Ekonomi

18 gazeteden 49 yazar döviz kurunu köşesine taşıdı; kim ne dedi?

"Doların yükselmesinin nedeni 'kontrolün elden kaçtığı hissi"

24 Mayıs 2018 13:18

Son olarak 4.92'yi gören ve bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) 300 baz puan faiz artırımıyla müdahale ettiği dolar/TL kurunu 18 gazeteden 49 yazar köşesine taşıdı.

İktidara yakın yayın politikasıyla bilinen gazetelerin yazarları, söz konusu kur artışını "dış güçlerin müdahalesi" olarak yorumladı. Muhalif kimliğiyle bilinen yazarlar ise, bunun nedenlerini özetle şöyle sıraladı:

"Merkez Bankası'nın faiz artırımı konusunda yaşadığı çekingenlik", "İktidarın Merkez Bankası üzerindeki etkisi", "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Londra'da verdiği mülakatın piyasalara etkisi", "Japon yatırımcıların Türk Lirası varlıklarını elden çıkarması."

Erdoğan, İngiltere'de Bloomberg TV'ye verdiği söyleşide, yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ekonomi politikasında daha aktif rol oynayacağını belirtmiş; "Faiz konusunda karar verildiğinde, size soruluyor mu? Süreç nasıl işliyor? Merkez bankası karar verince sizin görüşünüzü alıyor mu?" sorusuna şu yanıtı vermişti:

"Şu anda tabii öyle veya böyle, yani siz ülkede yürütmenin başısınız. Tabii ki merkez bankası bağımsızlığı söz konusudur. Ama merkez bankası da bu bağımsızlığının gereğiyle kalkıp heralde yürütmenin başı olan bir başkanın burada vermiş olduğu sinyalleri bir kenara koyacak hali yok. O da tabii buna göre değerlendirmelerini yapacaktır. Adımlarını ona göre atacaktır. Ve ben bunun gelecek için çok isabetli adımların atılmasına vesile olacağına inanıyorum."

Kim, ne yazdı?

Ertuğrul Özkök / Hürriyet

Türkiye’de ise dolar dün itibariyle 5 liraya dayandı..

24 Haziran sonrasında ciddi bir ekonomi programı hazırlanması şart oldu.

Şimdi herkes gelişmekte olan ülkelerin bu durumdan çıkmak için uygulayacağı hangi yöntemin daha başarılı olacağını merak ediyor.

Yazının tamamı için tıklayın


Taha Akyol / Hürriyet

DOLAR, Euro, hatta yen bile TL karşısında tırmanmaya devam ediyor.

İktisadi analizi iktisatçılar yazıyor.

Ben pek de konuşulmayan iki hususa dikkat çekmek istiyorum: Biri “siyasi kültür”konusudur; mesela dövizdeki tırmanmayı dış güçlerin operasyonu olarak nitelemek...

İkincisi, “kurumsal yapı” konusudur; mesela Merkez Bankası’nın yetkisiyle ilgili tartışmalar.

Yazının tamamı için tıklayın


Ahmet Hakan / Hürriyet

Geçen yıl eylül ayıydı.

Dolar 3.50’yi bulmuştu.

Ve Türkiye aniden ikiye ayrılmıştı:

- Bir tarafta... “Dış mihraklar Türkiye’ye operasyon çekiyor” diyenler.

- Bir tarafta... “Ne dış mihrakı kardeşim... Mihrak falan yok” diyenler.

İşte böyle bir ortamda...

Prof. Özgür Demirtaş’ı, CNN Türk’te Tarafsız Bölge programına davet etmiştik.

Programda kendisine en can alıcı soruyu sormuştum.

Demiştim ki:

“Ne diyorsunuz hocam? Dış mihraklar Türkiye’ye operasyon mu çekiyor? Yoksa dış mihrak falan hikâye mi?”

Yazının tamamı için tıklayın


Abdulkadir Selvi / Hürriyet

Seçim kararı alındığında, “Bu seçimlerin sonucunu Kürtler belirleyecek” deniliyordu. Bir süredir, “Bu seçimlerin sonucunu Kürtler ve Dolar belirleyecek”denilmeye başlandı.

.

.

.

Aman ha ekonomiye dikkat. Seçimlere gittiğimiz bir sırada dolar, sadece dolar değildir, siyasi sonuçları olur.

Yazının tamamı için tıklayın


Erdal Sağlam / Hürriyet

KURLARDAKİ artış alarm seviyesine yükselince Merkez Bankası nihayet olağanüstü toplantı yapıp faizlerde 3 puanlık artırım kararı aldı.

Bununla birlikte kurlar geri gelmeye başladı ama nereye kadar geri geleceği, bundan sonra yeniden artışa geçip geçmeyeceği henüz bilinmiyor. Artış kararı ardından iktidar sözcülerinin güven vermeye çalışan açıklamalar yapmaları, seçim sonrası piyasa ekonomisine ters kararlar alınmayacağını söylemeleri de olumluydu.

Bu çabaların piyasalara yeniden güven vermek için yetip yetmeyeceğini ise yakında görürüz.

