Gündem

"2018 yılında da basın özgürlüğüne vurulan kelepçe çözülmedi"

53 gazeteci Erdoğan'a hakaretten mahkumiyet aldı

10 Aralık 2018 13:03

T24-Ankara

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde basın özgürlüğünün içinde bulunduğu duruma ilişkin olarak, “Gazetecileri Bekleyen Tehlike: Kesinleşen  Mahkumiyetler” başlıklı bir rapor hazırladı. 2018 yılında da basın özgürlüğüne vurulan kelepçe  çözülmediği vurgulanan raporda, gazetecilerin milyon liralık tazminatlar, rekor sayıda işsizlik,  müebbet hapis cezalarıyla karşı karşıya olduklarına dikkat çekildi. Çakırözer’in, “Gazetecilik faaliyeti tutuklama sebebi” başlığıyla verdiği rakamlara göre, 2015 yılının sonunda 31 olan tutuklu gazeteci sayısı, 2018 sonunda neredeyse 5 katına çıktı.  Aralık ayı itibariyle cezaevindeki tutuklu gazeteci sayısı 145’e ulaştı.

Gazetecilere ilişkin baskılar devam ederken 2018 yılının ilk 11 ayında 112 gazeteci gözaltına alındı. ‘Kesinleşen Mahkumiyetler’ yeni tehlike olarak işaret edilen  rapordan bazı  bölümler şöyle.

“2018 yılının ilk 11 ayında 112 gazeteci gözaltına alındı”

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilmesinin üzerinden 70 yıl geçti. İnsanların sahip oldukları onur ve değerin haklara kaynaklık ettiği ve bu hakların evrensel olduğu fikrini temel alan Evrensel Bildirge’nin kabulü insanlık tarihi açısından büyük bir kazanımdır.

Ancak bugün Türkiye’de Evrensel Bildirgede yer alan hak ve özgürlüklere dayalı ve bunları koruyan bir düzen ne yazık ki hala kurulamamıştır. 2 yılı ülkenin tümünde OHAL altında geçen 16 yıllık AKP iktidarı ve devamındaki Tek Adam Rejimi ile hemen hemen her alanda binlerce hak ve özgürlük ihlali yaşanmıştır. En büyük baskı ve kısıtlama ile karşılaşılan alan, ifade ve basın özgürlüğümüz olmuştur.

Ülkemizin genelinde yurttaşlarımızın düşünce ve ifade özgürlüklerine getirilen kısıtlamalardan basın emekçileri ve basın kuruluşları da payını aldı. Gazeteciler düşünceleri, haberleri, yorumları nedeniyle sansüre maruz kalmakta, işten çıkarılmakta, soruşturma ve kovuşturmaya  uğramakta, uzun süre tutuklu kalmakta ve özgürlüğü kısıtlayıcı mahkumiyet kararları ile yüz yüze kalmakta. Yazılı, görsel ve dijital basın kuruluşları da engelleme ve yayın yasaklarıyla, ilan ambargolarıyla susturulmak istenmektedir. Yaşanmakta olan ağır ekonomik kriz ve döviz fiyatlarındaki olağanüstü çıkışın etkilediği kağıt fiyatlarındaki artış basın kuruluşlarının halkı bilgilendirme görevini yerine getirmesine engel olmaktadır.

İfade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan olağanüstü ihlaller Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti niteliğinin hem içeride hem de dünyada giderek gerilemesine, itibarının zedelenmesine neden olmakta. Gazetecilik meslek örgütleri ile ifade ve basın özgürlüğü alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin raporları kaygı verici rakamlar içermekte.

Bir ülkede demokrasi ve hukukun güvencesinin tek gerçek göstergesi basın ve ifade özgürlüğüdür. ÖZgür basının varlığı aynı zamanda bir devletin ne ölçüde demokratik olduğunun da önemli bir göstergesidir. Gazetecilerin eleştiri hakkından dahi yoksun olduğu ülkelerde, temel haklara da saygı gösterilmez, özgürlükler kısıtlanır. Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik bu tablo değişmeden, Türkiye’nin demokrasi, insan hakları ve hukuk devletinden oluşan evrensel ortak değerler alanında olduğunu söylemek de zorlaşacaktır.

