Yaşam

1200 dolara botla kaçmaya çalışan Suriyeliler: Ölebiliriz ama kalsak nasıl yaşarız; Türkiye'de bizden iğreniyorlar

'İyi hayat için buna değer...'

17 Ağustos 2015 12:24

Kendileri için 1200, çocuklar için de 600 dolar ödedikleri botlarla ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeliler, “Türkiye'de bizden iğreniyorlar. Para kazanmadığımız gibi mutsuzuz, gideceğiz” diyor.

Suriye'den kaçmak isteyen başka bir mülteci ise “Kalsam nasıl yaşarım. Gitmeliyim. Bir anlık şans yine yakalanabilirim ya da ölebilirim. Ama belki de ulaşabilirim. İyi hayat için buna değer” ifadelerini kullanıyor.

Suriye'den, Pakistan'dan, Afganistan'dan, İran'dan Türkiye'ye gelen milyonlarca mülteciler, yaşadıklarını Cumhuriyet'ten Damla Yur'a anlattı:

İç savaşın yerle bir ettiği Suriye’den, bombalı saldırıların devam ettiği Pakistan’dan, intihar saldırıları ile hayatın sönme noktasına geldiği Afganistan’dan, İran’dan Türkiye’ye gelen milyonlarca mülteci onlar. İlk etapta kamplara yerleştirilen, ancak kampların zorlu yaşam koşullarından şehirlerde hayat kurma çabasına itilen mülteciler. Bizler onları en çok bir trafik ışığında mendil satarken ya da bir caminin yakınında dilenirken gördük. Ancak kimi çanta sattı, fabrikada, inşaatta para kazanmaya çalıştı. Türkiyeli’nin 5 aldığı işten onlar kimi zaman 3 aldı kimi zaman ise bu hafta, öbür hafta diye oyalandı. Şimdi ise yeni umutları “ölüm yolculukları” ile Avrupa’ya açılan kapı olarak gördükleri Yunanistan’a kaçmak... İşte adım adım Bodrum’dan Yunanistan’a kaçış.

 

'Tentenin altında'

 

Yunanistan’ın Kos adasına ulaşmak isteyen binlerce mülteci, sıralarının gelmesini Bodrum’da bekliyor. Bodrum gece hayatının en hareketli olduğu saatlerde şık giyimli insanlar cafe, bar ve restaurantlara ulaşmaya çalışırken diğer yanda sırt çantaları ile bekleyen, ellerinde poşetlerle yürüyen mülteciler dikkat çekiyor. Bodrum Gümüşlük’ten, Çiftlik yerleşim bölgesine kadar olan 40 kilometrelik kıyı şeridi mülteci bekleme noktası haline gelmiş. Mültecilerin yoğun olarak bekledikleri alanlar ise Bodrum terminali, okul bahçeleri, Atatürk Caddesi, çarşı merkezi ve marina. Otogarda bir bankın çevresinde toplanmış, bir tentenin altına sığınmış, bir parkın köşesine saklanmış, bir ağacın gölgesinde binlerce mülteci. Burada bekleyenlerin çoğunun en az 2 günü var gitmek için.

 

'Korkuyorum'

 

En dikkat çekici toplanma alanlarından biri otogarın arkasında yaklaşık 100’e yakın Afgan’ın toplandığı çorak arazi. Burası lüks teknelerin demir attığı Bodrum Marina’ya 100 metrelik bir mesafede. Uç hayatların gölgesinde bu çorak arazide mültecilerin bir sırt çantaları bir de kartonları var yanlarında. Bu eşyalarına gelen telefon ile can yeleği de ekleniyor. Bekleyenlerden Masood, Mardin Toplama Kampı’ndan İstanbul Kumkapı’ya gelip çanta satan bir dükkhanda çalıştığını belirtiyor. Masood “3 yıldır Türkiye’de 15 gündür de Bodrum’dayım. İlk haftalar düzenli aldığım maaşım verilmemeye başlandı. Kalmak için çabaladım. İş yok para yok gideceğim” diye konuşurken, aynı bölgede bekleyen Saad ise “Burada herkes bize suçlu gibi bakıyor. Açıkçası para elbet önemli ama ben Türkiye’den de korkuyorum” diyor.