Yazının tamamı için tıklayın


Salih Tuna / Sabah

Mesela, Almanya'ya emisyon deyip cezayı kesti; 11 Eylül'ü üzerine yıkarım diyerek tehdit ettiği Suudi Arabistan'ın da milyarlarca dolarına çöktü.
Neyle yaptı bunu?
Neyle olacak, elbette sahip olduğu güçle.

Yazının tamamı için tıklayın


Engin Ardıç / Sabah

Nesin?
"24'ünde cumhurbaşkanı olayım, bir günde dolar düşmezse ben de neyim..." Muharrem İnce

Yazının tamamı için tıklayın


Fahrettin Altun / Sabah

Bilmem dikkatinizi çekiyor mu, Cumhur karşıtı ittifak gündem oluşturamıyor. Şu anda heyecan duydukları tek şey Amerikan dolarındaki değer artışı. Böylelikle Türk ekonomisinin zora gireceğini ve bunun da seçimlerde kendi lehlerine bir sonuç doğuracağını varsayıyorlar.

Yazının tamamı için tıklayın


Şeref Oğuz / Sabah

Babam Hasan Hacıince, 1971'de Mersin'den Beyrut'a dana ihraç ediyordu. Ben oğul Ahmet Hacıince 2010'da Avrupa'dan dana ithal ettim. Bu sözler hayvancılıkta geldiğimiz noktayı anlatan besicimize ait. Hani şu "3 bin lira maaşla dahi çoban bulamıyorum" diyen...
Ağustosları, Kaçkarların eteğindeki kulübümden çalışırım. İlk defa geçen yıl, yaylama Çaykara'dan süt götürünce, "bunun bir bedeli olacak" diye kaygılanmıştım. Dün beni ziyarete gelen Ahmet beyin anlattıkları, dolar üzerinden ekonomiye yönelik saldırıya yeni boyut getirmemi sağladı.
Neden dolara karşı bu kadar zaafımız var? Niçin doların oynaklığı sinirlerimizi böylesine oynatıyor? Ahmet Bey ilginç bir cevap veriyor; dana dolarla, yemin %70'i dolarla, enerji dolarla, mazot dolarla... Hal böyle iken nasıl ucuz et yiyebiliriz ki..."

Yazının tamamı için tıklayın


Şelale Kadak / Sabah

Dolar spekülatif yükselişlerle rekor üstüne rekor kırarken, tabii ki siyasette kadının eşit temsilinden uzak aday listeleri yeterince gündeme gelemiyor.
Nasıl olsun ki? Gece yarısı, hepimiz uyurken dahi kura operasyon çekilebiliyorve manipülasyonla dolar kuru sürekli yukarı çıkıyor.
Ancak beni şu anda döviz kurları kadar kadın milletvekili adayı sayısının azlığı ilgilendiriyor.

Yazının tamamı için tıklayın


Emre Kongar / Cumhuriyet

Sorun, zaten dışa bağımlı olan ekonominin, içte de, yağma ve talan için bilinçli olarak çökertilmesi sonunda, kaynak (finansman) sıkıntısının başlamış olmasıdır.

Yazının tamamı için tıklayın


Aydın Engin / Cumhuriyet

Durun, bir soluklanayım. 
Sabah “Kalk, kalk artık dolar 6 lira oldu oluyor, sen hâlâ...” fırçası ile uyan(dırıl)dım. 
O saatten beri ekonomi ulemasının yazılarını okuyorum. 
Uğur Gürses’in önceki günkü yazısı ile başladım. ABD’li bir işadamından aktardığı özlü sözü not ettim. Pazartesi günü de bizim Ergin Yıldızoğluköşesinde yazmıştı. Warren Buffet, “Sular çekildiğinde kimin çıplak yüzdüğü anlaşılır” demiş. Ben olsam “Kimin donsuz yüzdüğü...” diye çevirirdim. 
Sonra soluğum kesilmecesine okuma maratonuna girdim. 

Yazının tamamı için tıklayın


Orhan Bursalı / Cumhuriyet

Toplumun beynini yalan yanlış söylemlerle yıkama servisçileri “bizi kıskanan dış güçler, şimdi ekonomiyi çökertmeye giriştiler..” masalını okuyor. Neden? Çünkü oylarını aldıkları ve gerçek bilgiyle davranmayı öğrenemeyen cahil kalmış bir kalabalığın bu zokayı yutacağını biliyorlar. Bu açıdan baktığınızda, topluma “göbeğini kaşıyan adam” muamelesi yaptıkları açık ve seçik. Biraz şüpheli olanlar da kafasını kaşır. Bedelini de ağır öderler. 
Şüphesiz o kadar da değil, AKP’ye oy veren seçmenin bir kesimi başına taş düştüğünü görüyordur; çarkların dış girdilerle döndüğü ekonomide günlük hayatını çevirmek için artık kuruş hesabı yapacaklar. Emekliye verilecek seçim rüşveti ikramiyesi, pahalılık karşısında dipsiz kuyuya atılan taş etkisi yapacaktır. 

