Gündem

Abdurrahman Dilipak: Bu macera cemaatin sonu olur

Abdurrahman Dilipak: Bu iş için çalışan 100’den fazla kişiden oluşan bir ekip var. MOSSAD, CIA, MI5 hepsi işin içinde

19 Aralık 2013 19:36

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında, üç bakanın oğullarının da gözaltına alındığı ve dört bakanın bulaştığının da iddia edildiği rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna ilişkin, "Bu macera cemaatin sonu olur. Göreceksiniz iktidar bu işten güçlenerek çıkar" dedi. 
Dilipak, operasyonun arkasında sadece cemaatin olmadığını belirterek, "Türkiye uluslararası bir komplo ile karşı karşıya. Cemaat AK Parti’yi, daha doğrusu Erdoğan’ı Fidan’ı, İHH’yı terörle ilişkilendirmek isteyecek. Bu iş için çalışan 100’den fazla kişiden oluşan bir ekip var. MOSSAD, CIA, MI5 hepsi işin içinde" iddialarında bulundu.
Dilipak, yolsuzluk operasyonunu da içerdiğini söylediği planda "50 kadar milletvekilini istifa ettirip, arkasından 40 kadar hakkında kaset bulunan milletvekilini şantajla kendi yanlarına alarak, AK Parti’yi iktidardan düşürüp, kendi aralarında bir CHP, MHP, yeni oluşum hükümeti kurup, yerel seçimleri erteleyip, Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte belediye ve milletvekili seçimlerini birlikte yaparak AK Parti’yi bitirme" adımları olduğunu öne sürdü.
Abdurrahman Dilipak'ın 19 Aralık 2013 tarihli yazısı şöyle:
 
