Gündem

Hükümet Programı'nda PKK'ya 'siyaset yolu' mesajı, AB'ye üyelik tarihi ve cemaatle mücadele var

İşte Davutoğlu'nun kurduğu 62. Hükümet'in programının tam metni

01 Eylül 2014 17:12

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun  TBMM Genel Kurulu'nda okuduğu 62. Hükümet Programı'nda, 'paralel yapı'yla mücadele, çözüm süreci, yeni anayasa, Avrupa Birliği (AB) süreci ve demokratikleşme gibi pek çok konu yer aldı. 

Programda, Türkiye'nin "Cumhuriyetimizin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi" olarak tanımlanan AB'ye 9 yıl sonra üye olması öngörülürken "yerel yönetimlerin başta öz gelirleri olmak üzere finansman ve hizmet imkânlarını kuvvetlendirmek" ibaresinin altı çizildi. "Çözüm sürecinde toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünü aç­acaklarını" belirten Davutoğlu, "yeni, profesyonel bir sınır kolluğu teşkilatının kurulacağını" söyledi.  

Fethullah Gülen cemaatine yönelik kullanılan  ve "paralel yapı" adıyla anılan yapılanmayla gerginliklerin miladı olarak programda 7 Şubat MİT krizi gösterildi. "7 Şubat, 17-25 Aralık hadiseleri ve takip eden gelişmeleri devlete kast eden teşebbüsler" olarak tanımlayan Davutoğlu, "Bu tür te­şebbüsleri, geçmişteki vesayet odaklarının oluşturdukları kadar tehdit olarak görüyoruz" dedi.   

62. Hükümet programının tam metni için tıklayın

Ahmet Davutoğlu'nun TBMM Genel Kurulu'nda 62. Hükümetin programına ilişkin yaptığı konuşmada öne çıkan çoğu siyasi ifade şöyle:

Bugün Eski Türkiye’nin tüm vesayet kurumları ve vesayetçi zihniyeti kaybetmiş, Yeni Türkiye kazanmıştır. (…)Eski Tür­kiye’nin vesayetçi anlayışını ve uygulamalarını değişik kılıklar altında yeniden canlandırmaya çalışanlar karşılarında milleti ve temsilcilerini bulacaklardır.

AK Parti hükümetlerinin dirayeti devlet­te karar alma yeteneğini geliştirdi. Fakat, şimdi o geçmiş vesa­yetler bittikten sonra yeni vesayet türleri çıkmaya başladı. (...) Devlet otoritesinin parçalanmasına yönelik hiçbir faaliyete asla izin vermeyeceğiz.

Demokrasimize ve ulusal güvenliğimize kas­teden yapılanmalara karşı, hukuk içinde kararlılıkla mücadele etme görevi halkımızın bizlere yüklediği bir sorumluluktur.

 

Demokratikleşme

 

Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce tarihdaşlık ve vatandaşlık an­layışını benimsiyoruz.

Daha önce gerçekleştirdiğimiz, iç hukukumuz ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalar arasında ihtilaf çıkması halinde, uluslararası antlaşmaları esas alan po­litikamızla uyumlu olarak, temel hak ve özgürlükler alanında uluslararası normlar, bundan sonra da tüm politikalarımıza te­mel teşkil edecektir.

 

Avrupa Birliği

 

AB sürecine yeni bir ivme kazandırmak ve her alanda reform çalışmalarını hızlandırmak amacıyla 2014-2017 dönemini kapsayan “AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı” hayata geçirilecektir.

Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır.

 

Yeni anayasa

 

Milli iradeye rağmen üreti­len “kırmızı çizgiler” anlayışının, Yeni Anayasa için engelleyici bir faktör olarak gösterilmesini kabul etmediğimizi belirtmek istiyoruz.

Yeni Anayasa’nın şekil açısından kısa, açık ve her vatan­daş tarafından anlaşılabilir olması da hedeflerimiz arasındadır.

 

Çözüm süreci

 

62. Hükümet olarak çözüm süreci kapsamında yeni yol harita­sının hedeflerini; terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünü aç­mak şeklinde koyacağız.

Çözüm Süreci, bölünmenin değil birleşmenin, küçülmenin de­ğil büyümenin, parçalanmanın değil bütünleşmenin ve kalıcı bir bölgesel güç olabilmenin yegâne anahtarı konumundadır.

Bu süreç, toplumda psikolojik restorasyon yaparak, yeni bir aidiyet bilincini ortaya çıkaracak ve tahkim edecektir.

 

Güven veren Adalet ve Yargı

 

İnsan hakları alanında var olan sorunlu alanların tümü tek tek tespit edilerek çözüm için atılacak adımları içeren bir eylem planı hazırlanmış ve uygulanmaya konulmuştur. Türkiye bu alanda aldığı önlemler yönünden Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından diğer ülkelere örnek gösterilir hale gelmiştir.

Yargı alanındaki temel sorunumuz, bazı yargı mensupla­rının siyasi-ideolojik bir misyon üstlenmesi ve hakem olma vasfını yitirerek taraf haline gelmesidir.

 

Ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlarla mücadele

 

Geleneksel vesayetçi aktör ve kurumlarla yürüttüğü mücadele neticesinde hükümetlerimiz, milli iradeye dayalı demokratik bir siyasal sistemi inşa etme hedefine odaklanmışken, 7 Şubat, 17-25 Aralık hadiseleri ve takip eden gelişmelerle yeni bir vesayet odağının saldırılarına maruz kalmıştır.