Yazının tamamı için tıklayın


Aslı Aydıntaşbaş / Cumhuriyet 

Türk Lirası’nın çöküşü, dış operasyon falan değil. Bunu iyi kötü ekonomi bilen herkes biliyor. Nedeni, artık AKP’ye oy veren Hatice Teyze’nin bile bu ülkenin geleceğine güvenmiyor oluşu, gizli gizli yastık altında biraz dolar biriktirmesi. 
Seçim sürecinde birileri çıkıp sabah-akşam “Dış güçler operasyon yapıyor” diye propaganda yapsa da, gerçekte TL çöküyor, çünkü Türkiye çöküyor. 
Bu kanama yeni değil, 2015’ten beri devam ediyor. Miladı, demokrasiden sapma kararını aldığınız andır. Zavallı TL’nin buraya kadar dayanmış olması bile mucize. 

Yazının tamamı için tıklayın


Emin Çölaşan / Sözcü

Dolar 4 lira 86 kuruş, Euro 5 lira 70 kuruş.
Hükümet ve özellikle saray şaşırmış, ne yapacağını bilemiyor…
Şimdi gelelim o mesaja!
“Döviz fiyatlarının aşırı yükselmesi karşısında hükümet yurt dışından ucuz dolar ithal etmeye karar verdi.
Merkez Bankası, ithal edilen dolarların yandaş A.101 ve BİM mağazalarında 3 liradan, toptan fiyatına perakende satış yöntemiyle satılacağını açıkladı.
Ucuz dolarlardan yararlanmak için bu mağazalardan bir seferde bin liralık alışveriş yapılması yetecektir.”
Sonra ikinci bir açıklama geldi:
“Sayın vatandaşlarımız her şey para değil, insanlık da lâzım.
Koşunuz, ucuz dolarları alınız. Kapanın elinde kalacaktır, bu fırsat bir daha ele geçmez!”
Saray ve hükümetin çaresizliği karşısında Türk insanının mizah gücü muhteşem!

Yazının tamamı için tıklayın


Uğur Dündar / Sözcü 

Şu soruyu sormak için ekonomi uzmanı olmaya gerek yok!
Hangi iktidar ülkesi için son derece önemli bir seçim öncesinde parasının değerinin adeta paraşütsüz düşmesini ister?
Eğer bu düşüş önlenemiyorsa, o ülkede ekonomi kötü yönetiliyor, ya da dış müdahaleler önlenemiyor  demektir.
Çünkü üretimi ithalata dayalı ekonomilerde para biriminin değerinin düşmesi, iğneden ipliğe her şeye zam gelmesi, enflasyon yani hayat pahalılığının artması, buna karşılık kişi başına düşen milli gelirin azalması anlamını taşır.
Bu süreçlerde yatırımlar durur, iflaslar olur ve yoksullar daha da yoksullaşır.

Oysa ben, dün olduğu gibi başka bir konuyu yazmak, başarılı sanatçılığının yanı sıra en üst düzeyde dini eğitim almış deniz ressamı Mustafa Günen'in ramazan ayı ve oruç konusunda paylaşmaya değer gördüğüm düşüncelerine değinmek için bilgisayarın başına geçmiştim.
Ama dövizde, yaklaşık 40 dakika içinde kırılan rekorlar, yukarıdaki satırları yazmamı zorunlu kıldı.

Yazının tamamı için tıklayın


Necati Doğru / Sözcü

Biz Türkiye' de yaşayanlar dün gece altın uykularımızdayken ve güneş hep doğudan doğduğu için Japonya uyanmış, bankalar, borsalar çalışmaya başlamıştı. Japon varlık yönetimi şirketleri “Dolar TL kurunu 4 lira 82 kuruş” ilan ettiler.
Yani biz uykudaydık.
Ağır iç kanama başladı.
Dün sabah uyandığımızda içeride 1 dolar, güne 4 lira 76 kuruş seviyesiyle başladı ve öğlen olduğunda 4 lira 92 kuruşu gördü.
Paramız pul olmuştu.
Türk Lirası Arjantin Peso'sundan sonra dünyanın en kötü parası haline geldi. TL, erken seçim kararının alındığı günden bu yana yüzde 20 değer yitirdi. 1 dolar, bu hafta bitmeden 5 TL'yi bulur diyenler çıkıyor. Almanya'nın ikinci büyük bankası Commerzbank, haziranın ilk haftasında 1 dolar 6 TL'yi bulur açıklaması yaptı. Bütün bunlar olurken, ekonomi bakanı Zeybekci, “sağlıksız fiyat oluşumları yaşamaktayız” açıklamasını getirdi.