Gazetecilik tutuklama sebebi

●2015 yılının sonunda 31 olan tutuklu gazeteci sayısı, 2018 sonunda neredeyse 5 katına çıkmıştır. Aralık ayı itibariyle cezaevindeki tutuklu gazeteci sayısı 145’e ulaşmıştır.

●Gazetecilerin yaptıkları gazetecilik faaliyetleri nedeniyle  “Örgüt üyeliği”, “Örgüt Propagandası”, “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi iddialarla yargılanmakta, tutuklanmakta ve mahkum edilmekte.

●Gazetecilere ilişkin baskılar devam ederken 2018 yılının ilk 11 ayında 112 gazeteci gözaltına alındı.

●2018 yılının ilk 10 ayında yüzlerce gazeteci, köşe yazarı, yayın sorumlusu ve çizer haklarında ağırlaştırılmış müebbet, müebbet, hapis cezaları ile birlikte adli para ve tazminat cezaları istemiyle yargılanmıştır ya da yargılanmaktadır. Buna göre;

•Ocak-Şubat-Mart aylarında 301 gazeteci, köşe yazarı, yayın sorumlusu ve çizere tüm ceza ve tazminat davaları kapsamında 20 ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet hapis, 3 bin 158 yıl 6 ay 8 gün hapis, 2 bin 545 bin TL adli para cezası ve 2 milyon 545 bin TL tazminat cezası,

•Nisan-Mayıs-Haziran aylarında 315 gazeteci, köşe yazarı, yayın sorumlusu ve çizere tüm ceza ve tazminat davaları kapsamında 47 ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet hapis, 3 bin 34 yıl 6 ay hapis, 4 milyon 40 bin TL maddi ve manevi tazminat cezası,

•Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında 304 gazeteci, köşe yazarı, yayın sorumlusu ve çizere tüm ceza ve tazminat davaları kapsamında 46 ağırlaştırılmış müebbet, 1 müebbet hapis, 3 bin 23 yıl 10 ay hapis, 30 bin TL adli para cezası ile 3 milyon 540 bin TL manevi tazminat cezası istemiyle yargılanmıştır.

Yeni tehlike: Kesinleşen mahkumiyetler

●Yargılama öncesi uzun tutukluluklar, tutukluluğun devamı için yargı kararlarında basmakalıp gerekçeler gösterilmesi gibi adil yargılamaya aykırı uygulamalar sürmekte.

●Basın özgürlüğü açısından kaygı verici yeni tehlike ise gazetecilik faaliyetleri nedeniyle açılan davalarda kesinleşen mahkumiyet kararları. Gazeteci Murat Aksoy, sanatçı Atilla Taş yazdıkları köşe yazıları nedeniyle yargılandıkları davalarda uzun süren tutuklulukların ardından tahliye edilmişti. Ama haklarında kesinleşen yargı kararının ardından yeniden cezaevine girdiler.

●2018 yılının ilk 11 ayında 74 gazeteciye verilen toplamda 400 yılı aşan hapis cezası kesinleşmiştir.

●Devam etmekte olan ya da üst mahkemelerde görülen birçok davada gazeteciler daha önce tahliye olmuş olsalar dahi düşünceleri, ifadeleri, yazıları, eleştirileri nedeniyle mahkumiyet ve yeniden cezaevine girme tehlikesi ile karşı karşıyalar.

