15 Temmuz Darbe Girişimi

Adana Emniyet Müdürü, Sadettin Tantan'ı işaret etti: Fetullah'la iş birliği içinde olan adam bizi açığa aldırdı!

"Şu anda kripto unsurlara devlete sızmış durumda, kim olduklarını biliyoruz"

09 Aralık 2016 15:26

15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, Adana Emniyet Müdürü Osman Ak'ı dinledi. 'FETÖ' operasyonlarında bir doları ilk kez kendilerinin bulduğunu söyleyen Ak, darbe girişimini planlamakla suçlanan Fethullah Gülen için 'fetöş' tabirini kullandı. Ak, 2011'deki konuşmasında "Tapınak Şovalyeleri" ifadesini kullanan eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ı Gülen cemaatinin üyesi olmakla suçladı.


Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan: Gülen'e koruma polisini ben iptal ettirdim


TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nda dinlenilen Adana Emniyet Müdürü Osman Ak, Fethullah Gülen’e karşı mücadele ederken yaşadıklarını hakkında açılan davaları anlatırken, bugün kripto unsurların devlet içine sızdığını ve ulusal medyaya çıktıklarını söyledi. Ak, komisyon üyelerinin ısrarına rağmen isim vermekten kaçındı ancak, "Eski Gülenci olan kimseler şu anda Gülen’in aleyhinde konuşuyorlar ki biz biliyoruz onların kripto olduğunu" dedi. Ak’ın "Tapınak şövalyeleri diyen, Fetullah'la iş birliği içinde olan aldırdı bizi açığa, ismini söylemeyim" sözlerine komisyon başkanı Reşat Petek, "Tapınak şövalyelerini Sadettin Tantan kullandı" karşılığını verdi.

"İtirafçı hiçbir zaman operasyon yapmaz, devleti yönlendirmez. Biz bunları maalesef yaşadık. İtirafçılar hala zannediyorlar ki devlet kanar. Devlet kanmaz" diyen Osman Ak, "Soyadım gibi 'ak’ım. Yıllar yılı dik bir duruş sergiledik. Bugünkü noktaya geldik" dedi.

Ak‘ın tutanaklara yansıyan konuşmasının bir bölümü şöyle:

"Soyadım kadar 'ak’ım"

"Fetullah’la ilgili birtakım konulara gireceğim. Bu süreçte, yaklaşık on beş seneyi aşkın süreçte bütün hareketlerim izlendi, bütün telefonlarım dinlendi. Şu anda Ankara ve İstanbul ağır ceza mahkemelerinde örgüt adına açılan davalarda telefonlarımdan, dinlendiğimden başlayan davada hem müştekiyim hem de müdahilim. Eğer bu kadar izleme çerçevesinde benimle ilgili en ufak bulmuş olsalardı zaten süreç içerisinde herhâlde birtakım şeylerle karşılaşmış olacaktık. Onun için ben her zeminde de bunu söylüyorum 'Ben soyadım gibi akım' diyorum, örgütün bu kadar kontrolü çerçevesinde.

"Şu anda kripto unsurlara devlete sızmış durumda"

"Çünkü, 2010’dan sonra örgütte çok önemli değişiklikler oldu, örgütte olabilecek gelişmelere karşı bir 'b', 'c' planları hazırlandı. O 'kripto' dediğimiz, bugün hâlâ tartıştığımız unsurların temelleri o zaman atıldı. Örgüt içerisinde birtakım ayrışmalar sözde oldu, birtakım insanlar bazı dini grupların altına gittiler; isimlerini söylemeye gerek yok, işte falanca cemaate, filanca gruba gittiler, güya örgütten koptular ki olabilecek, bugün veya benzeri olabilecek şeye tedbir almak için. Şu anda maalesef benzer durumları hâlâ görüyoruz, kripto unsurların devlet içerisine sızmış veya hâlâ piyasada ulu orta televizyonlarda, ulusal medyada çıkıp ayan beyan birtakım beyanlarını görüyoruz. Biz onların ne olduğunu aslında biliyoruz ama maalesef devletimizin birtakım ileri gelenleri hâlâ bunların doğru olduğunu zannediyor olabilirler.