Yazının tamamı için tıklayın


Ege Cansen / Sözcü

 

Her ekonomi bazen arıza yapar. Buna “dengelerin veya denkliklerin bozulması” denir. Türkiye için en önemli denge “döviz gelir-gider denkliği”dir. Üstelik bu, ekonomimizin kronik hastalığı olan yüksek enflasyonun da kök sebebidir. Ekonomik sistemlerde, dengesizliği “büyüten” veya “ortadan kaldıran” iki mekanizma vardır. Bunlardan birincisine “kendi kendini doğuran” (self generating) diğerine de “kendi kendini düzelten” (self correcting) mekanizma denir. Bir ülkede (yönetim hatasından veya dışsal bir sebepten dolayı) her zaman bir ekonomik denksizlik ortaya çıkabilir. Bunu gidermek için hiçbir önlem alınmasa da ortaya çıkmış olan bu denksizlik, çoğu zaman fiyat mekanizmasıyla kendiliğinden düzelir. Ama bu kendiliğinden düzelmeler bazen “düzensiz” olabilir. Böyle bir oluşum seziliyorsa, düzeltmenin düzenli (orderly) olması için para-fiskal önlemler alınır. Düzensiz düzeltme süreci sırasında “kendi kendini doğuran” mekanizma devreye girerse (döviz fiyatların artığı için artması gibi) ekonomi aniden duraklama (sudden stop) içine girebilir. Bu da hak edilmemiş bir fakirleşme ve işsizlik sorunsalı yaratır. Günümüzde buna iyi örnek, doğal servet zengini Venezuela'nın içine düştüğü yoksulluk sarmalıdır. 

Yazının tamamı için tıklayın


Can Ataklı / Sözcü

Dolar bir türlü tutulamıyor.
Ama iktidara sorarsanız hiç sorun yok. Çünkü dolardaki yükselme tamamen spekülasyon, dış güçler bizi çok kıskandıkları için oluyor bu yükseliş.
Dış güçler ya da değil dolar tarihinin en yüksek noktasında mı değil mi, siz ona bakın.
Ama anladığım kadarıyla AKP'nin en dipteki ama en kalabalık kesimi doların yükselmesine aldırmıyor bile. Bunun dış güçlerin oyunu olduğuna inanmış bir kere.
Ayrıca “Benim dolarla ne ilgim var ki, simiti dolarla mı alıyoruz” türü akla ziyan sorularla haklı çıkıyorlar da üstüne.

Yazının tamamı için tıklayın


Fatih Altaylı / HaberTürk

DOLAR yükseliyor!

“Seçime kadar 5 lirayı bulur” diyenler vardı.

Seçime kalmadı. Dün 5 liraya yaklaştı.

Normal mi?

Bu kadarı normal değil.

10 gün önce yurtdışında önemli bankacılarla konuşmuştum. O gün dolar 4.55 iken şöyle yorum yapmıştı biri:

“2001 yılı reel efektif kur endeksi kriz dibinde 70 idi. Şu anda 82. Yani 4.75-4.80’e çıkar.”

Ancak şu anda bunun da üzerinde.

Bunun bir numaralı nedeni, “kontrolün elden kaçtığı hissi”.

Yazının tamamı için tıklayın


Abdurrahman Yıldırım / HaberTürk

Küresel piyasalarda hava bozuk. Üstelik bugün değil şubat ayından bu yana durum böyle.

- ABD faizi yüzde 3’ün üzerine çıktı. ABD dışındaki özel sektörün borçlanma maliyetlerine baz teşkil eden Libor faiz oranları hızlı tırmanarak yüzde 2.50 dolayında seyrediyor. Bununla birlikte Türkiye faizleri yüzde 13.31’den yüzde 17.03’e kadar çıktı. Dışarıda artan 1 ise Türkiye’de 3 arttı.

- Dolar yükseliyor, bu yıl içinde gelişmiş ülke paralarına karşı yüzde 6.3, gelişmekte olan ülke kurlarına karşı yüzde 8.2 değerlendi. Türk Lirası’nın sepet kura karşı kaybı haftanın ilk 3 gününde yüzde 8.5, nisan sonuna göre yüzde 16’yı buldu. Son 1 yıllık kayıp ise yüzde 30’a yükseldi.

Yazının tamamı için tıklayın


Barış Akpolat / BirGün


Ekonomimiz son günlerde gittikçe dibe batıyor. Sosyal medya fenomenleri konuyla dalga geçerek retweet ve beğeni peşinde koşadursun biz bildiğimiz konulardan yani müzikten, sektörden, müzikseverlerden ve ileride nelerle karşılaşacağımızdan bahsedelim.

Yazının tamamı için tıklayın


Candaş Tolga Işık / Posta

Dolar tüm dünyadan yükseliyor ama Türkiye’de ekstra yükseliyor.

Yorumlar muhtelif...

Kimi “Dış mihrakların yeni operasyonu” diyor.

Kimi “Ekonomi yönetiminin hatası” diyor.

Kimi “Merkez Bankası uyuyor mu?” diye soruyor.

Yazının tamamı için tıklayın


Hediye Levent / Evrensel

Lübnan, Irak ve Suriye’deki seçim süreçlerine göz atmadan önce Türkiye’deki gelişmelerin bölgede yakından izlendiğini belirtelim. Bu yazı yazılırken dolar 4.90’ı aşmış ve tırmanmaya devam ediyordu. Arap basınında Türkiye’deki ekonomik gelişmeler ve özellikle doların yükselişi gibi hareketlenmeler günde birkaç güncelleme ile takipçilere aktarılıyor. Gidişata dair yorumların da pek iç açıcı olduğu söylenemez. Son dönemde Türkiye’ye dair haber ve yorumlarda en çok dikkat çeken tanımlama “belirsizlik”

Yazının tamamı için tıklayın


Arif Nacaroğlu / Evrensel

Eeeyyyy Esenpi (S&P). Sen kimin hizmetindesin biliyoruz.

