Gündem

34 günde 29 çocuk boğuldu; uzmanlar: Türkiye genelinde eğitim kampanyası gerek

Boğulmalara karşı ne yapılmalı? Boğulan kişiye nasıl müdahale edilmeli?

15 Temmuz 2018 14:40

Yaz sıcağı giderek bunaltıcı hal alırken, ajanslara peş peşe boğulma haberleri düşmeye başladı. Denizlerde, göllerde, barajlarda, su kanallarında ve süs havuzlarında Türkiye’de 34 günde 29’u çocuk 50 kişi boğularak öldü. Uzmanlar, “Lokal çalışma yetmez. Türkiye genelinde eğitim kampanyası gerek” çağrısı yaptı.

Sadece göletlerde hayatını kaybeden çocuk sayısı 10 olarak açıklanırken, istatistiklere göre deniz olmayan kentlerde boğulma vakaları daha fazla. Suda boğulma vakalarının büyük çoğunluğunun İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gölet, sulama kanalı, baraj gibi yerlerde meydana geldiği belirtildi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) istatistiklerine göre, sadece 2017 yılı içerisinde 49 kişi suda boğularak hayatını kaybetti. 

Bir süredir belediyeler ya da Gençlik ve Spor müdürlükleri kurslar ve portatif havuzlarla çocukları kanallardan, barajlardan uzak tutmaya çalışıyor. Uzmanlar ise “Lokal çalışma yetmez. Türkiye genelinde eğitim kampanyası gerek” çağrısı yapıyor.

34 günde 29 çocuk boğuldu

Anadolu Ajansı’nın 5 Temmuz tarihli haberindeki veriler ise güncel tabloyu ortaya koyuyor: 

-1 Haziran - 4 Temmuz 2018 arasında 30 ilde 29’u çocuk 50 kişi hayatını kaybetti.

-Boğulma olayı en fazla göletlerde meydana geldi, buralarda 10’u çocuk 22 kişi yaşamını yitirdi.

-Denizlerde 6’sı çocuk 10 kişi, sulama kanallarında 4’ü çocuk 5 kişi, derelerde 9’u çocuk 11 kişi ve havuzlarda 2 kişi boğuldu. 
-Boğulma olaylarının en fazla yaşandığı il dördü çocuk altı kişinin öldüğü Şanlıurfa oldu.

Hürriyet'ten Banu Şen'in haberi aynen şöyle:

Okul kapanmadan eğitim

Peki ne yapılabilir? Bu veriler üzerine görüştüğümüz 40 yıl İzmir Atatürk Yüzme Tesisleri’nin yöneticiliğini yapan, Yüzme Federasyonu’nun eski Yönetim Kurulu Üyesi ve ‘Altın Cankurtaran’ olan Güven Görgül şunları söylüyor:

“Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü (GSGM), bünyesinde birçok uzman istihdam ediyor. Bu uzmanlar alacakları bir ön eğitim sonrası, okullar kapanmadan önce sınıflarda öğrenciler ve velilerine; deniz, havuz, akarsu, göl gibi yerlerde nasıl davranacaklarını anlatabilir. Lokal değil, tüm Türkiye’yi kapsayan bir kampanya şeklinde yürütülebilir. Yaz gelmeden okullar dolaşılıp; özellikle ailelere de nelere dikkat etmeleri gerektiği anlatılabilir. Turizm Bakanlığı bu konuda tesisleri denetliyor, çalışmalar gelişiyor ancak GSGM; çocuklara ve velilere yönelik eğitim vermelidir. Nereden suya atlanabilir nereden atlanmaz nerede ne tehlike var bu konularda çocuklar bilinçlendirilebilir. Türkiye’nin önemli bir sorunu bu. Her yıl yüzlerce çocuğumuzu kaybediyoruz. Türkiye genelinde bir eğitim kampanyası ile büyük oranda çözülebilir. Böylece tesisler de daha dikkatli olur. Elektrik akımı, vakum kapağı gibi ihmaller de kayıplara neden olabiliyor. Ayrıca GSGM ve belediyeler işbirliği içinde yapılacak tesislerde hem engelli hem de engeli olmayan çocuklarımızın yüzme öğrenmesini teşvik etmeli.”

(NOT: Altın Cankurtaran Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu (TSSF ) ‘Üç Yıldız Dalıcı’ belgesine sahip kişilere deniyor.)

Baraj göllerinde suya girmeyin

Avrupa Acil Tıp Birliği Konsey Üyesi ve Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HIASD) Kurucu Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu da şu görüşleri paylaşıyor:

“Türkiye’deki acil servis başvurularına baktığımızda suda boğulma başvuru olgu sayısının yılda 800-1000 arası değiştiğini görüyoruz. Büyük çoğunluğu İç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde, kanal, kanalet, gölet ve baraj göllerinde oluyor. Baraj göllerinde insanların girmelerine kesinlikle engel olunması gerekiyor. Görevli ve tabelalarla bunu önlemek şart. Baraj gölü gibi alanlar su hareketinin nasıl olacağı kestirilemediği için uygun yerler değil. Mutlaka engellenmesi gerekiyor ama bu da genç nüfusun bir ihtiyacı. Genç nüfus için yüzme havuzu ve spor tesisleri yapılması çok doğru olacaktır. Yerel yönetimlerin kamuyla, bakanlıkla işbirliği yapıp bu tesisleri kazandırması lazım. O zaman kimse emin olmadığı su birikintisine girmez.”

