Söyleşi

25 soruda vizesiz AB ne demek, valizini alan gidebilecek mi, vize tekrar dönebilir mi?

AB ve vize konusunda uzman İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas yanıtlıyor

04 Mayıs 2016 22:03

Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye vatandaşlarının Schengen bölgesine vizesiz seyahat edebilmesi için tavsiyede bulundu.

Peki, bundan sonra ne olacak? Tavsiye karara nasıl dönüşecek? AB tarafında süreç hangi kurumsal adımlarla ilerleyecek? Türkiye geriye kalan hangi kriterleri ne zamana kadar uygulamaya geçirecek? Tavsiye karara dönüşürse, Türkiye vatandaşları örneğin Almanya’ya nasıl gidecek? Konsoloslukla irtibat gerekecek mi yoksa AB ile uyumlu pasaport yeterli olacak mı? Vizesiz seyahat süresiz mi olacak, sınır ne, kontrol nasıl yapılacak? Kaldırıldıktan sonra vize uygulaması geri gelebilir mi? AB üyesi olmadan vize muafiyeti alan Batı Balkan ülkeleri deneyiminde neler oldu?    

Bu soruları, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye- AB ilişkilerinde uzmanlaşmış bir sivil toplum ve araştırma kuruluşu olan, yıllardır vize konusunda hukuki süreçler dahil çalışmalar yapan İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas’a yönelttik. İşte Nas’ın T24’ün sorularına verdiği yanıtlar: 

İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas1- Avrupa Birliği Komisyonu’nun Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması tavsiyesinin ardından AB tarafında nasıl bir sürece tanık olacağız? Hangi aşamalardan geçilecek?

Komisyon tavsiyeyi yaptıktan sonra öncelikle Avrupa Parlamentosu'na gidecek. Parlamentoda bununla ilgili komisyon önce görüşecek, komisyon görüşünü oluşturduktan sonra genel kurula sunacak. Ve genel kurulda bir oylama olacak, oylamada nitelikle çoğunluk uygulaması geçerli olacak. 

2- Avrupa Parlamentosu onayının ardından siyasi onay süreci tamamlanmış mı olacak?

Parlamento onayından sonra karar Avrupa Birliği Konseyi'ne gelecek ve konseyde de nitelikli çoğunlukla karar verilecek. Bu da bir açıdan Türkiye için iyi, çünkü oybirliği ilkesi olsa o zaman tek bir ülke bile süreci engelleyebilirdi. Bu olmayacak. Komisyonun tavsiyesi, aynı zamanda vize serbestliğinin askıya alınması gereken durumlarla da ilgili bir tavsiye olduğu için, bence bu üye ülkeleri rahatlatacaktır. Eğer aşırı bir göçle karşılaşırlarsa ya da Geri Kabul Anlaşması’nın yürümesinde sorunlar olursa o vize kartı ellerinde olacak.

3- Vize muafiyetinin askıya alınması için başka ne tür gerekçeler gösteriliyor?

Türkiye’den vizesiz seyahati kullanarak iltica başvurusu yapanların sayılarında önemli bir artış olursa gibi bir kriter var. İkinci olarak; Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasında sıkıntılar yaşanması durumunda; üçüncü olarak da vizesiz seyahat suiistimali gibi sorunlarda askıya alma gündeme gelebilecek.

4- ‘Vizesiz seyahatin suiistimali’ ne demek?

Vizesiz seyahat hakkını kullanarak giden ve öngörülen 90 günlük süreyi aşarak Avrupa ülkelerinde kalmaya devam edenler olursa... Bunu tespit etmek çok kolay değil, sonuçta illegal olan bir şey. Ama üye devletlerin bununla ilgili olarak somut verilere dayanan tespitleri olursa o zaman askıya almaya mekanizması olabilecek. Tabii bunun uygulanması ancak belli durumda olmalı, aksi halde bütün süreci tehlikeye sokabilir. Ama en azından ellerinde böyle bir koruma önlemi olması olacak; Fransa ve Almanya gibi ülkeler bu konularda endişelerini belirtmişlerdi.

5- AB üyeleri ülkeler bu koruma önlemlerini suiistimal edebilir mi? Bir Schengen ülkesinde 90 günlük sınırı aşan elbette olacaktır, bunun sınırı ne olacak?

Şu anda onun detayını henüz görmedim. Daha önce zaten böyle bir mekanizma vardı. Avrupa Birliği Komisyonu tavsiyesiyle beraber bu Schengen mekanizmasına da getirilmişti. Şu anda açıklanan kadarıyla komisyon bu koruma önlemlerinin güçlendirildiğini, yani üye devletlerin bu mekanizmaları uygulanmasının daha kolaylaştırıldığını ifade ediyor. Tabii bunun keyfi olmaması lazım, öbür türlü insanlar sınır kapılarında döndürülmek durumunda kalabilir. AB için de şöyle zor bir durum var; Türkiye açık bir şekilde ortaya koydu ki bu süreç mülteci anlaşmasının çok önemli bir parçası. Türkiye, AB’den samimi bir tavır görmezse bu mülteci anlaşmasını da etkileyecek. O yüzden AB buna daha ciddi bakabilecektir.