Dolar 3.80’den 4.00’e.

- Eeeyyyyy Amerika, eeeyyy Avrupa, eeyyyy Mars, eeeeyyy Jupiter.

Dolar 4.00’dan 4.20.

- Beka sorunu var. Bekaaaaaa.

Dolar 4.20’den 4.40.

- Birilerinin oyunlarını biliyoruz. Eeeyyy birileri.

Dolar 4.40’tan 4.70.

Dolar yükseliyor mu?

Otobanda ters yola girip karşıdan gelenlere bağıran Karadenizli vatandaş gibi bağırıyoruz.

“Dolar yükseliyoooorrrr."

Yazının tamamı için tıklayın


Esfender Korkmaz / Yeniçağ

Dün akşam saatlerinde hükümetten bir hareket bekleniyordu.

Siyasi iktidar kur artışına neden izin veriyor?

1- Cari açığı düşürmek istiyor ve dolayısıyla iktisat politikası gereği olarak müdahale etmiyorsa, bu mümkün değil diyemeyiz. Çünkü:

Türkiye'nin cari açığı millî gelirin yüzde 6'sına yaklaştı. Dünyanın en yüksek cari açık veren ülkesi olduk. Cari açık yüksek ise, ihracatı artırmak için ülke parasını diğer paralardan daha düşük oranda tutmak ve bu yolla dış rekabet gücünü artırmak etkili bir yöntemdir. Ne var ki Türkiye'de ihracat malları üretiminde en az yüzde yetmiş oranında ithal ara malı kullanılıyor. İthalat durursa ihracat da durur.

Yazının tamamı için tıklayın


Batuhan Çolak / Yeniçağ

"Dolar, Euro bir gecede rekor kırıyor, nereye gidecek bu iş" diye soruyorsun; "felaket tellallığı yapma" diyorlar,

"Erdoğan'ın Merkez Bankası ile ilgili açıklamaları piyasaları olumsuz etkiledi" yorumu geldiğinde, "2001 krizini unutma, Türkiye zenginleşiyor" cevabı veriliyor,

"Hükümet bir açıklama yapmalı, işler kontrolden çıkıyor" dediğin anda, "Siz Erdoğan'ı düşürmeye çabalıyorsunuz" suçlaması yapılıyor...

İyi de konuşmayalım mı kardeşim!

Yazının tamamı için tıklayın


Selcan Taşçı Hamşioğlu / Yeniçağ

Memleketin "Dolardan bize ne? Dolsa ne olur, dolmasa ne olur" gayri ciddiliğiyle yönetilmesinin aslında olağan sonucu olan dolardaki yükseliş ve her dakika daha yakıcı hale gelen ekonomik kriz o veciz ifadeyi getiriyor akıllara:

-Geldikleri gibi giderler!

Yazının tamamı için tıklayın


Mehmet Acat / Yeni Şafak

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 10 gün önce İngiltere’ye yaptığı ziyaret, ikili ilişkiler anlamında gayet başarılı geçmişti.

Küresel kriz alanlarında ortaklaşa adımlar atılmasına dönük irade beyanına kadar varan, son derece pozitif bir iklim yansıdı o geziden.

Hatta, gezi bittikten sonra İngiltere’nin Ankara’daki büyükelçisi gazetecileri davet edip, “Bu gezi gerçekten de başarılı geçti, şüpheniz olmasın” anlamına gelen açıklamalar da yaptı.

Ama bu ‘pozitif iklim’ dediğim gibi, işin devlet ve hükümetler arası ikili ilişkilerle ilgili kısmına tekabül ediyordu.

Yazının tamamı için tıklayın


Ali Saydam / Yeni Şafak

Türkiye saldırı altında… Genişçe bir cephe dışarıdan, benzer bir cephe de içeriden, son ölüm kalım mücadelesini veriyorlar… Sonra da “Bakın!.. Dolar 5 TL’ye doğru gidiyor. Bunlar ülkeyi yönetemiyor!” diye bağrışıyorlar…

Yazının tamamı için tıklayın


 

Erdal Tanas Karagöl / Yeni Şafak

Seçim sürecinin ciddi manada hızlandığı ve partiler arasındaki rekabetin iyice kızıştığı son günlerde, kurlardaki hareketlilik daha doğrusu artış, ekonominin en önemli gündem maddesi oldu ve olmaya da devam ediyor.

Çünkü kurlardaki artış tüm makro ekonomik göstergeleri etkilediği gibi ülke algısı üzerinde bir çok olumsuz etkisi var.

Bir taraftan doların yükselmesi, diğer taraftan piyasa faizlerinin artması ve bunların da zaten yüksek seyreden enflasyonu tetiklemesi nedeniyle, ortaya çıkacak tablonun iyi hesaplanması gerekiyor.