Uluslararası bağlantıları da değerlendirildiğinde, bu yapılan­malar sadece hükümetimize yönelmiş bir tehdit olarak değil, devletin varlığına kast eden, onun yapısını çökertmeyi hedef­leyen bir ulusal güvenlik sorununa dönüşmüştür. Bu tür te­şebbüsleri, geçmişteki vesayet odaklarının oluşturdukları kadar tehdit olarak görüyor ve her türlü vesayete karşı mücadelemiz çerçevesinde ele alıyoruz. Bu konuda kararlı ve dirayetli dura­cağımız konusunda hiç kimsenin şüphesi olmasın.

 

Güvenlik ve asayiş

 

Sınırlarımızın korunmasından sorumlu olacak yeni, profesyonel bir sınır kolluğu teşkilatının kurulması için çalışmaları sürdürüyoruz.

Bütün polis merkezleri ve jandarma karakolları gerçek anlam­da modernize edilmiş, şeffaf hale getirilmiştir.

Kolluk teşkilatlarının fonksiyonları gözden geçirilecek, kamu ya­rarı ve kolluğun asıl misyonu gözetilerek yeniden düzenlenecektir.

 

Kamu Yönetimi

 

İlk defa kamu yöneticileri için etik kurallar getirdik ve denetim mekanizmaları kurduk.

Hükümetimiz, Türkiye’nin 2023 yılında amaçladığı ekonomik ve siyasal açıdan öngörülebilir, şeffaf, demokratik ma­nada tahkim edilmiş ve yolsuzluklara karşı sıfır toleranslı Türkiye hedefine yönelik mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.

 

Bilgi Toplumu

 

Kamuda “kâğıtsız ofis” dönemini başlatacak ve yazışmaların elektronik ortamda gerçekleştirilmesini yaygınlaştıracağız.

 

Yerel Yönetimler

 

Yerel yönetimleri daha da güçlendirmeye yönelik yasal ve kurumsal düzenlemelerimiz devam edecektir.

Yerel yönetimlerin başta öz gelirleri olmak üzere finansman ve hizmet imkânlarını kuvvetlendireceğiz.

 

Eğitim

 

Hükümetlerimiz döneminde gerçekleştirilen önemli yenilikler­den bir diğeri de özel dershanelerin özel okula dönüştürülme­sidir.

Büyük önem atfettiğimiz ve üzerinde yoğun bir şekilde çalıştı­ğımız diğer bir konu da YÖK reformudur. Demokratik, özgür­lükçü ve evrensel değerlere uygun bir üniversite tasavvuru ana önceliklerimizden bir tanesidir.

 

Ekonomi

 

Hükümetimiz ve Merkez Bankası tarafından enflasyon hedefle­ri üç yıllık vadede belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacaktır.

Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir.

Faizsiz bankacılığın geliştirilmesi için kamu sahipliğinde katılım bankalarının kurulmasına yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa ba­ğımlılığı azaltmak amacıyla yerli ve yenilenebilir enerji kay­naklarının enerji arzı içindeki payının artırılmasına ve nükleer santrallerin kullanılmasına yönelik başlatılan çalışmalara karar­lılıkla devam edilecektir.

12 yıllık kazanımlarımızdan hareketle, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyoruz.

 

Değer Odaklı Dış Politika

 

12 yıllık iktidarımızın en büyük başarılarından birisi dış po­litikayı milletimize mal etmemizdir.

(…)Türkiye’nin bu insani ve vicdani duruşundan geri adım atması mümkün değildir.

Artık olaylara seyirci kalan değil, yön veren bir ülke olarak Türkiye’nin dış politika tercihleri tüm dünya tarafından yakın­dan takip edilmektedir. Kendi tarihi ve coğrafyası ile barışık ve bunları stratejik bir değer olarak gören dış politikamızı sürdür­meye kararlıyız.

Kıbrıs sorununun, Ada’daki her iki halkın asli kurucu iradelerini, siyasi eşitliklerini ve Ada’nın ortak sahibi olmalarını temel alan müzakere edilmiş adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için garantör ülke ola­rak yapıcı katkımızı sürdüreceğiz ve Birleşmiş Milletlerin bu yöndeki çabalarını destekleyeceğiz.

Irak’taki siyasi istikrarsızlık ve kutuplaştırıcı politikalar, Su­riye’de devam eden çatışmanın da olumsuz etkileriyle ülkede mezhep ayrımlarını keskinleştirmiştir. Her iki ülkedeki siya­si otoritenin halkın meşru siyasi taleplerini dikkate almaması nedeniyle, oluşan boşluğu doldurma ve toplumsal beklentileri karşılama iddiasındaki terör örgütleri ve şiddet yanlısı gruplar bu ülkelerde zemin kazanmıştır.

Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, ülkede güvenlik ve istikrarın tesisi, demokrasinin güçlendirilmesi, iç barışının sağ­lanması, komşularıyla ve uluslararası toplumla bütünleşerek bölge açısından güvenlik ve refah yaratan bir devlet haline dö­nüştürülmesi Irak’a yönelik dış politikamızın temel ilkeleridir.

Türkiye, meşru talepleri bastırıl­maya çalışılan Suriye halkının yanında ve rejim mezaliminin karşısında olmaya devam edecek, Suriye halkının demokrasi, hukukun üstünlüğü ve evrensel değerlere dayalı yeni bir Suriye kurulmasına yönelik talepleri karşılanıncaya kadar Suriye hal­kıyla mevcut dayanışmasını kararlılıkla sürdürecektir.

Ülkemizin ev sahipliğini yaptığı ve İslam ülkeleri arasında kal­kınma alanında bilgi ve tecrübelerin paylaşılmasına, anlayış birli­ğinin oluşturulmasına ve politikaların yakınlaştırılmasına hizmet eden İSEDAK’ı önümüzdeki dönem daha da güçlendireceğiz.