Kocaeli Dilovası’nda, sanayi kuruluşları ile konut alanlarının iç içe girdiği, çevre sorunlarının sürdüğü bölgede kirliliğe rağmen gençler ve çocuklar denize giriyor.

Hayat kurtaran bilgiler

AFAD’a göre suda boğulmalar trafik kazalarından sonra ölüme yol açan en önemli tehditlerden biri. Peki, boğulmalara karşı ne yapılmalı? Boğulan kişiye nasıl müdahale edilmeli? AFAD’ın internet sitesinde (www.afad.gov.tr) yer alan ‘hayat kurtaran bilgiler’ şöyle yer alıyor:

Nerelerde yüzmek tehlikeli?

-Yüzey akıntısı az gibi görünse bile akarsulara girmek tehlikelidir. Sulama kanallarında, barajlarda veya göletlerde yüzmeyin.
-Yalnızken deniz, göl, gölet, sulama kanalı ve akarsulara girmeyin. Özellikle baraj ve göllerin zeminleri genellikle bataklıktır. Bataklık sizi dibe doğru çekerek, boğulmanıza zemin hazırlar.

Yüzerken nelere dikkat etmeli?

-Boğulmalarda en önemli etken paniğe kapılmaktır. Paniğe kapılan kişi kontrolünü kaybeder ve boğulma kaçınılmaz olur. Panik yapmayın. 
-Tek başınıza yüzerken sürat motorlarına dikkat edin.
-Tekne kullanıyorsanız, cankurtaran yeleği giyin.
-Şaka niyetiyle de olsa, hiç kimseyi habersiz suya itmeyin.
-Yüzerken, küçük çapta da olsa, rahatsızlık hissettiğiniz an sudan çıkın.
-Yüzme bilmeyenler, derin ve bulanık sulara kesinlikle girmemelidir.
-Karnınız tok iken suya girmeyin.
-Çok su tutan giysilerle suya girilmemelidir.
-Ani bir şekilde suya atlamayın. Soğuk olan su sizi paniğe sevk edebildiği gibi kramplara da yol açabilir.
-Ne kadar derin olduğu hakkında bir fikriniz yoksa suya balıklama dalmayınız. 2 metreden düşük derinlikler omurga kırıklarına yol açarak, ölümünüze neden olabilir. 
-Suya girmeden önce ufak ısınma egzersizleri ya da esneme hareketleri yapın.
-Dalgalı sulara girmeyin, girdiyseniz açılmayın.
-Kurtarma teknikleri bilmeyen kişilerin, boğulan kişilere yardım etmesi tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu durum, her iki kişinin de boğulmasına neden olabilir.
-Su içinde tehlikeli şakalar yapmaktan kaçının.
-Rip akıntısı olan yerlerde denize girilmemeli, akıntıya kapılırsanız da mücadele etmek yerine, sahile karşı yüzünüz bakar şekilde kendinizi akıntıya bırakmalısınız. Zaten bir süre sonra açıkta akıntı sona erecektir.

Çeken akıntıya dikkat

RİP ya da çeken akıntı adı verilen su hareketleri, her yıl yüzlerce insanın boğularak hayatını kaybetmesine neden oluyor. AFAD’ın bu konudaki uyarısına göre çeken akıntılar, deniz dip yapısının topuk-dalyan-topuk (kum tepeciği-yarık-kum tepeciği) şeklinde olduğu bölgelerde görülen ve sığ sudan derin suya hareket eden kuvvetli akıntılardır. Halk arasındaki yaygın söylentilerin aksine, bu akıntılar insanları dibe çekmiyor, kıyıdan uzaklaştırıp açığa doğru taşıyor. Boğulma olayları da nispeten güvenli sığ sulardan açığa doğru çekildiğini fark eden insanların, korku ve panikle çırpınarak kıyıya dönmeye çabalamaları ve sonuçta yorgun düşerek kendilerini su üzerinde tutamamaları sonucunda gerçekleşiyor. 

Nasıl anlarsınız?

Denizin belli bir bölgesinde suyun rengi, diğer bölgelerden bariz biçimde farklıysa; sanki bir kanal boyunca devam eden birbirine karışmış ve düzensiz ilerleyen su görüntüsü varsa; düzenli bir biçimde denize doğru ilerleyen köpükler bulunuyorsa; kıyıya doğru gelen dalgalarda bozulma ve düzensizlik görülüyorsa; o bölgede çeken akıntı görülme riski yüksektir.

Ne yapmalısınız?

Çeken akıntıya kapılmanız halinde öncelikle sakin olun. Akıntı sizi dibe çekmez, sahilden açığa doğru sürükler. Sahile doğru yüzmeye çalışarak kendinizi yormayın, akıntıyı yenemezsiniz. Akıntının sizi götürmesine bir süre izin verin. Akıntı zayıfladığında sahile değil, yanlara doğru yüzerek akıntıdan kurtulun. Her zaman su üzerinde kalmaya çalışın ve elinizi kaldırarak yardım isteyin.

Denizde elini kaldıran birini gördüğünüzde bu kişinin yardıma ihtiyacı olduğunu bilin. Kişiyi sakin olması konusunda uyararak derhal cankurtaran çağırın. Cankurtaran yoksa, can simidi, halat vb. deniz malzemeleri atarak yardım edebilirsiniz.