Bu satırları yazarken sürekli artan ve 4.85 olan dolar/TL kurunu gördük. Dolar kurunda özellikle son 10-15 günde bu denli yüksek seviye bir artışın yaşanması seçim sürecinden de çok da bağımsız bir durum değil.

Peki doların bu kadar artması normal değilse esas yapılması gerekenler nelerdir? Kısa dönemde neler yapılmalıdır?

Yazının tamamı için tıklayın


Levent Yılmaz / Yeni Şafak

Dolar/TL’de bir süredir devam eden hareket ve en son Çarşamba günü yaşanan sert dalgalanma özel sektörün yurtdışından sağladığı kredilerin kompozisyonun da yakından analiz edilmesi gerektiğini gösteriyor. Sağlıklı bir piyasa işleyişinin en önemli göstergelerinden birisi uzun vadede düşük faizli borçlanabilmektir.

Yazının tamamı için tıklayın


İbrahim Kiras / Karar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiği İngiltere ziyareti sırasında katıldığı Bloomberg yayınında “Faiz sebep, enflasyon neticedir. Faiz ne kadar düşük olursa enflasyon da o kadar düşük olur” şeklindeki görüşünü “dünyaya” açıklamasının ardından doların -o günkü- tarihi rekorunu kıracak seviyeye fırlaması tesadüf değildir.

Yazının tamamı için tıklayın


 

Akif Beki / Karar

Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi, dolara söz geçiremiyor. Ne sözlü müdahaleden başka elden bir şey geliyor, ne de dolar laftan anlıyor, söz dinliyor.

Yine de meydan söz savaşlarına kaldı.

Her şamatanın alıcısı, her komplo teorisinin müşterisi var ama doları durdurabilen yok.

Yazının tamamı için tıklayın


Etyen Mahçupyan / Karar

Hükümetin kişisel gözlemlere verilen anlamla ekonomi politikası oluşturmasının bedelini, döviz ve faiz seviyesindeki düzenli artışla ödüyoruz. İktidar çevresinde kimse yanlışa itiraz etmiyor ya da edemiyor…

Seçimlerin rahat kazanılamayacağı anlaşılınca atılan popülist adımlar ise, artık kısa vadede bir geri dönüşü olanaksız kılıyor. Çünkü makro dengeyi yeniden sağlamak için faizi radikal bir biçimde artırmaktan başka yol kalmadı. Bugün Merkez Bankası ‘pencere’ faizi 13,50 ama bir yıllık tahvillerin faizi 17,50… Yani bankalar Merkez’den alıp tahvile yatırdıklarında havadan yüzde 4 kazanabilirler. Ama yine de tahvillere talep düşük, çünkü herkes faizlerin daha da artacağı beklentisi içinde. Haksız değiller… Çünkü hükümetin sürdürdüğü ekonomi anlayışının tek garantili sonucu daha yüksek faiz ve döviz...

Yazının tamamı için tıklayın


İbrahim Kahveci / Karar

Şimdi oturup şapkayı önümüze koyalım ve azıcık düşünelim: Yıllardır yabancı sermayeye bağımlı ekonominin sürmeyeceğini sürekli yazar dururum. Her yıl 40-50 milyar dolar yabancı paraya muhtaç bir ekonomi ile milli bir ülke olmayacağımızı da her sefer gündeme taşırım.

Bugün dövize muhtaç bir ülke miyiz?

-Evet

Döviz ihtiyacımızı daha çok çalışarak ve mal satarak karşılayabiliyor muyuz?

-Hayır

Her kurum üzerine düşen görevi yapabiliyor mu?

-Hayır... Bırakın kurumları, bugün olanları görerek 1 ay önceden uyaran Mehmet Şimşek’in başına gelenler zaten yetiyor.

O zaman sorunları nasıl çözeceğiz?

Yazının tamamı için tıklayın


Mevlana İdris / Karar

Dövizdeki yükseliş dalgası bazı ayarları ve sinirleri iyice bozdu.

Olaya siyasî mülahazalardan uzak serinkanlı yaklaşımlar rafa kalktı.

Bir taraf ‘dolar 10 lira da olsa hükümeti desteklemeye devam, direneceğiz’ derken, diğer taraf ‘bu yükseliş bir devrin sonu, kurtuluyoruz’ diye çığlık atıyor.

Sorun siyasî mi, ekonomik mi? Dış güçlerin manipülasyonu mu,yoksa ekonomi yasalarının sonucu mu? Türkiye ekonomisinin göstergeleri başarılı mı, başarısız mı? Sebepleri mi yargılamalıyız, sonuçları mı?

Önceki gece sahur ekonomistlerinin her telden yorumunu okudum. Şimdi müsaadenizle sıkı bir ekonomist olduğunu düşündüğüm M. Ali Verçinbeyfendinin nesnel ve soğukkanlı tivitlerini ekonomiden anlamayan bendeniz gibi okurlarımın ilginize sunuyorum. İçindeki tahlil ve tesbitler yanında ayrıca çözüm önerisi sunduğu için ilginç ve değerli buldum:

Yazının tamamı için tıklayın


Zeynep Aktaş / Milliyet

Yılbaşından bu yana dolar/TL 3.78’den 4.92’ye kadar yükseldi. Son bir haftadaki yükseliş ise yüzde 10. Dün Merkez buna müdahale etti...