"Yani, medyada görüyoruz, bunlara itibar ediliyor hâlâ, herkes itibar ediyor. İsimlerini söylemek hoş olmaz. Tabii, eski Gülenci olan kimseler şu anda Gülen’in aleyhinde konuşuyorlar ki biz biliyoruz onların kripto olduğunu.

"Devlet kanmaz"

"Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Bizde itirafçı ile iftiracıyı ayırırlar. İtirafçı gelir, devlete karşı sığınır -çok af buyurun- bağırsağında ne varsa döker, ne biliyorsa anlatır, devletin görevlisi onu dinler, onun verdiği bilgileri kendi bilgileriyle eşleştirir, ona göre operasyonunu kılar. İtirafçı hiçbir zaman operasyon yapmaz, itirafçı hiçbir zaman devleti yönlendirmez. Bir süreçte maalesef biz bunları yaşadık. O itirafçılar hâlâ zannediyorlar ki devlet kandı. Devlet kanmaz. Bu kadarını söyleyeyim müsaade ederseniz.

"Tapınak şövalyeleri diyen adam bizi açığa aldırdı"  

"Bizim araştırmamızda bir noktaya kadar şunu belirleyebildik, tespit aşamasında, maalesef, biz iki rapor hazırladık, birinci raporda raporu yayınladık, üç gün sonra Amerika’ya kaçtı çünkü o dönemki İstihbarat Daire Başkanı örgüte mülayimdi ama özel kalem amiri örgütün mensubuydu -çok gizli yazılara bakan- ondan sonra ikinci raporu yazdık, apar topar bizi açığa aldılar, istihbarat hizmetinden aldılar, üçüncü raporda Ankara mütevellisi -isimlerini söylemeyeyim, sıkıntı olur belki- örgütün şu anda aranan o büyük adamlar o zaman Ankara mütevellisindeydi, onları tespite gittik, örgütün mali kaynaklarıyla ilgili tam rapor hazırlığına girdik, apar topar bizi görevden aldılar. Hani şu 'tapınak şövalyeleri' falan diyen, Fetullah’la iş birliği içinde olan adam aldırdı bizi açığa. İsmini söylemiyorum.

"Emniyette istihbarat sistemlerimiz tamamen zafiyete uğratıldı"

"Örgüt planlı bir operasyonla devletin bütün kanallarına hâkim olurken aslında devletin bütün organlarını da felç ettiler. Bizim şu anda Emniyette istihbarat sistemlerimiz tamamen zafiyete uğratıldı. Devletin terörle mücadelesindeki önemli unsurların hepsi darmadağın edildi. Bakınız, şöyle arz edeyim: İki senedir biz bunu toparlamaya çalışıyoruz ve buna rağmen arkadaşlarımız insanüstü birmücadele veriyorlar ama bunlar planlı bir şekilde Emniyetin istihbarat birimlerindeki bütün profesyonel yetişmiş arkadaşların hepsini tasfiye ettiler. Geldiler, devletin istihbarat mekanizmalarını tamamen sistemli olarak kontrol altına aldılar, daha sonra da giderken bütün ağı deşifre ettiler, ajan ilişkilerinin, haber kaynaklarının hepsini deşifre ettiler, hepsini yok ettiler, öyle gittiler ve biz peşinden de maalesef eş zamanlı olarak Kobani olaylarını yaşadık, hendek savaşlarını yaşıyoruz, hâlâ o birtakım mücadeleleri veriyoruz. Bizim mücadele gücümüze tamamen zafiyete uğrattıklarını zannederek arkasından bu saldırıları gerçekleştirdiler."