6- 1973’te yürürlüğe giren Katma Protokol’de yer alan ancak Türkiye özelinde göz ardı edilen ‘geriye dönük kötüleştirme yasağı’ AB tarafından yeniden göz ardı edilebilir diyorsunuz, doğru mu?

Evet.

7- Tavsiyenin kesinleşmesi durumunda Türkiye vatandaşlarının serbest dolaşımının başlangıcı için muhtemel en yakın ve en uzak tarihler hangileriBahsettiğiniz adımların atılması ne kadar süre alabilir?

Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 5 tane daha kriter var, komisyon raporunda bunlar var; yolsuzlukla mücadele konusunda GRECO tavsiyelerine uyulması, Türkiye’nin daha önce kabul etmiş olduğu Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun içerik olarak daha bağımsız bir hâl alması ve Avrupa standartlarına uyum sağlaması için içeriğinin tekrar gözden geçirilmesi, terör tanımında Avrupa standartlarına uyulması.

8- Terör tanımıyla ilgili neyin değiştirmesi isteniyor?

AB standartlarına uygun olması, özellikle terör tanımının daraltılması ve aynı zamanda bir orantısallık kriterinin dâhil edilmesi. Özellikle ifade özgürlüğünü ilgilendiren alanlarda terör suçlarının kapsamının genişletilmesi eleştirilmiş oluyor.

9- Saydıklarınız bürokratik değil, siyasi başlıklar.

Siyasi konular, evet. "Bağımsız komisyonlar" konusu zaten problemli bir konu. Kolluk Gözetim Komisyonu ile ilgili yine Avrupa Birliği Komisyonu’ndan buna benzer bir eleştiri vardı. Türkiye’nin bu içeriğin üzerinde Avrupa’nın istediği yönde biraz oynaması gerekecek.

10- Geri kalan kriterler hangisi?

İki tane daha kolay olan kriter var; bir tanesi EUROPOL ile operasyonel işbirliği sağlanması. Avrupa Birliği’nin polis teşkilatıyla bir anlaşmayla, suça karşı Türkiye ile daha yakın işbirliği yapmak istiyorlar. Yine Türkiye'nin AB üye ülkeleriyle adli işbirliğini geliştirmesini istiyorlar.

Komisyon, şu iki konuda da Türkiye’ye biraz daha zaman tanıyacağını ifade ediyor:

- Biyometrik pasaportların değişmesinde. Çünkü şu anki pasaportlar AB ile tam uyumlu değil. Parmak izi ve fotoğrafı içeren çipli pasaportlara geçilmesi için ihale süreci biraz sarkmış durumda Dışişleri Bakanı’mız haziran başında bu sorunun aşılmış olacağını söylüyor, ama tabii ki ihaleye çıkılması, basılması ve herkesin bunları alabilmesi zaman alacak. Orada bir gecikme olabilir.

- Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması. 18 Mart’taki anlaşmayla Yunanistan’la aramızda bu süreç başlamıştı. Yunanistan’la zaten daha önceden de bir anlaşmamız vardı, ama AB’nin tümüyle geri kabul mekanizmasının oluşturulması için haziran hedef tarihti. Türkiye’nin bunu işletmek için gerekli hazırlıkları yapması gerekiyor. Ve ancak haziran itibariyle bu süreci başlatacak ve bu süreci belki biraz görmemiz gerekecek, Türkiye’ye ek bir külfeti olup olmayacağını.

11- Siyasi başlıklara dair bir zaman uzatma ihtimali var mı?

Başta söylediğim 5 kriteri mayıs ayında çıkarmamız lazım ki AB Komisyonu'nun teklifini değerlendirirken parlamento ve konsey “Türkiye, kalan kriterleri de tamamladı” desin. Aksi takdirde parlamentoda çok fazla tartışma olabilir bu konuda. Eğer Türkiye bu kriterleri tamamlamazsa Türkiye’ye eleştirel bakan gruplar da biraz daha negatif bir tutum sergileyebilir. Avrupa Birliği Komisyonu şunu söylüyor, “Türkiye o kadar iyi bir performans sergiledi, reformları o kadar hızlı kabul etti ki biz inanıyoruz, kalan 5 kriteri de yerine getirecektir.” İyi niyetle davranmış oldular. İlişkilerde karşılıklı güven ve samimiyetin canlanabilmesi güzel olacak; onaylama süreci de tamamlanabilirse.