 

'Türkiye'de bizden iğreniyorlar'

 

Otogardaki bekleyiş ve telefon trafiği ise günün hemen hemen her saati yoğun. Burada çevresiyle iletişim kurmaya çalışan genç bir çocuk dikkatimizi çekiyor. Adı Abdurrahman henüz 16 yaşında. Ailesi ile birlikte Mardin’deki kamptan ayrılıp İstanbul’a gitmiş. Simitçilik yaptığını ancak yeterli para kazanamadığını belirterek, “Türkiye bizden iğreniyorlar. Para kazanmadığımız gibi mutsuzuz. Ben Bodrum’a bugün geldim. Yöntemi anlamaya çalışıyorum. Her şeyi ayarlayayım aileme telefon edeceğim gelecekler ve gideceğiz” diye konuşuyor. 1 haftadır burada olduğunu belirten Abdurrahman kartonuyla otogar, park ve bahçelerde uyuduğunu günde toplam 5 liraya 2 öğün tavuk döner yiyerek bu süreci geçirdiğini anlatıyor.

 

'Yetişkin bin 200, çocuk 600 dolar'

 

Akşam saatlerinde hareketliliğin arttığı Atatürk Caddesi’nde bekleyen grupların ise kaçışa bir adım daha yakın olduklarını anlamak kolay. Burada bir elde can simidi bir elde siyah çöp poşetleri. Gözler etrafa kaygı dolu bakarken kulaklar gelecek telefonda. Her şey yapılacak yolcuğa göre ayarlanmış. Tek güvenceleri kadınların göğüslerinde sakladıkları paraları.

Bir lastik simidin etrafında bekleyen 8 kişilik ailenin yanındayız. İstanbul’da iş bulamadıklarını ve günlük çalışarak topladıkları paralar ile Yunanistan’a kaçarak oradan da Almanya’ya geçmeyi umut ettiklerini söylüyorlar.

Botlarda ölen insanları hatırlattığımızda ise cevapları, “Küçük önlemlerimiz var, bavul yerine poşete eşya koymak. Başka yapacak bir şey yok. Burada yaşamakla yolda ölmek aynı” şeklinde. Aile o gece yapacakları kaçış yolculuğu bedeli olarak kendileri için bin 200, çocuklar için de 600 dolar verdiklerini belirtiyor.

 

'Can simidi pazarlığı'

 

Rotamızı Üç Kuyular Caddesi’ne çeviriyoruz. Omurça Mahallesi’nde bulunan çocuk parkında yaklaşık 150 Pakistanlı bekleme halinde. Saat henüz 21.00 umutları 24.00’de telefon gelmesi ve yolculuğa başlamak. Bu parkın biraz ilerisindeki market ise bölgede en uygun fiyata can yeleği almanın mümkün olduğu mahalle bakkalı.

Atatürk Caddesi üzerinde 60 ile 130 lira arasında değişen can yelekleri burada bize 60, ancak Suriyeli’ye 35TL. Bakkal sahibi ile Suriyeli bir ailenin pazarlığına tanık oluyoruz. TSE onaysız, yapay süngerli olduğunu farkettiğimiz bu can yeleklerinin onları 8-10 saat suda tutabileceğini belirten bakkal, aileye 3 yetişkin 3 çocuk can yeleğini 200 TL’ye satmayı başarıyor. Tek bir gence ise aynı can yeleği 35 TL. Biz sorduğumuzda ise fiyat 60 TL oluyor.

 

'Ölebilirim ama değer...'

 

8 sahil güvenlik botu ‘umut operasyonları’ adı verilen operasyonlarla Bodrum denizlerinde kaçak göçmenlerin peşinde. Ancak bahsedilen sahil boyu yaklaşık 40 mil ve ulaşım çok kolay değil. Yakalanıp kampa götürülen ve sonra geri dönüp Yunanistan’a geçmeye çalışan oldukça fazla mülteci mevcut. Onlardan biri de 29 yaşındaki M. Anne, baba ve kardeşlerinin Yunanistan’a geçebildiğini kendisinin ise ikinci defa geçmek için telefon beklediğini söyleyen M, “Kalsam nasıl yaşarım. Gitmeliyim. Bir anlık şans yine yakalanabilirim ya da ölebilirim. Ama belki de ulaşabilirim. İyi hayat için buna değer” diyor.