Cumhurbaşkanına hakaretten 53 gazeteciye hapis

●Gazetecilere açılan davaların önemli bir kısmını Cumhurbaşkanına hakaret davaları oluşturmakta. Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Örgütü’nün verilerine göre TCK’nın 299. Maddesi uyarınca Türkiye’de ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçuyla 53 gazeteci hakkında mahkumiyet kararı verildi. Gazetecilere bu davalar kapsamında toplamda 75 yıl hapis cezası ve milyonları bulan tazminat cezaları verildi.

●TCK 299. Maddeden Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla son iki yıl içinde açılan soruşturma sayısı 20 bin 539’a ulaşırken, bunların 6 bin 33’ü hakkında dava açıldı. Sürmekte olan soruşturma ve davalarda çok sayıda gazeteci de yargılanmakta.

Kapatılan kuruluşlar, engellenen siteler

●Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) verilerine göre, Türkiye’de darbe girişiminden sonra 170’e yakın gazete, dergi, radyo, TV kanalı kapatıldı, yüzlerce gazeteci cezai kovuşturmalara tabi tutuldu.

●Dünyanın en tanınmış Özgür İnternet Ansiklopedisi Wikipedia Türkiye’de 20 aydır yasaklı. 2018 yılının ilk 10 ayında;

• Ocak-Mart-Şubat aylarında 9 site, 73 haber, 5 gazete, 3 gazete yazısı, 1 TV dizisi ve 1 rapor, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın çocuk istismarı ile ilgili verdiği resmi yanıtını içeren 35 site haberi,

•Nisan-Mayıs-Haziran aylarında 32 haber, 77 tweet, 22 facebok paylaşımı, 5 youtube videosu, 10 kitap, bir TV kuruluşu, iki gazete ve 1 dergi ye sansür uygulandı. 

•Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında internette 2 bin 518 haber ve linkine erişim yasağı getirildi, KHK ile üç gazete ve bir televizyon kanalı kapatıldı.

Benzer şekilde RTÜK tarafından verilen cezalar da artmıştır. 2018 yılının ilk 10 ayında RTÜK tarafından Radyo ve TV’lere 49 program durdurma ve 59 işlem karşılığında toplam 4 milyon 653 bin 451 TL para cezası verildi.

Basına hakaret ve saldırılar cezasız kalıyor

●Aralarında Cumhurbaşkanı ve kabine üyesi bakanların da olduğu birçok yetkili açıklama ve sosyal medya mesajlarında basın kuruluşları ve gazetecileri rahatlıkla tehdit edebilmekte, hedefe koymakta, sürmekte olan davaları etkileyecek yorum ve değerlendirmeler yapmakta.

●Devletin tepesindeki bu tavır yargıyı da etkilemekte basına, gazetecilere yönelik tehdit ve saldırılar cezasız kalmakta. Yetkililerin gazete ve gazetecilere yönelik tehditlerine hiçbir yaptırım uygulanmamakta. 

●Hürriyet Gazetesi’ne iki kez aralarında AKP İstanbul Milletvekili Abdurrahim  Boynukalın’ın da bulunduğu 150 kişinin taşlı sopalı baskınına ilişkin açılan davada tutuksuz yargılanan 26 sanığın 25’i beraat etmiş, bir sanık ise ‘‘geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal etmek’ suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmış ama bu ceza da ertelenerek sanık serbest bırakılmıştır.

Özgürlükte küme düştük

●Tüm bu hak ihlalleri, baskı ve yasaklamalar Türkiye’nin basın özgürlüğü alanında uluslararası alanda en alt sıralara inmesine neden oldu. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü raporuna göre Basın Özgürlüğü alanında Türkiye  180 ülke içerisinde 157’inci sıraya geriledi.

●Freedom House'un 2018 Dünyada Özgürlük raporunda Türkiye ilk defa "Kısmen Özgür" kategorisinden "Özgür Olmayan Ülke” kategorisine gerilemiştir.

●Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde aleyhinde hak ihlali başvurusu yapılan ve ihlal kararları verilen ikinci ülke Türkiye. 

