Gündem

8 gazeteden 13 yazarın Gezi Parkı ve Kazlıçeşme mitingi yorumları

Cengiz Aktar: 'Gezi Parkı Kütüphanesi'nin akıbeti akla Ray Bradbury’nin şaheserlerinden Fahrenheit 451’i hatırlatıyor ister istemez'

18 Haziran 2013 11:52

8 gazeteden 13 yazar Gezi Parkı eylemlerini ve AKP'nin Kazlıçeşme mitingini yorumladı. İşte o yorumlardan bir derleme:

 

Cengiz Çandar - Radikal

Erdoğan'a neden karşı çıkıyorum

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Tayyip Erdoğan kaybetti! Üstelik, ‘Gezi Parkı Fatihi’ unvanını kazandıktan ve İstanbul surları dışında Kazlıçeşme’de binlerce kişiyi toplayıp ‘zaferini taçlandırdığı’, yani kendisini en güçlüymüş gibi gördüğü ve gösterdiği anda kaybetti.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Murat Yetkin - Radikal

Taksim, Kürt meselesine çözümü nasıl etkileyecek?

Ve bir soru daha: İç politikada ve dış politikada bu kadar sert tutum alan, ayrıca yetkileri artmış, üzerindeki kontrol azalmış bir cumhurbaşkanlığı isteyen Erdoğan, Kürt sorununda daha özgürlükçü, hatta PKK’nın istediği kadar müsamahalı bir tutum için Meclis’te adım atar mı? Bu soruya tatmin edici cevap vermek bugünkü toz duman içinde mümkün görünmüyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Murat Belge - Taraf

Türkiye'nin halleri

Nitekim, olan oldu. Bundan bir ay önce Türkiye neredeydi? Neleri konuşuyor ve nereye varmayı hedefliyordu? Şimdi nerede? “Kürt sorununa barışçı çözüm” derken, “Acaba iç savaş çıkar mı?” diye konuşmaya başladık.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Cengiz Aktar - Taraf

Temizlik

İlk gün parkın çimlerinin üstünde kitabını okuyan, polislere kitap okuyan ya da dikilmiş polislerin karşısında yerde kitap okuyan gençlerin kareleri belleğime nakşedildi. Sonra geldi kütüphane, kütüphaneye karton karton kitap armağan edenler, kitap kuyrukları... İlk saldırı 11 Haziran gecesi geldi, epeyi tahribat oldu ama hızla onarıldı. Ölümcül saldırıCumartesi, 15 Haziran'da geldi. Mıntıka artık adı konmamış bir sıkıyönetim altında olduğundan kütüphanenin akıbetini bilmek pazartesi itibariyle mümkün değildi. Ama tahmin etmek zor değil, temizlik işçileri kitaplara farklı muamele yapmamıştır ve kitapları da kütüphaneyi de temizlemiştir zahir.

Gezi Parkı Kütüphanesi”nin akıbeti akla Ray Bradbury’nin şaheserlerinden Fahrenheit 451’i getiriyor ister istemez.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Sami Kohen - Milliyet

Bu mu 'Türk' modeli?

Özellikle Arap Baharı’nın başlamasından sonra, bu geniş coğrafyada “Türk modeli”nden sıkça söz edildi, bu konuda sayısız çalıştaylar düzenlendi, bilimsel çalışmalar yapıldı. Ne yazık ki şimdi dışa yansıyan görüntüler, Türkiye’yi örnek almak isteyenlere “bu mu Türk modeli” dedirtiyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Mehmet Tezkan - Milliyet

Eylemci ne dedi, iktidar ne dedi?

Gezi Parkı polis kontrolü altında.. Giriş çıkış yasak çünkü park baştan aşağıya yenileniyor... Belediye kamyonlarla 100 ağaç getirdi... Fidan falan değil, devasa ağaçlar.. 10 yıllıkmış.. Demek ki; artık Gezi Ormanı denilecek... 200 bin çiçek dikilecekmiş... 5 bin gül... 4 kişi öldü, 12 kişi gözünü kaybetti, hastaneler yaralıdan geçilmiyor... Soru şu; 100 ağaç, 200 bin çiçek yaralı kalpleri onarmaya yetecek mi?

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Zülfü Livaneli - Vatan

Şimdi ne olacak?