/* */

Dolar kuru normal dışı yükseldi. Bir yıldaki kur oynaklığı, bir ayda yaşandı. Son bir haftada kur yüzde 10 arttı. Dolar/TL kuru dün 4.92 TL seviyesine kadar yükseldi.

Akşam saatlerinde ise Merkez Bankası’nın faiz hamlesi geldi.

Şirketlerin döviz açıklarını kapatmak için gösterdikleri talep, yerli yatırımcıların dövizdeki yükseliş beklentilerinin sürmesi, kritik direnç seviyelerinin aşılması ile otomatik emirlerin devreye girmesi, yeni pozisyon açma istemleri, kurdaki çıkışı destekliyor. Yıla 3.78’den başlayan dolar/TL bugün 5 lira seviyesine dayandı.

Yazının tamamı için tıklayın


Melih Aşık / Milliyet 

Dolar ve euro başta olmak üzere döviz kurlarındaki artış her türlü izahın, savunmanın, gerekçenin, bahanenin de üstüne çıktı. Dün bu satırlar yazılırken, rekortmen bir yüksek atlamacı gibi 5 metre, pardon 5 lirayı aşmayı deniyordu. İşin ilginci, iktidarın da artık sesi kesildi. Merkez Bankası’nın faizi arttırmasıyla dolar ve euro’nun ateşi bir miktar söndü. Yeterli mi? Göreceğiz...

Yazının tamamı için tıklayın


Güneri Civaoğlu / Milliyet

Dolar ve euro yükseli-şini sürdürüyor. (... Dün akşamüstü yerinde bir müdahale ile aşağı çekildi.)
ABD’nin estirdiği rüzgârlar en çok Arjantin ve Türkiye’yi etkiledi. Arjantin Pezosu yılbaşından bu yana yüzde 40 değer kaybetti.
Türk Lirası da yüzde 20.
Dünyada petrol fiyatlarının yükselişi bunun “artçı” sarsıntıları.
Gerçi iktidar bu yükselişleri enerji fiyatlarına yansıtmamaya çalışıyor ama bir süre sonra, herhalde, 24 Haziran’ın ertesinde zam daha fazla ertelenemez.
TL’nin değer kaybında Fitch gibi uluslararası “değerlendirme” kuruluşlarının Türkiye ekonomisine olumsuz bildirilerinin de rolü var.

Yazının  tamamı için tıklayın


Güngör Uras / Milliyet

Bu yazıyı yazdıktan sonra  Merkez Bankası’nın faiz hamlesi geldi. Dolar fiyatındaki “olağanüstü” tırmanışı durdurmaya mecburduk.

Dolar fiyatında, dış ve iç ekonomik etkenler sonucu ortaya çıkan artışın dışında, “olağanüstü” fiyat tırmanışının nedeni psikolojiktir.

Yazının tamamı için tıklayın


Servet Yıldırım / Milliyet

Merkez Bankası sonunda adım attı. ‘Bırakalım kur gideceği yere kadar gitsin. Seçimden sonra aşağı gelir’ yaklaşımının enflasyonu azdıracağı ve iş dünyasını etkileyeceği belliydi. Merkez’in gecikmesi ödenecek bedeli artırdı mı?

Yazının tamamı için tıklayın


Güngör Mengi / Vatan


Her geçen gün, ekonomi konusundaki endişeleri arttırıyor. Önceki gün Dolar 4.65’ti. Dün önce 4.88’e çıktı, sonra 4.83’e geriledi, saatler içinde ciddi oynama gösteren bir kur ortaya çıktı. 
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi “Döviz piyasasında sağlıksız fiyat oluşumları yaşandığını, ilgili kurumların en doğru hamleyi en uygun zamanda yapacağını” söyledi.
Türkiye’nin kur ve faiz oranlarında hak etmediği dalgalanmalar yaşadığını belirtti. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise “Dolar üzerinden vatandaşın kararını etkilemek, seçime giderken sandığa bu faturayı yansıtmak isteyenlerin olduğunu” söyledi.
Türkiye’nin ekonomisi güçlü bir ekonomidir dedi.

Yazının tamamı için tıklayın


Markar Esayan / Akşam

Türkiye’nin kamu maliyesi, bankacılık sistemi bu kadar güçlüyken, ihracat ilk çeyrekte yüzde dokuz yükselmiş, ithalatta bir negatif ayrışma yaşanmamışken, turizm gelirleri artar ve orta vadede dünyadaki sıcak paranın adreslerinden biri olarak ülkemiz gösterilirken doların bir gece operasyonu ile zıplatılmasının ekonomik gerekçelerle açıklanması en hafif deyimiyle körlüktür.