●Türkiye’deki basın özgürlüğüne baskı ve kısıtlamalar daimi üyesi olduğumuz NATO’da dahi eleştirilir hale geldi. NATO raporlarında özgür olmayan tek NATO ülkesinin Türkiye olduğu değerlendirmeleri yer aldı.

●Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) raporunda Türkiye’de hükümetin “muhalif görüşteki aydınlara, gazetecilere yönelik bir susturma politikası izlediği” belirtildi.

Gazeteciler artık kendini sansürlüyor

●Gazetecilere verilen yüksek hapis ve tazminat cezaları, uzun süreli haksız hukuksuz tutuklamalar gazetecilerde yargılanma endişesi yaratmakta ve haber üretmelerinin önünde engel oluşturmaktadır. Oxford Üniversitesi ve Reuters tarafından hazırlanan Medya Raporu’na göre Türkiye’de gazeteciler özellikle insan hakkı ihlalleriyle ilgili haber yaparken politik baskılar nedeniyle yargılanma endişesi taşımaktadır. İşini kaybetme korkusu yaşayan gazeteciler işsiz kaldıklarında yeni iş ararken de insan hakkı ihlallerine ilişkin yaptığı haberlerin iş bulmalarını olumsuz etkileyeceği görüşünde.

 Kağıt krizi işsizliği artıyor

●Gazeteciler arasında işsizlik oranı yüzde 30’ları aşan seviyelere ulaşırken, medya sektöründe el değiştirme ve kağıt krizi işsizlik sayısını daha da arttırmıştır. Kağıt üretiminde ithalata bağımlı bir ülke haline gelmemizin sonuçlarından birisi de bugün gazetelerde yaşanan kağıt krizidir. Gazete kağıdı fiyatının yüzde 100’ün üzerinde artışı gazetelerin maliyetlerini arttırmış, maliyetlerini karşılayamayan gazeteler sayfa sayılarını düşürmek, haftanın bir-iki günü yayınlarını durdurmak, sayfalarını renksiz olarak basmak, fiyatlarına zam yapmak, yayınlarını kapatmak ya da işçi çıkarmak gibi seçenekleri hayata geçirmek zorunda kalmıştır. Bu durum işsizlik oranının zaten yüksek olduğu gazetecilik sektöründe işsizler ordusuna yeni işsizler eklenmesine neden olmuştur.

●Habertürk gazetesinin basılı yayınını durdurarak dijital yayıncılığa geçmesinin ardından 350 gazeteci, Vatan gazetesinin kapanmasıyla 85 gazeteci, Doğan grubunun Demirören Grubuna satılmasının ardından 100 gazeteci, ayrıca Basın İlan Kurumu’nun kağıt krizine ilişkin olarak sunduğu çözüm önerilerinden zorunlu asgari çalışan sayısının düşürülmesi önerisi sonucunda 100’ün üzerinde gazeteci işsiz kalmıştır. Son altı ay içerisinde işinden olan gazeteci sayısı 600’ü geçmiştir. Önümüzdeki aylarda bu sayısının daha da artması ihtimali kaygı vericidir.

İlan ambargosu

 Basın İlan Kurumu resmi ilanların dağıtımında eşit ve adil davranmamakta, özellikle eleştirel yayın yapan gazetelere hem kamu hem de özel sektör ilanları verilmemekte. Karar Gazetesi yazdığı bir başyazı ile gazetelerine ilan ambargosu uygulandığını, reklam ve ilan verilmemesi konusunda özel şirketlere yönelik de baskı olduğunu belirtti. Bunun yanında Türk Hava Yolları da Sözcü, Birgün, Evrensel, Cumhuriyet, Yeniçağ, Aydınlık ve Karar gazetelerini havalanlarına ve uçaklara almamakta, özellikle muhalif ve eleştirel gazetelere yönelik ambargo uygulanmakta. Bu durum resmi ilanlar ve tirajlarla ayakta kalmaya çalışan gazetelerin yaşam mücadelesini daha da zorlaştırmakta.