımız araştırmada 49’a 51 gibiydi."

Hayırlar artar

Olası bir referandumda bu farkın hayırlardan yana daha da açılacağını söyleyen Gür’ün gerekçeleri de şunlardı:

“Cumhurbaşkanı AB ile ilgili referandum yapalım, halk kararını versin, ben de hayır oyu kullanıyorum derse, hayırlar yüzde 51’den çok daha fazla çıkar.
Çünkü biliyoruz ki başkanlıkla ilgili, sistem değişikliğiyle ilgili bile toplumu dönüştüren bir lider var ortada, söyledikleriyle toplumu dönüştürüyor. O nedenle Türkiye’de günün birinde bir AB referandumu olur ise o oylamadan Tayyip Bey ne derse o çıkar.
Kaldı ki AB konusunda zaten MHP’nin tavrı da ortada. MHP’de hep temkinli yaklaştı AB’ye. Bir de son dönemlerde FETÖ ve PKK’yla ilgili AB’nin tavrı malum. Bugün Türkiye’de halkın yüzde 90’ı devletin terörle mücadelesini destekliyor. Halka ‘Terör örgütleri tek başına mı arkasında birtakım güçler mi var?’ diyorsunuz. Arkasında güçler olduğunu söylüyor. ‘Kim bu güçler?’ deyince de AB ülkelerini sayıyorlar. Bu durumda da terör örgütünün arkasında olduklarını düşündükleri bir ülkenin birliğine halk illa girelim demez.”
Böyle bir oylama olursa hayır kesin yani?
“Şunu net söylemek mümkün; Türkiye’de kamuoyunu yönlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bugün yüksek oranda hayır çıkar diyoruz ancak Cumhurbaşkanı’nın AB ile ilgili olumlu açıklamaları olsa, ‘Evet, AB ile ilişkilerimiz düzeldi, AB’ye girme hedefinde ilerliyoruz’ dese, destek hızla artar anında.”

Sanayi mi kentin içinde konutlar mı yanlış yerde

İstanbul Bayrampaşa’daki yangın nedeniyle çok korktuk ve yine “Sanayi tesisinin kentin göbeğinde ne işi var?” tartışmasına başladık. Buna bildik kısır döngü de diyebiliriz. Çünkü bugüne kadar gelen her yetkili, sanayi tesislerinin kent dışına çıkarılacağından söz etti. Sihirli formül olarak da organize sanayi bölgeleri gösterildi. Bir plan dahilinde yapılanlar da oldu ve sanayi tesisleri yerleşim yerlerinden uzaklaştı. Ya da biz öyle sandık. Örnek:  İkitelli, Beylikdüzü, Dudullu...
Sonra aradan yıllar geçti, geldik bugünlere. Her şey planlı programlı gidiyor derken, görüntü yine eskiyi aratmaz halde. Yani konutlar sanayi tesislerinin dibinde, daha doğrusu iç içe. Şikâyetçi olan da pek yok. Sanayi manzaralı lüks konutlar oldukça yüksek rakamlara kapış kapış gidiyor.
Bu arada da Başbakanlığa bağlı Toplu Konut İdaresi (TOKİ), kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında, konut alanlarının yanı sıra sanayi sitelerini de dönüşüm içinde değerlendirmeyi planlıyor. Buna göre İstanbul’daki yapı ve trafik yoğunluğuna çözüm için kent içine sıkışmış sanayi siteleri bir kez daha yerleşim yerlerinden uzaklaştırılacak. Üstelik de bu sefer Çorlu ve Çerkezköygibi şehir dışında kalan başka bölgelere. Yani başka kentin topraklarına... Çünkü artık İstanbul’da yer kalmadı...