12- Haziran’la beraber Türk vatandaşları için AB ülkelerinde serbest dolaşım hakkının başlayacak olması sizin de öngörüleriniz arasında mı?

Evet.

13- Varsayalım ki haziranda vize muafiyeti uygulanmaya başladı; komisyon tavsiyesinin Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’nde siyasi onay alarak kesinleşmesi durumunda Türkiye vatandaşları AB ülkelerine nasıl seyahat edebilecek? Balkan devletleri nasıl bir muafiyet süreci yaşamıştı? Kişi, uyumlu pasaportu ve biletiyle örneğin Almanya’ya gidebilecek mi? Konsolosluklarla ayrıca irtibat kurmak gerekecek mi?

Hayır. Bu süreç başladığı takdirde uyumlu pasaporta sahip olanlar, başka herhangi bir işlem yapmadan, konsolosluklara gitmeden, herhangi bir ücret ödemeden seyahat edebilecekler. Ama bu tabii 90 günlük seyahat için geçerli, turistik veya iş amaçlı olabilir. ERASMUS öğrencisi olarak gidenler, örneğin, doğrudan başvuracaklar. Aynı zamanda eğitim görmek için gittiklerinden bu kapsamda olmayacaklar. Komisyonun yapılmasını önerdiği değişiklik, AB’nin ilgili regülasyonunda Türkiye’nin vatandaşlarının ‘AB’ye seyahat ederken vize bulundurması gereken ülkeler’ listesinden alınıp ‘vizesiz seyahat edebilen ülkeler’ listesine aktarılması. Bu anlamda sadece Türkiye’nin statüsü değişmiş olacak.

14- 90 günlük sınırı kontrol etmek kimin yükümlülüğünde olacak?

Schengen alanına girerken pasaportunuza bir damga vurulmuş olacak, çıkışta da o süreyi aşmamış olmanız gerekiyor. Sınır polisi dediğimiz görevliler bunu kontrol edecekler, sürekli bir ihlal olur ve önemli sayıya ulaşırsa buna karşı önlemler alınabilir. Şu an için o bariyer nedir bilemiyoruz, ama AB için sıkıntı yaratacak seviyeye ulaşırsa muhakkak Türk tarafına aktaracak ve çözüm bulmaya çalışacaklardır.

15- Vize muafiyetinin gerçekleşmesi durumunda, örneğin, bir senelik Schengen vizesi halihazırda pasaportunda olanlar ne yapacak?

O vize kapsamında seyahatlerini yine yapabilirler.

16- Eski pasaportlarıyla mı?

Evet. Ama vizesiz seyahatten faydalanmak isterlerse uyumlu pasaportu almaları gerekecek. Bir de AB şöyle bir geçici uygulama da yapmış ve şunu demiş: 
“Türkiye AB ile uyumlu pasaportları çıkarana kadar kısa süreli biyometrik pasaport yayımlayabilecek.” 
Bu, pasaport sahibinin yüzünü ve parmak izini barındıran kısa süreli biyometrik pasaport verilmesini sağlayacak ve Ekim 2016’dan itibaren tamamen AB ile uyumlu pasaportlar sağlanmış olacak. Bu bir külfet. Belki çok acelesi olanlar bu geçici pasaportu alabilir, ama ekim ayında diğer pasaporta başvurmaları gerekecek. Mantıklı olan ekim ayını bekleyip AB ile uyumlu pasaportların kullanılması.

17- AB ülkeleri akademisyen, girişimci ve gazeteci gibi meslek gruplarıyla sınırlı bir muafiyet uygulayabilir mi sizce, yoksa tüm Türkiye vatandaşları, herhangi bir ayrıma maruz kalmadan bu hakkı kullanabilecek mi?

Daha önce AB’nin iki teklifi vardı; biri vize muafiyeti, bir tanesi de vize kolaylaştırma. Vize kolaylaştırma bazı gruplara avantaj sağlamaya yönelikti, fakat başından beri Türkiye vize kolaylaştırmayı reddetti ve “vize kaldırılacaksa tüm Türkiye vatandaşları için kaldırılması gerektiğini” söyledi. AB Komisyonu'nun belgesinde de bu açık şekilde ifade ediliyor; özel gruplara göre değil tüm Türk vatandaşları için kaldırılması öngörülüyor.

18- AB’ye üye olmayıp Schengen bölgesinde olan İsviçre, İzlanda, Norveç ve Lichtenstein için farklar olacak mı?

Schengen bölgesinde oldukları için bu ülkelerde de vize muafiyeti geçerli olacak. Ama AB üyesi oldukları hâlde Schengen bölgesinde yer almayan İngiltere ve İrlanda için vize muafiyeti geçerli olmayacak.