Hatta birçokları, seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin en büyük rakibinin CHP veya karşıt ittifakın değil, dolar kuru olduğunu ifade ediyorlar. Yabancı yayınlar ağız birliği etmişçesine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “gitmesi” halinde her şeyin bir anda tozpembe olacağını işliyor.

Yazının tamamı için tıklayın


Vedat Bilgin / Akşam

Türkiye karşıtı bir ekonomik operasyon olmadığını iddia edenler, meseleyi getirip ‘ekonominin kuralları böyle olduğu için bunlar yaşanmaktadır’ diyerek, döviz fiyatlarının Türk Lirası karşısındaki dalgalanmalarını işin normal akışına bağlamaktadırlar. Burada soru şudur, Türkiye seçime giderken, daha birkaç ay önce 3.50-3.80 arasında gidip gelen ABD Doları karşısındaki TL son bir ay içinde nasıl olup da 4.50’nin üstünü görmüştür?

Yazının tamamı için tıklayın


Ergün Diler / Takvim

DÜNYA turu yaptığınızda kocaman bir tablo ile karşılaşıyorsunuz.
Yazılanlara çizilenlere odaklandığınızda bambaşka bir noktaya geliyorsunuz.
Bugün sadece bizim değil başka ülkelerin de konusu DÖVİZ... Dolar ya da Euro... Bir tsunami başlatıldı.
Hedefler de belli. Gelen saldırının GERÇEKTE İÇİ BOŞ!
Yani DOLAR'ın gerçek değeri şu an geldiği nokta değil.
Ülkede işleyen çarklar yerinde, tüketim kalıpları yerinde, üretim kalıpları yerinde ama BİR GÜÇ KRİZ İÇİN bastırmakta..

Yazının tamamı için tıklayın


Ekrem Kızıltaş / Takvim

Döviz fiyatları üzerinden operasyonlar yapanlar, herhangi bir dirençle karşılaşıyor olmasalardı, halimiz nice olurdu?..

Ya da soruyu şöyle soralım: Türkiye'nin avuçlarından kayıp gitmekte olduğunu gördükleri için spekülatif girişimlerle ülkemizi sarsmaya çalışanlar, her şey istedikleri gibi olsaydı, TL'nin Dolar karşısında hangi seviyesinde 'yeter' derlerdi?..

Yazının tamamı için tıklayın


İslam Memiş / Takvim

Döviz kurları ve gram altın tüm zamanların rekorlarını kırmaya devam ederken, yükselişlerin hep kötü tarafına bakmamak gerek. 

Yükselişler kimilerine de döviz, altın ya da elekronik ürünlerde satış fırsatları sunuyor. 
Mesela; kâr realizasyonunda TL almak için yeni pozisyon almak isteyen yatırımcılar, aracını satmak isteyen araç sahipleri, döviz pozisyonlarını TL’ye çevirmek isteyen kurum ve kuruluşlar, döviz maliyetli elektronik malzeme satmak isteyenler... 
Döviz kurlarında yükselişin kalıcı olması tabiî ki ülke ekonomisi için olumsuz. 
Eğer fırsata çevrilebilirse bugünler de bize lazım. 
Ancak başarabilirsek! 

Yazının tamamı için tıklayın


Orhan Karataş / OrtaDoğu

Türkiye etrafını saran ateş çemberiyle kavrulurken, bütün bunlara bir de ekonominin imdat sinyalleri eklendi. Doların çok hızlı bir yükselişle 5 lira sınırına dayanması, açık ve net bir devalüasyondur ve bunun olumsuz yansımaları mutlaka olacaktır.

Yazının tamamı için tıklayın


Uğur Civelek / Dünya

Son bir hafta genelinde döviz piyasalarımızda yaşanan eğilimler, ortaya çıkan panik eğilimlerin giderek güçlendiğine ve güven bunalımının anormal sayılabilecek bir hızla derinleştiğine işaret ediyor. Kendi kendini besleyen bu olumsuzluğun, hem diğer gelişen ekonomileri bulaşıcılık faktörü ile aynı yönde etkilemeye başladığı ve hem de içeride fiyatlama konusundaki davranış biçimlerini sarstığı gözleniyor. Siyasi İrade ile küresel piyasalar arasındaki kontrolden çıkan inatlaşmanın sonuç üzerinde belirleyici olduğu, ekonomi yönetimi ve bürokrasinin gelişmeler üzerinde etkisiz kaldığı algısı belirginleşiyor.

Yaklaşık bir hafta önce Çarşamba günü dolar kuru 4,50 Türk Lirası düzeyini test ettiğinde, para otoritesinden gelen değerlendirmeler sakinleşmeye yardım etmiş ve döviz kuru kısmen ve geçici olarak gerilemişti. Sağlıksız fiyat gelişmelerinin izlendiği ve gerekli adımların atılacağı mesajı etkili olmuştu. Finansal piyasalar, Merkez Bankası Para Piyasaları Kurulunun olağanüstü toplanacağı ve faizleri sert bir şekilde yükselteceğini, bu durumun Siyasi İradenin tercihlerini değiştirmesine katkı yapabileceğini ummuştu.

Yazının tamamı için tıklayın