Cemaat yanlış yapıyor!
Bu macera cemaatin sonu olur. Göreceksiniz iktidar bu işten güçlenerek çıkar.
Kendi içindeki bir takım yiyici, ahlaksızlara karşı da parti bir arınma hamlesi yapar. Bana kalırsa bir musibet, bin nasihatten daha iyidir. Belirledikleri adayları bile, bu olaydan sonra bir daha gözden geçirip, uçkuruna, kesesine düşkün, makam hırsı ile çevresini kırım geçiren bir takım adamları aday listesinden ayıklasa ne iyi eder. Koca bir dava, üç beş geri zekalının para makam ve kadın ihtirasına kurban edilemez! Unutmamak gerekir ki, çınar ağacının işini bitiren yumuşakça bir kurtçuktur.
Cemaatin elinde yolsuzluk dosyaları var. Cemaatin elinde kasetler var. Cemaatin elinde üzerinde ‘çalışılmış’ başka dosyalar da var. Cemaatin hedefinde İHH, Özgürder var. Cemaat AK Parti’yi, daha doğrusu Erdoğan’ı Fidan’ı, İHH’yı terörle ilişkilendirmek isteyecek. Bu iş için çalışan 100’den fazla kişiden oluşan bir ekip var. MOSSAD, CIA, MI5 hepsi işin içinde. Tabi klonlanan emniyet istihbarat arşivleri de. İşin içinde bizim malum sermaye grubu da var, localar da. Kemalist ulusalcılar da.
Haberal çıktı, düşman kardeşlerin arasını buldu. Bu işin Kızılı, Yeşili yok. Kemalizm her an kılık değiştirebilir ve bulunduğu ortama uyum sağlayarak kendini yeniden varedebilir.
Bu köşenin okurları, bu senaryoları 6 ay önce, 2 ay önce de okumuşlardı. Planda 50 kadar milletvekilini istifa ettirip, arkasından 40 kadar hakkında kaset bulunan milletvekilini şantajla kendi yanlarına alarak, AK Parti’yi iktidardan düşürüp, kendi aralarında bir CHP, MHP, yeni oluşum hükümeti kurup, yerel seçimleri erteleyip, Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte belediye ve milletvekili seçimlerini birlikte yaparak AK Parti’yi bitirme planı da masaya konmuştu.
Bu iş burada bitmeyecek. Bu “topyekûn bir saldırı”. Allah korusun, nokta hedeflere yönelik terör olayları da gündeme gelebilir. Azınlıklar konusuna dikkat etmek gerek.
Dersane olayı, geniş kitleleri arkalarına almak için onlara göre iyi bir fırsattı. Bütün dersane öğrencilerini cemaatin adamı gibi göstermeye çalıştılar ama olmadı. Bu atakları, dersane konusundaki gerçek niyetlerini ortaya koydu.
Türkiye uluslararası bir komplo ile karşı karşıya. Bu işin içinde herkes var.
Tek bir cemaat yok onu da belirteyim.
Para ve kadın, makam açlığı, bastırılmış ihtiraslar, sadece iktidar için geçerli değil. Bu ihtiraslar nice davaları içinden çürütmüştür. Cemaat da kendi içine baksın. Bu kadar, iktidar ve para hırsının yanıbaşında başka zehirli mantarlarda boy vermiş olabilir. Cemaat topluluklarının para-menfaat ilişkileri de sütten çıkmış ak kaşık değil.
İşin aslı ne biliyor musunuz, batının İslam’ı ve müslümanları dönüştürme çabası. Bizi Tom amcalaştırmak istiyorlar. Batı değerleri, çıkarları ve güvenliği için risk ve tehdit oluşturmayan bir İslam anlayışının misyonerliğini yapmak. Bunun adı “Euro İslam”.
Demokratik bir çeşni. İslam içinde bir protestanlık örgütlenebilir mi? Mesela homoseksüel ve lezbiyenler kendi camilerini, dergahlarını açabilirler mi? Bu tartışmalara kapı aralayacak bir süreç başlatmak istiyorlar. Alameti farikaları yokedilmiş bir İslam anlayışı. Bunu daha önce okulla yapmaya çalıştılar. “Bu din benim denim değildir” diye bir kitabım var, bunu anlatan. İmam Hatiplere Menderes döneminde Kırby raporu ile hangi maksatla desteklendiğini biliyor mu idiniz.
Bu iddialarından hiç vazgeçmediler. Refahyol hükümeti de aslında Tansu Çiller’in hidayeti ile ilgili bir proje değildi. Cemaat de, bu projenin bir parçası bugün. Cemaat sanki New Age İslamic Society gibi bir hareket. İşin içinde bir de Mehdilik var, referansını Sikke-i Gaybiye dayandıran. Mehdi demokrasisi. “Hoşgörü” dedikleri şey bu son olaylar gösterdi ki, makyaj malzemesi imiş. Otorite de Erdoğan değil sadece İsrail mi. Hani Sisi’ye itaat eden, Mursi’ye karşı çıkan Ezher şeyhi gibi.
Niye bu kadar ülkede örgütlenmeye çalıştıkları da şimdi daha iyi anlaşılıyor. Bu yeni İslam anlayışının eğitim merkezlerini açmak için örgütlenmişler. Bu iş bu Saint Benoit, ya da Saint Joseph, ya da Amerikan Kolejleri gibi bir proje. Daha çok da Oppus Dei’yi hatırlatıyor, bu açıdan bakınca.
Bu projenin sahipleri, Suudi Arabistan üzerinden Vehhabilik, İran üzerinden Şiilik planları ile, Sufi, Selefi, Şii kavgası çıkartmaya çalışıyorlar. Yapmak istedikleri şu: Müslümanları küçük küçük topluluklara bölerek atomize etmek, Burada destekledikleri güçlü bir akımı Türkiye üzerinden İslam dünyasına pazarlamak, bu grupları birbirine karşı kışkırtarak, aralarında fıkhi tartışmalar çıkartarak bunları notralize etmek ve dışarıdan bakan insanlar için, İslam’ın hızla yayılmasını önlemek için kitleleri İslam konusunda agnostic hale, yani neye inanacağını bilmez hale getirmek.
Mehdilik tartışmalarına hazır olun. Özellikle Sünni ve Şii dünyasını “Hz. İsa’nın Hz. Muhammed’in oğlu olup olmadığı” gibi fasit tartışmalarla Müslümanların akılları çelinmeye çalışılabilir.
Olay, sadece AK Parti meselesi değil. Bütün İslam dünyasına yönelik bir komplo ile karşı karşıyayız. Emniyet İstihbaratındaki cemaatçı abiler, keşke bir de işin bu yönünü takibe alsalar.
Bu komplo Türkiye üzerinden yönetileceği için Cemaat iktidarda etkin rol istiyor. Zaten Erdoğan’a iktidar yolu açılırken, Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı düşünülüyordu. Cemaat da bürokrasiye hakim olacaktı.
Bu işin içinde Baykal da var, Koç da anlayacağınız. Tekrar söylüyorum, bu ilişkiler içinde tek bir cemaat yok. Ve bunların kadrosunda Şeyh de var Fahişede. Proje, madem Kur’an’ı ellerinden alamıyorsunuz, Müslümanların din algısını değiştirin ve değişimi kabul edenleri destekleyin, ötekileri atomize edin, dışlayın, birbirine karşı kışkırtın ve nötralize edin. Suriye’deki muhalefetin dağınıklığı da aslında bunun bir yansımasından başka bir şey değil. Notralizasyon kadrosunda yer alacak farklı dini grupların eğitim kampına döndü Suriye.
Yani bu olay Türkiye’de başlayıp biten bir olay değil. Bunu bilelim. Dikkatli olalım. Dikkat: “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı.” “Şeytan sizi Kur’an’la aldatmasın!”
Selam ve dua ile.

İlgili Haberler