19- Sizce vize muafiyeti uygulanırsa İngiltere'den vize taleplerine ilişkin olarak bir kolaylaştırma süreci yaşanabilir mi?

Başbakanlarının da bu konuda bir açıklaması oldu; bunun Schengen alanındaki ülkeler için geçerli olduğunu söyledi. İngilizler bunu çok düşünmüyorlar. Onların sistemi Amerikan sistemine biraz daha yakın, vizeyi ne kadar süreliğine istiyorsanız ücretin arttığı bir sistemleri var. Serbest dolaşım konusunda oldukça muhafazakâr bir ülke olduğu için böyle bir şey öngörmek zor.

20- Türklerin Avrupa’yı ‘istila’ edip etmeyeceklerini göstereceği bir süreç de olacağı için, Schengen bölgesinde başlayacak muafiyetin Türkiye'ye vize uygulayan ülkelere gelecekte olumlu yansıması olabilir mi?

Olabilir. Avrupa kamuoyunda dediğiniz gibi bir algı var, bütün Türkler bavulunu alıp Avrupa’ya gider gibi. Biz bunun çok gerçeklemeyeceğini düşünüyoruz. Türkiye eski Türkiye değil, refah düzeyi daha yüksek. Bugün bir analiz okumuştum; Almanya’daki Türkler arasında işsizliğin çok yaygın olduğu, yüzde 40’ının yaklaşık yoksulluk sınırının altında yaşadığı gibi detaylar vardı. Eğer AB’deki Türklerin iyi olanaklarla karşı karşıya olmadığı gibi bir algı da olursa beklenen göç oranından çok daha düşük düzeyde bir durum olacaktır. Bu tabii AB-Türkiye ilişkilerine de olumlu yansır. “Sınırları kaldırdığımızda Türkler istila etmiyor”u görürlerse Türkiye’ye karşı önyargıların biraz daha zayıflamasına da yol açabilir.

21- Başka bir AB üyeliğine aday ülkeye, serbest dolaşım hakkı için Geri Kabul Anlaşması benzeri ek bir koşul öne sürülmüş müydü?

Genel olarak AB vize serbestliğini geri kabul anlaşmalarına bağlıyor. Çünkü göç onlar için önemli bir konu. Batı Balkan ülkeleri (Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk, Bosna-Hersek) için süreç aynı şekilde işledi. Henüz üye olmadılar, ama Türkiye gibi aday statüsünde olan ülkelerde bu koşullardan biriydi. 2009-2010 yıllarında bu süreç tamamlanmış oldu. Orada da endişeler vardı fakat vize serbestliği tanındıktan sonra endişelerin çok yerinde olmadığı da ortaya çıkmış oldu. Bu umarız Türkiye’yle de böyle olur ve korunma önlemi ya da askıya almayı gerektirecek bir durum olmaz. O zaman süreç daha sağlıklı bir şekilde ilerleyebilir.

22- Batı Balkan ülkelerinin vize muafiyeti sürecinde sizin bildiğiniz, bizim bilmediğimiz önemli başka deneyimler de oldu mu?

Başlayacak vize muafiyetinin sadece kısa süreli seyahatler için geçerli olduğu, uzun süreli yerleşme ve eğitim hakkı gibi konularda geçerli olmadığını söyleyebiliriz. Bir de tabii parlamento ve konsey sürecini iyi takip etmemiz lazım. Oradaki bilgilendirme çalışmalarını iyi yapmamız gerekiyor ki orada bir engellemeyle karşılaşmayalım.  

23- Siz vize muafiyetinin kabul edilmemesini gerçekçi bir ihtimal olarak göz önünde tutmaya devam ediyor musunuz?

Her şeye hazırlıklı olmak lazım, çünkü siyasi bir süreç. Bu aşamaya gelmek bile çok önemli bir şey, bundan sonra da sonuca varacağını, tamamlanacağını düşüyorum.

24- Ama sevinmek için erken mi?

Her zaman ihtiyatlı olmakta fayda var.

25- Türkiye’nin bazı AB ülkelerine uyguladığı vizenin kalkması ne demek? Özellikle Güney Kıbrıs için...

Bu bir koşuldu, Türkiye de onu yerine getirdi. Zaten Türkiye’nin vize uygulaması AB’nin vize uygulamasından çok daha farklıydı. Sticker vize dediğimiz, havaalanında pasaportlara basılan bir vizeydi, ücreti çok azdı. Bu nedenlerle bize çok bir etkisi olmaz diye düşünüyorum. Güney Kıbrıs’ı da biz her ne kadar tanımasak da AB’ye üye bir ülke. Onu da muhakkak işin içine sokmamız gerekiyordu. Türkiye bunun bir tanıma anlamına gelmediğini belirtti. Zaten geliyorlardı, bunun çok büyük bir değişiklik yaratacağını düşünmüyorum.