Her demokraside olduğu gibi, hükümetin politikalarını ve üslubunu beğenmeyen halk kesimleri, itirazlarını çeşitli platformlarda sürdürmeye devam edecek. Ta ki demokrasinin bir “çoğunluk diktatörlüğü“ olmadığını anlatana kadar. Bunun da yolu sandıktan geçiyor. Son söz sandıkta söylenir ve demokratik ülkelerde başka bir alternatif yoktur.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Ahmet Hakan - Hürriyet

Büyük oyunu bozalım

30 yıllık kanlı bir sürecin sona erdirilmesi için süper anlayışlı davranan devlet aklı, sokaklarda patlayan gösteriler karşısında derhal “süper anlayışsız” bir pozisyona geçiverdi: Anlamaya çalışalım diyen yok. Öfkeyi besleyen nedenlere bakalım diyen yok. Gaza, suya ve baskıya rağmen bu insanlar neden sokaklarda diye sorgulayan yok. Bu patlama bir sonuçtur diyen yok. Bu tür olaylar güvenlik politikalarına abanarak önlenmez diyen yok. Devletin şefkati diyen bile yok. Bırak bunları... Gerekirse polis değil, Türk Silahlı Kuvvetleri devreye girer deniliyor. Bu bile deniyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Sedat Ergin - Hürriyet

Gezi Parkı'nın Köşk hesaplarına etkisi

Aslında yeni bir anayasa umudu bu olayların öncesinde de büyük ölçüde ortadan kalkmıştı. Galiba son iki haftanın gelişmeleri, kalan son iyimserlik marjını da silmiş olmalıdır. Ülkeyi kaplamaya başlayan yüksek gerilim ortamı içinde Meclis’ten büyük ya da küçük ölçekte bir anayasa uzlaşısı çıkmasını beklemek, ne yazık ki gerçekçi değildir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yetkilerini önceden genişletip Köşk’e bu şekilde çıkabilmesi mümkün değil. O zaman Erdoğan 2014 Ağustos ayında Çankaya Köşkü’ne adım atması halinde, Cumhurbaşkanlığı’nın bugünkü sınırlı yetkileriyle yetinmek durumunda kalacaktır.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Hasan Celal Güzel - Sabah

Demokrasiye komplo

Gezi Parkı eylemlerinde düğmeye basanlar, aslında bu komployu sonbaharda başlatmayı planlamışlardı. Yaz aylarının rehavetinden kurtulamamış ana seçmen kitlesini kilitleyerek 'Türk Baharı' adını koydukları komployu başlatacaklar ve lider Erdoğan'dan kurtulacaklardı. Yani sizin anlayacağınız, 'demokrasiye komplo' planlanmıştı.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Şahin Alpay - Zaman

‘Milli irade’ yüzde 50’den ibaret değildir

Düşündüm: Demokrasinin en önemli gereklerinden biri muhakkak ki yurttaşların siyasete katılması. Yurttaşların, sadece seçimde değil her zaman, ifade ve gösteri özgürlüğünü kullanarak siyasi kararlara katılmadıkları yerde demokrasiden söz edilemez. Ama her türlü katılım demokratik midir, demokrasiye hizmet eder mi?

Yazının tamamını okumak için tıklayınız
 

İhsan Dağı - Zaman

Kim marjinal, kim merkez?

Hem siyasal hem de toplumsal aktörlerin Gezi olayından çıkaracağı dersler var. Geziciler küçük bir grup olabilir, ama mesele Gezi değil, ‘değişim’i anlamak, değişimin yönünü, aktörlerini ve dinamiğini doğru okumak... Gezi Parkı olayları, sanılanın aksine marjinal grupları değil siyasette diyaloğu, katılımı, hoşgörüyü savunan ‘merkez’ hareketleri güçlendirecek. Hem ‘fiili şiddet’ hem de ‘söylemsel şiddet’ kullananlar ise ‘marjinalleşecek’.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Sevim Gözay - Akşam

Sen artık sen değil 'yeni' medyasın

Gezi direnişinin “günah keçisi” ilan edilen twitter, günümüzün en seksi medyası. Sansürsüz gerçek orada, cesur iletişim orada, yenilikler-keşifler orada, paylaşım-yardımlaşma-dayanışma-mizah orada, ortak/insani değerlerin, hobilerin, hayallerin izinde kocaman bir aile olma bilinci-bağlılığı orada. Sen orada yalnızca sen değil “medyasın”. Yeni, şeffaf ve bireysel medya. İster 3 takipçin olsun ister 3 milyon, fark etmez.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız