Gündem
Deutsche Welle

17.07.2014 - Alman basınından özetler

NSU davasının baş sanığı Beate Zschaepe'nin avukatlarının davadan çekilmesini talep etmesi, Ortadoğu'daki gelişmeler ve Hollanda’da bir mahkemenin Hollanda devletini Srebreniça katliamından kısmen sorumlu tutması.

17 Temmuz 2014 00:58


Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, Almanya'nın Münih kentinde devam eden NSU davasının baş sanığı Beate Zschaepe'nin savunmasını yapan üç avukata güvenini yitirdiğini söyleyerek avukatların davadan çekilmesini talep etmesini yorum sütunlarına taşıyor:

"Beate Zschaepe kendi beyanına göre avukatlarına güvenini yitirmiş. Bu bir yıldan uzun bir süreden bu yana Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde devam eden yüzyılın davasını sarsabilecek bir durum değil. NSU davasının baş sanığı Beate Zschaepe'nin yasanın izin verdiği üst sınır olan üç avukata sahip olması boş yere değil. Aynı yasa, sanığın avukatlarını sadece kendisine iyi tavsiyelerde bulunamadıkları veya aralarında anlaşmazlık çıktı diye reddetmesine izin vermiyor. Bundan çok daha fazlası gerekli. Davalının "güvenin tamamen ve ciddi bir şekilde sarsıldığını ortaya koyması" gerekiyor. Bu hiç de kolay olmayacak."

Hannover'de yayımlanan Neue Presse gazetesinin aynı konudaki yorumu ise şöyle:

"Yaptığı sadece kısacık bir şekilde başını sallamaktı ancak bunun etkileri olağanüstü olabilir. Beate Zschaepe 128 duruşma günü boyunca sustu. Tüm suçlamaları ve görgü tanıklarının ifadelerini neredeyse tamamen hareketsiz bir şekilde takip etti. Başını sallama hareketi ise sansasyonel oldu. Bu jestle artık avukatlarıyla birlikte çalışmak istemediğini onayladı. Zschaepe'nin bu jesti davanın çatırdamasına neden olabilir. Hâkim Götzl isteğini kabul ederse, yeni avukatlar gerekecek. Bunların dosyayı okumak için çok uzun zamana ihtiyaçları olsa da davaya sadece 30 gün ara verilebilir, yoksa her şey baştan başlar. Götzl'ün Zschaepe'nin talebini görmezden gelmesi gerekli. Zira Götzl davayı bu şekilde bitirebilecek ve baştan görülmesine direnecek deneyime sahip bir yargıç."

Hamburg'da yayımlanan Die Zeit gazetesi ise yorumunda Ortadoğu'daki gelişmeleri değerlendiriyor.

“Geri çekilme, yer değiştirme, Yafa ve Hayfa'ya dönmekten vazgeçme, Kudüs'te bir Filistin başkenti, uzlaşma. Her şeye rağmen Ortadoğu dünya siyasetinin en tehlikeli arenası olarak kalacaktır. Bu eskisinin içinden kabarıp çıkan yeni bir trajedi. Geçmişte basit, fazlasıyla basit bir düşünce hâkimdi: Ortadoğu'daki ihtilafın çekirdeğini halledersen gerisi gelir. Bu beklenti günümüz söz konusu olduğunda daha yanlış olamazdı. Dünyaya onlarca yıl boyunca eziyet çektirecek olan en kötü düşmanlık, Harvard’lı Siyaset Bilimci Samuel Huntington'ın yirmi yıl önce bahsettiği gibi "medeniyetler çatışması" değil. Büyük düşünürün inandığının aksine en kanlı cephe İslam ve Batı arasında değil, Müslüman dünyasının kendi içinde yaşanıyor.”

Hollanda'da bir mahkeme, Srebreniça katliamı sırasında 300 kişinin öldürülmesinden Hollanda devletini kısmen sorumlu buldu. Berlin'de yayımlanan Die Welt gazetesi ise yaşananlarda tek suçlunun Hollanda olmadığı görüşünü savunuyor:

"1995 yılında Srebreniça'da yaşanan katliam Avrupa'nın savaş sonrası tarihinin en büyük utanç lekelerinden biri -aynı zamanda da en başarılı şekilde hasıraltı edilenlerinden. Bu nedenle Lahey'deki bir mahkemenin bunu yeniden hafızalara getirmesi iyi bir şey. Ancak eğer Hollanda'nın işlediği ulusal bir ayıptan bahsediyorsak, bu her ne kadar yanlış olmasa da çok eksik olur. Zira sadece olay sırasında Hollandalılar bölgede görevli olduğu için, katliamın faturası sadece bu ülkeye kesilemez. Asıl sorumluluk Srebreniça'yı güvenli bölge ilan eden Birleşmiş Milletler'indir. Ve General Mladiç'in askerleri bu güvenli bölgenin sınırlarını çiğnerken NATO kılını bile kıpırdatmamıştır."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle